hesabın var mı? giriş yap

  • asiyi dün sabah ilk olanlardanım. öncelikle ilaç hiç yakmıyor, klasik tetanoz asisi gibi kesinlikle degil, en azından ilk birkaç saat. birkaç saat sonra acayip kol agrisi ve psikolojik olabileceğini düşündüğüm halsizlik. uyusam geçer mi acaba dedim uyudum ve su an halsizlik + eklem agrisi ile yazıyorum bunlari. hemen her asida prensesler gibi yatıp halsizim diye sızlanan ben ne kadar ölçü olabilirim bilmiyorum ancak aşı net olarak yordu beni dünden beri.
    bunun dışında anaflaksi de dahil tüm riskleri bilerek ve isteyerek bir hekim olarak asiyi oldum, olmak zorundayız, olmalıyız. covid geçiririm bana bi şey olmaz diyen gençler, hekim olan gencecik manitam geçirdi, minimal pnomonisi oldu hala 3 aydır öksürüğü geçmedi, eforla nefes darlığı var muhtemelen hasar bıraktı. demem o ki elinize herhangi bir aşı geçerse seçme şansınız yok, aşınızı olun.

  • iki gösteride de konu aynı gibi dursa da, cem yılmaz, olayı anlattıktan sonra "aslanın var olması zaten mucizenin kendisi değil midir? mucizeyi varlığında aramak varken neden çıkardığı seste arayalım?" şeklinde bir tespit yapmıştır ki ancak felsefe kitaplarında falan bulabilirsiniz, doğu da bu seviyeye anca aşağıdan bakar elini gözüne ışık gelmesin diye siper ederek.

  • muharrem ince yalova’da oy kullanmak için sandık başına gelirken etrafındaki herkesi o harika gülümsemesiyle selamlar. o esnada bir “canlı” da hemen önünde beklemektedir. muharrem ince bu mahlukun görüntüsüne aldırış etmeksizin elini uzatır. kadın, tam bu esnada, bu ülkede dindarlar tarafından 16 yıldır oluşturulan tiksintinin arayüzü olur.

  • dünyanın güzel olduğu ve insanların bu kadar büyük bir alanı nasıl yaşanmayacak bir yer haline getirdiğidir.

  • alex: palmeiras, cruzeiro, parma, fenerbahçe

    # brezilya kupası (1998)
    # copa libertadores (1999)
    # uefa şampiyonlar ligi çeyrek finali (2008)

    * turkcell süper lig : (2005, 2007, 2011)

    hagi: steau bükreş, real madrid, brescia, barcelona, galatasaray

    # avrupa süper kupa (1986, 2000)
    # uefa kupası (2000)
    # uefa şampiyonlar ligi finali (1989)
    # uefa şampiyonlar ligi yarı finali (1988)
    # uefa şampiyonlar ligi çeyrek finali (1991, 1995, 2001)
    # fifa kulüpler dünya kupası finali (1986)
    # uefa kupası yarı finali (1992, 1996)

    * türkiye süper ligi şampiyonluğu (1997, 1998, 1999, 2000)

    valla bence çok şey ifade ediyor.

  • insanı sarhoş eden sıcacık bir film. allen bunu hep yapıyor midnight in paris sıcaklığı hissettim. hani böyle yaz akşamı olur tatlı tatlı rüzgar eser o rüzgarın savurduğu çiçek kokuları bizi mutlu eder ya işte öyle bir film bu. romanın mimari güzelliğiyle teraslı çiçekli evleriyle bambaşka şölene dönüşmüş. şu filmi izleyince bu ülkede yaşadığıma üzüldüm lan.

  • "askerlik yapmak benim vatana olan borcumdur, onu ödemeliyim." diyemiyorum. o kadar yüksek vergiler ödedikten sonra devlete bir borcum kaldığını düşünmüyorum. beni 60 kişilik sınıflarda bok gibi hocalarla eğitmiş devletin bana bir faydası olduğunu da düşünmüyorum.o kadar eğitim aldıktan sonra hiçbir özelliği olmayan ego manyağı subayları tatmin edecek olmak bana çok ağır geliyor. askerlik yapmamak istemem ne korkudan ne cesaretsizlikten; sadece bu ülkenin vatandaşlarından böyle bir fedakarlık isteyecek yüzü olmadığını düşündüğüm için.

    mesela bugün askerlik şubesine gitmem gerekti ve bir noktada şube başkanı komutanın imzası gerekli oldu. adam dışarı çıkmış; 30 dakika bekledik bir sürü kişi. adam gelmeden önce zil çalınıyor, adamın kapısını falan açıyor erler o derece. adam odasına girdi; öyle oturdu keyif yaptı falan. bir 30 dakika sonra imza bekleyenleri içeri çağırdı. "gel", "dur", "ne var", "al", "git", "kimden aldıysan dosyaları ona ver". adamın kurduğu cümleler bu. "sen kimsin lan artist?" demek o kadar geldi ki içimden adama. altı üstü kıytırık bir askerlik şubesinde başkansın başka bir şey değilsin. ne bu artistlikler? erlerle "çay", "bana cevtel bul", "kapat" tarzı konuşmalar. azıcık saygı göstersen ölür müsün, rütben mi düşer biraz saygı göstersen insanlara! bu gibi adamların ordunun çoğunu oluşturmasından dolayı ben bu ordudan nefret ediyorum arkadaş. nerede o düşmana karşı tek yürek olan ordu, nerede bu bir özelliği olmayan heriflerin gençler üzerinden egolarını doyurdukları sözde ordu.

    itiraf ediyorum, ordunun yönetim kadrosundan nefret ediyorum.