ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erzurum şeker fab işçilerinin işten çıkarılması
-
bir erzurumlu olarak daha beter olmalarını en içten dileklerimle belirtir emeği geçen herkesi tebrik ederim.
demir demirkan'ın yeni kız arkadaşı
-
(bkz: dostum kız arkadaşı demişsin ama bu nejat yavaşoğulları)
orkid
-
seneler seneler önce, orkidin daha yeni yeni tv de cikmaya basladigi zamanlarda kuzenimin basina gelmis bir olay.
kuzen bir arkadasinin evine gitmis, aksam tv seyrediyorlar ev ahalisiyle birlikte. orkid reklami cikmis, yeni kanatli orkid falan filan diye.
bunun üzerine ev sahibi laz amca su tarihi cumleyi söylemistir.
"bu .mina kodugum ne ise, simdi de ucmaya basladi."
ömer hayyam
-
büyük şair olabilmesinin nedeni, kafasında bir şeyleri netleştirememiş olmasından ileri geliyor. eğer insan kafasında bir şeyleri netleştirebilmişse, belki ondan iyi bir bilim insanı olabilir, eleştirmen olabilir ama ondan iyi bir sanatçı olmaz. sanatçının zihni sürekli bir şüphenin etkisi altında kalmalıdır, çünkü bu şüphe olmadan sanatçı dünyayı her yönüyle, bütüncül bir şekilde kavrayamaz. bu yüzden büyük şairler söz konusu olduğu zaman “şucudur, bucudur” diyemiyoruz. ömer hayyâm'ın şiirlerinde müslümanın da agnostiğin de ateistin de deistin de; stoacılığın da septisizmin de hazcılığın da platonculuğun da sesini duyabilirsiniz. bu çok seslilik onu büyük bir şair yapıyor. her olaya karşı aynı tepkiyi veren kişi çok sesliliği ıskaladığı için yavan şiirler üretiyor. bizim edebiyatımızda nazım hikmet'in yaşlılık öncesi şiirleri veya necip fazıl'ın islâm'ı benimsedikten sonraki şiirleri yavandır. çünkü ikisinin de o sıralar kafasındakiler netti, hayata yalnızca bir açıdan bakabiliyorlardı. oysa ömer hayyâm'ın şiirlerinde böyle bir şey yok. şöyle örneklendirilebilir:
epikuros felsefesinin de etkisi bulunabilir:
“gönlümün dilediği gül yüzüne bakmak;
elimin özlediği kadehi kavramak.
her zerrem nasibini almalı dünyadan
yarın güle kavuşturmadan beni toprak.”
antik yunan melankolisinin etkisi bulunabilir:
“can verinceyedek bu çorak yerde
dertten başka ne geçer ki eline?
ne mutlu çabuk gidene dünyadan;
hele bu dünyaya hiç gelmeyene!”*
stoa felsefesinin de etkisi bulunabilir:
“şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
nedir bu dükkânlar, bu konaklar?
ev mi dayanır, bu sel yatağına?
bu rüzgârlı yerde mum mu yanar?”
tasavvufa da göz kırpmıyor değildir:
“sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
tekkede, manastırda eremezsin.
bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
cennetin, cehennemin üstündesin.”
———
(*): bu dizeleri okuyunca, sophokles’in oidipus kolonos’ta adlı tragedyasının şu bölümünü anımsamamak mümkün değil (1225 vd.):
“hiç doğmamak her hâlükârda en iyisidir;
ancak gördükten sonra bir kez günışığını insan,
ikinci en iyi, mümkün olduğunca çabuk
dönmesidir geldiği yere.”
friedrich nietzsche bu dizelerin hemen hemen aynısını kullanarak “antik yunan melankolisini” anlatmaya çalışmış. o yüzden ben de “antik yunan melankolisi” demiş bulundum.
not: ömer hayyâm'ın şiirlerinin çevirilerini sabahattin eyüboğlu'ndan aldım.
hatunların en güzel oldukları yaş
-
yaş değil, 0-9 aydır. sonrasında konuşmayı öğrenirler.
aylar sonrası edit:
arkadaşlar burada ironi yapılmıştır. yoksa kadınların konuşması ve kendini ifade edebilmesi ile herhangi bir problemim yok.
şu entryden pedofili çıkarımı yapanlar dahi oldu. biraz geniş düşünmeniz ve hayattan zevk almanız dileği ile saygılarımı sunarım.
evlilerin öğrenim kredisi borcunun silinmesi
-
tam oha çok iyiymiş hemen evleneyim diyordum ki gsb nin sitesine girdim ve şöyle bir açıklama gördüm:
www.gsb.gov.tr/haberdetaylari/1/3454/evli-ogrencilere-burs-mujdesi.aspx
yani suat kılıç böyle bir şey dememiş. daha ilginç bir şey demiş:
"şu an evli üniversite öğrencilerinden yurtta barınma ücreti almama ve burs verme konusunda çalışma başlattık."
evlendikten sonra yurtta kalacaksam o nasıl evlilik olacak acaba. yurtta beraber kalacaz desek daha bu sene başında karma yurtlar kaldırıldı.
ee nerde yapacak bu gençler 3 çocuğu?
suat başgandan ek açıklama bekliyorum.
eski sevgilinin unutulmayan sözleri
-
"gençliğim elinde çürüyor..."
8 sene oldu, hala zihnimdedir.
imamoğlu'nun kamerasından 99 depremi
-
elazığ'da ne işi var? diyen ak itlerin yüzüne vurulası video. gambiya'ya, gabon'a mı gitseydi?????
(bkz: vatandaşı enkaz altındayken yurtdışına gitmek)
kocasıyla hiç fotoğraf paylaşmayan evli kadın
-
kocaları "neden benimle hiç fotoğraf paylasmiyorsun" dediğinde. "aşşşırı yakışıklısın seni o çakalların görmesini istemiyorum, sen yalnızca bana aitsin" diyerek kandırırlar. böylelikle dm'lerine gelen mesaj sayısında azalma olmaz. bu şekilde motive olurlar.
boynuzluyordur...
toki'nin 1+1 konut inşa devrini bitirmesi
-
şuradan görülecek aile ve sosyal politikalar bakanı ayşenur islam'ın açıklaması.
öncelikle soruyorum neden?
evlenmeyi düşünmeyen bekar kişiler ne yapacaklar?
ben evlenmeyi hiçbir şekilde düşünmüyorum. kezâ eskiye göre evlenen kişilerde de önemli derecede azalma var. ben bekar bir birey olarak toplumun yarattığı kalıplara girmek zorunda mıyım?
birey olarak yaşamayı seçtiğim bir hayatta benim varlığımı nereye koyuyorsunuz?
evlenmek ve bir aile kurmak, sizin gösterdiğiniz yolları izlemek zorunda mıyım?
ufak bir ev almayı düşünen bekar kişiler ne yapacaklar?
her tek yaşayan kişi evinde fuhuş mu yapıyor?
en önemlisi tek yaşayan insanlar olmazsa o edepli ailelerin erkekleri "ya evin anahtarlarını bana versene haftasonu" diye kime diyecekler?
madem aile ve sosyal politikalar bakanısınız, 1+1 eve yasak getireceğinize;
insanlar neden evlenmek istemiyorlar,
toplumu fuhuşa iten nedenler nelerdir,
ekonomi nasıl iyi hâle getirilir de insanlar refaha ererler
gibi sosyoljik ve ekonomik sorular üzerinde düşünün. o zaman zaten böyle şeyler düşünmenize de gerek kalmaz.
2016 turizm krizi
-
bu başlık altında bazı yazarlar var, adamlar gitmişler kemer'e alanya'ya yapmışlar tatillerini, %50 boştu şuydu buydu diyip ondan sonra başlıyor su veren itfaiyenin demeye. su veren itfaiye sensin kardeş, haberin olsun.
edit: (bkz: minik ilayda'ya yardım kampanyası)