hesabın var mı? giriş yap

  • bir instagram fenomeni. christian vieri ile kavuklu-pişekar styla atışmalarının hastası olmamak elde değil. sporsever, ortam insanı, değişik bir kafa. gün geçmiyor ki boş beşik bir paylaşıma daha imza atmayayım evet.

  • bir arkadaşımız benden önce davranmış ve söylemiş , kesinlikle yıldo ile gece sohbetleri..

    -ne yaptın kız kocan uyuyo mu?
    +haha evet uyuyo..
    -ay ne istiyorsun?..
    +şarkı istiyorum.. tarkan'dan
    -neeee arkandan mı?? ahahaha o zaman dön bebeğim..

  • hepsi için geçerli olmamakla birlikte genelde parlak renklidirler, cart sarı, cart kırmızı gibi... burada "doğa bize kıyak geçiyor" gibi düşünülebilir, tehlikeli şeyler genelde parlak renkli, dikkat çekici olurlar. bunu bilmiyorsan, bir an önce elenir, doğal seleksiyona kurban gidersin, biliyorsan, bu sefer hayatta kalma şansını arttırır. zehirsiz olanların genelde beyaz, bej, kahverengi gibi basit renklerde, kirli görünümlü, albeniden uzak olduğunu unutmayın. (buradan hayat dersi çıkarak olanlar olabilir, doğrudur, kassan çıkar.)

    yine, yüzde yüz denemese de, çoğu için geçerli bir kural vardır: parmaklarınızla kuvvetlice bastırın, bastırdığınız yerler koyu mavi/mor/siyah bir renk alıyorsa kesinlikle zehirlidir. ama bazıları, renk bırakmadığı halde de zehirli olabilir, o yüzden kesin çalışan bir metod diyemiyoruz. siz iyisi mi bu rengi bırakan mantarı paşa paşa yerine bırakın, ama renk vermeyenine de dikkat edin.

    üçüncü yol da, etrafınızda keçi, koyun gibi hayvanlar varsa onları izlemektir. zehirli olanları yiyenler ölüp doğal seleksiyona kurban gittiğinden, yetişkin hayvanlar genelde zehirli ile zehirsizi ayırt etmeyi öğrenmişlerdir. lakin, bazı hayvanların sindirim sisteminde sorun yaratmayan bazı mantarların, insanın sindirim sistemindeki enzim farklılığı sebebiyle sorun yaratabileceğini unutmayın.

    kısaca "garantili" bir yol yok, ama bu metodların hepsi biraraya geldiğinde, zehirlenme riskini ciddi oranda düşürür. yemezseniz açlıktan ölecekseniz, bu metodlar işe yarayabilir.

    edit: bu entry sayesinde şu pisa testi mevzuunda ifade edilen "okuduğunu anlama" kriterinde türkiye'nin aşırı düşük skorlar elde etmesinin örneklerini bire bir yaşadım. 1- entry "hepsi için geçerli olmamakla birlikte" diye başlıyor, baştan uyarısını koyuyor, 2- şair burada parlak renkli mantarların hemen hepsinin zehirli olduğunu, zehirsiz olanların genelde daha sade renkli olduğunu söylüyor. ama "parlak renkli değilse zehirsizdir" diyor mu? hayır! "parlak renkliyse en azından onu yeme" diyor. 3- parmağını bastırdığında koyu renk çıkıyorsa kesin zehirlidir diyor. "iz çıkmazsa zehirsizdir, ye gitsin" diyor mu? yine hayır! 4- buna rağmen üşenmeyip "renk veriyorsa bırakın, ama renk vermiyorsa da dikkatli olun" demiş mi şair. demiş. hatta üşenmemiş "kesin çalışan bir metod diyemiyoruz" da demiş. 5- üçüncü bir yöntem olarak "hayvanların yiyip yemediğini kontrol edebilirsin" demiş, fakaaat yine uyarıyı koymuş şair "insanla hayvanların sindirim sistemindeki enzimler farklı" diye. bakın bu üçüncü uyarı etti! 6- bitti mi, bitmedi. dördüncü uyarı olarak şair yüzde yüz garantili bir yolun olmadığını entry'yi bitirirken tekrar belirtmiş ki hatırlatma olsun. 7- ve nihayet, bunların ancak yemezseniz açlıktan ölme riskiniz varsa (ölüm riski diyorum bakın) zehirlenerek ölme riskinizi düşürmek için uygulamanızı önermiş. "al böyle kafana göre topla sepete ye" dememiş. hâlâ bunu anlayamıyorsanız size ancak "yuh" diyebiliyorum.

    bu kadar uyarıya, ancak açlıktan ölecekseniz bunlara bakın dememe ve entry'de "şöyle değilse zehirsizdir" gibi tek bir ifade bulunmamasına rağmen bu metni okuyup "bunlar garantili yöntemler değil yaa, yine de zehirli olabilir" diye mesaj atacak kadar captain obvious'sanız size bir haberim var, muhtemelen o pisa testi'nde türkiye'nin skorunu düşüren tiplerden biri de sizsiniz ve dört kez uyarıldığınız bir metni bile doğru şekilde anlayamıyorsanız zaten muhtemelen hayatınızın bir noktasında x konudaki uyarıları algılayamadığınız için zor bir durumla karşılaşacaksınız. mantardan bağımsız, olay sizinle ilgili yani.

  • bu güne kadar nedensizce hep antipatiyle yaklaştığım insan. ancak gezi olaylarıyla ilgili, dolmabahçe yakınlarından*.kendi facebook adresinden şöyle bir yazı paylaşmış;

    insanın ağırına gidiyor lan! gencecik, tertemiz, taptaze çocukların üzerine gazı acımadan boca ediyorlar. iblisler!!!. zerre vicdanı olmayan bir faşist sürüsü, genç olana, güzel olana, aydınlık olana karşı biriktirdiği bütün ezikliğini vandalca, pervasızca, gaddarca kusuyor kusuyor kusuyor.... pırıl pırıl çocukların birbirine bir tutunuşu, bir dayanışması, gazın ızdırabına zerafetle bir katlanışı var içiniz parçalanır arkadaşlar. gaz gerçek bir kabus. onu tadan oraya değil evladını düşmanını salmaz. önce solunumunuz kavruluyor sonra böcekler gibi aşağılanmış hissediyorsunuz kendinizi. sinirinden ağlayanları görmelisiniz. boyunlar bükük gururlar kırık hüzünlü bir öfkeyle burkulmuş büyük acıyı görmelisiniz. sonra derinlerden bir çığlık: "oomuuzoomuuza".... böyle başlıyor direnişin şakıması... kıpırdanmaya başlıyor umut. geçti geçti diyorsunuz birkaç dakika birkaç sloganla... " faşiiizme kaarşı..." sonra annesini arayanlar... sevgilsine sarılanlar... arkadaşına yaslananlar... ve sonra tekrar başlıyor herşey. pat pat paaat pata pata pata ta ta ta!!!...oradan oraya koşturuyor ürkek kediler gibi ülkenin aydınlık geleceği... imdaaaaaaat diye haykırasınız geliyor, yediremiyorsunuz... lanet olsun ki katlana katlana büyüyorsunuz oracıkta, birkaç dakika içinde.... aaahhhhhh!!!
    faşizme karşı ne yapılabilir arkadşlar? allah aşkına ne yapılabilir? birşey yapmak lazım, bişey... birşey...
    bu halkı uyandıralım en azından ne olur... ne olur! ne olur!!
    bu halkı uyutan, yalancı , sahtekar, işbirlikçi medyayı asla affetmeyelim! gözünü seveyim affetmeyelim bu aşağılık kelekçileri.
    asla asla asla!!!!

    tanım: gezi olaylarını gitmeyenler/gidemeenlere betimleyen çizer.

  • diyelim iliski bu yil bitti. iliskinin baslama yili 2004. yugoslavya vardi lan o zaman. yeni yikilmisti. putin, bush, tayyip gibi dunya liderleri yeni yeni isimlerini duyurmustu. saddam, arafat, kaddafi, bin ladin dunya gundeminin en populer isimleriydi. lebron liseyi yeni bitirmisti. messi'yi kimse bilmezdi. xavi genc yetenekti. robben chelsea'de yine 53 yasinda idi. jose mourinho'nun saclari siyah idi. twitteri gectim youtube, facebook falan yoktu. ayrilmadan once bi daha dusunun. beraber bi tarih yasamissiniz amk. david seaman hala kaleciydi. freddie mercury'den sonra 2.biyikli ingiliz.

  • ben kız arkadaşlarıma bile diyorum. siz nerede yaşıyorsunuz bilmem ama bu memlekette eve gidememe ihtimali o kadar da düşük değil, hatta hiç değil.

    sarhoş bir sürücüye denk gelebilir, bindiği dolmuşta kaçırılabilir, yoldan geçen birinin tacizine uğrayabilir, kafasına saksı düşebilir, duvar yıkılabilir, tinerciler tarafından bıçaklanabilir, polis tarafından alıkoyulabilir, geçen bir araba çarpıp kaçabilir. hatta aklıma şimdi gelmeyen bir sürü ihtimal yüzünden evine ulaşamayabilir.

    bunu yapan insan düşüncelidir, eve gittiğinden emin olmak istiyordur o kadar.

  • kendisine: "simdiye kadar hic kimsenin yaninda bu kadar huzurlu ve bu kadar guvende hissetmemiştim sevgilim, cok mutluyum" diyen sevgilisine cevaben: "senin adina cok sevindim" diyebilen yegane erkektir.

  • bu adamın ünlü olması gerçekten bu ülkeden bir bok olmayacağının kanıtıdır.