hesabın var mı? giriş yap

  • 4 temmuz 2019 vergi zammı daha doğru olur. verginin yanında alkolü hediye olarak alıyoruz biz.

  • valla türkiye'ye gelmeyen avrupalı turiste hayret ediyorum. herhalde daha önce sık geldiği için bıkıp da gelmiyor demektir .

    1. ucuz
    2. çok ucuz
    3. hizmet sektörü gelişmiş ve turistik bölgelerde ingilizce bilen çalışan yaygın
    4. vize derdi falan yok. kapıda kimliği göster gir.
    5. tur operatörü sistemi oturmuş. otel uçak her şeyi düşünmeden hallet geç
    6. güzel yemekler
    7. şahane doğa. dağcılık için ortam müsait, kapadokya'sı pamukkalesi atraksiyonu bol. paran fransız rivierasına yetmiyor mu gel buyur göcek datça hattına. cangıl mı göreceksin buyur geç karadeniz sınırına.
    8. göbeklitepe, hititler, iyonlar, antik yunan, roma, bizans, selçuklu ve osmanlı'yı içeren etkileyici bir tarih. ya antik şehirde 3000 yıllık mermere oturup denizi izleme lüksü nerede var?
    9. dini seyahat için de biçilmiş kaftan. ayasofya'dan, meryem ana'ya oradan kapadokya'daki ilk kiliselere. la ilk tapınak urfa'da zaten
    10.ya adamların keyfini kaçırmasınlar diye yerli halkı eve kapatıyorlar. böyle bir lüks var mı?

  • bazen sevinirsiniz.

    abim 7 yaşında geçirdiği su çiçeği sonrası rasmussen ensefaliti hastalığına yakalandı. bir kaç kez beyin ameliyatı oldu. beyin hücreleri öldü falan bir çok zorluk. doktorlar yürüyemez dedi, yürüdü. konuşamaz dedi, konuştu. ama yardımla, ama destekle. 21 yaşına kadar bakıma muhtaç yaşadı. yemeğini biz yedirdik, altını biz sildik, banyosunu biz yaptırdık. zor günler zor yıllardı.

    21 yaşında öldüğünde zekası 3.5 yaşındaki çocukla birdi. sol eli ve ayağı beyninin sol kısmındaki hücrelerin ölmesi sebebiyle felçliydi. ilaçları yeşil reçeteydi ve çoğu yurt dışından geliyordu. sürekli epilepsi nöbetleri geçiriyordu. son yıllarında kalbinde pille yaşıyordu. nöbetleri o şekilde durdurabiliyorduk. engel oranı yüzde 97.

    o zekasına rağmen her şeyin farkındaydı aslında. anlıyorduk biz de. o da dışarı tek başına çıkmak, kafasında kask olmadan, yanında biz dikilmeden maç yapmak istiyordu. kız arkadaşı olsun da istiyordu biliyorum. gerçi 50'ye yakın sevgilisi vardı. hemşireler dahil konuştuğu her kadın onun sevgilisiydi. çocuk aklı*

    neyse çok uzatmayayım. ölmeden son 1 yıl itibariyle ağırlaştı. yerinden kalkamadı, ilaçlar böbrekleri bitirmeye başladı. yatalak hale geldiği için kalça kısmında yaralar olmaya başladı. her zamankinden daha zor şekilde yattığı yerden temizlemek, yedirmek ve tuvaletini yaptırmak zorunda kaldığımız 1 sene sonunda öldü.

    üzüldük mü? çok... ama aynı zamanda çok sevindik. çünkü onun kurtuluşu oydu. ben bunu söylediğim zaman bana kızan çok insan var, hatta bunu okuyup saçma sapan mesajlar da gelecek biliyorum ama yaşamadan bilinmiyor. onun yaşaması onun ve bizim açımızdan çok zordu. o öldü ve kurtuldu böyle bir yaşamdan.

    bugün aramızdan ayrılışının 16. yılı. abim ama çocuğum gibiydi. çoğu şeyden feragat edip çok baktım ona. güzel baktığımı düşünürüm hep. hâlâ canım yanar, içim cız eder ama iyi ki diyorum, iyi ki öldü ve kurtuldu. onun adına yıllar geçmesine rağmen çok seviniyorum.

    debe edit: arkadaşlar mesajlarınız için çok teşekkür ederim. taktir edersiniz ki tek tek cevaplama şansım yok. buradan teşekkürümü kabul edin lütfen.

  • firma yetkilileri “bizim kullanıcılar için hazırladığımız çubukların çok daha fazlası geri geliyor. bazılarının sahte olduğundan şüpheleniyoruz” demisler. demek ki bu ibneler de her 12324452452 dondurmadan sadece 1'inde bedava oldugunu kabul etmisler boylelikle.

    akilli olun az daha bedava koyun cubuklara yoksa koyarlar. şlaskdjaşlksdjas. ulan ne ulke be.

  • bütün filmlerini üçer beşer kere izlemiş biri olarak, bu film açık ara en beğendiğim cem yılmaz filmi olmuştur. yeşilçamı gerek göndermeleri ile gerek ise film genelinde tuttuğu hava ile bize tekrar yaşatmıştır. hayrettir kimse hakkında yazmamış ancak şu repliklerin de berkine yazılmış olduğunu düşünüyorum.

    --- spoiler ---

    a.g - oğlum 50 yaşına geldi, buna rağmen her dışarı gönderdiğimde aklım kalıyor.
    c.y - nereye gönderiyorsun ki?
    a.g - fırına.

    --- spoiler ---

  • muhtesem dortlu. bunlari akil edip orf adet gelenek yapan zihniyetin amina koyim! arkadas nedir bu iki haftadir beynim sikildi bunlara yardim etcem diye. kendim yapsam kafayi yerdim. bunca tantana topu topu uc bes saatlik eglence icin deger mi lan. cok istiyosan git giy gelinligini damatligini kiy nikahini olsun bitsin be. cigeri bes para etmez insanlari, hayatta hic gormek istemedigin adamlari bi kac saat eglendircen diye bu yapiliyor ya ne diyim.

  • ben de bir öğretmen arkadaşıma yazdığım bir şiiri bu vesile ile paylaşmak istiyorum:*

    şiirine ve sana ben bir selam çakayım
    seni öğretmen yapanın fıtratına sokayım

    yarışamaz seninle narin fıtratlı kadın
    hıyarlık tarihine övünçle yazılmış adın

    sana ne lan milletin elindeki yüzüğü
    bakmıyorlar mı sana, sevdiğimin büzüğü

    keşke çalışsaymış da seni doğuran ana
    salmasaymış çayırlara bön fikirli bir dana

    bir de hiç utanmadan değer, hak, hukuk diyor
    bir gramlık aklı da, kalemden akıp gidiyor

    böyle bir zihniyetin gözünde olacaksa eğer
    varsın, batsın yok olsun, kadın adında değer!

  • çocuklukları çalınmış, önlerindeki tüm yaşamları da ipotek altına alınmış 2 adet talihsiz kardeş içeren videolardır. sorumluları, görünen baba ve belki de görünmeyen anneleridir. işin kötüsü yalnızca kendi ailelerinden değil, zehirledikleri türk aile ve toplum yapısı'ndan da sorumlu bu iki ebeveyn. son yıllarda ortaya çıkan bir çeşit aile formunun temsilcilerinden yalnızca bir tanesidirler. ne ilk ne de son olacaklardır. bu hastalıklı yapıya gündelik yaşantınızda, olmadı sosyal medyada illa ki rastlarsınız. onlar her yerdeler. pandaların neslinin tükendiği bir dünyada, bunların nesli tükenmemekte; bilakis kümülatif artış göstermektedir.

    sosyal medyada çocukları ile bu tarz prodüksiyonlu videolar çekip yayınlayan insanları normalize etmeye çalışanlar var. "ona bakarsanız dizilerde, filmlerde çocuk oyuncular var." diyenler var. çocuk oyunculuk meselesi de zaten etik yönden tartışmaya açık bir konu. bir kere çocuğunuzun iradesi dışında bir şeyi ona yaptırmamalısınız. maddi olarak bakmakla yükümlü olduğunuz çocuğunuzun sırtından para kazanmaya çalışmamalı, çocuğunuzun içinde yer aldığı bir yapımdan elde ettiğiniz geliri ileride çocuğunuzun ihtiyaç duyabileceği potansiyel eğitim/sağlık giderleri için bir fonda tutmalısınız. her şeyden öte, tv-sinema dünyası en azından profesyonel bir mecra. yer alınan yapımlar, çocuklar açısından birtakım kurallara uyacak ve denetimden geçecek şekilde hazırlanıyor. kaldı ki setlerde pedagog, oyuncu koçluğu desteği de sağlanıyor son yıllarda. her şeyi bir kenara bırakın; orada en azından yeteneği olan bir çocuk, ileride tercih edebileceği bir sektörde erken yaşlarda eğitim görüp tecrübe kazanmaya başlıyor; kendini tanıtma fırsatı yakalıyor; ağaç yaşken eğilmiş oluyor.
    bunlar ise, çocuğun rızası dahilinde, çocuklu anne babalara eğitici içerikte günlük hayattan kesitler sunmak şöyle dursun; pedagojik açıdan herhangi bir uzmanlığı ya da bilgisi bulunmayan anne babaların kendi kafalarına göre kurguladıkları ve çocuklarını alet ettikleri zoraki videolar. çocuğun sırtından para kazanılıyor. kazanılan paralar da genellikle çocuklara harcanmıyor. bunu da zaman içerisinde videoları çeken ailelerin gelişim gösteren yaşam standartlarından görebilmekteyiz. düşük sosyoekonomik statüye sahip ailelerin 10 tane çocuk yapıp, onları kırmızı ışıkta cam silmeye, kağıt mendil satmaya yollayıp onların sırtından para kazanmalarından ne farkı var bunun? o çocukları görünce rahatsız oluyorsunuz da, bu çocukları görünce neden olmuyorsunuz?

    size yalnızca 30 saniye bakabildim. bir şey çok ender beni bu denli rahatsız eder; ve siz bunu başardınız.
    bana borçlusunuz kötücül aile, hafta sonumu mahvettiniz!

  • "gidip şahin alacak halimiz yok ya. ben gidip 1 buçuk milyona sıfır audi marka araç da alabilirdim.”

    demiş.
    haklı.
    devlet size bu kadar pervasız, ahlaksız, yüzsüz ve hadsiz konuşmayı sağlıyor, alırdın elbet.

    nüfusu amfitiyatro kapasitesi kadar ilçeye kontenjandan başkan seçilmiş, "1,5milyonluk araba hakkımdı, az bile harcadım" diyecek kadar utanmaz..senin yüzüne tükürmeyen gakkoşlar düşünsün artık makam aracının faturasını..