hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    (nükleer enerji üretimi sonrası atıklardan bahsediyor)

    - derdiniz atıklarsa afrika orada? veririz üç beş kuruşu oraya göndeririz.

    --- spoiler ---

    yani ne diyebilirim, ne dersem bu korku filmini tam olarak izah edebilir gerçekten bilmiyorum. benim kelime dağarcığımın bittiği bir nokta burası. kan donması nasıl oluyormuş bu lafın sonunda anladım...

  • her ne kadar kille biçimlendirdiği heykeller olağanüstü bir nitelik arz etse de, bunların büyük boyutlarda ele alınmasını tamamen teknisyenlere ve asistanlara bırakması ve heykellere son rötuşlarını dahi atmaması düşündürücüdür. elbette deha, fikrin ve esinin içinde gizlidir yoksa işçilikte değil. gelgelelim bir dönem hayatına girip onun en önemli iki yapıtı calais burjuvaları ve cehennem kapısı işlerinde bariz emeği ve katkısı olan camille claudel'in maharetine yaslandığı kuşkusu rodin'in üzerinde dev bir gölge gibi gezinir.

    siyasilerle olan yakın ilişkisi, belli sanat cemiyetlerinin başkanlığını üstlenmesinden ötürü rodin, camille claudel ile olan çalkantılı birlikteliği sonrasında ona yaşam hakkı tanımamış, eserinin 1900'deki büyük sergiye girmesine engel olmuş ve 1913 yılında camille'i bir tımarhaneye tıktırarak ondan sonsuzcasına kurtulmaya çalışmıştır. zavallı camille tam otuz yıl heykel yapmasına bile izin verilmeden bu cehennemde yaşamaya mahkum edilmiş ve 1943'te de ölmüştür.

    bugün rodin müzesi'ne gidenler onun olağanüstü yetkinlikteki işlerini seyrederken, onların üzerinde camille'in ruhunun ve ellerinin dolaştığını hissedebilir. rodin ise 19. yüzyılın son on beş yılında tutkulu bir aşk ve iş ilişkisi yaşadığı ve kariyerinde onu zirveye taşıyan işlerin ne kadarının kendine, ne kadarının camille'e ait olduğunu sorgulatacak denli kuşkulu bir pozisyonda durmaktadır.

  • - oğlum bi kapat onu teyzenleri arıycam.
    - mp3 indiriyorum, 4 hafta 3 gün 19 saat sonra arasan olmaz mı anne?

  • --- spoiler ---

    seyyar satıcının bilmeden verdiği ibretlik ayar ;

    baktım adam tezgahın üzerine sermiş cd leri korsan albüm film falan satıyor, dur şuna bir piçlik yapayım dedim.

    kendi ismimi soy ismimi söyleyerek onun şarkı albümü var mı, varsa 5 tane alacağım dedim. heyecan yaptı bu amk olması lazım yeğenim diye daldı cd lerin içine

    15 dakika falan araştırdı bu cd lerin içinde bende içimden kıs kıs gülüyorum. ya dayı yoksa boşver uğraşma fazla dedim artık kan ter içinde kalmış olan satıcı dayı

    fırlattı elindeki cd yi ulan her gün yeni bir o. çocuğu çıkıyor hangisine yetişelim amk dedi.

    ne diyeceğimi bilemeden koşarak uzaklaştım beyler

    --- spoiler ---

    ahahaha.

  • dirkilmek.

    bu kelime bugün itibariyle lugatımda yerini buldu.

    bu detayı kim, nasıl, ne yaparken yakaladı lan? bu ülke beni cidden korkutmaya başladı.

  • "serbes açık cezaevine geçtikten sonra covid-19 salgını tedbirleri nedeniyle tahliye edilmişti."

    kaynak

    2017 yılında yüzde yüz kusurlu olarak 3 kişiyi öldür, 2020 de sokağa geri dön.

    benim için allahsızlığın en can sıkıcı noktalarından biri de tüm bu yaşananların bir bedelinin olmaması. adalet olsa belki biraz ama o da yok.

    sen takıl emrah, ye, iç, partile. 3-5 yıla bişiler yazarsın. kendimle hesaplaşma falan. oh, yuvarlanıp gidersin.

    dünya tam sana göre. bizler için zor.

  • murphy kanunları uyarınca, doğru insan tam da beklenmeyen anda çıkar aslında karşımıza.
    her kalabalık kutlamaya, üzerimize en kibar elbiseler, en içten gülücükler alıp gideriz.
    herkesin alnında ne yazar okumaya çalışırız, gel gör ki doğru insan, kafada takke, ayakta sabo terlik ve dizleri çıkmış bir eşofmanla bakkala indiğimizde düşen parayı yetiştirmek için arkamızdan koşan insandır.
    ya da otobüste cep telefonunu açık unuttuğumuz için tüm yolculardan azar işitirken, -ikarus otobüste ne abs' si- diyerek bizi kollayandır.

    doğru insanı ararken girilen şekil şemal, bizi onun için doğru olmaktan çıkarır aslında. en doğru en doğal olandır. bunu unutur, o bizi yüzlerce metreden seçsin diye şatafata boğarız kendimizi.yüksek sesle konuşuruz o ne kadar esprili olduğumuzu anlasın uzaklardan diye, pembe, morlara boğarız kendimizi elalem çok yakışıyor dedi diye, sosyal görünmek için bir merhabamız olan herkesi öperiz yol ortası rastlantılarında.

    bu sebeple bekleyiş kaybettirir aslında ha keza arayış da. çünkü gerçek, yağmuru seyrederken yalnızlığa ağlamaktır.
    doğru insan bu anı içten içe bilen ve bu anı silmek için emek verendir.
    oysa göremeyiz. çünkü yaptığımız şatafatın benzerini bekleriz ilk etapta.

    karizmatik bir merhaba bekleriz belki de o her bayram mesaj atanımızdır. 15 yıldır doğum günümüzü unutmayan ve sadece dost gördüğümüzdür.
    belki okulda sınav dönemi bize de fotokopi çektirendir.

    doğru insan biz teklif etmeden ders çalıştıran, hava soğuduğunda ceketini verendir.
    doğru insan yalındır, doğaldır. bunu bilmek bekleme süresini kısaltır.
    aramak ya da beklemek değil aslolan görebilmektir.

    herkes için doğru insan vardır, önemli olan omzunuza bırakılan ceketteki sıcaklığı hissedebilmektir.

  • bugun pediküru yaşlı bir teyzeye yaptırırken çok utandım. hemen bitsin istedim, kendime lanet ettim.
    onu o yaşta çalışmak zorunda bırakan sistemi falan suclayamiyorum ben. oldu bittiye getirip eve kaçtım beli o gün biraz daha az ağrısin diye.
    sırada bekleyen ergen gelip ablaya 'canim kaç kişi var' dedi mesela canım dedi. ben diyemem, bunlara takılırım.
    peki bu özelliğim başıma nasıl mı bela, kurumsal iş hayatında yönetici olamıyorum. hayatımi cehenneme çeviriyorum, insan ilişkilerim tek taraflı berbat. samimiyetle bütün kalbimi acabiliyorum onlarda benim ağzıma siciyorlar.
    keşke hepimiz yok olsak.

  • 'karanlıklar ülkesindeyim ışıklarım sende kalmış' nasıl bi sözdür allahım. elbette daha güzelleri vardır ama ilk sözlerini duyduğumda elektrik çarpmış gibi olmuştum. nur içinde yat müslüm baba.

    nerdeysen bir haber gönder
    diğer yarım yanında kalmış
    yaşayamam gelmezsen eğer
    yarınlarım hep sende kalmış

    ellerinde sıcaklığım
    saçlarında baharlarım
    yüreğinde umutlarım
    gözlerinde gözlerim kalmış

    karanlıklar ülkesindeyim
    ışıklarım hep sende kalmış
    çekilmeyen dertlerimleyim
    sevinçlerim hep sende kalmış

    (bkz: sende kalmış)