hesabın var mı? giriş yap

  • algımızın sınırlarını tam olarak bilmemiz mümkün olmayabilir lakin onun bildiğimiz sınırlarından sözedebiliriz sanıyorum.

    temel sınırlar şunlar:
    - zaman sınırı.
    evren 14 milyar yaşında lakin bizler sadece 100 yıl kadar yaşayabiliyoruz. demek ki toplam zamanın sadece %0.00000007'sinden haberdarız.

    - mekan sınırı.
    kainat bugünki hesaplara göre kabaca 25 milyar ışık yılı genişliğinde, oysa bizler dünya üzerinde kabaca 13 bin metre çapında bir küre üzerinde yaşıyoruz. dandik bir modellemeyle evren'i de küre kabul etsek mekan sınırımız yüzde işaretinden sonra elli altı 0 ve bir tane de 1.

    - duyu sınırı.
    görme duyumuz tüm elektromanyetik spektrumun, atıyorum, on milyonda birini algılayabiliyor herhalde. kulağımız sadece 20-20000 hertz arasını duyuyor ki bu da hava moleküllerinin boyurları ile sınırlı ses dalgaları içerisinde, bunu da atacağım, on binde bir falandır. koku ile ilgili yorum yapamayacağım, her kokuyu algıladığımızı farzedelim. dokunmak da çok karışık onu da geçtik. o halde duyularımızla algıladıklarımız toplam uyaranların yüz milyarda biri, %0.0000000001 oldu.

    demek ki tüm evren'in 10^58'de birini, tüm zamanların 10^9'da biri bir süre boyunca tüm uyaranların 10^11'de biri ile algılayabiliyoruz. her şeyin 10^78'de birini yani.

    tüm samanyolunda bir proton.

    tabi tabi, şüphesiz ki askın dili evrenseldir.

  • reklam kokuyor diyenler sanirim haluk levent'i pek takip etmiyor..

    arabayla uzun yol giderken gectigi bir kasabadan bahsedince "abi bi ugrasaydin da cayimizi icseydin" diyen adamin yanina "iyi peki koy cayi, geliom" diye ugrayan adam bu..

    adam gibi adam.. insan gibi insan..

  • turabi tavlayı yaparken kameralar neden göstermedi. hadi yaparken göstermedi o kadar ufak yuvarlak tahta parçalarını nasıl yaptı. hadi yaptı diyelim nasıl boyadı. hadi boyadı diyelim nasıl o kadar düzgün birlestirdi. hadi birlestirdi diyelim zarı nerden bulcak. zarı buldu diyelim ben yine de turabinin aq.

  • bilişsel davranışçı teoriye göre depresyonun temelini olumsuz otomatik düşünceler oluşturur. bu düşünceler kişinin kendisi, çevresi ve geleceği ile ilgili temel inançlarının anlık zihinsel yansımalarıdır. sanılanın aksine bu düşünceleri yok saymak, bastırmaya çalışmak (represyon) ya da bunlarla aşırı uğraşmak (ruminasyon) sorunun ancak ertelenmesine ya da derinleşmesine neden olur. aynı kurama göre kişinin olumsuz otomatik düşüncelerini tanıması ve sonrasında karşısına alternatif düşünce koyabilmesi terapide ana prensiptir.

    örnek vermek gerekirse x şahsının sevdiği y şahsının kendisine selam vermemesi üzerine "y beni sevmiyor, zaten kim yüzüme bakar ki?!" şeklinde düşünmesi olumsuz otomatik düşüncedir. ardindan "y'yi hiç bir zaman kazanamayacagim, beni kesinlikle beğenmiyor." diye gününü geçirmesi ruminasyon olur. bunun yerine olumsuz düşüncenin, temel inançlar-şemalar gereği zihnine düşen bir yansıma olduğunu farketmesi, bu düşünceler yerine "y'nin dikkatini çekmek icin neler yapabilirim?" şeklinde harekete yönelik, kanıtlanabilir, ölçülebilir bir alternatif düşünce oluşturması basit bir örnek olabilir.

    tabii ki üstteki örnek çok basit bir örnektir. daha karmaşık sorunlar ve temel inançlarla ilgili çalışmalar kisiye özel çalışmalar gerektirir. terzilik gibidir. bunun için profesyonel yardım gerekebilir.

    edit: hedeler sözlükte bulunabilecek şekilde düzenlendi.

  • durduk yere sevgilimle aramı açmıştır... rastgele aldığım 1 lt coca cola şişesinin ambalajında eski sevgilimin adı yazıyormuş. hiç dikkat etmedim. açıkçası sikimde de olmaz hani. buzdolabının önünde, bir kola ambalajında kendi adımı arayacak kadar sıkılmadım hayattan henüz... neyse eve gelince film koptu tabi.

    - aşkım bu kolayı yanlış almışsın...
    - light mı istiyordun?
    - hayır, üzerindeki isim yanlış?
    - ne ismi?
    - eski sevgilinin ismi...
    - nerden çıktı şimdi eski sevgilim?
    - sana sormalı, baksana onun ismi olan şişeyi almışsın...
    - kızım sen manyak mısın türkiyede her üç kızdan birinin adı gizem. elime yakın olanı aldım. denk gelmiş işte...
    - ben içmem bunu.
    - iyi içme ben içerim.
    - içersin tabi...
    - la havle.

    bir de ismin altında daha küçük puntolarla " ile paylaşmak için" ibaresi eklemişler... ya neyse bişey demiyorum...