hesabın var mı? giriş yap

  • tekrar tekrar dinledikçe kendisine haksızlık ederek çok kısır bir tanımlama yaptığıma inandığım kusursuz albüm.

    porcupine tree'nin stars die dönemiyle in absentia dönemini harika bağlayan tam bir olgunluk dönemi albümü.

    ne çok sert, ne çok hızlı ne de çok yavaş. tam porcupine tree'nin olması gerektiği gibi muhteşem bir tempoda. steven wilson'ın sözleri yine her zamanki gibi zirve yapmış. bir insan evladı nasıl bu kadar yaratıcı olur yahu? oluyor işte ama az kaldı bu adamlardan, nedense genelde genç ölme eğilimli oluyor bunlar.

    neyse efendim kendimizi karamsarlığa vermeyelim. ülkemize gelecekleri günü beklemeye başlayalım. gerçi korkarım ülkemize gelip de fates warning'in yaşadığı gibi pazarlama eksiğiyle boş 8. sınıf barda çalmak zorunda kalacaklar. giderek sayıları artan dinleyicileri olsa da bu çizgide, yani kendi tarzlarından ödün vermeden müzik yapmaya devam ettikleri sürece hiçbir zaman mainstream olamıyacaklar. bu belki de iyi birşey ama en azından biz müzikten anlayan sözlük yazarları/ okurları bu grubun muhteşemliğinin farkındayız ve çevremize bu farkındalığı yaymaya çalışıyoruz...

  • evde eski bir kitabın arasından düşen mektuptur. gece gece efsane yarmıştır hakkaten. okuma yazmayı söktüğüm yıllar çalışan anne-babanın çocuğu olarak onlara notlar mektuplar yazardım. neden yazdım bunu, olay ne, nolmuş hatırlamıyorum ama çocukluğumu sevesim geldi yeminle sözlük.

    http://i.hizliresim.com/vvddmj.jpg

  • benim de içinde bulunduğum topluluk. sadece cafede yalnız oturmakla sınırlı kalmıyor benim durumum, sinemaya, konserlere, tiyatroya, basketbol maçlarına hep tek başıma giderim. yalnız takılan diğer insanlar gibi dizüstü bilgisayarım yoktur, telefon var ama hiç açmam bu sürelerde telefonu, yalnızlık tuhaf ama çekici gelmiştir her zaman. tanıştığım insanlarla derin muhabbetler kurmaktan imtina ederim, çabuk unutur, çabuk unutulurum. paylaşmayı sevmediğim için yalnız kaldığımı söylerler ama ben yalnızlığı sevdiğim için paylaşamadığımı düşünürüm. her neyse, sonuç olarak yalnızlık iyidir, özgürlüktür. şu hayata bir kez geliyorsunuz, başkalarına göre hareket etmek, bir şeyler yapmak için başkalarını beklemek yerine kendi istediğinizi yapın. yalnız kalmaktan korkmayın, korktukça daha yalnız kalırsınız emin olun.

  • orta okulda okuyan bir ergenin aklından geçen binbir türlü sapkınlıktan ve gerzek düşünceden sadece bir tanesidir bu.
    algoritma basit:
    bir yolunu bulup kolunu ya da bacağını çatlatacak ya da kırdıracaksın.
    ertesi gün okula alçılı bir şekilde gideceksin..
    o güne kadar varlığından haberdar olmayan öğrencilerin ilgi odağı olacaksın..
    teneffüslerde başın dik, göğsün dışarda, mağrur biçimde yürüyecek; sanki yanından geçtiğin her öğrencinin seni inceden kestiğini fark etmiyormuşsun gibi doğal davranacaksın..
    öyle bir ifade vereceksin ki yüzüne; sanki içten ice acılar içinde kıvranıyormuşsun gibi, ama bu acıyı bir an bile dışarıya belli etmeyecek kadar mağrur olduğunu görecek herkes..
    kızlar etrafında pervane olacak..san bin türlü sorular soracaklar..
    "önemli bir şey değil", "büyütülecek bir şey yok" diyeceksin alçakgönüllülükle..gizemli konuşacaksın..olayın sebebini hemen açıklamayacaksın..
    kızlar sana yardımcı olmak için birbirleriyle yarışacak sonra..birisi koluna girecek, diğeri sana kantinden su getirecek..

    her şey güzel de peki bu kol, bu bacak nasıl kırılacak??

    kendi gölgesinden bile korkan bir ana kuzusuysanız elinize demir çubuk alıp onu bileğinize indirmeye cesaret edemeyeceğinizi garanti edebilirim..yani bu olay ancak doğal yollardan olmak zorunda..
    misal ne bileyim belki çözdüğünüz deneme kitaplarının altında kalıp bacağınızı çatlatabilirsiniz?!
    ya da satranç oynarken bacağınızı fil ezebilir?!

    hayatında aldığı en büyük risk klozet kapağını kaldırmayıp onu ıslatmadan işemek olan bir ergenin bacağı nasıl kırılır?

    kırılmadı zaten..
    kırık bir bacağı bir pazarlama stratejisine dönüştürmeyi başaramayan onlarca sünepeninki kırıldı, bir benimki kırılmadı..

    -geçmiş olsun taylan, neden gelmedin dün okula?
    -hocam trekking yaparken ayağımı burktum..
    kızlar hepbirden: vauuvvv..
    -ciandio sen neden yoktun oğlum?
    -hocam ishal olmuşum:((((((((((
    kızlar:ıyyyyyyyyy...

  • bu adamın her beğendiğim karikatürünü yazmaktan sakınıyorum; ama bazılarını da yazmadan olmuyor. milliyet gazetesinin 23 temmuz günkü ilavesinde yer alan karikatür de pek yarıcı ("yarıcı" diyerek spoiler yaptım):

    - maaşım yetmiyor müdür bey...
    - ne kadar alıyodun sen?...
    - iki buçuk milyar.. ama bahşişlerle bi buçuk oluyo..
    - nasıl bahşişlerle bi buçuk oluyo?
    - bahşiş bırakmayı çok seviyorum.. bol bol bahşiş bırakıyorum her yere...
    - çıkar mısın dışarı...
    - olur..
    - o masaya bıraktığını da alır mısın?...
    - kendine bişeyler alırsın..