ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
cuma günleri megafonla konuşan adam kim yhaa
-
izmirde cami bile olmadigini bilmeyenlerin uydurmasi.
olum izmirde cuma yok bi kere. persembeden cumartesine geciyoruz biz. öyle dinsiziz.
nusret'in messi'yi kolundan çekiştirmesi
-
bu yorumu beğendim:
"düşünsene hayatının en özel anı. hep bu anın hayaliyle yaşamışsın. hedefine ulaşmışsın. emeğinin, alın terinin tam tadını çıkarman gereken o anda bir el seni dürtüyor. dönüp bakıyorsun bir kasap reklam derdinde"
bu adam da messi'nin kayıp amcası herhalde :)
çocuklarla girilen komik diyaloglar
pablo pineda
-
avrupa'da üniversite diplomasına sahip olan ilk down sendromlu yazar, öğretim görevlisi ve oyuncudur.
birçok kişiye ilham veren pablo pineda'nın hikayesi ise kısaca şöyledir:
pablo 5 ağustos 1974'te doğdu. annesi ev hanımı babası ise tiyatro yönetmeniydi. ilk etapta oğullarının durumunu fark edemeyen aile, babasının 3 ay sonraki teşhisiyle pablo'nun bu özel farklılığını anlamış oldu. pablo'nun hikayesi burada bitebilirdi ama her şey farklı şekilde gelişti. annesi maria theresa, oğlunun genetik olarak “farklı” olmasının onun hayatını hiç etkilememesi gerektiğine karar verdi. bu yüzden de ailesi, küçük pablo'ya kardeşlerinden farklı davranmadı. etrafında dolaşmadı, giyinmesine ve hatta arkadaş bulmasına dahi yardım etmedi. pablo'ya ellerinden geldiğince sevgi ve destek verip belki de onun gelecekteki yaşamının gidişatını belirleyen şeyleri yaptı.
pablo'nun cervantes tiyatrosu'nun yönetmeni olan babası, iyi eğitimli bir adamdı. oğluna her gün kitap okur ve ona latince dahil yabancı diller öğretirdi. buna ilaveten annesi de onunla sık sık toplumdaki modern yaşam hakkında konuşurdu. sonuç olarak pablo 5 yaşında okula başlayabildi. keskin zekası ve derin bilgisi ile öğretmenlerini de şaşırtıyordu.
pablo, aslında ilk defa, okuldayken diğer çocuklardan farklı olduğunu öğrendi. çünkü yedi yaşındayken öğretmeni ona bu durumu anlatmaya karar vermişti. down sendromlu olduğunu duyduğunda sadece "bu aptal olduğum anlamına mı geliyor?" diye sordu ve sağlam bir "hayır" duyduğunda, artık buna dikkat etmemeye karar verdi.
down sendromu, fazladan bir kromozoma sahip olmaktan kaynaklanan bir farklılıktır. ancak bu kromozom, şunları içeren çok sayıda fizyolojik özelliği etkiler; uzun bir dil, eğik gözler, kısa boy, düşük kas tonusu, kalın parmaklar ve olası yeni bilgileri öğrenmede zorluklar. fakat pablo pineda, tüm bunları avantaja çevirmeyi başardı. pablo diğer insanlara ilham verdi ve o ilk örnekti. şimdi tek örnek de değil. ispanya'daki insanlar, okulu bitirdikten sonra, down sendromlu çocuklarına normal okuldaki derslere devam etme şansı vermeye başladı. artık down sendromlu çocukların % 85'i normal okullara gitmektedir.
ancak pablo'nun hikayesinin dünya çapında duyulmasının sebebi onun üniversite dönemleriydi. down sendromlu bir öğrenci olarak, üniversite ortamında gerçekten zor zamanlar geçirdi. diğer öğrenciler ikinci yılına kadar onu görmezden geldi ve profesörler ona büyük bir şüpheyle yaklaştı. tüm yıl boyunca kimse onunla konuşmak bile istemedi ve herkes ona dokunmaktan bile korktu. pablo tamamen çaresiz hissetti ve bir noktada, üniversiteyi sonsuza dek bırakmak bile istedi. ancak dayanma gücünü buldu ve başkalarının kendisi hakkındaki fikirlerinin, hayatını bir daha asla etkilemeyeceğine karar verdi. sonunda mezuniyet töreni, onun hayatının en mutlu anı oldu. diplomasını almak için sahneye çıktığında insanlar onu ayakta alkışlıyordu.
pablo pineda şu anda hala memleketi malaga'da yaşıyor. öğretiyor, hayır işleri yapmak için çok zaman harcıyor, "adecco vakfı" ve kar amacı gütmeyen kuruluş "lo que de verdad importa" ile işbirliği yapıyor, down sendromlu insanlarla görüşüyor ve o insanların kendilerine inanmalarına yardımcı oluyor.
kaynaklar: en.wikipedia, brightside.me, davidreyero.com web siteleri.
kız istemeye birlikte gitmek istenen ünlüler
-
uzun bir adam, kızı vermezlerse çalar getirir.
yeni araba satın aldığını sosyal medyadan duyurmak
-
arabamı satarken anahtar pozu için ısrar etmişti sattığım eleman.facebookta paylaşacakmış ben ona anahtarı verirken altına da ailemizin yeni üyesi kırmızı boğa * falan yazıcam dedi.ben de borç harçtan sattığım için zaten kardeş uzatma aldın işte ne resmi dedim.daha sonra adam gel bi yemek söyliyim ama şu resmi çekinelim demişti.ben de hayatımın ilk reklam anlaşmasını 1.5 et dönere yapmış oldum.
sütyen giymeden dışarı çıkmak
-
üzerine ıslak tişört giyerek yapılması gereken eylem bence. şahsi fikrim.
a slip of the keyboard
-
mizahın ve fantastik edebiyatın üstadı terry pratchett'ın, onyıllar içinde sağda solda yayınladığı bir dolu yazısının derlendiği müthiş kitap.
discworld'ün nasıl doğduğundan, fantastik edebiyattaki kadın temsilinin yıllar boyunca nasıl da eksik, gedik ve sorunlu kaldığına kadar; üstadın çocukluk anılarından, vefatına da sebep olan alzheimer hastalığına kadar, onlarca başarılı ve elbette komik yazı, bir arada.
kısacası, pratchett'ın pratchett olma yolundaki tüm adımlarının bulunup takip edilebileceği, edebiyatın farklı kollarına dair fikirlerin senelerce, tekrar tekrar okunabileceği, gerçek bir başucu derlemesi.
"en harika fikirlerinizi nereden bulursunuz? onları çalarsınız. gerçeklikten çalarsınız. çünkü gerçeklik, çoğu zaman, fanteziden daha etkileyicidir."
uçurumdan düşen adam ve aşırı sakin arkadaş grubu
-
ve bu adamlarla benim oyum bir.
bunlarınki iki sayılmalı.
pipiyi belli eden eşofman giymek
-
erkek istediğini giyer, istediği gibi yürür.
sen bak-ma-ya-cak-sın. bu kadar basit.
edit: umarım ironiden anlamayan nesil başıma üşüşmez. korkuyorum sözlük.
sözlükçülerin vücutlarına bakıp söyledikleri
-
"nisan gibi diyete ve spora başlasam yaza kadar olur bu iş. "
(bkz: başlamadı)
(bkz: başlamadan bitmek)
balıketiyim.
ücretli öğretmenlik
-
insanın içinin fena burkulmasına sebep olabilecek meslek. kpss ile atanamayınca bir yıl çalıştığınız okul ihtiyaç var gel der, onlarla anlaşınca başka yere de başvurmazsınız. bütün yaz hocam bizimle misiniz diye soran öğrencilere güzel haberi verirsiniz. öğrenince sevinirler, hepsi hocam bizim sınıfı alın vs der. pazar günü ertesi gün okul açılacak diye tatlı bir heyecan sararken öğlene doğru bir telefon gelir. müdür yardımcısı cuma günü atama geldi, dersler doldu der. öyle kalırsın, okulun açıldığı gün yolda öğrenciler görür, niye yoktunuz diye sorduklarında üzüntünü gizlemeye çalışırsın ama onlar gizlemezler. işte böyledir.