hesabın var mı? giriş yap

  • akp'nin 20 senedir yapamadigina ismet inonu'yu ortak etme cabasi ancak senin aklina gelirdi zaten. tatli su kurnazi seni.

    koysana oraya 1999'dan bir fotograf gotun yiyorsa, ya da 1509 depremi var onu koy bir bok yapilmamis bunca yuzyil de.

  • tatil denildiğinde ilk aklıma gelendir.

    kamp yerini, kampa kiminle birlikte gideceğini önceden ayarla. gidilecek rota, rota üzerindeki cazibe merkezleri ve kamp yapacağın yer hakkında daha önce gidenlerden bilgi al. kimse gitmemişse: google it! bilgi topla. fizibilite yap. neye gerek olur, neye olmaz falan...
    her kamp yapacağın yerde farklı ekipman gerekebilir. ama genelde şunlar hep lazım olur: en başta iyi bir çadır(mevsime göre kışlık ya da yazlık), uyku tulumu, mat, av malzemeleri (isteğe göre), güneş kremi, su geçirmeyen, dayanıklı bir ayakkabı, şapka veya bandana, az yer kaplayan ama fonksiyonel ve led(enerji tasarrufu açısından) lambalı ışıldak, harita, uzun saplı metal kap-kacak, kamp ocağı yada ızgara, varsa isviçre ordu çakısı yoksa benzeri çok fonksiyonlu kesici delici alet, taşıma sıkıntısı yoksa; geniş hacimli buzluk, kişi başı birer tane olmak üzere; küçük termos, katlanır sandalye, şişme yastık, çatal-kaşık-bıçak. bunların hepsini kamp çantana/bagajına doldur. eğer şehirden çok uzaktaysa kamp yeri ve temel gıda malzemeleri alınabilecek herhangi bir yer yoksa yakınlarda, kamp alanına gitmeden bir marketten alışveriş yap. alkol olarak şarap yada viskiden başka bir şey ısınarak can sıkıcı hale geleceğinden bu ikisinden birini, imkan varsa ikisini de al. sevdiğin hatunla yada arkadaşlarınla atla arabaya, bin motosikletine, olmadı bas otostopu.
    genelde zorlu bir yolculuk sonrasında kamp yerine ulaşılır. en azından bende hep böyle oldu. kamp kuracağın yere ulaştığında çadırı kuracağın yeri seç. bence kamp yaparken en dikkat edilmesi gereken, en önemli şeydir çadırı kuracağın yer. asla akarsu kenarına, yamaca, sert ve sivri kayaların üstüne, çalılıkların çok yakınına, gölge altı olmayan yere çadır kurma. güneşin alnına da çadır kurulabilir eğer çok kaliteli bir yaz çadırın varsa ve mecbursan, ama sen kurma. su kaynağına yakın, yanında kaya veya ağaçlar olan böylece rüzgardan ve güneşten korunaklı yere kurduğun çadırına yerleş. ardından deriiiiiin bir oh çekip kampın tadını çıkarmaya başla.
    artık sadece sen, arkadaşların ve doğa var. araba kornaları, egzoz dumanı, beyaz şahin'liler ve bağırtılı sesleri yok. koşuşturmaca yok. samimiyetsiz, yapmacık takındığın o beyaz yakalı kimliğin yok.
    deniz kenarındaysan al zıpkınını dal denize. eğer becerebilirsen avladığın balık yiyeceğin en lezzetli balık olabilir. kültür değil, taptaze, mis gibi deniz balığı. hava kararsın. deniz kenarına ser kilimini. yanına aç şarabını. ortamdaki tek ışık, ay ışığı. yanında sevdiklerin.
    hangi 5 yıldızlı otelde bu kadar mutlu olabilirsin ki? hem de çok ekonomik.

    tabi zevkler ve renkler tartışılmaz a dostlar.

    çok önemli not: allahın varsa ''kamp atmak'' deme bu işe.
    edit: imla

  • bölgesel zayıflama tamamen mitten ibarettir. bu nedenle böyle zırvalarla boşuna uğraşıp vakit kaybetmeyin. insanlar genellikle bireysel fizyolojilerine bağlı olarak öncelikle vücudun farklı bölgelerinde kilo verirler. bunu belirleyen faktör çoğunlukla genetiktir. cinsiyetiniz, yaşınız ve hormonlarınız da nerede ve ne kadar hızlı kilo vereceğiniz konusunda önemli rol oynar. örneğin kadınlarda yağ dağılımı genleri erkeklere nazaran daha fazladır. ailesinin yağ dağılımı nasılsa, kendisinin de benzer şekilde olur. ancak iki cinsiyette de yağ yakımı esnasında sıra önce yüz ve boyun bölgesi, kollar, bacaklar ve daha sonra iç organlara gelir. göbek yağı en son yakılan bölgedir. 2013 yılında yapılan bir araştırmada katılımcılar 3 ay boyunca sadece güçsüz bacaklarını çalıştırmışlar. şaşırtmayan şey şu olmuş; egzersiz yapılan bacak vücudun üst kısmında kaybedilen miktardan daha az yağ kaybetmiş ve bir bacak ile diğeri arasında yağ kaybı açısından hiçbir fark olmadığı görülmüş. * bu nedenle bölgesel egzersizleri, o bölgede kas oluşturmak için yapabilirsiniz, o bölgede yağ kaybetmek için değil. yağ kaybetme amaçlı yapılması gereken egzersizlere değinelim.

    egzersizlerde yağ ya da karbonhidrat yakımını belirleyen asıl faktör kalptir. kalbin kalp atım hızı egzersizin yakıt olarak karbonhidrat ya da yağ yakmasına etki eder. bunlar zone 1, zone 2, zone3, zone 4 ve zone 5 olarak gruplara ayrılır. maksimum kalp ritmimizin (220 eksi yaşınız, örneğin 20 yaşında birisi için ortalama maksimum kalp ritmi 200'dür.) yüzde olarak karşılık geldiği bölgeleri ifade eder. zone 1 maksimum kalp ritminin yüzde 50-60'ı arası kısımdır, hafif aktivitelerle bu zone'a girmek mümkündür. zone 2'daysa bu oran yüzde 60-70 arasıdır. zone 3 70-80, zone 4 80-90, zone 5'se 90-100 arasıdır. zone 1'de dinlenme, ısınma gibi aktiviteler yapılır, genellikle vücut yakıt olarak 'karbonhidrat'lardan yararlanır. zone 2'de karbonhidratın yerini yağ yakımı alır ve uzun süre bu bölgede kalmak mümkündür. zone 3'de aerobik kapasitemizi ve kas gücümüzü arttırırız. zone 4'de kısa süreli aktivitelerdeki performansımızı güçlendirir, anaerobik eşik oranını arttırırız. zone 5 ise profesyonel atletler ve sporcular dışında denenmesi pek önerilmez.

    yağ yakımı için odaklanılması gereken nokta maksimum kalp ritminin yüzde 60-70'i arası olan zone 2 egzersizleridir. eğer amacınız sadece yağ yakmaksa, uzun süreli (en az 20 dakika) zone 2 egzersizleri (yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme, eliptik bisiklet gibi) sizi hedefinize en kolay ulaştıracak yöntemdir. ayrıca uzun süreli zone 2 egzersizleri vücutta ve kalpte yeni capillary yani kılcal damar oluşmasını sağlar. tıpta eecp
    denilen yöntemle bu yapay yöntemlerle sağlansa da uzun süreli zone 2 egzersizleri bunun doğal sağlayıcısıdır.

    özetle, bölgesel zayıflama mitlerine kulak asmayın, egzersizlerinizi bilinçli ve hedef zone'lara girecek şekilde yapın (maksimum kalp ritminin yüzde 60-70 arası yağ yakmak için ideal zone'dur.) ve önemlisi kısa süreli hedefler yerine, kilo vermekten daha önemli olan 'sağlıklı yaşam' biçimini benimseyin. bunu haftalık 150 ila 300 dakika arasında yürüyüş gibi basit egzersizlerle bile elde etmek mümkün. eğer sadece kısa süreli hedefler koyarsanız, sürekliliğinizi koruyamaz, dolayısıyla yağ yakamazsınız.

    konuyla ilgili kaynaklar:

    konuyla ilgili evrim ağacı yazısı

    gene–environment ınteractions on body fat distribution

    regional fat changes ınduced by localized muscle endurance resistance training

    18:14'de bölgesel zayıflamanın mümkün olmadığına değiniliyor

    konuyla ilgili wikipedia içeriği

    https://www.yalescientific.org/…ss-myth-or-reality/

    https://time.com/…loss/4901936/weight-loss-stomach/

    maksimum kalp ritmi ve zone karşılıkları

  • aslında müteahhitten önce sıfat olarak o'lu kelime kullanacaktım da , gg olmasın durduk yere diye koymadım. hala sinirden elim ayağım titriyor.

    haysiyetsiz herif, evini vermeyen 82 yaşında ki kadının kapısının önünü 5 metre kazıp hapsediyor, elektriğini suyunu kesiyor. peki belediye ne yapıyor ? ne yapacak ki,teyzenin parası mı var da onu korusun,savunsun .

    not : yer sivas, sözde yiğidin harman olduğu yer,hadi oradan.

    link

  • martı ve frene basan ilk şoför, çok hayırlı şeylere vesile olmuştur benim gözümde. takip mesafesi nedir bilmeyenlerin çatır çutur birbirlerine girdikleri kaza olmuştur. her gün bu görevde 1 martı ve 1 şoförü salsak trafiğe, 1 ay sonra tertemiz bir trafik akışına sahip olur istanbul.

  • kemal kılıçdaroğlu cümlesi. keşke diyoruz tabii de öyle olmuyor işte.

    "o yoksul insanların vergileri ile kendine 1000 odalı saray yapıyorsun. o sarayı chp iktidarında odtü’ye tahsis edeceğiz. bu iktidar bitmiştir. lüks içinde yaşıyorlar. gırtlaklarına kadar dolara boğulmuş durumdalar. benim derdim onlar değil. bu ülkedeki işsiz insan. her evde tencere kaynayacak. "

    link

  • ofiste sesli okudum ve hepberaber sesli güldük.

    bir tane akıllı adam da çıkıp diyemiyor mu "aga biz bunları yazdık da çok salak oldu be" diye.

  • sirket: bilmemne semiconductor, bilmemne muhendisligi pozisyonu
    mulakat: ayni gun icinde altinci
    beyin kivami: musmuladan hallice; cikarip patronun masasina cap cap diye vurmaya az kalmis.

    -musterinizin bir sorunu var ve cozum icin uzunca bir sureyi telefonda gecirmeniz gerekiyor. o sirada calisma arkadasiniz isi icin sizden acil yardim istedi. supervisor'iniz da size onemli bir gorev vermek icin yanina cagiriyor. hangisine oncelik verirsiniz?

    -dogru karari vermek icin yeterli veri yok guzel kardesim. musterim ne kadar onemli, calisma arkadasim daha once kac kez sirtimdan gecindi kredisi ne durumda, supervisor'imin isini verebilecegi baska biri yok mu, vs?

    -baska hicbirsey bilmedigini farzet.
    -yeni mi girdim yani ise?
    -evet yeni girdin.
    -yeni girdiysem, ben musteriyle konusurken is arkadasim bu laubaliligi yapacak cesareti bulamaz.
    -is arkadasin epey sorumsuz biri.
    -o zaman boyle birini ise alan insan kaynaklari da, onu tutan supervisor da sorumsuz. boyle sirkete bastan girmezdim.
    -(deliyle sidik yaristirmanin manasizligini gorerek) diyelim ki is arkadasin o sabah manyadi, hangisine oncelik verirsin?
    -(10 saniye ara) (ara biter) bu sorunun bir dogru cevabi yok saniyorsunuz ama aslinda var
    -(haydaaa) haydaaaa!!!

    -simdi boyle konserve * sorularin dogru cevabi pek olmaz, belli ki secimimi nasil izah edecegime ve secimimde ne kadar kararli olacagima bakacaksiniz. iyi bir mantik kurdugum ve flip flop yapmadigim surece hangisini secersem seceyim sizden tam puan alirim.

    -eee peki bizim goremedigimiz tek dogru cevabi neymis?

    -hicbirine oncelik vermem. madem yeterli bilgim yok oncelik sirasini yapabilmek icin, ben de supervisori cagirir, musterimin kim oldugunu ve arkadasimin isini aciklarim. sonra ona hangisini secmem gerektigini sorarim. supervisor olduguna gore musterimi en iyi taniyan odur ve hangisini secmem gerektigini soyler. arkadasimin aksine, karar verme sorumlulugu resmi olarak kendisine yikilmis oldugundan, gercekten en onceliklisi degilse bencilce davranip kendi isini yaptirma luksu de olmaz.

    -guzel ama orjinal oldugunu dusunuyorsan diye soyleyeyim, sadece bugun buna benzer bir cevap veren 3. kisisin.

    -(yalanci herif, daha sen bugun uc kisiyi anca interview ettin, butun sabah is toplantisindaydin. egom ne kadar yuksekten duserse kirilir diye gormek icin blof yapiyorlar belli ki. yapmiyorlarsa da eve gidince aglarim zaten; simdi artistik zamani) sonucta bana orjinal cevap verin demediniz ki, dogru cevabi verin dediniz. illa orjinal olmam isteniyorsa...(kafatasinda giderek buyuyen musmula kutlesinin elektrik sinyallerini yavaslatmasi sonucu epey bir duraksama)... is arkadasima oncelik veririm. ise yeni basladigim icin kimseyi tanimiyorum, o yuzden yani cubicledaki tas hatunla beni tanistirip yemege cikarmasi karsiligi bunu yaparim. musteriye supervisorumin beni cagirdigini soyleyerek sucu sirkete atarim, supervisor'ima da is arkadasimin isini bana yiktigini bahane ederim. herkes birbirine duserken, ben de kiza ogle yemegi hesabini odettiririm hosgeldin yemegi ayagina. (bunu da mi soyleyen 3. kisiyim ha ibne, konussana)

    -ha ha (corporate gulusu) iste biz de boyle yaratici insanlari ariyoruz da kil yun (sanki sitcom senaryo yazarligi anasini satayim, semiconductor isinde ne yaraticiligi be, allahin office space milton'i gibi birsey olacaz alt tarafi)

    sonuc: "ise alindim" diyecegimi saniyorsunuz di mi? bizim hikayeler boyle cheesy degildir arkadas; oyle "kafam atti, aldim patronu karsima, ana avrat duz gittim, bi de baktim sirket beni ise almis, altima cekmisler mersoyu" gib hollywoodvari seyler olmadi. al iste, yillar sonra bakiyorum, resmen agizlarina tikmisiz lafi, yine de fos cikti kardesim, almadilar. en sonunda risk budur diye bagirmadigim icin olabilir gerci, hep icimde ukte kalmistir o.