hesabın var mı? giriş yap

  • paraların boyutundan 1 ons (28,35 gram) ağırlığında olduklarını görebiliyoruz. benzer boyuttaki altın ya da gümüş hatıra paraları da bu ağırlıkta basılır. altının ons fiyatına baktığımızda her bir altın paranın bugünkü değerinin 1833 usd (31.730 tl) olduğu görülüyor. ancak bu paralar yeri geldiğinde silah almak, ceset temizletmek, the continental'de konaklamak hatta sadece bir kadeh viski için kullanılabiliyor. bu nedenle de altın olarak karşılığı pek de önemli değildir. görsel görsel

    john wick chapter 3 parabellum'da berrada'nın açıkladığı gibi bu altın paralar bir sosyal sözleşmenin fiziksel kanıtıdır. düzen ve kuralları temsil eder. değeri ise verileceği kişilerin yeteneklerine bağlıdır. video

    görsel

    bu altın paralar karşılığında alınan hizmet ister bir kadeh viski olsun, isterse daha komplike bir iş olsun yüksek şura'nın sunduğu güvenlik ve gizlilik güvencesiyle gerçekleştirilir. bu nedenle de, john wick evreninde paranın satın alamayacağı şeyler için bir mastercard görevi görür.

    görsel

    para olarak karşılaştırdığımızda ortadan ceset kaldırtmak gibi bedeli olmayan işlere yaradığı gibi, doktordan para karşılığı alabileceğiniz tedavi için ya da şişesi 60 dolar olan blanton's'dan bir kadeh almak için kullanılır. bu coin karşılığında alacağınız viskiye zehir katılmadığı, taksiciye teslim ettiğiniz köpeğinizin the continental'a teslim edileceği, aldığınız sağlık hizmetinin en iyi şekilde yapılacağı ise yüksek şura'nın garantisi altındadır. altın paranın arkasındaki sosyal kontratın önemi burada ortaya çıkmaktadır. görsel

    açılan kontratlarda (video) tam da bu nedenle dolar kullanılır. birinin ölüm emrini verdiğinizde bu altın paraları değil amerikan dolarını kullanırsınız. bu da, john wick evreninde bu altın paraların dolar olarak karşılığının olmadığının ve bu karşılığın bir önemi olmadığının kanıtıdır.

  • bu kadındaki özgüven uğur ışılak'ta yok yemin ederim. bu kadındaki ben bilirimcilik rte'de yok. bu kadındaki "ben dünyanın en mühim garısıyam" tribi angela merkel'de yok şerefsiz evladıyım. abla sen napıyon ya?

    abla bilindik, abla tanıdık. görüyoruz bu ablayı sürekli. iş yerinde, okulda, bir metrobüs durağında, bir vapur merdiveninde, semt pazarında, avm burger king'inde. her yerdeler. çoklar.

    "yha inanabiliyor musun, bana o kadar yazdıktan sonra şimdi gidip beril'le yakınlaşıyormuş!! .ss"

    halla halla. kusura bakmayın ağzımı bozmak istemiyorum. yani burayı büyük harflerle yazdığımı düşünün lütfen; ya ne olacağıdı abla!!!

    ( haftada ortalama 9 kıza yavşayan berksanları devre dışı bırakarak konuşuyorum tabii ki. )

    ne istiyorsun tuğrul'dan? nasıl davranmasını bekliyorsun? 2331654 sene peşinden koşmasını mı? 534645 sene sana yazmaya devam etmesini mi? 3241545 sene sana yürümesini mi istiyorsun? ne istiyorsun allahın cezası ne!???!

    ne yapsın bu çocuk. tuğrul yorgun, tuğrul bıkkın. tuğrul'un tüm çabasına rağmen onu hep yedekte tuttun, ona hep semih şentürk muamelesi yaptın. artık senden umudu kesti tuğrul. onu rahat bırak. suçlu tuğrul değil. suçlu sen de değilsin gamze. suçlu kader, suçlu hayat gamze.... şaka lan şaka hemen inanıyon ya. suçlu sensin tabii ki şımarık şırfıntı!! bu arada tuğrul ne sikko isimmiş ya. iyi ki tuğrul diye arkadaşım yok. düşünsene kısaltamıyorsun da ismi. tuğ! ıyyy. iyi sözlükler.

  • sene 1994 aylardan temmuz veya ağustos. hava hayvan gibi sıcak. mahallede top oynadıktan sonra caminin abdesthanesinde su içiyoruz. recep tayyip erdoğan o vakitler istanbul belediye başkanı. mahallemizde bir kuran kursunun açılışına gelmiş. kursta henüz öğrenci olmadığından açılış ve medya için görüntü yapsın diye mahallenin bütün bacaksızlarını toplamışlar. bizde suyumuzu içtikten sonra bedava yemek ve tatlı hevesiyle doluştuk kuran kursuna. yanımdaki arkadaşla ikimizi hemen girişte bir sınıfa soktular. girişte pamuk helva ve elma şekeri satanları görmüştük. acaba tatlı olarak elma şekeri mi verecekler demeye kalmadan sınıfa rte ve bir sürü adam doluştu. bir de o kadar sıra arasından geldi bizimkine oturdu. adam uzun aga. tartsan 40 kilo çekmeyecek iki tane velediz ama sığışamadı mini boy sıraya. çözümü, beni kucağa arkadaşı da koltuğunun altına almakta buldu. sonra beş dakika tayyibin kucağında bir sağa bir sola bakarak patlayan flaşlara poz verdik.

    itiraf ediyorum. bugünkü durumun suçlularından birisi benim arkadaşlar. daha o vakitlerden yaklaşan tehlikeyi herkese anlatmam lazımdı. adam şimdi koca ülkeyi kucağına aldı poz veriyor. bize en azından elma şekeri ısmarlamıştı, size o da yok...

    edit: arkadaşlar olay güneşli semtinde geçti. ikitelli'ye yakın bir mahallesinde ufak bir kurs. istanbul'un çeşitli semtlerini sayan bir sürü mesaj geldi. başından benzer olaylar geçen yazar arkadaşlar varmış. bence hepimiz bir araya toplanıp "anonim rte mağdurları" adında bir topluluk kuralım. arada yüksek tavanlı bir yerde toplanır, terapist eşlinde sandalyeleri çember yapar bir birimize yaşadığımız trajedileri anlatırız.

    hatta şöyle diyaloglar döner.

    ben: merhaba, benim adım shinigami.
    topluluk: merhabaa.
    ben: ... işte şöyle böyle oldu, sonra bi baktım beni kucağına almış ühühühü.
    terapist: acını anlıyor ve hepimiz yüreğimizin derinliklerinde paylaşıyoruz kardeşim.

    gerçi şimdi düşündüm de durup dururken kaç yıldır büyüdüğü yerden söküp taşıttığı ağaçtan tut, şemsiye ile dürttüğü güvercine kadar çok geniş bir kitle var. bırak kazlıçeşme'yi avrupa yakasına sığamayabiliriz. her hangi bir şehit yakını bize güneş altında konuşacak söz bırakmayacağı için o iş yatar genşler. vazgeçtim.

  • nesi haber bunun ben onu anlamadım.

    bir saygısızlık yok, görevi ihmal yok, umursamazlık yok.
    adam kendi inancına göre ölen birini görünce dua etmiş, hrıstiyan olsaydı ve istavroz çıkarsaydı o da normal olurdu.

    hayır ben de ateistim, bence bir anlamı yok yaptığının da ortada bir hata yok. bokunu çıkarmayın.

  • izin almadan tuvalete bile gidemeyecek üçlünün hamlesi imiş. 2 saat geçmeden yalanlarlar daha sonra da "en çok ben bağlıyım, çok yalarım" diye açıklama yaparlar.

  • dövüşlere "arkadaşım bir saniye bakar mısın?" diyerek başlamasını bekliyorum.