hesabın var mı? giriş yap

  • annem.

    her anlamda başarılı. profesör. anneannemin vasiyeti imiş zamanında. kitaplarını üst üste koyunca benim boyumu geçiyor. altmış beş yaşında hala bilimsel makale yapayım, kitap yazayim derdinde. öğrencileri hayran, tanıyan hayran, imrenilecek bir saygı ve sevgi görüyorum insanların gözlerinde. çocukluğuma ait bir tablo; etime kazınmış, geceleri hep bilgisayar başında. bir o kadar da mütevazi. yeni biriyle tanıştığında eğitimciyim der geçer, ayrıntıya girmez gerekmedikçe. evde hala ya mutfakta ya da bilgisayar başındadır. nasıl temiz titiz bir kadın, nasıl hamarat. nasıl bir hamaratlıksa bu, fırında domates soslu somon yapsam; arkadaşlarım domates suyunu annenden aldın di mi, o yuzden çok güzel olmuş diyor:p yan tabaktaki mezeyi benim yaptığıma inandıramıyorum kimseyi. evime ilk kez gelen biri evin çok şeker, annen ile beraber mi döşediniz diye soruyor, gülümsüyorum ne yapayım: ) nasıl bir imaj, nasıl bir güven bırakıyorsa insanlarda artık. . . benim diyen ev hanımına taş çıkartacak kadar becerikli ve elinden her iş gelen bir kadın. örgü örer, dikiş diker, mutfakta harikalar yaratır, üretir, çoğaltır, çekip çevirir.. hiç boş kalmaz ki. ailecek hep gölgesinde kaldık, gölgesinde huzur ve güç bulduk.

    mükemmel insanlar, mükemmel dostluklar etrafında.. ve mükemmel bir evlilik. babamla muhabbet kuşu gibiler hala; huzur veren bir uyum ve bu uyumun mimarı, koçu annem.

    ona hayranım ve onunla gurur duyuyorum.

    çocukluktan beri en büyük korkum onu kaybetmek. biliyorum o gün geldiğinde darmadağın olacağım.

  • bir kişi de gerçek olayları yazmamış ya vay arkadaş.

    uzan grubu bilindiği üzere imar bankasının sahipleriydiler, ya da teknik şekilde ifade etmek gerekirse hakim ortağı idiler. imar bankası aracılığıyla bir çok ihale kazanıp kısa sürede olması gerekenden çok fazla büyüdüler. ancak kriz döneminde bir çok banka olduğu gibi imar bankası da yalan oldu. üstelik bu yalan olma sadece krize bağlı değil yolsuzluğa bağlıydı. çok ayrıntılara girmeyeyim ama kısaca ifade etmek gerekirse, bankanın açıklamış olduğu rakamlarıyla gerçek arasında ciddi farklılıklar vardı. hem öz kaynakları hem de diğer kalemlerin tamamı gerçekte olandan farklıydı. bütün bunlar bankaya tmsf el koyduktan sonra ortaya çıktı.

    sonra ne mi oldu. bankaya el koyan tmsf hem mevduat sahiplerine hem de bankanın borçlu olduğu diğer kişi ve kurumlara borçlandı. uzan grubuyla bir çok kez masaya oturuldu ve borçların tahsili istendi. tam bunlar olurken de motorola ve nokia şirketleri uzan grubunun kendilerini dolandırdığını ve alacaklarını tahsil etmek istediklerini söylediler. rakamlar inanılmaz. motorola'yı 2 milyar dolar, nokia'yı da yaklaşık 300 milyon dolar dolandırmış adamlar. gerisi malum, hem motorola hem de nokia takip eden süreçte battılar, batmaya yaklaştılar. tüm bunlar olurken, borçlarını ödemeye çalışmak yerine siyasete atılmaya karar veren cem uzan beyefendi artık neyin kafasını yaşıyorduysa siz karar verin.

    deniyor ki muhalefete başladı sonra şirketleri elinden alındı. hayır efendim adamın dolandırmadığı kimse kalmadığı için şirketlerine el kondu. telsim'in satışından elde edilen 4.55 milyar dolarlık paranın 2 milyar doları direk motorola'ya gitti zaten.

    ha şunu diyorsanız katılırım. bu süreçler çok hızlı oldu çünkü adam muhalifti. eyvallah kabul ederim de arkadaşlar ister bir kaç yılda olsun, ister 5-10 yılda olsun tüm olanlar er yada geç olacaktı zaten.

    daha meraklı arkadaşlara tavsiyem muhtelif gazete ve televizyonların arşivlerine bakmalarıdır. bazı durumları okuyup gördüğünüzde bence çok şaşıracaksınız.

  • sene 1994, ilkokul üçüncü sınıftayım, ikinci sınıfı okumadan atlatmışlardı.

    fevzi hocam vardı, ölene kadar unutmayacağım kendisini. çok fakirdik. polatlı'nın kırsalından göçmüş, tek geliri asgari ücretli işçi maaşı olan bir aileydik. hatta iyi hatırlıyorum, babamın aldığı maaş 800 bin lira ise bunun 600 bin lirası kiraya gidiyordu. bugüne kıyasla ayda 200 liraya geçinmeye çalışan bir aileydik. kardeşim 1 yaşında, onun masrafı vardı. benim çok az da olsa okul masrafım ve akşam doyması gereken 4 kişi vardı. cornetto'nun altın değerinde olduğu yıllardı. babam baktı olmuyor, köye geri göçmeyi düşünüyordu ciddi ciddi. öğretmenim beni çok sevdiği için konuşmaya gitti, yanında ben vardım.

    babam: hocam, durumumuz çok zor, kızım yeni doğdu, onun masrafı derken yetiştiremiyorum ay sonunu. benim için köye geri dönmekten başka bir çare kalmadı.

    fevzi hocam, bunu duyduğu anda ceketini çıkarttı. işaret parmağına asıp babama gösterdi, ve dedi ki:

    "bak kardeşim, ben gerekirse bu ceketi satar, bu çocuğu okuturum. hiçbir yere gitmiyorsunuz, sadece emeğine emek katıp oğlunu okut!"

    babam, fevzi hocamın bu sözünden öyle utandı ki, beyaz yüzü kıpkırmızı oldu. hocaya teşekkür edip elini sıktı, yolda hiç konuşmadık, ama ben öyle sevinmiştim ki. geri dönmeyecektik ve ben okumaya devam edecektim bir şekilde.

    benim kaderimi bir öğretmen değiştirdi. fevzi hocam olmasaydı bugün köyde koyun güden, tarla ekip biçen bir çoban olacaktım. kız kardeşim muhtemelen evlendirilmişti bile.

    kaderimizi çizen, bize yön veren bütün öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun. bilin ki, sizi benliğimizde taşıyoruz bir ömür boyu.

  • bir başlığa entry yazasım geldiğinde aklımdan geçen kelimeleri mutlaka "başlık içinde ara" tır önceden yazan olmuşsa şukelamı veririm. bazen bir de bakıyorum ki aklımdan geçenler teee 2005'te yazılmış ve üstelik ben yazmışım. 3000'e yakın entry'mi tek tek hatırlayamayacak kadar yaşlandığıma mı üzülsem bilemedim. bunca yıl içinde fikirlerimin hiç değişmemiş olmasına üzülsem mi sevinsem mi onu da bilemedim. bilmiş bi insan değilimdir zaten.

  • --- spoiler ---

    bölümle ilgili söyleyeceğim tek şey allahtan melisandre geldi iki ateş yaktı da bütün bölüm siyah ekrana bakmadık.
    --- spoiler ---

  • sinameki tavsiye edenler var ama sinameki kabızlığa iyi geliyor hadi içelim denecek bir ot değil. çok dikkatli kullanmak lazım çünkü bağırsak florasını bozuyor. müshil etkisi var ve faydalı bakterileri de atıyor. uzun süreli kullanımlarda ciddi bağırsak hasarlarına sebep oluyor. bir tanıdığımız kronik kabızlık problemi için sinameki çayı içmiş bir süre ve geri dönülmez sorunlar yaşadı. ibrahim saraçoğlu çok kötü durumdaysınız yılda bir kaç kere müshil niyetine içebilirsiniz diyordu.

    kabızlığınız eğer kronikse öncelikle yaşam şeklinizi ve yeme düzeninizi gözden geçirmelisiniz. aktif bir yaşam özellikle yürüyüş şart. bol su içmek ve lifli beslenmek ve karbonhidratı azaltmak lazım ayrıca.
    kayısı, hurma ve incir gibi lifli meyveler çok yardımcı oluyor.
    tazesi yoksa bile kurusunu bol suyla veya akşamdan suda bekleterek tüketebilirsiniz. (beklediği suyu da içmek lazım)
    keçiboynuzu da tüketebilirsiniz, özellikle kurusunu ısırarak yemek çok faydalı.
    sabahları aç karnına iki bardak sıcak su içebilirsiniz, anında etkili oluyor.
    normalde de sabahları mutlaka aç karnına su içilmeli. suyu bir kaşık zeytinyağı ile beraber içerseniz daha etkili olur.
    zeytinyağı-yoğurt kürü de yapılabilir.
    kemik suyu içmek çok faydalı. (ekmeksiz)
    magnezyumun sitrat formu da çok yardımcı oluyor.(akşamları içilmeli, derin uyutuyor ayrıca)
    probiyotik kullanımı da çok faydalı. (probien)
    eğer mide probleminiz yoksa aç karnına bir bardak suya bir kaşık doğal elma sirkesi karıştırıp içebilirsiniz.

    bunlara ek eğer klozet kullanıyorsanız ayağınızın altına tabure koyun. alaturka tuvalete oturur pozisyonda olmanızı sağlıyor bu tabure.
    bir de tuvaletiniz gelmezse bile her gün sabah ve akşam düzenli olarak bu şekilde "biraz" oturun. zamanla sabah, akşam tuvaletiniz gelecek.