hesabın var mı? giriş yap

  • yaratıcılık hakikaten ölüyor. özellikle son dönemde bir şeyin ne olduğu, nasıl olduğundan, içinde neyin olduğundan çok daha önemli hale geldi. mesela bir hikayede tek boynuzlu at olacaksa atın kafasına bir tane çubuk bağlamanın yeterli olacağını düşünüyorlar. bu tek boynuzlu at nereden gelmiş, nasıl güçleri varmış, bildiği şeyleri nasıl biliyormuş kimsenin umurunda değil. at var mı var, boynuzu var mı var. daha ne olacaktı deyip geçiyorlar sanırım.

    bunun bir benzerini şimdi üzerine konuştuğumuz dizide de net bir şekilde gördük ilk iki bölümde. herhangi bir oyuncunun kulağına ek yaptığınız zaman o kişi birdenbire elf'e dönüşmüyor arkadaşlar. bu karakterin bir ağırlığı, bi dünya hakkında bildiği şeylerin hal ve hareketlerine etkisi olması lazım ama o havayı bir türlü yakalayamamışlar çünkü şekle verdikleri önemin yüzde birini bile evren kurmaya harcamamışlardı.

    şimdi üçüncü bölüm ile birlikte dizinin yaratmaya çalıştığı evrene daha çok dahil oluyoruz. farklı farklı ve karakterler görüyoruz. peki bir toparlanma var mı? hazırsanız ona da bakmaya başlayalım.

    bir de yine inceleme videosu hazırladım üçüncü bölüm için. onu da görmek isterseniz yazının en altına linki bırakıyorum.

    --- spoiler ---

    öncelikle şunu söylemek istiyorum. ilk iki bölüm için yazdığım yazıda ve hazırladığım videoda geri dönüş olarak bana dizinin sadece karakter ve yer isimlerini aldığını, silmarillion'daki ana hikayenin haklarının satın alınmadığını söylemiştiniz. yani bunu ben de biliyordum öncesinde zaten derdim bu değil. yazının başında da bahsettiğim üzere hikaye akışı takip edilmese bile karakterlerin bi ağırlığını karizmasını falan aktaramamışlar asıl problem buradaydı.

    bu bölümde ise görebiliyoruz ki arkadaşlar bu sorun çözülmüş değil. hatta daha da derinleştirilmiş durumda. şimdi galadriel'in en yüce elf soyundan falan geldiğini hadi bi unutalım. hatta evrende yüce elf kavramı gibi bir şey olmasın (ki bunu zaten yansıtamıyorlar da hadi neyse) ve gloria diye bir karakterin numenor'a geldiğini düşünelim.

    mantıksızlık şurada ki normal bir insanın elf gördüğünde bile bi etkilenmesi bi şaşırması gerekir. neden? çünkü sizin sadece adını duyduğunuz, dünyanın yaratılışından da ortaya çıkan ve cennet gibi bir yer olan valinor'dan geliyor bu varlıklar. öff elf işte ya demek için çok saçma bir durumdasınız şu an. bunu deneyebilirsiniz kendiniz de ne bileyim bir hikaye yazarken ne bileyim apollon'u gören bir yunan köylüsünün yüzünde bir saygı, korku, şaşırma belirtisi olmasın. ne kadar saçma duruyor değil mi? hah bu dizinin de kendi mitolojik karakterlerine yaklaşımı da aynen bu şekilde.

    ayrıca bakın tüm silmarillion'da ve yüzüklerin efendisinde müthiş bir yitiklik hissi vardır. çünkü valinor ve orta dünya aslında iluvatar ve ainur tarafından güzellik düşüncesiyle yaratıldı. ancak melkor yüzünden bu fikir tepe taklak oldu ve işte çağlar boyu savaşlar çıktı, elf'ler birbirini öldürdü, denizler yarıldı falan. mesela mordor'a falan bakın bu dünya yaratılırken kimsenin aklına böylesine kötücül bir yerin ortaya çıkacağı gelmemişti. ama oldu işte. bu nedenle kuleler ne kadar yüksek, duvarlar ne kadar sağlam olursa olsun o ilk güzellik ve huzur fikri kaybolduğu için hem silmarillion'da hem de yüzüklerin efendisinde temel bir hüzün vardır.

    bu dizide ise o ağırbaşlı havayı hiç göremiyorsunuz. evet o çağda morgoth karanlığa gönderilmiş ve uzun zamandır sauron'dan haber alınamıyor ama o zamana kadar o kadar çok şey oldu ki özellikle elf'lerin bunları ömürleri boyunca unutmasına imkan yok. o nedenle dizinin atmosferini ben hala çok başarısız buluyorum. çünkü temel bir fikri uygulayamamışlar.

    uygulanamayan bir diğer nokta da ana karakterimiz galadriel ile ilgili. arkadaşlar dünyanın en kötü şeylerinden biri rolün hakkını veremeyen oyuncu olabilir ya. mesela buradaki galadriel'e karizmatik, lider ruhlu, inatçı, dik kafalı gibi bir ana karakterde olması gereken bir yığın özellik yazmışlar. ama karakteri canlandıran hanımefendi bunu sadece sert ve anlamsız bakmak olarak yorumladığı için ortaya bu kötü sonuç çıkmış.

    öte yandan oyunculuk olarak başarılı bulduğum karakterler de var. örneğin dizi yayınlanmadan önce cast tercihi nedeniyle çok eleştirilen ismael cruz cordova dizideki tek elf'e benzeyen elf. arondir ağır başlı, az konuşuyor ve en önemlisi aktarması gereken duyguları hal hareket ve tavırlarıyla falan aktarıyor. gerçi bazen robotq bağladığı oluyor ama wheel of time'ı batıran ekipteki yönetmenlerden birini getirip bu dizide de yönetmen yaparsanız oyuncuların performansının da bi üst sınırda takılı kalması normal.

    ikinci güzel oyunculuk örneğin de hobbit'lerin kısmında görüyoruz. birincisi nori gerçekten bilbo gibi maceraya düşkün ve bu evrenin çocuksu tarafı olan hobbit kitabını andıran bir yapıya sahip. bir de gandalf olduğunu düşündüğümüz meteor adam gerçekten güzel rol yapıyor. şimdi gandalf gerçekte bir maia malum. ve sauron gibi maiar'ların aksine orta dünyaya gelmeye çok istekli değil. yine de görev olarak gönderiliyor. yani bi önceki bulunduğu yerde çok güçlü ve bilge olsa da dünyayı tanımıyor aslında. e geliş şeklinin de şoku var. o nedenle daniel weyman, burada çok güzel bir iş çıkarıyor diyebiliriz.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak dizinin atmosferi çok başarısız ve ana karakter olan galadriel bize hala geçmiyor. bu noktada da tercihlerin yanlış olduğunu söylemek mümkün. çünkü madem ana hikayenin haklarını satın almadınız keşke nori ve arondir gibi sonradan karakterler bulup evrenin büyük lore'una pek dokunmadan ilerleseydiniz. o şekilde eminim en azından insanların izlerken eziyet çekmediği bir sonuç çıkardı ortaya.

    yukarıda da inceleme videosu için link bırakacağımı söylemiştim. izlemek isterseniz de buradan göz atabilirsiniz.

    https://youtu.be/zdmg5_6gdjc

  • öğrencileri zehirleyen yemekhane.

    bu ülkenin geleceği öğrencilere nasıl bir muamele var görün istiyorum. gençlik ve spor bakanlığı'nda çalışanlar bu halkın vergileriyle bu halkın çocuklarının zehirlenmesine nasıl müsade ediyor görün istiyorum. bu sadece bir örnek ayrıca.

    asansör arızalarından, ölümlerden sonra bu rezaleti de çarşaf çarşaf medyaya yaymazsak bu öğrenciler sesini asla duyuramayacak. defalarca şikayet etmelerine rağmen bir sonuç alamamışlar. yazmam için ricada bulundular, desteğinizi bekliyorum.

    yemeklerinden çıkanların fotoğraflarını koyarken midem bulandı.

    üzgünüm sanırım bu sağlık vahşetini de +18 olarak paylaşmam gerekiyor.

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    edit: ekleme: yemekhane ücretsiz değil arkadaşlar, öğrenciler yurtlara 450 - 750 tl arasında aylık para ödüyorlar. devlet yurtları ucuz tutuyor diye öğrencileri zehirlemek zorunda değil (!)

  • (#108186099)

    şunu görünce aklıma takıldı bir araştırayım dedim.

    firma ekim 2010'da 300.000 tl sermaye ile istanbul perpa'da kurulmuş.

    tcmb enflasyon hesaplayıcıya göre bugünün parasına göre yaklaşık 750.000 tl'ye tekabül ediyor. o zamanın dolar kuruna göre de yaklaşık 210.000 usd ediyor.

    kurucu ortaklardan ilki safa sofuoğlu. aslında kendisi okey oyununu yazan kişi. anladığım kadarıyla oyunu bu arkadaştan satın alarak ve hisseden pay vererek kuruyorlar şirketi.

    diğer kurucu ortaklar sidar şahin, evren üçok ve iki kişi daha var ki bu saydıklarım belli ki esas sermayedarlar.

    demek ki şöyle bir şey var:

    evet sermaye önemli. türkiye gibi bir yerde bundan 10 sene önce oyun sektörüne yaptıkları yatırım da gerçekten göz kamaştırıcı... ama mesela onlar da marifetli bir yazılımcıyla ortaklık kurarak giriyorlar bu işe. kaldı ki sidar şahin daha önce oyun firması kurmuş, bu anlamda tecrübeli birisi... fakat safa sofuoğlu'nun yaptığı işte ışık görmüş ki böyle bir teklif yapılmış. neticede siz de çalışır ve iyi işler yaparsanız bazen kader yüzünüze gülebiliyor. safa bey hala ortak mı, şimdi bu işin neresinde bilmiyorum ama daha şimdiden özgeçmişe yazılabilecek çok parlak bir hikayenin kahramanı olmuş durumda. şirket tabi şimdi muhtemelen yüzlerce yazılımcıyla çalışıyordur. siz çalışın daha iyisini yapın. dandik(!) de olmasın o oyunlar.

  • işte o heykeli yapılan adamın savunduğu değerler
    sayesinde seni rencide eden adam yalandan da olsa yaptırımlara maruz kaldı. umarım anlamışsındır kenan kardeş.

  • "milli takıma alınmadığım için üzgünüm" demek kendi açısından masum ifade olduğu için kullanmaması gerekirdi. bunun yerine, "benim yerime haksız olarak tercih edilen bütün adamların yedi sülalesini *******, hakkımı da helal etmiyorum" dese daha iyi olurdu. herkesin anladığı dilden konuşulması gerekir.

    debe editi: selam. öncelikle böyle sığ bir entrynin debe'ye girmesinden dolayı özür dilerim. ama bana değil sedet'e kızın bununla alakalı. sizlerin bu entry'e oy verip, debe gibi ortalama entrylerin yer aldığı bir listeye sokmasını sedet sağladı. neyse şimdilik geçelim bunu, zaten bu konuda bir yere varamıyoruz ne kadar konuşsak da. kaldı ki yakında kanzuk sözlüğü dürüm yapıp yer.

    bu entry futbol tabanlı olmakla beraber, aslında bu ülkede adam kayırmanın, cehaletin, mayfacılığın, züppeliğin, karaktersizliğin, hırsızlığın her yere işlemesinden dolayı yazılmıştı.

    şimdi bu entry'de konuyu futboldan çıkarın. bir işe başvurduğunuzu ve o iş için yeterince de donanımlı olduğunuzu düşünün. ancak sizin yerinize, o şirkette çalışan bir müdürün çok sevdiği ve beş para etmez bir adamın alındığını düşünün. neler hissederdiniz acaba?

    ve daha bir çok alana çekebilirsiniz bu entry.

    şimdilik saygılarımla