ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
adresi bulamayan kuryenin telefonla araması
-
buna canı sıkılanın başka derdi yoktur.
beni de arayan oldu birkaç kere. tarif ediyorum geliyor. konum atıyorum geliyor. canları sağ olsun.
de'lerin yazılışına takmış güruh
-
odamı yeşile boyamış.
o damı yeşile boyamış.
o, damı yeşile boyamış.
o da mı yeşile boyamış?
yukarıdaki 4 cümlenin anlamı da aynı diyorsanız benim daha söyleyecek bir şeyim yok. de/da, noktalama işaretleri, her ne geliyorsa aklınıza dilde olmasının bir nedeni var işte, niye kullanmamak için bahane üretiliyor anlamıyorum!
caz tarihinin en iyi performansları
-
latino ama mükemmelo :
michel camilo, valla dinleyin es geçmeyin, sevmezseniz megabyte'ınız iade:
https://www.youtube.com/watch?v=aln0buko5uy
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
bir gün netten tanıştığım bir arkadaşımla istanbul film festivali'ne gitmek için plan yaptık. messenger üzerinden telefonlarımızı aldık. film günü için sözleştik.
ertesi gün taksimde buluşmadan bir saat önce son durum nedir diye aradım, telefonu meşguldü. herhalde işi vardır dedim, yola çıktım. taksim'e gelirken yine aradım yine meşgul, ardından üç dört defa daha ard arda aradım hep meşgul. 5-6 aramadan sonra ekildiğime kanaat getirdim. içimden de ertesi gün msn'de atacağım nutuku planlamaya başladım. sorumluluktan girdim, insana saygıdan çıktım, aklıma geldikçe sinirlendim, sinirlendikçe tasarladığım cümleler sertleşti.
bir yandan da sinema salonuna yürüyorum. o arada tanımadığım bir numara aradı, "naber napıyorsun ben geldim sinemaya" diye. bir anda dumur oldum kafamdaki tüm kurgu iptal oldu. sonra aradığım numarayı tekrar kontrol ettim. meğer msn'de görüp kaydettiğim numara kendi numarammış.
bazen böyle mallıklar yapıp üstüne sinirlenebiliyorum kusuruma bakmayın :/
bütün köpekleri peşinden koşturan harf
-
(bkz: hava şartları sebebiyle linci erteleyelim)
debe edit:
meraklısı için türk sinemasına dair naçizane inceleme yazılarım.
(bkz: hayallerim aşk'ım ve yeşilçam)
(bkz: türk sineması'nda seri filmler)
(bkz: ticari türk sineması ve kostüme filmler)
(bkz: toplumsal/toplumcu arabesk filmleriyle o. gencebay)
(bkz: türk sinemasında iç göç ve gecekondu sorunsalı)
(bkz: türk sinemasında erkek starlar ve son imparatorlar)
(bkz: türk sinemasında kadın starlar ve son imparatoriçe)
en büyük şaban
kemal sunal filmlerinde natuk baytan ekolü
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"diyarbakır'ın yıllardır doğunun parisi olmasını beklerken, paris batının diyarbakır'ı oluverdi..."
çanakkale savaşı
-
mustafa kemal ömrünün en kritik anlarindan birini yasadigini simsek gibi kavramisti.
alayi on dakika mola icin geride birakmisti. simdi düsman ona kendi askerlerinden daha yakindi. isin daha kötüsü suydu ki eger düsman mustafa kemal'in simdi bulundugu yere gelseydi dinlenmekte olan alay, bütünüyle panige ugrayabilirdi. mustafa kemal'in sikisan dehasi bir anda en güzel kurtulus caresini buldu.
kacan eratin önüne dikilerek:
- düsmandan kacilmaz! diye haykirdi.
askerler:
- cephanemiz kalmadi, diye söylendiler.
- cephaneniz yoksa süngünüz var!
bunu söyleyen mustafa kemal, hemen askere:
- süngü taaak! kumandasini verdi ve arkasindan da:
- yere yat! emrini vererek onlari yere yatirdi. türk askeri süngü takip yere yatinca düsman da yere yatti.
mustafa kemal, bundan sonra, alaydan ilk yetisenlerin hemen "mars mars"la bulundugu yere gelmesi icin emir subayini geriye kosturdu. iste onun kazandigi bu an, canakkale'de conkbayiri zaferinin altin kalemle tarihe yazilmasina sebep olmustu.
"bir koca muharebenin ufacik bir lahzaya bagli oldugunu, hatta bir memleket hayatinin fena kullanilmis bir an yüzünden tehlikeye düsebilecegini, burada oldugu gibi iyi kullanilmis bir anin ise bir muharebenin ve bir vatanin mukadderatini iyilestirecegini o dakikayi görür gibi canlanmis bir ifade ile duymak insanin tüylerini ürpretiyordu."
kutsal isyan, cilt 1, sayfa 499
lozan'ı zafer diye yutturmaya çalışıyorlar
zara'nın domuz derisi etek satması
tüm maaşlarda ciddi artış yapılacak
-
en fazla iki ay sonra maaşların erimesine, market ve tüm fiyatların şimdikinin çok çok üzerine çıkmasına neden olacak. 2 dünya savaşında almanların 1 çuval parayla bir ekmek alması gibi.
seda sayan'ın oğluna 12 milyon dolarlık hediyesi
-
ülkede kimlerin nasıl zengin olduğuna bakılınca şaşırtmayan hediye. özenilecek birşey değil..
bana 12 milyon dolar verseler seda sayan gibi bir annem, nihat doğan gibi bir sevgilisi olsun istemezdim. yazık çocuğa, milyar dolarla bile kapatamazsın bazı şeyleri..
çok şükür annem gibi bir annem var, şanslıyım. 1000-0 öndeyim..
dört eşli araplar evliliği nasıl yürütebiliyor
-
nasıl yürüttükleri hiç umrumda değil ama türkiye’de nasıl yürüteceklerinin tartışılmaması için oy vermeye gidiyoruz.
kadınlar özgürlüklerine sahip çıkmak zorunda!