ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sözlükçülerin 20 defadan fazla izlediği filmler
-
(bkz: ruh hastası sözlük yazarları)
birim 731
-
tek yönde çalışan tren vagonlarıyla gidilen ama dönülemeyen bir yer. 250.000'den fazla çin ve rusun yaşamını kaybettiği, bir esirin bile sağ çıkmadığı ölüm kampı.
abd ve japonya'nın 2. dünya savaşı sonrasında dünyayı yeniden paylaşmalarının anahtarı burası. vietnam'da kullanılan biyolojik silah bilgisinin nereden edinildiğinin açıklaması. bitmek bilmeyen japon emperyalizminin ve militarizminin son noktası. artık bu kadar açıktan yapamıyorlar çok şükür.
birim 731 ve nanking katliamı'na, asya'nın auschwitz'i demek haksızlık oluyor biraz. bu insanların hiç lobisi olmadı, zengin değiller. kampları kuranlar hiç yargılanmadı. yaşananları anlatan bir history channel belgeselinden başka hiç filmleri olmadı. japonlar bu tarihsel suçun bedelini maddi-manevi hiç ödemedi, hiç kabul etmedi. hiroşima ile nagazaki'ye atılan atom bombalarının gölgesinde kaldı.
abd'li savcının rte'ye dokunabileceğine inanmak
-
(bkz: dokunamadı, mal varlığına el koydu o da olumlu)
gg not:burada mal varlığına el koyulabilir şekilde bahsedilen, reza zarrab'tır, herkesce malum olduğu şekilde sayın cumhurbaşkanımızın mal beyanına göre amerika'da mal varlığı yoktur. yatırım tavsiyesi değildir..
volkan demirel vs onur kıvrak
-
hiç düşünmeden volkan demirel dediğim karşılaştırma. çünkü biraz düşünsem onur kıvrak derim.
fb tv'nin fb-gs maçındaki logo kullanımı
-
bu meselede anlamadığım kekoluk galatasaray'ın yıldızlarını silme meselesi. katılalım katılmayalım bir 5 yıldız claim'i var dolayısıyla hadi kendine 5 yıldız koydun bunu desteklemek için diyelim , la olm bizimkileri niye siliyorsun, başkan , basın sözcüsü vs. olsam ilk işim kim yaptıysa kim karar verdiyse onu kovmak olurdu.
sadece şu bile senin psikolojik olarak bu sidik yarışını kaybettiğini gösteriyor.
suud zindanlarında tutulan türk akademisyen
-
şeriat'ın kestiği parmak acımaz. suudi makamları suçlu diyorsa vardır bir bildikleri. ayrıca kendisi şeriatı çok iyi anlamış bir insan taciz suçunun cezası da belli
cem yılmaz'ın plat derneği başkanına verdiği ayar
-
cem yılmaz'ın bugün katıldığı bir ilkokul laboratuvarı açılışında, plat derneği başkanı özer imer'e veya imer özer'e verdiği ayardır.
yılmaz, deney tüpünün ucunu eliyle kapatarak salladığı sırada plat başkanı imer, "aman eline gelmesin" uyarısında bulunarak, "şu anda içinde asit var, nasipse içinden oksijeni çıkaracağız" dedi.
cem yılmaz'ın verdiği ayar ise ortamdakiler anlamadığı için olsa gerek, espri sanılmış:
"nasipse mi? böyle de kimya deneyi duymadım. mesela yer çekimi var mı? nasipse var"
http://www.ntv.com.tr/…yidir,b2sv9qb_rucrvmlkttlaza
ronaldinho gaucho
-
çocukken kalecilik yapardım. çok da severdim. nike'ın fabien barthez adına çıkardığı kaleci eldivenlerim vardı, onları giydiğimde dünyanın en mutlu çocuğu olurdum. hele de şöyle poz vermelik uzun orta mesafeli bir şut çıkarmışsam direk dibinden, değmeyin keyfime.
sonra ne mi oldu? birkaç yıl süren kalecilik kariyerimden sonra dailymotion'un youtube'dan daha çok bilindiği o yıllarda, ronaldinho ile tanıştım. barcelona'ya yeni geldiği yıllar; joga bonito video serileri bir yandan pepsi reklamları bir yandan, nike'ın efsanevi portekiz-brezilya maçını konu alan reklamı bir yandan büyülemişti adam adeta beni. uzun kollu göğüs reklamı olmayan efsanevi barça forması ile o kadar güzel futbol oynuyordu ki kalecilikten soğudum. fabien barthez eldivenlerimi bıraktım lan bildiğin. tıpkı onun gibi forvet arkası veya sol açıkta oynamaya başladım. elastico'lar, no look paslar, baraj altından frikikler denedim maçlarda. şimdi söyleyin bana kaleciyken insanda forvet arkası oynama isteği uyandıran kaç futbolcu vardır dünyada?
işte öyle bir adamdı ronaldinho.
sırrı süreyya önder
-
kemal kılıçdaroğlu'nun tırnağı olamayacak siyasetçi. samimiyetsiz adam.
yurt dışında yaşamak istenilen şehirler
-
tarihi binalarla kaplı, çok büyük olmayan, yine de çok büyük bir şehre yakın mesafede olan, orta büyüklükte herhangi bir avrupa şehri.
(bkz: brugge)
(bkz: gent)
orta büyüklükteler, birer alışveriş merkezleri var. etrafta kafeteryalar var. birkaç gece klübü de var. kolayca yeşil alan bulunabiliyor. şehir sıkıcı gelince hafta sonu kolayca brüksel'e veya amsterdam'a günü birlik geziler yapabiliyorsun. hatta biraz kasarsan paris'e, köln'e falan da gidebilirsin. şehirde trafik yok, banliyöden şehir merkezine otobüsle 20 dakika, otobüste de kolayca oturacak yer bulunuyor; mis.
not: fiziksel olarak 20 yaşındayım; ruhum emekli amca kafasında.
çocukluğun geçtiği sokaklarda yıllar sonra yürümek
-
apartmanin karsisindaki mac yaptiginiz o "koooskoca" cim alan kucucuk kalmistir. bakkala gonderildiginizde gozunuzde bile buyuyen o yol aslinda sayili adimdir ama siz ufaciktiniz ya cok uzakti o zamanlar. yeni cocuklarin cigliklari var simdi bahcede icinizde bir kiskanclik olur, bizimdi lan orasi dersiniz, biz orda agactan agaca ip gerer ustune attigimiz sofra bezlerinden cadir yapardik. s.ktirin gidin lan ordan diyesiniz gelir. zar zor tirmandiginiz bahce duvarina basamak muamelesi yaparsiniz, gulersiniz. o duvara oturup bir sigara yakarsiniz. gozunuden bir kac damla duser "cocuktuk, coktuk, buyuduk hic olduk." dersiniz.
türk sinemasının temel sorunu
-
lamı cimi yok bu sektörün en büyük sorunu, para kazanma kaygısı yaşıyor olmasıdır.