ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir minibüste yaşanabilecek en dumur olaylar
-
sakallı bıyıklı, yaka bağır açık, bildiğin ankaralı dolmuş şöförü amcanın, gecenin köründe tek başıma gittiğim dolmuşta izin isteyip teybe sting kasedi koyması, sonrasında "police'leyken daha iyiydi bu be" şeklinde muhabbet açması.
alkollüydüm ama böyle bir kafa yaşatacak alkol olduğunu zannetmiyorum. bir daha da görmedim o dolmuşçuyu
ramazanda tbmm kürsüsünde su içen milletvekili
-
rabia naz öleli ikinci ramazan geldi. katilini saklayanlarla kıyas edilemeyecek milletvekilidir.
edit: üçüncü ramazan da bitmek üzere
elektrik kesilince hortlayan edebiyat sevgisi
-
sadece bende mi var emin değilim ama çok büyük bir ruh hastalığı belirtisi olabilir bu. lan ne zaman elektrik kesilse kitaptı dergiydi bir şeyler okumak, çılgıncasına edebiyatla yoğrulmak istiyorum. öpesim geliyor o koca koca ciltleri, klasikleri. mum ışığında ya da aynı zamanda radyo da çalan pilli büyük ışıldağın ışığı altında kitap okumak... aman yarabbim. sanki bir dostoyevski oluyorum, romalı perihan oluyorum.
mum ışığı ve o ışıkta yazıp okuma çabasında olan ben.... elektirik kesilmeden önce de bir şeyler okuyor olsam neyse de... kesintiden önce hep öküz gibi meheheheh diye diye camış keyfiyle en güzel dizileri, üst bitmesine dua ettiğim la liga maçlarını seyrediyor olmam ilginç. ama elektrik kesildi mi... mum ışığı ve edebiyat... o ince stabilo kalemle kitabın altını çizmeler, akla gelen şiirler "yalnızlık vurdu bu akşam kapımı sözsüz soluğunun gri rüzgarlarında" derken elektriğin gelmesi ve ayı gibi mumu üfleyip tv'ye koşmak "anaa malaga üçüncüyü de yemiş la" şeklindeki isyanım. az önce proust olmuştum oysa ki, balzac'tım goriot baba'yı yeniden yazan...
bizim ailede bir sorun olabilir gerçi. normal tv izleyen aile elektrik kesilince adams ailesi gibi oluyor. annenin duygulanıp "yıllar geçiyor, ömür de geçiyor be" diye iç çekmeleri, babanın "televizyonun fişini çekin de elektirik gider gelir yanmasın alet" hassasiyeti, kardeşin içe kapanıp dertli dertli şarkı söylemesi... ve mum ışığında ben ve edebiyat... ama yine de elektiriksizlik kötü be.
not: bu entry'imi elektrik kesintisinde evde olduğu zamanlarda sürekli "elektriksiz yaşamak mı zor susuz yaşamak mı?" isimli söylev ve demeçlerini bizlerle paylaşan dayıma ithaf ediyorum. ve yıllardır içimde bir volkan gibi büyüyen şu cevabı veriyorum buradan ona: bence susuzluk. ama elektrik de ekmek su gibi artık çağımızda.
cihaz bilal'in telefonunda
-
o cihazı bilal'in telefona koymak kimin fikriyse cesaretinden ötürü tebrik etmek istiyorum.
hayır yani, bilal'in o keskin zekasından kaçması büyük şans bu durumun.
güne bir görgü kuralı bırak
-
çocuklarının milleti rahatsız etmesini önlemek.
richard dawkins'in down sendromlular ölsün demesi
-
a: "down sendromlu bir çocuğa hamile olsaydım ne yapardım bilmiyorum. tam bir ahlaki ikilem."
b: "aldırırsın ve tekrar denersin. seçeneğin varsa, çocuğu dünyaya getirmek ahlak dışı olur."
c: "down sendromlular ölsün diyorsun yani?"
bu diyalogdaki gerizekalıyı bulunuz.
orhan veli
-
60 yıl önce, bir salı akşamı, hayatını kaybetmiştir.
60 yıl sonra, bir pazar akşamı, sevgiyle hatırlanandır.
"şimdi kılıksızım, fakat
borçlarımı ödedikten sonra
ihtimal bir kat daha yeni esvabım olacak
ve ihtimal sen yine beni sevmiyeceksin.
bununla beraber pazar akşamları
sizin mahalleden geçerken
süslenmiş olarak
zannediyor musun ki ben de sana
şimdiki kadar kıymet vereceğim."*
adnan oktar'ın bikinili poz veren kedicikleri
-
gerçek islam bu olsa ya la.
berkin'in annesini yuhalattı bu çok insani bir şey
-
2015 genel seçimlerinde saray soytarısı kontenjanından milletvekilliği yolu yapmaya çalışan bir zatın kusmuğu.
"yavuz bingöl, cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın berkin'in annesini yuhalatmasını 'insani bir şey' olarak nitelendirdi. hürriyet gazetesinden ahmet hakan'ın sorularını yanıtlayan bingöl, erdoğan'ı 'burada da tayyip bey'in duygusallığı rol oynuyor. sokaklarda ölmüş annesine küfredildiği zaman ertesi gün o da berkin elvan'ın annesini yuhalattı. bu çok insani bir şey...' sözleriyle savundu."
http://ilerihaber.org/…gusal-yuhalatma-insani/6188/
beklediği ilgiyi gördü sanırım:
http://ilerihaber.org/…-bingole-tepki-yagiyor/6205/
erdoğan'ı 5 yıldızlı otellerde yemekte gördünüz mü
kapitalizmi anlatan en iyi söz
-
''sabahın altı buçuğunda bir çalar saatin sesine uyanıp yataktan fırla, giyin, zorla bir şeyler atıştır, sıç, işe, diş fırçala, saç tara, başka birine büyük paralar kazandırmak ve sana tanınan fırsata müteşşekkir olmak için berbat bir trafiğin içine dal. nasıl razı olunur böyle bir yaşama?''
charles bukowski
''hergün işe gidiyorsun. akşamları erken uyuyorsun ve bunun karşılığında alabildiğin tek şey koltuk takımı.
gerçekten acınası bir durum.''
tyler durden
''nabıcan mecnun ekmek parası.''
ismail abi
ingiltere'nin osmanlı alfabesine geçmesi
-
(bkz: bir arkadaşım ekolünden gerçekliği muallak entry)
osmanli alfabesi degil o. yazilisi arap alfabesi, okunusu turkce.
pilotluk yetenek ve tutkunun karışımıdır
-
(bkz: tamam sağol kardeş)
edit: başlık başa.
başlık sahibi arkadaş, direkt konuya dalmış ve büyük bir heyecanla anlatmıştı düşüncelerini, tavsiyeler vermişti.
o yüzden bize de sadece tamam sağol kardeş demek düşmüştü.