hesabın var mı? giriş yap

  • iyi günler diyerek sınıftan çıkan bir centilmenin kavgasıdır.

    en kötü kavganız bu olsun gençler.

  • kemal kılıçdaroğlu hariç herhangi birisidir. kemal kılıçdaroğlu olumsuz bir şeyden sorumlu tutulamaz, tutulması akıldan bile geçirilemez.

  • olum hani bazen abartma amacli rakamlari fazlaca yaziyorsunuz ya... yok 23408230948923 soyle yaptim, yok 103937474 kere boyle yaptim diye... olum o sayilari ben okuyorum lan. yapmayin etmeyin. az yazin allah askina...

  • sayesinde, kaşıbeyaz'a bu akşama kadar 21 kilo karides göndermem gerektiğini, yoksa bir daha benle iş yapmayacaklarını öğrendim.

    elim ayağım birbirine dolaştı lan. ne yapcam ben şimdi? nerden bulunur bu meret?

  • 2012 yili itibari ile pek kotu durumda olan teoridir, brian greene'e itibar etmeyin size iceriden bilgi sizdiriyorum.

    once string teori'nin ortaya cikma sebebinden bahsedeyim, evrende var oldugunu gordugumuz dort temel kuvvet (daha dogrusu etkilesim) var. (1) sizi koltugunuza yapistiran kutlecekimi, (2) bilgisayarinizin icinde elektronlari bir oraya bir buraya kosusturan elektromanyetik etkilesim, (3) arada bir yediginiz tuzun icindeki sodyum atomlarini neon'a ceviren, baska da pek bir olayi olmayan zayif nukleer etkilesim (4) nukleer reaktoru calistiran, veya atom bombasina enerjisini veren kuvvetli nukleer etkilesim. etrafinizda gordugunuz butun kuvvetler bunlar sonucu olusuyor bildigimiz kadariyla. (simdi diyeceksiniz ki, peki ben klavyede tuslara basarken uyguladigim kuvvet bunlarin hangisi ile olusuyor. dusunun bakalim, tabii ki elektromanyetik kuvvet, parmak uclarinizdaki atomlarin en disinda bulunan elektronlar, klavye tuslarinin en ust tabakasindaki atomlarin elektronlarini ittiriyor. kimyasal baglar, vs de hep elektromanyetik etkilesim sonucu olusuyor.)

    durum su ki, kutlecekimi disindaki etkilesimlerin en kucuk uzakliklarda bile nasil calistigi konusunu anlamis durumdayiz. kuantum mekaniksel olarak ve ozel relativite ile uyumlu sekilde bu uc etkilesimi anlatan denklemler yazabiliyoruz. bu denklemlerin genel adi kuantum alan teorisi. ustelik daha da guzel bir durum var, renormalizasyon adini verdigimiz bir matematiksel sart koyuyoruz yazacagimiz denklemlere, ve bu uc etkilesimi de bir tek etkilesimin degisik gorunumleri olarak yazabilecegimizi anliyoruz. bu renormalizasyon sarti o derece guzel calismis ki, 1970'li yillardan bu gune bu sarta uyan pek cok parcacik deneyle bulunmadan once kuramsal olarak ongorulmus. en son higgs parcacigi da bu silsilenin son halkasi. butun bu guzelliklere hep birlikte standart model adi veriliyor.

    kutlecekimi ise diger etkilesimlere gore bir garip, einstein amca demis ki kutle cekimi dedigimiz olay aslinda uzay-zaman'in bukulmesinden baska birsey degil. bu durumda kutlecekimi icin yazacaginiz alan teorisinin alanlari bazi ozellikler saglamak durumunda. sorun degil, bu ozellikleri saglayacak matematik var, ama velakin bu isin icine bir de kuantum mekanigini paldir kuldur sokmaya calisinca teoriler isik hizindan hizli giden parcaciklar (tachyon) gibi gariplikler cikartmaya basliyor. bir de uzerine renormalizasyon sartini ekleyince butun bu kosullari saglayan matematiksel bir teori yazmak mumkun olmamis.

    iste string teori de tam olarak bu noktada devreye giriyor, 1980'lerin sonunda schwarz ve witten eger parcaciklari noktasal objeler degil de bir boyutlu sicimler gibi ele alirsak ve de evren'le ilgili supersimetri adi verilen bir kabul daha yaparsak bu gucluklerin ortadan kaldirilabilecegini gosteriyorlar. hah bir de odenmesi gereken kucuk bir bedel daha var, uc uzay ve bir zaman boyutu yetmiyor bu sartlari saglayan teorilere, 11 veya 26 boyutlu evrenler gerekiyor. neyse geride kalan boyutlari kiviririz, katlariz, d-brane'e localize ederiz gibi metodlarla buradan kurtarmak mumkun.

    1990'dan sonra gecen 20 yil icinde bu yapinin ustune epey bir matematik yapiliyor, hatta yeni matematik icad ediliyor anlayabilmek icin sicim teorisini. bulunan en onemli olaylardan biri de bazi alan teorileri ile bazi uzay-zamanlardaki kutlecekiminin bire bir denk olmasi, ads-cft conjecture adi veriliyor buna. ınsanlar bir ara cok ciddi umutlaniyorlar, bu koydugumuz kosullara uyan sadece ve sadece bir tane teori olacak, o da bizim evrenimizi betimleyecek, herseyin teorisi olacak diye.

    sonra matematikte biraz daha gelisme olunca aci gercek ortaya cikiyor, bu koydugumuz sartlara uyan ve matematiksel olarak tutarli olan kac degisik teori var sorusunun cevabi on uzeri besyuz, akil almaz derecede buyuk bir sayi. bu derece cok teoriden biri bizim evrenimizi tanimlar mi sorusunu su anda cevaplamak imkansiz gozukuyor. burada isin icine felsefe karisiyor anthropic prensip adi altinda, bir ara oraya da birseyler yazarim. butun olasi string teorilerin olusturdugu kumeye de landscape, yani manzara deniliyor.

    peki kisaca durum nasil, string teori sadece matematiksel kabullerle yola cikip evren'i tanimlayacak tek bir teori bulmak konusunda basarisiz olmus gorunuyor. ortaya cikan asiri derecede buyuk sayidaki teoriden birinin bizim evreni tanimlayip tanimlamadigi sorusu cevaplanabilir durmuyor. bu durumda string teori deneyle yanlislanabilir bir tane bile ongoru yapamiyor. temel kabullerden supersimetri'nin dogada oldugunun bile deneysel destegi yok henuz.

    benim gordugum kadariyla son bir iki yildir string teoriciler bir birlerinin omuzuna vurup 'iyi denemeydi ama' seklinde teselli moduna gectiler, ve bulduklari guzel matematigi baska problemlere uygulamakla ('ads-qcd' nukleer fizik icin, 'ads-cmt' yogun madde icin) mesguller. yeni ise alinan fizikcilerin pek azi temel ugras olarak string teori yapiyor su anda.

    peki bundan sonra ne olur, deneysel olarak ekstra boyutlar veya supersimetri icin bir delil bulunursa ortam canlanabilir. bir baska olasilik da yeni bir matematiksel sart ortaya koymasi birilerinin, her allahin gunu birileri deniyor bunu ama pek kabul edilebilir bir durum yok daha ortada.

    bu 'yirmi yillik macera'dan ne ogrendik diye sorarsaniz sahsi gorusum evren'e dair yeni birsey ogrenmemis olsak bile cok guzel yeni matematik ogrendigimizdir. string teoricilere tesekkur ediyorum.

  • kuşları ürkütmeyecek kadar ponçik, dolar tahminleri yapacak kadar ekonomist. hmmm kızlar eklesin mi yani ?

  • kitaplardan çok bu kitapları okumayı seçen insanlar yanlış yönlenmiş durumda. bazı insanlar travmalarına kişisel gelişim kitaplarıyla çözüm arıyor. haliyle olmuyor. biraz niye olmuyoru anlatmaya çalışacağım.

    bir sorununuz var diyelim, kişisel gelişim alıp çözüm bulmaya çalışıyorsunuz. kitap size şunu öğütler:
    "bunu bunu yaparsan, gelişirsin, şunu yaparsan şu hale gelirsin, planlı ol, hayal et... vs vs."

    insanların psikolojik olarak bilmediği en temel konu: özellikle travma esaslı rahatsızlıkların motivasyonla değil sebep olan gerçek kaynağın ne olduğunu bulduğunuzda çözülmesidir.

    kıscası terapi sizde şunu yapar:
    "kötü hissetmene sebep olan gerçek sebep nedir?" bunu ancak bol bol konuşarak ve anlatarak hatırlayabilir, ilişkilendirebilir ya da terapist sayesinde bulmayı başarabilirsiniz. bu yüzden seanslar uzun sürebilir.

    kısacası terapide amaç "gerçeği" bulmaktır. gerçek ortaya çıktığı anda semptomlar kaybolur. örneğin birine aşıksın, ayrılık acısı çekiyorsun fakat gereğinden fazla uzun sürdü ve sende bozuk bir süreç yarattı, bunun sebebi hiç düşünmediğin bilinçaltı bir süreç olabilir. bazı yetenekli insanlar bunu düşünerek ya da yazarak da bulup çözebiliyor. çok derinse tabii ki işe yaramıyor. mesela taciz sonrası ya da baba sorunları sebebiyle çok başarılı olan kadınlar mevcut. kendini değersiz hissettiği için devamlı motive durumda gelişiyor ama mutsuz. o kadar başarılı olmasına rağmen neden değersizlik hissini atamıyor? gelişim kitaplarında yazdığı gibi başarılı olabileceği her şeyi yapmış ama hala yetersiz hissediyor.

    terapist sizi yaşam koçu gibi motive etmeye çalışmaz, "aslansın kaplansın, bırak ona mı kaldın" demez sadece fark etmeni sağlar. asında büyü olaylarına çok benziyor bu durum, zaten eskiden de psikolojik rahatsızlıklar büyüyle/musallatla ilişkilendirilirmiş. ortaçağda cadı diye yakılırmış insanlar. yine aynı durum var: mesela hoca/büyücü gelip o büyünün nerede olduğunu ve neden oluştuğunu bulmaya çalışır. yani gerçeği arar. büyünün kaynağı bulunduğu anda bozulur. etkisini yitirir. belki de psikologlar modern büyü bozanlardır diyebiliriz.

    sense kişisel gelişim kitabı okuyarak örneğin "güçlü olmak" gibi bir şey okuyarak eğer bir travman varsa güçlü olamazsın. ancak koşullar uygunsa o kitabın sana faydası olur.

    beyin ilginç bir organ... bir şeyi neden yaptığını anlayınca herşeyi çözüyor ve rahatlıyor. bir şeyi çözmeye çalışırken psikanaliz* veya bilişsel terapiler işe yarayabilir. psikanliz de esas amaç bilinçaltınızda bulunan konuyu açığa çıkartarak bilince getirerek gerçeğe varmakken; bilişsel de terapist yardımıyla "duygu durumunuza sebep olan davranışı değiştirmekle" ve içselleştirmekle ulaşabilirsiniz.

    benzer şekilde koçluk hizmeti veren insanlar da size yardımcı olamaz. çünkü size dikte verirler. motivasyonla sorunlar çözülmez. siz doğruyu bilseniz bile ilişkilendirmeniz yanlışsa, bunu içselleştiremediyseniz çözüm bulamazsınız.

    mesela freud özellikle psikanaliz konusunda çok çalışma yapmış bir psikolog ve şunları diyor:
    --- spoiler ---
    "...nevroz, bir tür bilgisizliğin, aslında bilmemiz gereken ama bilemediğimiz ruhsal bir sürecin sonucu olarak görülüyor."
    "...bu kişiler travmatik olayla işleri bitmemiş, sanki gerçekten önlerinde duran bir görevmiş gibi yapmaya devam eder."
    "...söz konusu bilinçdışı süreç, bilinçli hale geldiği anda belirtiler kayboluyor."
    --- spoiler ---

    müthiş bir açıklama. bazı insanlar hatalı olduklarını biliyor, bunun engellenemez şekilde hayatlarını etkilediğini biliyor ama çözemiyor ve çözümü motivasyonda arıyor.

    oysa ki çözüm sadece "neden olduğunu" anlamanızda saklı. bu sıkıntınızın neden olduğunu anlayamazsanız, hiç bir motivasyon işe yaramaz.

    tek cümleyle özetlersek: "kişisel gelişim kitapları ise sadece motive edecek sistemler sunar, yol gösterir fakat farkındalığı vermez."

  • arkadaşlar ilk oylar doğudan geldiği için bütün ödüller mad max'e gidiyor. daha los angeles sandıkları açılmadı bile, lütfen sandıkları terk etmeyin!!11!1!

  • half life sampiyonu oldugu iddia edilen turk bir dayinin bu haritayi oynayisini eger gecmiste hl oynadiysaniz izlemekte fayda var:

    [[2021 link edit: ]] https://www.youtube.com/watch?v=m3zuvldmvlg

    bosa oynamisiz onca yil. adam insan kulagininin duyamayacagi seslerden kimin haritanin neresinde spawn oldugunu falan tahlil ediyor, kafaya sictim. ornegin twitch videosunda

    * 4:40'ta kendisinin "ucan pompali hareketi" adini verdigi bir vurus yapiyor dillere destan.
    * 11:25'te "uzaya cikip vurmak" hareketi var. (14:15'te daha iyisi)

    yilin en basarili twitch videosu. hic ölmeden 57 kill falan aliyor arkadaslariyla oynarken, boyle bi adam olsaniz arkadaslariniz internet cafe çıkışında pıçaklar valla sizi.

  • 7 sene boyunca evden ise, isten eve birakmak. adim servisciye cikmisti. ayrildiktan sonra da belli saatler arasinda krize girmeye baslamistim. birilerini isine veya evine birakmaliydim. iste o gun bu gundur servis cekiyorum. bekarim. evim ve arabam var. gidecegi yere kadar birakabilecegim kadin taliplilerimi bekliyorum. tesekkurler.

  • "gerilim filmi projem: kasiyer aldıklarımı okutmayı ben poşetlemeye başlamadan bitiriyor. sıra var. poşetler açılmıyor, yalnız, çaresizim..."