hesabın var mı? giriş yap

  • beyler biz bu adamları ne zaman dövmeye başlıycaz? hep boyle mi gidecek, 3-5 köpeğin havlamasına ezilip duracak mıyız??? yeter artık

  • iki travesti aralarında konuşuyorlarmış:

    - ya sabahtan beri kıçım acıyor.
    - ne o kız gece çok mu sert geçti.
    - ay yok ayol. bi baksana şuna bir şey mi var?
    - e hiçbir şey yok ayol burda.
    - parmağınla yoklasana içerileri iyice bi bak bakiyim.
    - burda da yok bi şey.
    - elini sok iyice bak çok fena ağrıyor.
    - ayol burada da yok bir şey.
    - kolunu iyice sok. ayy çok ağrıyor.
    - burada da bir şey yo.. aa dur bi dakika bir şey var burda.
    - hah o işte çok ağrıyor. tut çıkar bakayım neymiş.
    - aaa saat. cillop gibi bir kol saati çıktı.
    - iy-ki dooğğ-duuun okk-şaaann...

  • (bkz: adaletin bu mu dünya)

    bir adam düşünün ki kurduğu sivil toplum örgütü ile devletin başaramadıklarını başarıyor...

    bir adam düşünün ki bireysel anlamda dünya çapında başarılara sahip, everest'e çıkan ilk türk...

    bir adam düşünün ki soyu osmanlı'nın şanlı paşalarına dayanıyor ve bu soyunun verdiği sorumlulukla çağdaş bir atatürkçü olarak hareket ediyor...

    ve ne idüğü belli olmayan vatan hainlerince* hedef alınıyor, ne kadar acı değil mi?

    zor zanaat bu ülkede düzgün insan olmak...

  • olmadı bir de asgari ücretlilerin maaşları da bağışlansın mı mal?

    engelle
    başlıklarını engelle

    edit: çoluğu, çocuğu, iti, köpeği, trolü ne varsa doldurdunuz buraya bak ne oldu?
    ayrı bi mal da mesaj atmış asgari ücretli emekçi/işçi, memur yiyici. memur amipmiş. memur alın teri dökmezmiş.
    baktım resim yapıyomuş.
    ben 15 yıldır ssk, bağkur, emekli sandığı her gün 8-17 hasta bakmışım,
    bu da benim yıllarca her kuruma verdiğim vergilerle okumuş, resim yapmış asalak.
    daha da vereyim istiyor. daha da vereyim ki resim yapsın. devlete millete 1gr faydası olmamış gelmiş hekime amip diyor.
    parazit, asalak demek istiyor ama amip diyor. beyninde amipin hücre sayısı kadar hücre var onu da buna kullanıyor.
    adı da son karetta karetta

  • -cem'in memoli'ye baba demesi.
    (hatta bi bölümde erkan ve salak yandaşı memoli'nin evine girmişlerdi, salak olan cem'in telesekreter mesajını dinleyip, "abi biri babasına dert yanmış ama anlamadım valla" tarzı bişey söylemişti. hiç unutmam niyeyse.)

    -memoli'nin binasındaki merdivenlerin şekli (sürekli koşarak inerdi.)

    -o dönem benim gibi salaklar alsın diye çıkarılmış normal foto ölçütünde memoli-zeyno kartpostalları.

    -krala denk geldikleri yerlerde kabak gibi herifi inatla göremeyişleri.

    bi de memoli'nin sürekli baksırla birilerine yakalanışı var. (bu kısım o dönem kendisine aşık olduğum için aklımda kalmış olabilir, evet.)

  • cemal süreya , çok iyi anlaştığı için kız kardeşiyle evlendirmek ister ahmed arif'i. ahmed arif kabul eder durumu. der ki cemal süreya " evlen kız, türkiye nin en iyi şairi". ertesi gün için randevulaşılır. ankara'da zafer çarşısının önünde buluşacaklar. cemal süreya ile kız kardeşi ayten beklerler ama ahmed arif gelmez bir türlü. sonradan öğrenirler ki temiz bir gömleği olmadığı için gelememiş.

  • belirtileri;

    -kişide kan içme isteği (kandaki hemoglobin eksikliğinden dolayı olduğu söyleniyor, sigara içme isteği gibi tarifi eper güçtür herhalde)
    -diş etlerinde çekilme (dişlerin olduğundan çok daha sivri görünmesine neden olur)
    -güneşe karşı aşırı duyarlılık (güneşe çıkıldığı anda 3. derece yanıkların oluşmasına neden olur)
    -agresyon (hastalığın direkt belirtilerinden olmasa da, gündüz yaşayamamın psikolojik etkilerinden biri)

    şeklinde olan hastalık çeşidi. vampir efsanesinin, tarhite bu hastalıktan muzdarip olanlardan ötürü oluştuğu söylenir. bakıldığı zaman, bütün vampir tiplemeleri, sivri dişli, beyaz tenli, gece yaşayan ve saldırgan tiplerdir.

    wayne tikkanen'in teorilerinden sonra, vampir efsanesi, hastalık olarak kabul görmüş ve, bu genetik hastalığın tam tedavisi bulunamasa da, epey aşama kaydedilmiştir.

  • bir dolu safın ekşi sözlük şikayet butonunu kullanmasına vesile olmuştur. hukuki yola başvuracağını söyleyenler, olayı ciddiye alanlar, aptal aptal konuşanlar. sizin keyfiniz için ben 80 adet mail okumak zorunda mıyım? başvuranların bir kısmının sözlük yazarı olduğu düşüncesindeyim ayrıca.

    şu ana kadar iki şikayetçi facebook hesabını deaktive ettiğini belirtti.
    ayrıca 25i üzerinde(bunu da saymayı bıraktım) şikayetçi, oltaya geldiklerini anladıktan sonra özür mektubu gönderdiler, kendilerini takdir ettim.
    bir şikayetçi internette başka bir sitede kendisini sapık dolandırıcı diye afişe edildiğinden bahisle, o siteyi de kapatın diye talepte bulundu.
    okuduğum kadarıyla(artık okumuyorum) üç şikayetçi ana avrat dümdüz gitmiş, bir adet ölüm tehdidi, bir adet "anasını göndersin" talebi bulunmakta.

    sayı 80' in epey üstüne çıkmış durumda. (400' ü çoktan geçti sanırım an itibariyle)

    bu yazıyı okuyabilecek kadar başlığı takip etmiş sayın şikayetçi okurlar. allah aşkına hemen atlamayın, herkes kendi profilini görüyor, kimsenin bir başkasını afişe ettiği filan yok. şikayetlerin bir kısmı o derece komik, hatta bazıları o kadar feci ki, kitap yazsam en çok satanlara girer eminim.

  • güzel çiçeklerin, hava kararıncaya dek sokakta oynamış çocukların, annelerimizin pişirdiği akşam yemeklerinin, sevimli sokak hayvanlarının ve yazın tatlı sıcağında kalabalıklaşan sokağın kokusunu ihtiva eder yaz akşamı kokusu..

    toprağın sıcağının kokusu dahi dolar burunlarımıza. koyu yeşil yaprakların, minik minik açmış bahar dallarının salınan naif kokusu da yazın habercisidir illaki. hepimiz bir defa solusak tanırız seni yaz akşamı kokusu..

    ah yaz sen ne güzelsin, keşke hep kalsan bizle.

  • bir çare olabilir.

    1903 yılında kurulan ve merkezi istanbul'da olan firmamızın futbol şubesinde görevlendirilmek üzere aşağıdaki niteliklerde takım arkadaşları aramaktayız.

    - sağ bek mevkinde en az 5 yıl deneyimli,
    - 25 yaş ve üzeri,
    - askerlikle ilişiği ve yurtiçi-yurtdışı seyahat engeli bulunmayan,
    - iletişim becerileri güçlü, sorumluluk sahibi ve disiplinli,
    - tercihen yurtiçi-yurtdışında gerçekleşen büyük ölçekli turnuvalarda yer almış,
    - gerektiğinde stopere ve liberoya kayabilecek,
    - veli'yi görünce korkmayacak,
    - yedek kalmanın bir ceza değil fırsat olduğunun bilincinde,
    - tercihen çat pat da olsa meramını anlatabilecek kadar ingilizce bilen,
    - takım çalışmasına yatkın, başarının sinerjiden geçtiğini bilen,
    - tff, uefa ve benzeri federasyonlardan mevcut cezası bulunmayan,
    - kronik sakatlığı, disiplin, uyum, adaptasyon sorunları yaşamayan,

    takım arkadaşları aramaktayız. senelik ücret dolgun olup kahvaltı ve öğlen yemekleri tesislerimizde ücretsiz olarak verilmektedir.

    müracaat: süleyman seba tesisleri, fikret bey, ahmet nur bey, mete bey.

  • yedi - sekiz yıl önce, sahip olunan pentium 100 bilgisayarın 20 gigabyte'lık hard diski, norton speed disk ile defragmente edilmeye bırakılmıştır. bu işlem yarım saatten fazla sürecektir. o esnada başka bir işi halletmek için dışarıya çıkılır. eve dönüldüğünde, anne odanızda bilgisayarınızın başında oturmuş, büyük bir dikkatle, hipnotize olmuş halde monitöre bakarken bulunur.

    - anne ne oldu?
    - oğlum şu şeylere bakıyodum, ne zaman durucak diye. (norton speed disk'in blok hareketlerini gösteren renkli minik kutucuklarını kast ediyor)
    - niye ki anne?
    - e dursun da kapatayım, boşuna açık kalmasın diye.

    burada anne, en azından ekranda bir hareket varken, "demek ki bilgisayarın içinde bir işler dönüyor, çalışıyor" mantığını yürüttüğü için takdir edilir. çeşitli yazılımlardaki, yaptığı her haltı grafik olarak gösteren cafcaflı arabirimlerin hikmeti anlaşılır.

    demek ki ucuz bilim kurgu filmlerinde, panellerde o kendi kendine yanıp sönen ışıklar sırf şekil olsun diye orada değildir. o ışıklar hareket etmese, mürettebattan birinin annesi gelip "boşuna açık kalmasın" mantığıyla sistemi kapatacaktır.