hesabın var mı? giriş yap

  • eger annenizi hiç taniyamadiysaniz "anne özlemek" olarak ifade edilecek durumdur. onlari aksam anneleri çagirir eve, siz kalirsiniz aksam karanliginda. onlarin anneleri ekmegin üzerine yogurt sürüp verir, kazaginin dügmesini diker. ah canim der sarilir ogluna, size "nasilsin ahmet, oynuyor musunuz uslu uslu?" diye sorar, belki yanaginizi da oksar usulca. siz de merak edersiniz, "benim annem de karanfil kokuyor muydu öpünce?"

  • açıkçası elinin altında müzik, kitap, film seçenekleri olan biri neden sıkılır hiç anlamam. ulan keşke gün bitmese bu üçlüyü çevirip dursam.
    can sıkıntısı çok ciddi bir lükstür.

  • 17 yaşını geride bırakalı çok sene oldu.. ve artık bir büyüğün olarak beni dinlemeni istiyorum.. zira şuan yaşadığım durumların sorumlusu sensin.. öncelikle sırf 4 senelik diye ne idüğü belirsiz bir bölüm yazıp okumayı aklından çıkart.. hayatımın aşkı dediğin "necla" adlı kıza hiç bulaşma, (şimdilerde evli ve çocuklu bir hayat sürmekte).. saçları bi hevesle uzatıyorsun ya, yapma.. kelliğin yakıştığı erkeklerden değilsin.. hani en yakın arkadaşın oğuz'un, "hacıt,karavanla tatile çıkalım mı?" sorusuna sakın; 'süpermiş lan.' diyerek sazan gibi atlama.. eğer sırtındaki koca ameliyat izi olmasını istemiyorsan.. serdar ortaç hala müzik piyasasında buna hazırlıklı ol.. iddia oynarken barcelonaya sürekli handikap ver.. ama en önemlisi, pınar diye bir kızla tanışacaksın ama onu çok üzeceksin, ters laflar söyleyeceksin.. bunu sakın ama sakın yapma.. o seni sen ne yaparsan yap sevecek olan tek insan..

    -seni seven, senden büyük sen-

  • bölük komutanının* tam bir star wars fanatiği çıkması, kol komutanı* asteğmene*, bestler-dereler'de * operasyon sırasında koluyla beraber a&t faaliyetine, tepeye emniyet almaya falan gönderirken, emir verme aşamasında yoda gibi devrik cümlelerle konuşup, "my young padawan" diye hitap etmesi. benim de "yes, master", "acknowledged, sir", "roger, roger" gibi karşılık vermem.

    düşünüyorum da iyi ki öyle yapmış. yoksa kafayı sıyırmamak elde değil, aylarca hemen hemen her iki operasyondan birinde mutlaka çatışmaya girdiğimiz, her seferinde mutlaka bir kaç tane mayına denk geldiğimiz o bölgede. kucağımda şehit olan askeri mevziden taşıdığım, üç gün boyunca silah sesinin dinmediği, 22 tane teröristi ölü ele geçirdiğimiz o acayip coğrafyada. a&t faaliyetinde, bir pkk'lıya arkadaşı tarafından gönderilmiş bir fotoğrafın arkasında "benim için de bir kaç tane tc askeri gebert" yazılı albümü bulduğumuz dere yatağında. çocukların operasyon dönüşü bizi "en büyük asker bizim asker" diye bağırarak karşıladığı, kumanyamızdan artan şeker, bisküvi, çikolatayı dağıttığımız, bana "abi, biz de büyüyünce sizin gibi şehit olacaz" diyen veledin bulunduğu köyde.

    ne öğretti konusuna gelirsek: bana dua etmeyi öğretti. ordaki askerlere, o garibanlara, ve de rütbelilere, yıllarca ailesinden uzakta, savaşın ortasında olan o subay, astsubay, uzman çavuş ve onbaşılara, bitirip gelince her gece "umarım o dağlarda şu an yağmur yağmuyordur, soğuk değildir, umarım sis, pus yoktur, gece görüşler güzel gösteriyordur, inşallah hepsi kazasız belasız birliğe, sonra da evlerine dönerler" demeyi öğretti, tanrıyla çok da işi olmayan bana.

  • 01 şubat 2016 tarihinde diyarbakır sur ilçesindeki çatışmalarda bölücü terör örgütü pkk tarafından şehit edilen urfa'dan diyarbakır'a görevlendirilen jandarma özel harekatçı teğmen.

    devremizin beşinci şehidi. diyarbakır'ın bizden aldığı üçüncü devremiz. henüz bir hafta önce silopi'den gelmiş, geldiğinin ertesi günü karşılaşmıştık. bu adamın, bu teğmenin sözde hayata 3-0 önde başlayan bu teğmenin yanında sivil kıyafetleri bile yoktu. aylardır oradan oraya gönderip duruyorlarmış, buradan da bir yere gidecekleri kesinmiş ve yola çıkarken sivil elbiselerini alamamış. o yüzden evime davet ettiğimde gelemedi benim arkadaşım.

    benden son isteği de samsung s4 mini bataryasıydı.
    istediğini dün aldım ama ona ulaştıramadan şehit edildi benim devrem.
    çok güleryüzlü adamdı recep. ne zaman evleneceksin bilader diye sormuştum, abi bu şekilde çalışan adamı hangi kız ne yapsın allahını seversen urfa dönüşünde ancak evlenirim demişti. bir sene sonra da tayin yazacaktı.

    bölük komutanı istifa edip gittiğinde bölük komutanlığı da kardeşimin omuzlarına kalmıştı, şimdi bölüğünün başında da kimse kalmadı.

    ben recep'i harp okulu birinci sınıftan beri tanırdım. hep gülerdi, mutlu adamdı, bizi harp okulunda komutanlarımız haksız yere zorlarken bizim için üzülürdü, bizimle beraber o da küfrederdi. kalıplı falandı ama şaşırtıcı derecede çok iyi spor yapardı. gümüşhaneliydi, gümüşhaneyi de çok severdi devrem benim.

    her şehitle beraber yaşadığım hüzün, çöküntü artırıyor farkediyorum ki, hastanede on tane teğmen, gerektiğinde en önde çatışan, bir bölüğü, takımı, timi emir komuta eden on tane teğmen ağlamamak için çok zor tuttuk kendimizi. çünkü ağlayamazsın, teğmenin duruşunu bozamazsın, teğmensen güçlü olmak, dirayetli olmak, kendini her daim tutabilmek zorundasın. ağlasak ardından recep demez mi ulan yakıştı mı şimdi on adam milletin içinde ağlaşıyorsunuz diye.

    hastane çıkışında da devrelerimizden iki kişi akşam sur'a gitmek için hazırlık yapmaya ayrıldı, iki kişi silvan'a gitti, bir kişi de bugün nöbetçiydi, nöbeti almaya, askerlerinin başına gitti.

    ne söylesem hiç bilemiyorum sanırım devremizin şehitleri gelmeye devam edecek. hepimizin canı yanıyor, yanmaya da devam edecek.
    ruhun şad olsun kardeşim. gözün arkada kalmasın. emre'ye, ibrahim'e, hubeyb'e, altuğ'a selamlar.

  • ''leonardo gibi bir insanı doğanın bir daha yaratmaya gücü yok.'' sözünün söylenme sebebi olan çok yönlü deha, insanüstü varlık.

    leonardo da vinci'nin 7 temel prensibi

    1 - curiosita (merak)

    yaşama doymak bilmeyen bir merak ve devamlı öğrenme için acımasız bir arayışla bağlı olmaktır. da vinci ruhunun dinamosu, devamlı olarak öğrenme arayışında olmaktır. bunun için gerekli olan şey, hiçbir konu, hiçbir dal ayrımı yapmaksızın, çevremizdekilerin düşüneceklerinden ve söyleyeceklerinden çekinmeden, merakımızı kaybetmeden sormak, araştırmak, öğrenmektir.

    2 - dimastrazione (ispat)

    bilgiyi deneme yolu ile test etme ve hatalardan ders alma arzusunda olmaktır. öğrenmek tek başına yeterli değildir. öğrenilen her şey mutlaka denenerek test edilmeli, doğruluğuna ondan sonra karar verilmelidir. bunun için bizden önce ortaya atılmış her türlü teoriye, bize sunulmuş her türlü bilgiye başta şüpheyle yaklaşmalı, onu elimizde olan ve elde edebileceğimiz imkanlarla yeniden test etmeli ve daha önce yapılmış hataların farkına vardığımızda üstüne giderek doğru bildiğimizi ispat etmeye çalışmalıyız.

    3 - sensazione (hissetme)

    duyguların, özellikle hayati deneyimlerin bir aracı olan görüşün devamlı olarak rafine edilmesidir. insanın yeni doğmuş gibi duyularını sabit tutması başarıya giden yolda tökezlemeye yol açar. duyularımıza hitap eden her türlü dış etkeni algılama, anlama ve öğrenme çalışmaları, pratikleri yapmalıyız. müzik dinlemeli, resim çizmeli, müzeleri gezmeli, kitap okumalıyız. değişik yiyecek ve içecekleri tatmalı, çevremizdeki her şeye dokunmalı, canlı ve cansız varlıkları hissetmeli, onları tüm bedenimizle ve duyularımızla algılamaya çalışmalıyız.

    4 - sfumato (pus)

    belirsizliği, paradoksu ve kararsızlığı kucaklama arzusunda olmaktır. güçleri uyandırıp deneyimleri artırırken ve duyular geliştirilip kesinleştirilirken, mutlaka bilinmeyenlerle karşılaşılacaktır. işte insanın zihnini bu belirsizliklere karşı açık bulundurması, yaratıcı potansiyelini serbest bırakmasının en güçlü sırrıdır. başarılı olmak için belirsizlikler altında çalışmaya alışmalıyız. herhangi bir paradoksla karşılaştığımızda, sakinliğimizi koruyarak etkili ve sağlıklı bir zihne sahip olabiliriz.

    ayrıca sfumato, resimlere yumuşaklık ve canlılık kazandıran bir çizim tekniğidir. bu tekniğin kullanıldığı bir resimde, aydınlık ve karanlık alanlar arasında ton geçişlerinin yumuşar, nesneler sanki gölgede eriyorlarmış gibi bir görüntü oluşur. keskin ton ayrımları yoktur. daha titreşimli, adeta bir sis etkisindeymiş gibi, yarı bulanık bir atmosfer oluşur.

    5 - arte scienza (bilim ve sanat)

    bilim ve sanat, mantık ve hayal arasındaki dengenin geliştirilmesi ve bütün beyin ile düşünmektir. prensibin özü, kişinin beyninin tümünü kullanmasıdır. hiçbir insan tek bir yeteneği veya sadece birkaç yeteneği olan biri değildir. her insan doğuştan her türlü yeteneğe sahiptir. yaşadığı ortam, birçok farklı koşul, çevresindeki insanlar kişinin beyninde ilgili bölümlerin gelişmesine neden olur. fakat asıl olan, insanın kendisinin beyninin tümü ile düşünerek tüm yeteneklerini geliştirmesidir. bunun için günlük yaşamda yaptığımız her şeyi çok yönlü düşünmeliyiz ve her türlü ince ayrıntıya girmeliyiz. elimizdeki işi hem bilimsel hem de sanatsal olarak değerlendirip, bilim ve sanat kurallarına ve mantık kurallarına uygun olarak, ayrıca hayal gücümüzü de zorlayacak şekilde ortaya koymalıyız.

    6 - corporalita (vücudi olma)

    zerafetin, her iki eli de aynı şekilde kullanabilmenin filtresinin ve dengenin sağlanması demektir. kişinin başarılı olması için öncelikle kendisiyle barışık olması gerekir. bunu sağlayacak bir etken de insanın sağlıklı, zarif ve dengeli bir vücuda sahip olmasıdır. bunun için kişinin sahip olduğu fiziki yapısını geliştirmesi gerekir. bunu sağlamak amacıyla kişi, stresten uzak durmalı, zihnini neşeli tutmalı, dengeli bir beslenme alışkanlığına sahip olmalı, uykusunu düzenli olarak almalı, zerafetine dikkat etmeli ve sağlığını korumalıdır. kısaca tüm organlarının düzenli ve dengeli çalışmasına dikkat etmeli, organlarının kullanım kapasitelerini devamlı ve yöntemli olarak geliştirmelidir.

    7 - connessione (ilişkilendirme)

    bütün olanların ve her şeyin ilişkisini anlama ve değerlendirme, sistemli düşünme demektir. bu son prensip, önceki altı prensibin sebep ve sonuçlarını ilişkilendirmeyi, bir arada değerlendirmeyi anlatır. yaşadığımız her şeyi, birbiriyle olan ilişkisini anlamaya çalışmalı, her şeyi bir arada değerlendirmeliyiz.