ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tayyip 20 milyonun sesidir
-
(bkz: euro mu dolar mı)
6 milyar 867 milyon türk lirası
-
(bkz: allah'a maaş mı ödüyorlarmış)
hastası olunan sözler
-
''aşk olmasa, hepimiz gururlu insanlarız aslında.''
oğuz bal
ateistlerin en az bulunduğu mekanlar
-
hırsızlık, cinayet, tecavüz mahkumu adi suçluların bulunduğu hapishane koğuşlarında pek bulunmazlar.
ancak siyasi suçluların koğuşlarında bol miktarda bulunurlar diye tahmin ediyorum.
bentley'imde simit qeyfi
-
antitezi i-phone 6 kullanan asgari ücretlidir.
savaş filmleri
-
meraklısı için fransız sinemasından iki arthouse: (bkz: le silence de la mer) (bkz: le train)
2. dünya savaşı yıllarında geçen bu filmler savaş ortamında insan psikolojisini anlamaya çalışan oldukça iyi örnekler.
edit: imla
finlandiya'yı sıkıcı bularak terk eden göçmenler
-
(bkz: gerçek finlandiya bu değil)
edit: sadece boş bkz girmeye gönlüm el vermedi. abi anlamıyorum, bu adamlar savaştan kaçmadılar mı? canları tehlikede değil miydi? avrupa'ya geçebilmek için türlü yol denemediler mi? haberde tornio'dan helsinki'ye 700 küsür km yol gittikleri yazıyor. yani beyefendiler tornio'yu da beğenmemiş helsinki'ye gelmiş. sonra helsinki'deki sosyal hayat da kesmemiş bunları gerisin geri tornio'ya, oradan da isveç'e geri dönmeyi düşünüyorlar. tamam, buz gibi nemrut havayı ben de sevmem, tek başına depresyon sebebidir, ama seyyah gibi tüm kabile bir oraya bir buraya göç edecek enerjiyi nereden buluyorlar anlamıyorum. ser sefil yollarda sürünmek hoşlarına gidiyor herhalde. çay yokmuş! çayı ne yapacaksın anasını satayım. adam finlandiya'ya gitmiş çay yok diyor. troll müdür nedir...
google'ın beyin okuma ihtimali
-
ya aklımı kaciracağım, bunlar bir orusbu çocukluğu yapıyor ama idrak edemiyorum.
üç ay önce bir saat aldım. kordonu plastik ve kullanışsız. saati öylece attım çekmeceye, bir yandan da aklımda "kordonu mu değiştirsem acaba" fikri dolanıyor. kimseye demedim, internete de yazmadım.
bir haftadır önüme kordon reklamı çıkıyor. namussuz evladıyım bir şeyler çeviriyor bunlar.
ek: @helal kesim domuz nickli yazardan çok mantıklı bir cevap geldi. eğer zihin okuma yoksa doğru cevap budur:
muhtemelen aldığınız saatin marka modelini biliyor. daha önce o saati alanların bir süre sonra kordon arayışına girdiğini de biliyor ve buna istinaden istatistiksel bir sonuç olarak isabetli bir tahminle size o reklamları çıkarıyor. buna büyük veri ve onun kullanımı denir basit tabirle.
evli erkeklerle ilişkiye giren kadınlar
-
kadınlar genelde kendilerini aldatan adamı değil de evli erkeklerle ilişkiye giren kadınları suçlamaya kalkarlar.
halbuki eşine bağlılık için yemin etmiş olan adamdır, karısı varken ona yalan söyleyip başkasıyla beraber olan da adamdır. başlığımıza konu olan kadınların ise beraber olduğu adamın karısına karşı bir sorumluluğu, onun kocasına dokunmama gibi bir yemini falan yoktur.
ama sanki adam evinde televizyon izlerken yabancı bir kadın onu kaçırıp tecavüz etmiş gibi bir yaklaşımla "hayatına sızarlar adamın, yuvasını yıkarlar, çocuklarını ağlatırlar" demek saçmalıktır kanımca. adam bunları önemsememiş, yuvam ne olacak, karım ne yapacak, çocuklarım dengesiz olacak mı diye düşünmemiş bizse hala adamı değil de başkasını mı suçlamaya çalışıyoruz?
(devasa parantez: aslında burada bahsettiğim kadın veya erkek olmakla ilgili değil, aldatılan tarafın genelde partnerini değil de onun beraber olduğu insanı suçlama eğilimi. yani evli bir insanla ilişkiye girenin bir kadın veya bir erkek olması yukarıda saydıklarımı değiştirmez)