hesabın var mı? giriş yap

  • travma sebebi: sirinler

    muhtemelen kokoyu çekmis bir zihniyetin tasarlamis oldugu küçük mavi yaratiklar bunlar, hepimiz biliyoruz. ormanda yasarlar, mantar evlerde otururlar falan filan. sirinler aslinda bu jenerasyonun tanidigi ilk fantastik yaratiklardi*. daha ziyade kizlar sirinleri sever, erkekler voltron'un tarafini tutardi. bir bayram günü akraba ziyaretine gidecegimiz için sirinler'i seyredemedigimden hüngür hüngür agladigimi bilirim. hatta olayin dibine vurup hürriyet gazetesi kelebek ekindeki okur mektuplarina mektup yazmisligim bile vardir: "voltron'da da sirinlerdeki gibi sevgi mesajlari verilsin, dünya güzel yasanir bir yer olsun" konulu. 9 yasindaydim ve bunu yaptim evet, kendimden utaniyorum.

    sonuç: mavi olan herseyi sevip ona güvenmek (sorun bakalim bi çevrenizdekilere en sevdikleri renk neymis? %75 mavi demezlerse ben de sirin olayim). iyi bir çocuk olursak ormanda sirinlerle karsilasacagimiza inanmak. her agaç kütügü gördügümüzde içinden hoplayan bir sirin çikacagini zannetmek. yas ilerledikçe sirine'nin akibetini ve olayini merak etmek, bunlara kafa yormak. saçmalamak.

  • rezalet başlığı altında açılsa 10 üzerinden 11 alacak rezalet.

    mhp'den de bu ülkeden de bir bok olmaz.

  • atom bombalarının kalıntıları, resim sanatında sahteciler ve değerleme uzmanları arasındaki yarışta bu sefer iyilerin yanında rol almıştı.

    1960'larda modern sanat dünyası, sahte başyapıtlar tarafından kuşatılmıştı. fransız sanatçı fernand leger'in 1913 yılında yaptığı bir tablo onlarca yıl boyunca özel koleksiyonlarda asılı kaldı. ama sahtesi.

    1980'lerden sonra modern sanat pazarı genişleyince sahte ile orijinal arasındaki farkları tespit de zorlaşıyordu. müzayede evleri için artık bilim sayesinde tartışılmayacak bir şey bulmaları gerekiyordu. ve burada devreye nükleer fizik girdi.

    nükleer güce sahip ülkeler, test yasağı anlaşması yapılana kadar 550 nükleer silah patlattı(hiroşima ve nagazaki'de patlayanlarla 552). bu testlerin yan etkilerinden biri, sadece nükleer patlama esnasında ortaya çıkan iki yapay izotopun salınmasıydı. sezyum-137 ve stronsiyum-90. bu izotoplar toprak tarafından emildi ve bitkilerin hücresel yapısına dahil oldu (aslında her şey tarafından emildiler). test yasağı anlaşmasından sonra yeryüzünde eski seviyelerine dönmeye başlasalar bile uzun bir süre toprakta kalmaya devam edecekler. tabi toprakta yetişen keten bitkisinde bulunmaya da devam edecek. nihayetinde keten bitkisinden yapılan tuvalde de kalmaya devam edecek.

    görseltabloda bu izotoplara bakmışlar. izotop kalıntılarına rastlanınca 1945'den önce yapılması imkansız denilerek sahte olduğuna karar vermişler. hatta izotop seviyeleri leger'in ölümünden 4 yıl sonrayı işaret etmiş. bombalar bu sefer kötüleri vurmuş.

  • “savaş bir halk sağlığı sorunudur.”

    düşünebilen her birey, doktor olmasına gerek yok, savaşta tek kaybedenin halklar olduğunun farkındadır. savaşın hem psikolojik hem bedenen halk sağlığını tehlikeye attığının bilincindedir.

    düşünebilen dedim.

  • - yaran yanlış okumalar başlığındaki hiçbir entry'yi komik bulmam. gülesim gelse bile kendimi tutarım, gülmem.

    - debe editini gördüğüm yerde, yazarının "hakkındaki notlarım" kısmına bir takım ağır laflar kaydederim.

    - sol tarafta nickaltı entry'si gördüğüm zaman derhal başlığındaki en beğenilen entry'ye göz atarım, artı oy veririm.

    - ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı başlığındaki yazılara okumadan eksi oy veririm.

    - " yha bu entry'mi en beğenilenlerime sokmayın lütfaan ihihihi" diye edit yapan yazarın ricasını kırmam, vaktim varsa 20 entry'sine eksi oy veririm. en beğenilenler listesini güncellerim.

    - bir futbol başlığı altında "sarbi reyiz ehuehueh xd" geyiği yapanın son yazdığı 10 entry'ye eksi oy veririm.

    - hakkında 265 sayfa yazı yazılmış bir başlığa entry girerken ilk cümlesi, o başlığın ana unsurunu belirleyen sözcük kullanan kişiye eksi oy veririm. ( star wars başlığına, ilk paragrafında, "bir film" yazıp 12 paragraf yazı döşenmesi gibi )

    - herhangi bir konuda, başlıkla alakalı karikatür linki veren yazara artı oy veririm.

    - herhangi bir konuda girdiği entry içerisinde referans olarak kendi tivitır adresini gösteren yazara eksi oy veririm.

    - 12 ocak 2014 istanbul kar yağışı gibi başlıklarda, "offf beşiktaş'ta ne biçim yağıyor var yaa" tarzında entry giren yazara sevgiyle gülümserim. eksi ya da artı oy vermem.*

    - friends başlığına ara ara girip son yazılan entry'lere artı oy veririm.

    - cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan başlığına "ne var bunda!!! benimdir, sıcacık evinde mandalina yiyordur hıh .ss" tarzında entry giren yazarlara eksi oy veririm.

    - badilerimin favladıkları* entry'lere muhakkak bakarım. beğendiysem artı oy veririm. beğenmediğim bir entry'ye denk gelirsem favlanan entry'ye eksi oy vermem, badimin yazdığı son entry'ye eksi oy veririm.

    - entry favlamam, bunun için kendimi ikna edecek bir gerekçe bulamadım ben de.

    - entry'mi favlayan çaylağın nick'ine bakıp hafızamda tutmaya çalışırım. bir başka entry'mi favladığına rastlarsam hafiften tebessüm ederim. asla sırıtmam.

  • çoğunuzun yaşı genç bilmez..

    sergei bubka isimli sırıkla atlama olimpiyat rekortmeni vardı..

    her olimpiyatta ya da dünya şampiyonasında rekoru 1cm geliştirirdi..

    esasında 50 cm üstüne atlayacak gücü vardı.

    hani atlarken onu bilirdiniz.

    ama her rekor para ve daha çok ün demekti...

    işte böyle bir şey...

  • nisan ve guney (3,5) özgüven patlamasından yıkılıyorlar.
    her şeyi bildiklerini iddia edip, insanı münazara ortamından tiksindirtiyorlar.

    daha bu sabah nisan bana broş' un yakada değil de kalça üzerinde çok daha hoş duracağına ilişkin bir brifing verdi.(broş nisan'ın bu arada)

    güney ise beline ip olan pantalonun iğrenç ve bebeksi bir şey olduğu konusunda aşırı ısrarcıydı. kemer takmak zorunda olmadığımız, ipsiz ve lastiksiz pantalonlar neden hep hep hep hep satılmıyordu?
    bunun birşey yemediği için cılız kalması ile ilgili olduğu konusunu ben açamadım bile...

    sabah, baba rrr yarım saatlik ayakkabı seçimi sırasında sinire kesti.
    ve dedi ki;

    "sen daha 3,5 yaşında bir çocuksun nisan, bizim anne-baba olduğumuzu unutma. biz sana faydalı olacak şeyleri biliyoruz, moda ne demek, hangi mevsim ne giyilir biliyoruz. çünkü biz gazete okuyoruz, dergi okuyoruz, internette gezip öğreniyoruz."

    nisan" hayıy, ben biliyoyum. siz hic de güsel giydirmiyosunuz" şeklinde söylene söylene evden çıktı, ikna olmuşa benziyordu. arabada güney ile konuşuyor;

    n-güney, sen öneme yurdu' nu biliyor musun?
    g-hayıy nisan bilmiyorum. sen biliyo musun?
    n-evet çüknü gazetede!!! okudum, ben hep okuyoyum gazete, dergiii
    (aldık biz mesajı)
    g-peki öneme yurdu mu ödeme yurdu mu nisan? öneme yurdu olduğuna emin misin? ödeme yurdu olmasın? (yani ödeme yurdu da çok anlamlı değil ama kredi yurtlar ödemesi olabilir belki?)
    rrr- hah şöyle babacım, sorgula sorgula, atıyor çünkü bazen
    n-hayıy atmıyoyum. haber-turk' te izledim bi kere!
    (ohannes, evde hiç haberturk açılmadı, nisan ve güney yatmadan jojo-jetix-nickledon dışı birşey de açılmadı hatta)
    g-nerde izledin sen habey turk'u?
    (genel yayın yönetmeni ya, rating merak ediyor)
    n-feribotta izledik ya? (allaaam neler oluyor?)

    öneme yurdu' nu merak edenler için aradan geçen 10 dakika sonra nisan' dan bestesini duyunca anladım;
    önemeeee yurduuuu
    (sönmedeeen yurduuuumun...)

  • binaya her geldiğimde asansörü 6. katta buluyordum. polat alemdar gibi ben de ilk seferinde olabilir dedim. ikincisinde tesadüf dedim. üçüncüsünde ise bu işte bir ibnelik var diyip asansörden indikten sonra bekledim. asansör ben inince , otomatik olarak yukarı çıktı ve 6. katta durdu. bekledim ancak inen de olmadı.

    meğer benim komşum olan şahıs *, asansörcüyü kafalayıp , her seferinde kendi katına (6. kat) çıkacak şekilde ayarlatmış.

    sonraki bakımda düzeltdi ve her seferinde otomatik olarak zemin kata göndermesi şeklinde ayarlandı.

    bu düşünce veya ayar , her ne kadar enerji sarfiyatını artırsa da binaya giren için elinin dolu olması veya acil ihtiyacı olması açısından güzeldir.