hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • sıcak bir yaz gecesi, yazlıktayız...
    odamdayım uyku tutmuyor, vakit de geçmiyor, derken telefonuma bir mesaj "uyudun mu prenses?"...
    hemen cevap yapışıyor "uyku tutmadı, yanıyomm çok sıcak!"...
    ardından beklenen cevap öttürüyor telefonumu "odama gelsene"...
    yüzüme pis bir sırıtış dalga dalga yayılıyor ve en doğal halimle odasına dalıyorum...

    ablam benim yaa, uyumak bilmeyen bebesini nihayet uyutmuş ve sigarasını yalnız içmek istememiş..

    sonrasında bi mesaj daha geliyor "sessiz konuşun eşşolueşekler, torunlar uyuyor" *

  • ya benim birader tanidigim en sansli insan bu konuda. pandemiden hemen once bosandilar, gitti kendine bir apartman dairesi buldu. sonra pandemi tanrilari karsi komsu olarak ona yeni bosanmis tek cocuklu bir hanim getirdi. yeni bosanmis tek cocuklu hanim ile yeni bosanmis tek cocuklu 'agabi'm pandemi surecinde sevgili oldular. cocuklari birlikte oynamaya basladi falan, dordu birden gezip duruyorlar. yakinda birlikte yasamaya baslayacaklar. adam pandemi ortaminda yeni aile kurdu kendine ya, oglum millet anasini babasini goremedi bir yildir lan. sitcom tadinda bir hayat. pek mesutlar tanrilar nazardan saklasin. haybeden bir tane daha yegen sahibi olduk biz de iyi mi?

    edit: ne kadar çok güzel mesaj geldi bu entry ile ilgili, umut veren anekdotlara ihtiyaç varmış herhalde :) bir yandan mutlu çift adına tebrikleri kabul ediyor, teşekkürler ediyorum, bir yandan dilerim ki hayat bazen de böyle kucağınıza ihtiyacınız olan şeyleri bırakır diyorum. sevgi doldum, yumuş yumuş oldum.
    edit 2: geri zekalı olduğum için ben bunu önceki gece yazdım sanıyordum, meğer gece nöbetine kalmış debeye girmiş, şimdi anladım. ben de diyorum nereden görüyor insanlar da bir sürü mesaj atıyor. böylece farkında olmadan da debe editi yapmışım, insan kınadığını yaşıyormuş hakikaten. entryi de böylece çift editle bok ettikten sonra dağılabiliriz bence.

    2023 sonu editi: bu yaz evleniyorlar. yeni yeğenim pek tatlı nazar değmesin, yengem de bal gibi, bir nazar değmesininizi alırım

  • oha kafalara bak, kıskanma falan deniyor bir de. lan aç ikisinin fotoğrafını yan yana koy bak hele bi. birisi aşiretten birisiyle evlendi diye kıskanacak birisi değil. aynı tweeti ben de okudum ve tweetten çıkardığım sonuç birisinin hayatının bir uçtan diğer uca nasıl da gidip gelebileceği konusu oldu. bi kaç kez daha okuyayım dur belki ben geri zekalıyımdır da kıskandığını anlayamamışımdır.

  • bilişsel davranışçı terapi üzerine inşa edilmiş yenilikçi ve bütünleştirici terapi yöntemi.

    nedir peki bu bilişsel davranışçı terapi? en basit ifadeyle duygularınızı bilişlerinizin oluşturduğunu söyler ve çarpıtılmış bilişlerinizin yerine daha sağlıklı ve işlevsel olanları koymayı amaçlar. bir bilisin carpitilmis olup olmadigina karar vermek biraz pratik gerektiren bir mesele. bu yuzden uzerinde calismayi surekli sorgulama yapmayi gerektirir. bilişsel davranışçı terapi durum odakli bir terapidir. size kendinizi kötu hissettiren bir durumda eger carpitilmis dusuncelerinizin etkisi yoksa o duygu saglikli bir duygudur. duygudurum degerlendirmelerinin yapilmasinin sonrasinda her şeyin kökenine inilir. yani yukarıdan aşağıya doğru bir işleyiş vardır. ancak burda bir takim kabullenilmesi zor iddialar mevcut. bdt genellikle insanlari siz ask bagimlisisiniz, siz iste onay bagimlisisiniz diye ikna etmeye calisir ve bu bagimliliklardan kurtulmayi telkin eder. daha dogrusu onay olmadan da mutlu bir hayat surebilirsin der ki bence bunda kismen haklidir. ama bu bagimlilik iddiasi genelde insanlari -beni de - pek ikna etmez. sema terapi iste bu noktada yeni bir bakis acisi sunar. bu insanlar bagimli degil arkadas ihtiyac halinde. tam o sirada depresyon hastalari alkis kiyamet aaron beck adli guzide bilim insanina tekme tokat dalarlar. jeffrey young, aaron beck in doktora ogrencisidir(yanlis biliyorsam psikiyatristler beni linc edebilir). olanlari dehsetle izleyen jeffrey young kivirir ve sema terapiyi gelistirir. tabii benim doğrularım bana senin dogrularin sana söyleminde inatçı olup var olan ve sizi rahatsız eden ruh haline devam etmek kisinin kendi bilecegi is. bu tarz düzeltilmesi bdt ile mümkün görünmeyen veya düzeltildikten sonra tekrar eden, oldukca inatci bir seyir gösteren bozukluklar için ortaya konmuş yeni bir yöntemdir şema terapi.

    şema terapi ile bdt arasındaki temel fark görünenle değil temelde yatan çekirdek bilişlerle ilgilenmesi. yani sizin direkt şemalarınıza odaklanır. semalar temelde bir bilistir ve dunyanin ne olduguna dair beyinin kisa yoludur. bu şemalar erken çocukluk döneminde oluşmuş olup değiştirilmesi oldukça zor düşünce kalıpları ve bilişlerdir. değiştirilmesi ciddi anlamda çok zordur çünkü bu artık kişinin kimliği haline gelmiştir. bir şema ne kadar acı verse de tanıdık olduğu için güvenli ve rahatlatıcı görünür.ders calismamak icin yapilan anlamsiz isler basarisizlik semasinin bir etkisi mesela. mesela duygusal yoksunluk şeması olan bir kişi kendisine duygusal olarak tatmin etmeyecek insanlari cekici bulmasi veya asik olmasi. çünkü sadece o kişiler şemaları tetikleyebilir. bu 3 uyumsuz baş etme biçiminden biridir. şema teslimi. eger bir semaya teslim olursaniz semayi beslersiniz. semaya teslim olmak cok aci verici olasa da bundan asla vazgecmezsiniz. isin kotu tarafi bir sema terapistine gitseniz sizi surekli semaniz ile baglantida tutmaya ihtiyaci vardir. yani dusunsene aci cekiyorsun psikologa gidiyorsun ve o bu acinin bir sure daha devam etmesini saglayacak. bu yuzden de baslangicta hastalarin terapiyi birakma riski oldukca yuksek. tabii bu konuda uzman kisiler cok daha iyi bilirler. bugüne kadar aşkın ne olduğuna dair bence en bilimsel cevabı bu şema terapisi veriyor. şema kimyası. sözlükte başlığının bile olmaması enteresan.oda ayrı bir entry konusu olur artık.

    şema terapi hastayı şemalar konusunda eğitmekle ve farkındalığı arttırmakla başlar. terapist hastanin hayatı yeniden keşfedin kitabını okumasını sağlar ve danışan kişi şemalarını ve bas etme biçimlerini keşfeder. dediğim gibi şemaların değişmesi iyileşmesi o kadar zor ki zaman zaman şemaya teslim olup umutsuzluğa kapılabilir insan. bir semayi degistirirken kesinlikle ve kesinlikle kucuk adimlarla ilerlemeniz gerekir. hatta mehteran takimi gibi bir ileri bir geri gittiginizi dusunursunuz. ama kararlılığı sürdürürseniz emin olun bir sure sonra kontrol sizde olacaktir. soyle soylemek daha dogru olur. amigdalaya kodlanmis olan semalar uzerinde on beyniniz yardimiyla kontrolunuzu arttiracaksiniz. tedavinin amaci kabaca budur benim anladigim kadariyla. tabii bunlar hep teori hep kuram henüz yasaya dönüsmedi. zaten yok sosyal ogrenme kurami yok iste efendime soyleyeyim kisilik kurami varsa yoksa kuram.( yazar burda bir ironi yapiyor) ne olacak bu psikolojinin hali.

    sema terapi o derece etkili olmuş ki ileri derecede kişilik bozuklukları için bile uygulanabilir hale gelmiş. borderline icin en etkili tedavilerden biridir mesela. terapiye ek olarak borderline kişilik bozukluğu olan hastalar için geliştirilmiş bir de sema mod calismasi vardir. bu pek kendi kendinize uygulayabileceginiz bir yontem gibi gorunmuyor. zaten hayati yeniden kesfedin de olabildigince basit bir bicimde anlatmaya calismislar. sema terapi adli kitapta bu konuda derinlemesine bilgiler edinebilirsiniz.

  • `reisçi almancılarla türkiye'de yaşayan laik türklerin nüfus mübadelesi` şeklinde olacaktı karakter sınırına takıldı.

    almancı dediysem, tanım olarak söyledim. hollanda, fransa, belçika'daki reisçiler de bu tanıma dahil.

    fikir çok basit. adamlar türkiye özlemi ile yanıp tutuşuyor, ee zaten rte hastası bunlar, adam yol yaptı bi kere, ayrıca adam dünya lideri. alıyoruz bu reisçi topluluğu, türkiye'ye getiriyoruz. türkiye'den de kafası çalışan ama bulunduğu sosyal/siyasi ortamdan artık bıkmış ne kadar kişi varsa avrupa'ya taşıyoruz.

    almanya zaten bunu direk kabul eder. reisçi almancıların çoğu almanya'nın istediği entegre topluluk değil, çoğu kalifiye değil. rte de bunu direkt hoş karşılar. milyonlarca sevdalısı geliyor lan, ayrıca pis laiklerden kurtuluyor. türkiye'deki laik-kalifiye kesim de bunu hemen kabul eder.

    ama ortada bir tek tepkisinden emin olamadığım avrupa'daki reisçiler var. lafa gelince hepsi türkiye ve erdoğan sevdalısı ama hepsi avrupa'da yaşamaya devam ediyor. samimiyetsiz bir durum var yani.

    onları da ikna edebilirseniz oldu bu iş.

    mali/ekonomik kısımları ile de başka arkadaş ilgilensin onu da ben mi yapacağım?

    not: almanya'da yaşayan reisçi olmayan bir türk

    debe editi: (bkz: elmalık ortaokulu kitap kampanyası)
    debe editi 2: (bkz: oyuncaklar otostopta)

  • hesabını kitabını exceller ile değil manuel ve gerçek harcamalarla tutan, giderlerini kredi kartı dökümlerinden öğrenmeyen tutumlu nesildir. asker titizliğiyle o fişlerden deterjanları filan silerdik, o gri zarfın arkasına fiş kodu, firma adı, tarih ve tutar bilgilerini girerdik. hoop, herşey gözünün önünde.. ne harcadın, hangi ay en çok ne ödedin, elinde ne kadar paran kalmış hiç excel e gerek yok harita gibi ortada. para harcama kültürümüz değişti, çoğunlukla kimse cüzdanının nabzını ölçemiyor. ne eli sıkı ne de müsrif olmadan, kararında bir harcama politikası benimseyebilen pek az insan gözüme ilişiyor. kendim de zaman zaman dahil oluyorum buna.. yaşamayı, yürüyen bir kredi kartına dönüşmek olarak algılayan bir halimiz var. hayırlısı.

    şimdi insanların süpermarket kasasında aceleyle cüzdanına sokuşturduğu kağıt parçasından ibaret o fişler.. bir zamanlar ekonomi pusulası gibiydiler vesselam.

  • en azı oyu ceyhan almıştı oyumu ona verdim. ezilenlerin, dışlananların, sesi olmayanların sesi olmaya devam edeceğiz.

    #2bceyhanyalnızdeğildir

    40 bin oy editi: arkadaşlar verilen oy sayısı 40 bine'e dayandı. bu süre içerisinde ceyhan'ın gerçekten yalnız olmadığına inanmak istedim. belki benim entryim ceyhan için bir ses olur dedim, bir ışık olur, bir kıpırdama olur dedim ama bana rağmen durum pek değişmedi. çocuk gerçekten yalnızmış. benim aldığım fav sayısı çocuğun aldığı oydan fazla. artı oyları saymıyorum bile. utancımdan entryi silecek noktaya geldim.