hesabın var mı? giriş yap

  • 1829'da buttenheim'da, franken yakınlarındaki bamberg'de doğmuş, esas adı "löb strauss" olan levi strauss & co.'nun kurucusu. çerçilik yapan babası tüberküloza yenik düşünce, löb, ailesine bakma görevini üstlenir. 18 yaşındayken annesi ve iki kızkardeşiyle birlikte new york'a göç eder. işte "levi" ismini de burada alır. ticarete atılır.

    altın arayıcılığının meşhur olduğu dönemler... levi ve arkadaşı david stern de bu maceralara katılırlar.

    bir gün bu arayışlarda mola vermişlerken, daha önce çadır kumaşı sattıklari bir grup altın arayicisi, arayışlarının boşa çıkması ve satın aldıkları kumaşın su geçirip ıslanmalarına neden olmasından kelli, levi ve david'e düşmanca bakışlar firlatmaktadırlar. levi'nin kafasında bir ampul yanar o an, ve adamlara o kumaştan pantolon diktirmeyi teklif eder. dikilen pantolonlar altın arayıcıları tarafindan öyle sağlam bulunmuştur ki, kapış kapış satılır.

    jacob davis adlı , kot kumaştan türlü türlü giysi ve örtü üreten litvanyalı bir göçmenle levi strauss ortak olurlar. 1873'te aldıkları patentle ilk jean üretilmiş olur.

  • kendisiyle 2 yıl önce 2-3 kere aynı masada bulunmuştum. o zamanlarda kaç tane arabayı haşat ettiğiyle, istediğimi yaparım kimse birşey diyemez havasıyla konuşuyordu. sonradan sinan çetinin oğlu olduğunu öğrendim ki onu da kendi babasının çalışanların çoğunu minimum maaşla çalıştırdığını gururla anlatarak ve bunun şark kurnazlığı değil ticari zeka olarak gördüğünü söylüyordu.

    o zamanlar kendisiyle tanışma sebebim bir arkadaşımla olan muhabbetleriydi. daha sonra arkadaşımla aralarındaki şeyi bitirmişler. sebep ise rüzgar çetinin arabayı manyak gibi kullanması, arkadaşımın korkuyorum, düzgün kullan demesi üzerine kavga etmeleri ve en sonunda kendisine hakaret etmesi olmuş.

    haşat ettiği arabalarla, ve babasının insanları az maaşla çalışmaya zorlamasıyla övünen biri için hiç üzülmüyorum açıkçası. keşke hayatını kaybeden polis emniyet kemerini taksaydı da çocuklarını babasız bırakmasaydı. zira bazılarının babaları çok güçlü, onlara birşey olmuyor.

  • http://i.hizliresim.com/9g8298.jpg

    edirne-merkez, kocasinan mahallesinde samsung k zoom ile çekmiş oldugum bir resmi.

    benim önerim bunu dinlemeniz. üstelik ay ışığı ile ilgili çok anlamlı bir hikayesi de var:

    bir gün beethoven, bir arkadaşı ile birlikte viyana sokaklarında dolaşmaktadır. tam bu sırada bir apartmandan piyano sesi geldiğini duyar ve kafasını kaldırıp bakar. apartmanın ikinci katındaki cam açıktır ve ses oradan gelmektedir. arkadaşına, çalan kişinin muhteşem çaldığını ve onu görmesi gerektiğini söyler. ikisi birlikte ikinci kata çıkıp kapıyı çalarlar. kapıyı açan kadın, beethoven’ı hemen tanır ve şok olur. beethoven, piyano sesine geldiğini ve mutlaka çalan kişiyi görmek istediğini söyler. kadın, piyanoyu çalanın kızı olduğunu ve tanışmaktan mutlu olacağını belirterek onları içeri alır.
    beethoven, piyano çalan kızın olduğu odaya girer. annesi kıza, beethoven’ın geldiğini söyler ve kız çok heyecanlanır, hemen ayağa kalkar, fakat kız kördür. bunu gören beethoven, “lütfen benden birşey isteyin” der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. kızın cevabı şu olur; “ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?”
    bunun üzerine beethoven piyanonun başına geçerek, ayışığı sonatını, doğaçlama olarak besteler.