hesabın var mı? giriş yap

  • velkamtı orta doğu ülkesi havaalanlarından birine daha.
    hem diyorsun ki frankfurt gibi bir hub alanı ekarte edecek, hem de koyacağın isme bak.
    aman neyse bu memleket işleri beni çok geriyor.
    gençler öne çıksın, tartışa dursun. ben nohut pişircem.
    ekşi sözlük teyzesiyim.

    not: nohut tarifi istemeyin.

  • lise sondayım. komşu okuldan bir kızla çıkıyorum. öğle tatilimiz aynı saatlerde başlıyor, ben de genellikle onların bahçesine sızıp kızla buluşuyorum. bir gün yine bu ritüeli gerçekleştirmek üzere okulun bahçesine giriyorum ama kız her zaman buluştuğumuz köşede yok. arkadaşlarına soruyorum, sınıfta diyorlar. detay vermiyor adiler.

    kapılarda sınıfın içini görmeye yarayan ufacık pencereler var. oradan sırasının olduğu yere doğru baktığımda kızı tek başına görüyorum. oturmuş, bir kağıda bir şeyler yazıyor.

    çıkmaya başlayalı belli bir süre olmuş, birinci ayımızı kutlayacağız (gençlik!). kıza güzel bir hediye ayarlamışım, yanında vermek için de tek bir gül almışım. hâlâ birbirimizin her türlü aptallığını kaldıracak kadar aşığız. ama daha da kötüsü ben her türlü aptallığı yapacak kadar aşığım. o an gereksiz bir komiklik yapasım geliyor: gülü dişlerimin arasına sıkıştırıyorum, ardından da kapıyı swat elemanı gibi hızla açıp sınıfa dizlerimin üstünde dalıyorum. bir de tatatataaaam gibi bir efekt patlatıyorum (salaklık!).

    özetin özeti: öğle tatiline uzamış bir yazılının ortasına dalmışım. sevgilim olacak kız en ön sırada tek başına oturuyormuş, o yüzden sadece onu görmüşüm. içerideki öğretmen (bir ingiliz teyze) sınıfa terörist dalmış gibi tepki veriyor, kafama tebeşir ve silgi atıyor, panik içinde çığlık çığlığa bağırıyor.

    kızın ve sınıfın tepkisiyse okulun hatıralarımdaki koridorlarında sonsuza dek yankılanacak. biz cep telefonuna yetişemedik, o kötü oldu.

  • "lazerle bozuk gözleri çizdirmek o kadar iyi bir şeyse doktorların alayı hele hele göz doktorlarının alayı niçin gözlük takıyor" olacaktı. sığmadı.

    dün canım çok sıkıldı. internette gezinirken meşhur göz hastanesinin reklamını gördüm. bilmem ne profesörü işte şöyle iyiyiz, böyle şahaneyiz, dünyada göz konusunda 1 numarayız falan. tıkladım. bir de ne göreyim. gözümü çizecek doktor gözlüklü. alla alla dedim. bu nasıl iş diye de ekledim içimden. görüyorsunuz, cidden şahane köşeye sıkıştırmalı soru.

    derhal telefona sarıldım. aradım bu işletmeyi. dedim benim gözlerim şu kadar bozuk şöyle şöyle. "tabii efendim hemen çizittirelim" dediler. dedim "bir saniye, madem gözleri bozuk olanların hemen çizmesi gerekiyor ve lazerle çizim süpersonik bir şey, niçin doktorlarınız gözlüklü?" sanıyorum birkaç saniyelik bir sessizlik oldu. "eeöö" gibi sesler çıkakrdı hattın diğer ucundaki hanım. "hebele hübele" gibi şeyler söyledi. inanın hebele hübele çok daha mantıklı kelimeler. enayi yerine konmak biraz sinirlendirdi beni. dedim "bana müdürünüzü çağırın." "bağlıyorum bir saniye" dedi.

    bağladı;

    + buyrun efendim nsaıl yardımcı olabilirim size?
    - lazer iyi bir şeyse doktorlar niye gözlüklü?
    + eeööö efendim şimdi bu çok geniş kapsamlı bir konu
    - vaktim var, dinliyorum
    + müsait olduğunuz vakit uğrayabilrseniz size çok detaylı bir şekilde anlatabiliriz?
    - yarın 2'de oradayım?1
    + görüşmek üzere efendim
    - dıt dıt dıııt dııııııt

    ***

    işte böyle tersledim. yarın da o profesörün karşısına çıkacağım. resmen tek atımlık kozum var. mantıklı gerekçe sunarlarsa çizdiririm artık ne yapayım :/

    edit: profesör'ü yazamamışım. meyve parcacikli kadin uyardı sağolsun.

  • bence herkesin en sinir olduğu şey kapatılsın, sonra hep beraber ülkenin göbeğinde toplanıp ıssızlıkta birbirimize şarkılar söyleyelim.

  • 1999 yılı, mecidiyeköy'de firewall yazdığımız günler. altı aydır maaş alamıyoruz. cebimde beş kuruş para kalmamış. kira ödeyecek param olmadığından ofiste kalıyorum. 1.5lt'lik plastik boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alıp karnımı doyuruyorum. yine ofiste sabahladığım günlerden biri. aşırı açım. boş kola şişesi bakındım, bulamadım. mutfaktaki buzdolabına bakmaya gittim. bomboş. sadece bir kavanoz zeytin var. açlıktan yarım kavanoz zeytin yemiştim. o kadar midem bulanmıştı ki sonrasında yıllarca kahvaltıda zeytin yiyemedim. hala da çok zeytin hastası değilimdir. o olaydan kısa bir süre sonra ekşi sözlük'ü kodlamıştım. yüksek dozda zeytinin etkisi olmuş mudur bilmiyorum.

    edit: "madem beş paran yok kola şişeleri nereden?" diye soranlar oldu. ekseriyetle üçbeş kuruş parası olan iş arkadaşlarım dışardan getiriyordu. şişe depozitolarına ben konuyordum.

  • sting'in büyük ayıbıdır.

    inanmayanlar olabilir ama maalesef var böyle bir klip... inanılmaz ama gerçek...

    sting'in çektiği desert rose isimli klip, serdar ortaç'ın klibinden çalıntı çıktı.

    bu orijinali:

    http://www.youtube.com/watch?v=yhvkuawxvpq

    bu da sting'in yaptığı fikir hırsızlığının belgesi:

    http://www.youtube.com/watch?v=c3lwwbslwqg

    neyse ki sting efendi, deli gibi uğraşmasına, klibi birebir şekilde taklit etmesine rağmen serdar ortaç'ın karizmasını ve yakışıklılığını taklit etmeyi başaramamış. ee kolay mı arka koltukta oturan serdar olmak... önüne kadın şoför oturtup, eline bi de kamera falan almış ya, özenti sting!

    yalnız serdar abimiz... karizma tamam ama şarkının ismi biraz garip olmuş sanki? bazı insanlarda farklı çağrışımlar yapabilir.

  • insanoğlunun göçmen kuşlarla ilgili ilk yazılı kuş göçü kayıtları, eski yunan yazarları hesiod , homer , herodotus ve aristoteles'in de belirttiği bilinmektedir. bense bu durumun detaylarını okuduğum veteriner fakültesinde ki derslerimde öğrendim.

    öncelikle her kuş türü göç etmez dünyada göç eden kuş sayısının 50 milyar olduğu tahmin ediliyor. kuşlar, düşük veya azalan kaynak alanlarından yüksek veya artan kaynak alanlarına ulaşmak ya da yuvalama ve yavrulamak için göç ederler. bu durum için kilometrelerce hatta aylarca havada kalabiliyorlar yanlış duymadınız aylarca.

    isviçre'de lund unversity'den araştırmacı ekibine liderlik eden biyolog anders hedenström, ekibiyle birlikte bir ons ağırlığındaki bir kuş sırt çantası yaptılar ve bu çantanın içine bir ivmeölçer ve bir ışık sensörü ile eşleşen bir veri toplayıcı yerleştirdi. bu çantaları bir grup ebabil kuşunun sırtına yerleştirdi sonrasında kuşları tekrar yakaladıklarında verilere göre üçünün 10 ay boyunca hiç yere inmediğini fark etti.kaynak

    bir ilginç olayda 1822'de, alman mecklenburg eyaletinde , uzun mesafeli leylek göçünün en eski kanıtlarından biri olan pfeilstörche yani almanca ok leylek ismini verdiler. ok leylek demelerinin nedeni leyleğin üzerinde bir ok bulunmasıydı dönemin bilim adamları oka baktıklarında okun malzemelerini afrikaya özgü bir ağaçtan yapıldığını fark ettiler ve uzun mesafeli kuş göçü için ilk somut kanıt sağlandı.görsel

    bu kadar şey öğrendikten sonra bu canlıların kilometrelerce ilerlerken nasıl yön bulduklarına bakalım.göç yolları

    -----güneşe göre hareket-----
    alman kuş bilgini gustav kramer kuşların uzun mesafelerde kendilerini nasıl yönlendirebildikleri konusunda araştırmalar yaptı. bunu için hayvanları güneşin farklı bir konumda olduğunu düşündürerek yani kandırıp hayvanların güneşin pozisyonuna nasıl tepki verdiğini test etmesini sağlayan bir aparat yaptı. bu aparatta kuşlar güneşin pozisyonuna göre göre hep güneye dönüyorlardı.

    -----biyolojik pusula-----
    charles walcott adlı bilim insanı 30 yıl boyunca , yabancı bölgelerde serbest bırakılan posta güvercinlerinin evlerini nasıl bulduğunu araştırmakla geçidi. gündüzleri güneşi takip ettiklerini biliyordu faka güneş yokken nasıl yönlendiklerini merak ediyordu. bunu üzerine kuşlara küçük mıknatıslar taktığında manyetik anomalilerin kuşları yanlış yöne sevk ettiklerini ya da yön bulmada karışıklıklar yaşadığını fark etti. daha sonraki incelemelerde göçmen kuşların kafa yapısında bulunan taneciklerin demir açısından zengin bir mineral olan manyetit (fe3o4) olduğu anlaşıldı.

    ------koku alma koordinat şebekesi------
    bu konu tam olarak netleşmese de, kuşların koku alma mirasını dinozorlardan aldığını düşünülüyor. araştırmalara günümüz kuşların koku alma duyusu asgari 700 km'ye kadar olan mesafelerde yön bulma için vazgeçilmez bir vasıta olduğunu ve havadaki zerrecikleri algılamakta, bunlar yardımıyla yabancı bölgelerde mevki tayini yaptıkları düşünülüyor. fakat bunun için hangi maddelerin söz konusu olduğu şu ana kadar tespit edilememiştir.

    -------- yıldız konumları-------
    tabi ki kuşlar sadece gündüzleri uçmuyorlar. gece uçuşlarında kuşların yıldız sistemlerini bir harita gibi kullandıkları bulunmuştur. bunu için planetaryum(güneşin, yıldızların, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin yapay görüntüsünü oluşturan özel bir yansıtıcı) burada ki deneyde yıldız konumları yer değiştirerek kuşlar salınmış ve kuşlar her seferinde yıldızların konumuna göre yeni rota oluşturmuşlar.