hesabın var mı? giriş yap

  • - zor be anne çok zor...

    - neyi zor eşek sıpası... okulda yedinci senen bu.

    - ehehhe... finaller biraz şey oldu da...

  • uçakta olmuş başka yerde olmuş hiç farketmez. türkiye gerçeğidir.

    vakti zamanında ( bu yaz başı ) adanaya gidecek uçağa binmek sebebiyle kadıköyden iett otobüsüne bindim ki sabiha gokcene gideyim. sabahın 7 si falan. 2 tanede müptezelligin dibine vurmuş kafaları beton olmuş gençte bindi. tabi mevzu para vermem beleş binerime döndü. şöföre ana avrat sövmeler keserim lan gırtlağını tarzında muhabbetler. tabi şöför amcam dayanamadı koca otobusu içindekilerle durdurdu polisi çağırdı. otobustekıler galeyan - hadı gıdelım ucaga yetısecegız , bız sızın kavganızı seyretmek zorundamıyız falan. polis geldi gençler sakin olun adam olun minvalinde kelimeler söyledi basti gitti. ne zaman ki elemanlar pendik civarinda inmek için hareketlendi o zaman film koptu. arka kapıdan gelen iki eleman on kapıdan yolcu alan soforu cektı dısarı cıkarttı. rahat 60-70 olan otobusten ben ve bir genc cocuk dısında bır allahın kulu ınmedı. ben kı boyle durumlarda belayı direk ustume cektıgımden alıskınım. cocuklardan bırının salladıgı kemerın tokası kaşıma geldı ıkıncı salladıgı kemerı savusturdum benı pas gectı otobusun camını tuzla buz etti. hala otobusten ınen bir kisi yok. hea sonuc ne oldu. sofor amca bıraz hırpalandı ama 2 muptezelin anasının amınıda pendık koprusu asfaltına gomduk 3 kişi.

    bu uçaktaki yaşananın da pek farkı yok.

    gercı olan bızım kaşa oldu. o şekilde toplantıdan toplantıya girdim : )

  • 90'ların o müzikle, sanatla dolu romantik ortamında kimleri dinlemişiz diye düşündüren adam.

    hakan peker'in zaten vasat bir sesi vardı. şöhretin kalbinin unkapanı plakçılar çarşısında attığı, kaset ve cd'lerin milyonlar sattığı dönemde tanıdık kendisini... "ateşini yolla bana..." şarkısının sözleri efsanedir. hala tribünlerde söylenir. ancak genel anlamda hakan peker'in şarkıları oldukça vasattır. "hey corç versene borç" diye şarkı yapmıştır. esas mesleği dans etmek ve dans eğitimi vermekti bu adamın yanlış hatırlamıyorsam.

    üst satırlarda bir arkadaş tayfun duygulu'nun bir linkini vermiş. açıp bir iki şarkısını dinledim ve çocukluğumda müzikten hiç anlamadığıma karar verdim. şu adamın sesi ile tarkan'ın kalitesini bir tutacak bir gaflete düşmüştüm çünkü ben de...

    90'lar böyle bir dönemdi işte... bir şarkıyla, bir gecede şöhret olunuyordu. tayfun "hadi yine iyisin", mirkelam "her gece", burak kut "benimle oynama", ozan orhon "saman alevi", ferda anıl yarkın "sonuna kadar" ile kaldı. ikinci bir şarkısını söyle desen, baya düşünmek gerekir. yine de öyle zengin bir müzik piyasası vardı ki, iyisiyle kötüsüyle romantikti, güzeldi. o hengameden tarkan gibi süperstarlar çıktı. yıldız tilbe gibi söz yazarları çıktı.

    şehrazat, sezen aksu ve aysel gürel gibi kaliteli söz yazarları fabrika gibi çalıştı. çünkü talep vardı.

    hakan peker'in bu hırçınlığını ve egosunu yine 90'larda parlayıp sönen çelik erişçi'ye benzettim. o da geçenlerde sosis satan adamla bir değilim gibi bir laf etmişti. bu şöhret çok garip bir şey. bir zamanlar şöhret olup köşesine çekilen insanlara saygım var. (bkz: sibel alaş) (bkz: bora öztoprak) (bkz: bendeniz) (bkz: deniz arcak) v.b.

    bir de böyle kabullenmeyen, kendini hala o günlerde gibi hisseden adamlar var. şarkıcılık kafası gerçekten başka bir şey.

  • tehlike anında otonom sistem üç tepki verir: kaç, savaş, donakal.

    bir kısım kaçtı, savaşanlar muhtemelen silivri'de yahut perde arkasında, büyük bir kısım donakalmış vaziyette. ellerinde çekirdek, tv'den başkalarının hayatlarını izler gibi kendi sonlarını izliyorlar.

  • serefsizler 30 gun izin bile kullanmadan calisilirsa mesaisiz verdigi fiyati soyluyor. sonra da eleman bulamiyoruz diyor.

    haftada 45 saat mesai calismanin aylik karsiligi 4250tl zaten, sen kimi kandiriyorsun emek hirsizi.

  • biz onlarin 1400 yil onceki halini goruyorsak onlar da bizim 1400 yil onceki halimizi goruyorlar. tam da hz muhammed donemine denk geliyor. cekip gondersinler bize hd bi video. ogrenelim gercekleri. kurtulalim su dertten amk.

  • şu entryme #35563826 cevap olarak "aptalsın ayrıca köylüsün" yazmış yazar-ımsı. olmamış bu ama, bir daha yapmayı denesinler. hahahha köylüyüm balım ben ya. hiç de utanmadım bak, sıkıntı yok köylü olmakta. o alevi bu kürt öteki köylü...ne yapalım lan hepimiz sizin gibi beyaz türk değiliz. halkız biz ve direniyoruz. uymadıysa git bayrak salla kazlıçeşmede. ha bu arada fransız lisesi mezunuyum, 3 dil biliyorum, avukatım, ama hiç de koymaz çöp de toplarım şalvar giyer hasat da toplarım...sonradan olma burjuva kafalarıyla gelme bana. köylü olmak onurdur yeter ki sonradan görme olmayayım.

  • lisedeyken edebiyat hocası "17 yaşında herkes şiir yazar 30'unda da yazan gerçek şairdir" derdi.
    onu hatırladım. sanırım tam tanım şu oluyor:
    gerçek metalci.

  • ali ismail korkmaz'ın linç edildiği videoyu izlemediği için "linç" tanımını osuruktan yapan, eğitimli bir zevke sahip olmadığı için de yavuz bingöl'ü "sanatçı" zanneden, bu ve bunun gibi tüm basiretsizliklerini gördükçe kendisini "usta" veya "dünya lideri" olarak nitelemesine şaşıramadığımız bir amcanın sözleri.

  • her ne kadar türkiye'de riskli ve arkanızdan; helvanı yeriz artık gibi heves kaçırtan sözler duysanız da iki tekere binmenin zihinsel açıdan faydalarına bir bakalım:

    orta ve uzun süreli yolculuklarda yola konsantre olma zorunluğunuz olduğu için dikkat dağınıklığını önlemek için beyninizi uyarıcıdır (anksiyeteniz yüksekse zaten araç bile kullanmamalısınız).

    temiz havaya çıktığınız için rahatlık sağlayacaktır.

    motosikletin sağı solu açık olduğu için klostrofobikler için de olumlu etkisi vardır. iki teker kullanıcıları otobüse arabaya bindiği zaman kaygılanabilir. bizzat kendim yaşıyorum ve kasıntı geliyor bana kapalı ortamlar.

    odaklanma gerekliliğiniz olduğundan stres seviyenizi de azaltır. daha temiz bir kafaya sahip olursunuz.

    yolu daha iyi dinler etrafı daha fazla gözlemleme imkanınız vardır. ufkunuzun genişlemesi için de önayak olur bu tür durumlar. haliyle algınız da daha fazla açık olur.

    yola odaklanma zorunluluğunuzdan ötürü beyniniz uyuşuklanmaz. diğer araç kullanıcılarından daha fazla uyanık olmanız gerektiği için refleksleriniz de açık olacak beyniniz de diri kalacaktır süreç boyunca.
    bak şimdi nereye geliyorum!
    beyniniz tetikte olacağı için (buranın altını çizelim) uzun vadede beyinsel hasar ve hastalıklara karşı da daha dirençli olursunuz.

    bulmaca çözmekle motosikelt kullanmak bambaşka şeyler. birisi iradi olarak yapılır ve bir süre sonra sıkılırsınız. ancak iki teker kullanmak sizi zorunlu olarak zihinsel faaliyetleriniz için daha keyifli ve yönlendirici etmenleri vardır.

    özet olarak birkaç kelam etsek de türkiye'de motosiklet kullanmak biraz stresli iştir. iki teker apaçilerinin de trafik ayılarının da kabahati varolan bir gerçektir.

    tekerler düz bassın.