ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gidilen tatilde tanışılan adamın prens çıkması
-
prens için talihsiz bi' karşılaşma olduğuna işarettir.
düşünsene prenssin tatilde bizimle karşılaşıyorsun.
dünyanın çocuk yapmayı bırakması
-
böyle giderse dünya 1000 yil sonra suriyelilerden olusacak.
1.60 boyunda 60 kilo kadın
-
bi de 60 yaşında ise eşkenar kadındır. idealdir.
c.başkanlığı sarayının ihtişamı karşısında ezilmek
-
yılın her ulusal bayram ve günlerinde anıtkabir'in gölgesinde ezilen diktatörün acıklı hikayesi gibi değildir.
yurtdışında ev için genel gider faturaları
-
hollanda / eindhoven
para birimi euro
ev: 1600-1800 müstakil c-d sınıfı
gaz + elektrik : 500
sağlık sigorta kişi başı 130
araç sigorta + kasko 110
araç vergi : 75
mobil telefon : 28 (tr dahil sınırsız)
tv + internet : 26 ziggo + tv
benzin 200
mutfak 4 kişi: 400-600
ortalama :3000-3500 aylık
babanın parasız kalması
-
babam parasız kalmazdı, babamın hep parası yoktu. çoğu gün eve ekmek parası bırakmadan giderdi. evde bir damla yağ yokken bakkaldan veresiye rakı almıştı bir gün. annem babamdan allah gibi korkmasına rağmen "ya allah" deyip balkondan aşağı fırlatmıştı rakıyı. bütün sokak iki gün anason kokmuştu. karşı komşumuz hacı amcalar çok rahatsız olmuşlardı, söylenmişlerdi tövbe tövbe diye:)
yani bazı babalarda default gelen özellik o. genelde paraları olmaz.
"baba yarın arife, bayramlık alacak mıyız?" "paramız yok kızım."
"baba eşofmanım yok beden dersine giremiyorum." "paramız yok kızım."
"baba harç zamanı geldi." (şair burda zaten katkı kredisiyle büyük kısmı ödenmiş olan meblağdan bahsediyor.) "paramız yok kızım."
edit: parasız da öldü kendisi, cenazesini kaldırıp borçlarını ödedik üstüne.
kona fer i strio
-
film, izlandanın el değmemiş dağlık bölgelerinde geçiyor. filmin kahramanı, yöresindeki alüminyum tesislerine tek başına savaş açan, ancak evlat edinme başvurusu kabul edilince dünyası sarsılan, "dağların kadını", çevreci aktivist halla. kuzeyli mizahı küresel dertler ve adalet duygusuyla birleştirirken olağanüstü manzaralar eşliğinde sunan film, yönetmeni erlingssonun tarifiyle "macera gibi anlatılan bir kahramanlık hikyesi; gülümseyerek anlatılan ciddi bir masal." masalsı bir anlatımıyla beni mest etti.
izlanda yapımı olması ayrı güzellik
8/10
otobüste yer vermeyen gençlik
-
çoğu gün en az 12 saat şantiyede çalışıp yorgunluktan ölerek otobüse binen bir genç olarak bir parçası olmadığım, olmak zorunda olduğumu düşünmediğim gençliktir. kusura bakmayın ama sevgi saygı iyilik böyle ezberlerle olmaz. ayakta duramayacak yaşlı, hamile, yorgun birini görürsem elbette yer veririm, ama her 40+ kişiye yer verme mecburiyetim olduğuna inanmıyorum. bunun kuralı olmaz. oturmasam da olur diyebildiğim noktada veririm, yoksa otururum, kimseye açıklama ya da özür borcum da olamaz.
edit: imla