hesabın var mı? giriş yap

  • ne yazık ki hesaplanması mümkün olmayan süre. ilişki yaşadığınız kişiye, süreye, ilişkide yaşadıklarınıza, verdiğiniz emeğe ve karakterinize bağlı olarak değişecektir.

    bu işin bir formülü yok ne yazık ki. sosyal medyadan takip etmeyi bırakırsan, sık sık görüşmekten vazgeçersen, aramazsan sormazsan bu süre de kısalır gibi çıkarımlar doğru gelmiyor bana.

    mesela; biz ayrıldığımızdan beri ne yapıyor, ne ediyor bilmiyorum. hiçbir yerden takip etmiyor, hiç kimseden kendisiyle ilgili haber almıyorum fakat ya bir yaşanmışlık, ya bir şarkı ya bir koku ya da herhangi bir şey hemen hemen her gün ve -yıllardır- bana onu hatırlatıyor. güzel bir hatıraysa gülümsüyor, kötü bir hatıraysa biraz daha iğreniyorum kendisinden. bu demek değil ki sonsuza kadar böyle sürecek ama ne zaman, ne şekilde sona ereceğini zaman gösterecek.

    ufak bir öneride bulunmak gerekirse; birini unutmadan başka birisiyle birlikte olmaya çalışmak, ayrıldıktan sonra en sık yapılan hatalar listesinde 1. sıradadır, bu hataya düşmeyin. 100 kişiye sorsanız, alacağınız en popüler bu olur, benden söylemesi. ayrıca günübirlik ilişkiler, önüne gelenle takılma durumları da sadece ânı kurtarır ama uzun vadede boşluğa düşürür. "senden önce, senden sonra; daha kaç vücut gerek bana, benim seni unutmama?" gibi şarkı sözleri durduk yerde yazılmıyor sonuçta.

    eyyorlamam bu kadar.

  • cilekes nerede haber yok manga bir album yapti yapmasa daha iyiydi, dumandan ses seda yok, kargo zaten parcalandi koray arada album patlatirdi o da yok, yuksek sadakat diye bisey vardi o da yok redd falan da duyulmuyo. athena album yapmis sanirsam guzel sarki yok dus sokagi sakinleri bulutsuzluk ozlemi falan muzeye kaldirildi, noldu lan demek geciyor icimden ama aklima kramp falan geliyo onlar da topraga karismistir heralde. hepsini gectim bir zamanlar kurban vardi pentagram vardi.. sanirsam biz buyuduk ve kirlendi dunya. teoman napiyo acaba..

  • kendisi ile duygusal ilişkiye girerseniz, en sonunda"eeeeeeeehhh eytere lannn, sen beni sev, sen benle ilgilen, sen benden özür dile, sen sırtımı sev, sen beni anla, sen bana yaltaklan, sen benden talep et, sen benden rica et, sen beni uyut, sen benim için yaz çiz, sen kendi hatalarının farkına var, sen pişman ol, sen bana güzel laflar et" diye yırtınarak cinnet geçirirsiniz. ama hayır, cinnet geçirme hakkı da sadece ondadır.

    kendine o kadar hayrandır ve gururu için yaşar ki, sizi hayran olunacak insan kıvamından çıkartır, gurursuz kılar.

    özetleyeyim; ailesi/çevresi/geçmişi/eğitimi tarafından törpülenmemiş ise, siz de onu törpüleyebilecek ayakoyunlarına fersahlarca mesafedeyseniz egonuzu ezer, üstünüze basar geçer.

    bir tanesiyle evliyim ben bunların " benim gözlerim güzel mi? diye sormuştum geçmişte gaflete düşüp, "benimkiler daha güzel" demişti. gözlerinizin güzel olduğunu unutursunuz. aman ha.

  • sabah üst düzey bi yöneticimizle kahvaltıdayız.

    ben: x bey çiğnemeden yutuyosunuz, toplantıya var daha, niye hızlı yiyorsunuz?

    x: biz 9 kardeştik.

  • birden fazla kez canlı canlı tribünlerden izleme fırsatım olduğu için kendimi şanslı saydığım voleybolcu.

    televizyon karşısında izlerken gözden kaçırmış olduğum bir detay olarak servise çıkışlarında top toplayıcı kıza "sağ ol." veya "teşekkür ederim." dediğini, kritik bir anda çok estetik bir sayı aldıktan sonra servise çıkarken ise "sağ ol canım benim." dediğini fark ettim.

    bu küçük detay bile karakteri ile ilgili çok şey anlatıyor bence.

    not: sonrasında diğer kızların servise çıkışlarına dikkat ettim ve yalnızca bir kişi daha teşekkür etti ama o da tek seferlikti.