hesabın var mı? giriş yap

  • evdeki saat kendi bir saat geri almış, ablam da bir saat geri almış, kimse almamıştır diye ben de geri aldım şu an aylardan temmuz.

  • hala bazı sayılara doğru diyenlere golü atmıştır.

    bütün ülkeler vatandaşlarına para yağdırırken seninki iban vermiş, salgının ilk günlerinde akp'liler tanıdıklarını karantinadan kaçırmış, ilk günlerde bile sayılar zorla verilmiş, aytaç yalman'ın ölümünü saygı öztürk açıkladı diye kabul etmek zorunda kalmışlar, ilk vakayı sağlık bakanı 11 mart diye açıklamış ancak gencecik bir hemşirenin 7 mart'ta yakalandığı anlaşılmış (maalesef keybettik kendisini :/ ) ve 15 bin umreciye ülkeye giriş izni verilmiş, umrecilere ateş düşürücü verilmiş, gelen tepkiler üzerine mansur yavaş'ın da girişimiyle ankara'da yer ayarlanmış ve o umrecilerden 5 bin tanesi karantinaya alınabilmiş. daha yine ilk günlerde malzememiz yok diyen doktorlar soruşturulmuş ve gözaltına alınmış. hatta bir doktorun meslektaşlarına karşı yaptığı açıklama yayınlanınca başına gelmeyen kalmamıştır.

    bütün bunlar daha sadece başlangıç. 10 nisan'da yaşananlar, istenilen iban, belediyelerin yardımlarının engellenmesi ve banka hesaplarının bloklanması bunları saymıyorum.

    şimdi ibb başkanı diyor ki son yılların ortalamasına bakınca istanbul'da büyük bir ölüm artışı var diyor. nasıl oluyor bu? corona salgını varken veremden mi olacaktı bu yani? işte hep dediğimiz bu zaten, benzer artış diğer şehirlerde de.

    şimdi bunların verdiği sayılara doğru diyorsunuz bir de vah yazık!

  • amerika'daki 100 bin dolarlik modeli, turkiye'de yaklasik 300 bin dolardir. yani aslinda turkiye'de audi r8 satin almazsiniz, binali yildirim'in maasini odersiniz, size hediye olarak audi r8 verirler.

  • türk istiklalini, türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

    mustafa kemal atatürk'ün, kurtuluş savaşı'nı birinci ağızdan aktardığı ve o döneme kadar yapılan faaliyetleri özetleyen; 15 ekim - 17 ekim 1927 tarihleri arasında yaptığı tarihi konuşma toplam 36,5 saat sürmüş, sonrasında nutuk adı altında kitaplaştırılmıştır.

    yukarıdaki tanım da bu kitaptan alıntıdır.

    mustafa kemal atatürk'ün ölümünden yaklaşık 5 ay önce, 20 haziran 1938 tarihinde çıkan kanun ile 19 mayıs günü, 19 mayıs gençlik ve spor bayramı olarak kutlanmaya başladı. 12 eylül 1980'den sonra adı, 19 mayıs atatürk'ü anma gençlik ve spor bayramı olarak değiştirildi.

    aynı zamanda cumhuriyet halk partisi'nin de kurucusu olan mustafa kemal atatürk; kurtuluş savaşının fiilen başladığı tarih olarak kabul edilen 19 mayıs 1919'un yıl dönümünü gençlere armağan etmesinin yanında, yaptığı tarihi konuşmanın da son bölümünde gençliğe hitap etmek suretiyle, türk gençliğine verdiği önemi göstermiştir.

    bu sebeptendir ki gençliğe hitabe ve 19 mayıs, atatürk'ün gençlere ve gelecek nesillere olan güveninin adeta simgesi olmak gibi ortak bir noktaya sahip denilebilir.

    nutuk'un içerisindeki;

    --- spoiler ---

    sayın baylar; sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir çağın öyküsüdür. bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım.

    --- spoiler ---

    cümlesinden de anlaşılacağı üzere mustafa kemal atatürk; "yarınki çocuklarımız" dediği insanları, yani tam olarak bizleri dikkat ve farkındalığa çağırmış.

    bunu da, yine nutuk içerisindeki şu cümleyle yapmış:

    --- spoiler ---

    "memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet* ve hatta hıyanet* içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini*, müstevlilerin* siyasi emelleriyle tevhid edebilirler*."

    --- spoiler ---

    bayramımız kutlu olsun.

  • tıp literatürüne geçmemiş olsa da peter pan sendromu vardır . bu sendrom, büyümek istemeyen ve annelerine aşırı derecede bağlılık duyan erkekleri tarif etmektedir. sendrom kendini, genç kızlara eğilim şeklinde de gösterebiliyor.yaslanmayı durdurmayı istemek,zamanı durdurmayı istemek gibi seylerde içerir.dan kiley'in peter pan sendromu adlı kitabında bu kişiler için''o, eğlenceli, çekici, çok büyük bir sıklıkla da başarılıdır. ama bir ilişki içinde sizi düş kırıklığına uğratır, duygusal açıdan olgun değildir ve aşk ya da sorumlulukla başı derttedir. ve krize doğru gitmektedir..'' diye bahsedilmektedir.

  • uzun zamandır aklıma takılmış sorudur. gülünecek bir şey olabilir farkındayım fakat gerçekten merak ediyorum.

    şimdi biliyorsunuz milyarlarca gezegen var. ya bu gezegenler, galaksiler; bizde olduğu gibi birleşip başka komplike bir canlının bedenini oluşturuyorsa?

    hatta aklıma şu da geldi, biliyorsunuz kanser kontrolsüzce çoğalan ve durdurulamayan hücrelerdir. insanoğlu başka bir canlının kanseri olabilir mi?

    çünkü biz de kontrolsüzce çoğalıp içinde bulunduğumuz gezegene zarar veriyoruz.

    bilmiyorum çok garip gerçekten.

  • granül kahve diğer adıyla hazır kahve, halk dilinde neskafe olarak bilinir. geleneksel kahve tüketim yöntemlerinden farklı olarak özelliği suda tamamen çözülmesidir. burada tarihçesi ve üretimiyle ilgili detaylı bilgi mevcut. kaynağa göre; "özellikle dünya savaşları’nda askerlerin ayık ve dinç kalması gibi gereksinimler ilk olarak hazır kahvenin yükselişini fişeklemiş. bu dönemlerde çoğu reklam afişlerinde askerlere yer verilmiş."

    herkes vedat milör olmak zorunda değil tabi şu hayatta ama granül kahvenin sık tüketimi, kahve konusunda gelişmemiş bir damak tadına işaret eder. kimisi granül kahvenin lezzet dezavantajlarının farkındadır ama sunduğu avantajlara yenik düşmüştür. nedir bu avantaj: hazırlaması hızlı ve kolaydır. bir tatlı kaşığı kahveyi bir fincan kaynamış suya at, olsun bitsin. iyi kahve demlemek gibi bir know how'a ihtiyaç duymazsınız. ayrıca kahve tüketiminden sonra telve temizlemek gibi dertlerle uğraşmazsınız. fakat; kahvenin tadı öyle olmaz. granül kahve çok çok sınırlı bir damak tadı vadeder. koku, gövde, asidite ya da after taste gibi has kahveye ilişkin değişkenler anlamını yitirir. elde edeceğiniz yegane şey kafein şoklamasıdır. gelelim sağlık boyutuna. granül kahve sağlığa zararlı mıdır? konuyu araştırmadan önce ben öyle olduğuna emindim ama okuduklarımdan sonra kafam karıştı. internette farklı tevatürler var konuya dair.

    mesela şu kaynakta hazır kahvenin diğerlerine oranla daha sağlıklı olduğu iddia ediliyor. nedeni de çözülebilir granüllerin taze öğütülmüş kahvede bulunan zararlı "yağlı cisimleri" içermemesi olarak gösterilmiş. bu sayede kardiyovasküler sağlık üzerinde bir risk oluşturmuyormuş. ayrıca filtre kahveye göre %50 daha az kafein içeriyormuş. ilginç olan ise en zararlı olarak türk kahvesinin gösterilmesi. sebep: filtrelenmediği için çok yüksek miktarda zararlı cafestol ve kahweol içermesi.

    bu kaynak ise hazır kahvenin daha az kafein içerdiği bilgisini doğruluyor ama bunu bir risk olarak sunuyor. daha az kafein içerdiği için hazır kahvenin haddinden fazla tüketimi ihtimali artıyor. bu da asabiyet, hafakan ve uykusuzluğa sebep oluyor. ayrıca hazır kahve demir emilimi üzerinde de doğrudan etkili. yemek sırasında veya yemekten 1 saat sonraya kadar içilen hazır kahve demir emilimini çok ciddi oranda düşürüyor (kahvenin ne kadar sert olduğuyla orantılı biçimde). yemekten 1 saat önce alındığında ise demir emilimine etkisi olmuyor. hazır kahvenin işlenmesi sırasında ortaya acrylamide diye bir kimyasal bileşen ortaya çıkıyor. gıdalar 120 derecenin üstünde ısıtıldığında ortaya çıkan bir kimyasal bu. 2002'de keşfedilmiş. bunun da hayvan testlerinde kanserojen olduğu ve nörotoksisite ile ilişkilendirildiği ortaya çıkmış. ayrıca kadınlarda yumurtalık ve endometriyal kanser risklerini artırdığı bulguları var. hazır kahve oxalates isimli bir organik asit de içeriyor. bu da hiperoksalüri hastalarına oldukça zararlı.

    bu kaynak acrylamide risklerini teyid ediyor ve ayrıca bu kimyasalın sinir hasarı yapabileceğini ekliyor. hazır kahvelerde geleneksel kahvelere oranla bu maddenin miktarının çok daha fazla olduğunu söylüyor. yan bilgi olarak; bu kaynak da türk kahvesinden uzak durulması gerektiğini söylüyor; özellikle yüksek kolestrol ve ailede kalp hikayeleri varsa.

    özet: sanırım zehir dozda. kararında tüketildiği (günde 1 ya da 2 fincan kahve) sürece tüm sağlık riskleri her gıda için azalıyor. ama türk kahvesinin en zararlı kahve olduğu bilgisi benim için şaşırtıcı ve moral bozucu oldu. tabi yukarıda bulduğum bilgiler sade hazır kahve için geçerli. süt tozları ya da 3'ü 1 arada çözümleri çok daha az masum. farklı bulgular edinirsem editlerim. yeni kaynaklara açığım.

    edit:

    (bkz: ankara'nın coffee shop'ları)
    (bkz: support your local coffee shop)