hesabın var mı? giriş yap

  • ne zaman göz önünde bir yerde olsa sözlük çöküyor. geçen konferansa geldi okula o zaman da yavaşladı. televizyona çıkıyor sözlük kepenk indiriyor. evinde bir dinamoyla sözlüğü ayakta tuttuğunu düşünüyorum. fare gibi giriyor tekerleğin içine, koşuyor sanki.

  • ingiliz gemisine binip sıçan gibi ülkeden kaçan adama ne diyelim?
    hadi tamam sizin istediğiniz gibi olsun; yerli ve milli hain.

    t: akpli cümlesi.

  • ortaokula giderken bi halil vardı, en yakın arkadaşım. herifin bırak konuşmasını, hayatını slow motion yaşıyor pezevenk. sınıfça erdek'e gittik denize. bu mal açılmış boğuluyor, biz sahilde bunu seyrediyoruz, bu dalgaların arasında kaybolup geldikçe bir şeyler söylüyor "beeeennnnnn" kısmını anlıyoruz da kalanını anlamıyoruz. "ben boğuluyom" diyormuş meğer, ulan imdat de bir şey de, panik yap, çırpın di mi? yok, herif ölürken bile mostrayı bozmuyor abi, yavaş yavaş ölüyor adam, ağır ağır, saçı bile bozulmadan ölüyor suyun içinde. allahtan hocalar gitti de kurtardı, ben olsam bırakırdım orda.

  • "saatler önce evlilik teklifi aldığım mutlu günümü mahveden onca yazar" diyerek gerekli yerlere göz dağı vermeyi ihmal etmemiştir.

    sevgili alexandra,

    sen sözlüğü şu anki haliyle gördüğün için belki de anlam veremiyorsun olup bitene. “nedir bu tantata bu gereksiz, çocuksu ve %90’ı cahil barındıran site için” diyorsun belki kendi kendine. hep böyle değildi buralar alexandra. kimisi kişiliğini inşa etti burada. filmler izledi, şarkılar dinledi. tartıştı, öğrendi, tanıştı, dertleşti. tabii bunlar yaşanırken sen henüz çocuktun. o güzel şeylerin hepsi vaktiyle yaşandı burada. sonra kanzuk ticari hırsları uğruna hepsini tek tek mahvetti, ama o başka bir günün konusu.

    burası her geçen gün ne kadar yozlaşmaya, kokuşmaya, iğrençleşmeye devam etse de, sırf geçmişin hatrına bile olsa bazı korumacı reflekslerimiz var. gördüğün yazarların yazar olmak için ne kadar beklemesi gerektiğini biliyor musun alexandra? çok. 10 entry girip senelerce bekledi insanlar. sen ise kuyruğun en önüne kaynak yapan kişi oldun. sence bu hareket, tüm o insanlara saygısızlık değil mi alexandra?

    londonphile meselesi gelelim. bu yazar seninle tartıştıktan sonra sebepsiz yere uçuruldu. bu kişi sana hakaret etmedi. senin yazdığın yazıyla ilgili bir yorum yaptı ve sözlük doğasınca bu onun en doğal hakkıydı. “benim haberim yok, ben yapmadım” demenin hakkın olduğunu düşünmüyorum. sence burada ufak da olsa bir sorumluluk kabul edip bunun neden olmuş olabileceğiyle ilgilenmen gerekmiyor mu alexandra? gazeteci ruhun da mu merak etmiyor bu esrarengiz olayı? bu kişi uçuruldu ve tüm entryleri çöpe gitti. belki de senelerce yazdığı yazılar, notlar hepsi gitti. sence bu hareket insanların emeğine saygısızlık değil mi alexandra?

    biz türkiye’nin yorgun insanları, ekonomik olarak batık, psikolojik olarak çökük insanlarıyız. biz neden bu hale geldik biliyor musun alexandra? çünkü bizi bu hale getirenler torpille, adam kayırmayla, elindeki gücü kullanarak başkasını haksız yere ezerek bizi bu hale getirdi. ve siz dün gece bizi bu hale getiren olayların mikro bir örneğini bize sundunuz. bizi 2 ekmeğe muhtaç eden adamlarla aynı karaktere sahip olduğunuzu gösterdiniz.

    edit: sözlük cevap vermiş:
    ---- “yazar kendi tercihiyle hesabındaki entry’leri silip tek entry’sini bırakarak hesabını "yetersiz entry profili" haline getirmiştir. bu doğrultuda, hesabı iddia edildiği üzere kişisel sebeplerle değil yetersiz entry profili ve tarihçe sebebiyle kapatılmıştır. torpille yazar alımı olarak ifade edilen konu ise ekşi sözlük'e emek vermiş kişilerce referans verilen, bilinen ve tanınan kişilerin yazarlığa kabulü 2004 yılından bu yana var olan bir durumdan ibaret.” ----

    siz de ne tesadüf ki “yetersiz entry profili” sebebiyle londonphile’ın hesabını tam o tartışmadan sonra kapattınız. insanlarla dalga geçer gibi cevap veriyorsunuz. yetersiz entry profili olduğunu gece 5’te mi fark edip kapattınız hesabı?

    açıklamaya dair tek tatmin edici şey sözlüğün 2004’ten beri omurgasız olduğunu öğrenmemiz oldu. böyle bir cevap vermek yerine hiç cevap vermeseniz çok daha iyi olurdu.

    bu cevaptan sonra benim gördüğüm, olayda en suçsuz insan alexandra. her şeyi eline yüzüne bulaştıran yönetimin kurbanı olmuş. mini diktatörlüğünüzde size başarılar. ben gidiyorum. unutmadan. ssg sen de ideoloji rolleri kesme kimseye artık. ikinizin de tek efendisi para.

  • gece 2 suları...

    ben: öğğğğürrrehhh öğğğürrrehhhh... anniii... annieee

    annem: aman oğlum n'oldu?

    ben: ehhhhöğğğ...

    annem: kuzum n'oldu? hamdi uyan... çocuk çok fena

    baba: ....

    annem: uyan çocuk istifra ediyor...

    baba: haynn... istifra mı ediyor? eder tabi... it duruyor bunlar durmuyor. güneşte gez, top oyna terle, kola cips, cips kola, kola cips... celibon... terli terli... güneşin altında... kola cips, cips kola ....

    ben: öğğğğğüüüreeeehheeyyy.....

    annem: yavrum gel banyoya...

    baba: bi' daha kola içmeyeceksin lan... kola cips, kola cips, kola cips... ne lan bu????? yok artık kola mola....

    ben: öğğğğüüüüeerrriyyyyy... (içses: annemi daha çok seviyorum)

  • insanın canından can koparan illet. zihinsel ve bedensel engelli ağabeyim var bu hastalığa muzdarip. başlarda ne yapacağımızı bilemiyorduk tabi öyle dolu dolu mevsimler geçip gitti ki her nöbette binbir tecrübe ediniyorsunuz.

    ola ki bir otobüste bir kafe de ya da sokakta nöbet geçiren biri olur ya da ailenizden bir kişi de olabilir yapacağınız tek şey hastanın nöbetini rahatça atlatmasını sağlamak.

    şayet sokaktaysanız o çırpınma esnasında başını yaralamaması için kafasının altına kazak ya da yumuşak bir şeyi dürüp yastık gibi koyun.

    hastayı yan çevirin bu çok önemli çünkü nöbet esnasında salgıladığı tükürükler köpükler nefes borusuna kaçabilir ve ölümüne neden olabilir. beyin sürekli salya ve köpük üretiyor.

    kesinlikle kuru soğan koklatmak sarımsak koklatmak su içirmek yüzünü ellerini yıkamaya çalışmak gibi eylemlerde bulunmayın. onun sizden tek isteği etrafının bomboş olması (malum burası hastaya müdahale edeyim derken ölümüne sebep olan insanların ülkesi) ve kendisine müdahale etmemeniz. bırakın nöbetini rahatça geçirsin.

    bazı nöbetler 2 dakika bazıları 5-10 dakika sürüyor. hasta krizin başladığı ilk an acı ve ağrıdan dolayı inler sonrasında güçlü bir çırpınma vücudun kaskatı kesilmesi başlar gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oluyor şakaklarındaki damar daha belirgin ve kalp atış hızını bu damardan görebilirsiniz. kriz bittiğinde ağızdaki tükürük dışarı atılmaya devam ediyor bir beş dakika kadar. bilinç kapalı sürekli bir uyku evresine geçiyor sonrasında. beyin krizi atlattıktan sonra bu uyku evresinde hastanın birkaç saniye aralıklarla ses çıkarması normal. yani sesten kastım hırıltılı bir off gibi.

    krizin başlaması ve bitmesi sonrasındaki evreler derken nöbet geçiren kişinin eski haline dönmesi 35 dakikayı buluyor.

    hastanın bilinci geldikten sonra ona su verebilirsiniz biraz. bir de o uyuklamalı yarı baygın haldeyken sürekli soru yağmuruna tutmayın hatta hiçbir şey sormayın size cevap verecek metanette değil çünkü. bir 10 dakikaya kendine gelecektir zaten.

    böyle işte bu hastalık. kardeşimi o kadar çok seviyorum aramızda hiçbir kan bağı olmamasına rağmen annemden kendi öz kardeşlerimden daha çok hem de. o üvey babamın ilk eşinden olan oğlu öz annesinin ölmesi için çamaşır suyu içirdiği bir çocuk senelerce babaannesinin patik örüp pazarda satarak geçimini sağladığı alkolik kumarbaz bir adamın oğlu. annemin benden çok sevdiği altını bezlediği her gün her dakika üzerine titrediği misler gibi kokan kardeşim. armağanım. bazen düşünüyorum da bu aileyi bir arada tutan tek bağ o sanırım. canım kardeşim. sevgi neydi sevgi emekti.