hesabın var mı? giriş yap

  • okudum bayağı bir yazılanları, yani güldüm ve sinirlendim. şimdi ben de evlilik hazırlığında -külliyen yalan! hazırlanıyorum diyip diyip, orada burda içip günümü gün ediyorum :)- bir türk kadını olarak, hem de türk olmayan bir erkekle evlenecek birisi olarak bu mitlere cevap vermek istiyorum.

    kızın ailesi her şeyi istiyormuş: iki tarafın da ailesi bir sürü şey istiyor. bak bakalım, annene biz düğün istemiyoruz deyince ne diyecek! önemli olan "biz bunu, şunu istiyoruz/istemiyoruz" diyip dediklerinin arkasında durmak. daha düğünde asgari müşterekte buluşup, çift olarak davranamıyorsanız, bakın bu evlenmemek için her dilde, her kültürde çok iyi bir neden olabilir!

    ya bu arada düğünü damat tarafı öder geleneği çoğu yerde var. yok kız tarafı kitliyor falan diye bağrınmışsınız. bakın öropanın merkezinden bir almanla evleniyorum, adamın babası olmayan düğünün masraflarını ödemeye çalışıyor. yani durum vahim, ortada düğün yok, istemiyorum, yapmıyoruz, adam hala bir şey ödemesi gerektiğini düşünüyor. en son, "nikahtan sonra meyhaneye gidicez, çok istiyorsa hesabın büyük bölümünü ödesin" falan dedim de kurtuldum. evlilik geleneklerimizle ilgili bana sorduklarında hani takı merasimi oluyor ama takmak zorunda değilsiniz dedim ezile büzüle. sandım ki hani para istiyormuşum gibi oluyor, çok ayıp falan. sonra bakmışlar, bir bilezik fazla ucuz olur iki tane alalım demişler. çok güldüm yeminen. meğersem almanya'da da para veriliyormuş, altın değil de nakit yani.

    kızın ailesinin her işe karışması: bakın bu konuda ben de çok kırgınım. annem hiç geleneksel bir insan değildir ama yine de bir iki kere fena kavga ettik. "ne demek düğün istemiyorum" ile başladı "ne demek gelinlik giymeyeceğim" ile devam etti ve daha bugün "siz berlin'e taşındığınızda tabi gelirim evi yerleştirmeye, eksiğinize gediğinize bakmaya" diye süregeliyor. telefonda konuştuk partnerimle, "benimki de yerleştirmeye gelmek isteyecek, senin anneden bile çok karışır. ikimiz de kafayı yemek istemiyorsak, bir şekilde kandıralım da ikisi de gelmesin" dedi. sonra da ikisi de gelirse hangi farklı şekillerde çıldırırız diye düşünüp güldük eğlendik.

    yani tutturamadınız arkadaşlar, aileler en öropalısında bile karışıyor. karışması da problem olmamalı aslında. evet, çok stres yüklüyor insana ama çift olarak tek stres kaynağı aileniz olmayacak, bunun karşısında beraber duramıyorsanız, bir problem var demektir.

    yazılacak çok şey var da, hoşuma gitti bu yazma işi, diğer başlıklara da kalsın biraz.

    kısaca siz eril egonuzu türk kızı üzerinde gösteriyorsanız, elaleme gösterişim olsun diyecek biriyle evlenmenin norm olduğunu kabul ediyorsanız, kalıplar dışında evlenebilecek kadar gücünüz yoksa, evlenmeyin.

    sen bütün kadınların senden bir şey koparmaya çalışan, ailesiyle sülalesiyle seni söğüşleyen fesatlar olduğunu düşünüyorsan, evlenme, bulaşma hiçbir şeye. nasıl bir sevgisizlik, nasıl bir kadın düşmanlığı aklım almıyor. yani adam evlenecek ama karşısındakinin sülük, fesat bir canavar olduğunu düşünüyor. sizin aşiret sizi beşik kertmesi mi yapmış ne yapmış? sevgisizlikten içiniz mi çürümüş ne olmuş? ya da daha olası olanı, hayatınız boyunca ataerkinin bütün nimetlerinden yararlanmışsınız da, şimdi sizden bir şey istenince çileden çıkıp, kadınlara mı çatıyorsunuz?

  • elektrik akımları içinde uyusun dediğim dahi.
    günümüze uyarladığımızda tesla çapulcudur, edison ise akepelidir.
    onun için severiz tesla'yı.

  • kaliteli bir öğretmen sınıfındaki öğrencilerden hediye beklemez, zaten zor geçinen insanların masraf yapmasına izin vermez. nerde cicili bicili hediyeler ile mutluluk pozu satan öğretmen varsa işini layıki ile yapmayan gösteri budalası tiplerdir. hediye konusunda çok değerli bir hocamız "aileleriniz sizi maddi olarak güç bela okula gönderiyor bu yüzden bana sakın hediye almayın bana en büyük hediye sizlere bir şeyler katmak, vatana millete faydalı bir insan yetiştirdiğimi görmek derdi. "

  • tutunacak bir dalınız, bir zihin eğlenceniz yoksa sosyopat, psikopat, ruh hastası, en hafif haliyle depresif bir yetişkin olmanıza sebep olacak durumdur. birbirini seven, birkaç küçük yüzeysel çatışma haricinde birbiriyle sorunu olmayan başka ebeveynleri gıpta ile izlersiniz.

    kendi evinizde ise taraf tutmak, tarafların arasını yumuşatmak, veya kimse size çatmasın diye hayalet modunda yaşamak zorundasınızdır. hanenizde huzur bulmamanıza bağlı olarak iç huzurunuz da yoktur.

    ben okumayla kurtuldum bu cendereden. -okumaktan kastım örgün öğretim değil, edebiyattır- okumayla ve yazmakla hayata tutundum. kimisi içkiyle tutunur, kimisi kumarla, kimisi kendini uçak moduna almakla, kimisi de kanla, cinayetle. ne olursa olsun kafada birkaç tahta hep eksik kalır.

  • dunyada bircok sehirde koruma altında olan, yeni bina yapımına izin verilmeyen turistik bölgelerdeki eski şehir kavramının ülkemizde ne yazık ki bölük pörçük olması durumu.
    istanbul için tarihi yarımada 100 sene önceki haliyle korunmuş olsaydı, sultanahmet, topkapı, haliç, fatih suriçi bölgeleri eski görünümünde olsaydı nasıl olurdu acaba?
    medeniyetler beşiği anadolu coğrafyasında her yer gecekondu. göz kanatan mimari, izinsiz kacak yapıyla dolu.