hesabın var mı? giriş yap

  • gündem editi: öncelikle şunu bilmek gerekir ki, kazım karabekir paşa olmasa idi ne doğu anadoluda türk varlığı ne de türkiyenin türk dünyası ile bağı kalırdı. ancak en önemlisi türkiye cumhuriyeti var olmayabilirdi. tarihimizde bu kadar müstesna bir rolü olan adamı bazı şeylere alet etmek, rolünü küçültmeye çalışmak, silah arkadaşı atatürk'e karşı kullanmaya çalışmak, ailesinin ve kendisinin aziz hatırasını suistimal etmek en hafif tabiri ile terbiyesizlik en ağır tabiri ile hainlik ve kansızlıktır.
    ***

    bir klasik daha. kazım karabekir belediyesi'nin paşayı anma töreninde söz alan bakan, kazım karabekir paşayı andığı konuşmasını bir şekilde 15 temmuza bağladı. bunun üzerine söz alan torunu ferhan ayasbeyoğlu "bugün 15 temmuz hakkında konuşmamanızı rica ediyorum. yarın, öbür gün istediğinizi yapın ama lütfen buna alet etmeyin. böyle bir konuşma yapılması benim kanıma dokunuyor" deyince yer yerinden oynamış adamı adeta linç edip salondan kovuyorlar.

    oraya insanlar kazım karabekir için toplanmışlar. türkiye'de neredeyse her toplantıda olduğu gibi mevzudan kenara çıkıp konuşma ayrı bir rezalet olmakla beraber çevre ve şehircilik bakanının tarihi birikimi olmadan sırf siyasi gündemle orada konuşması ayrı bir pot kırmadır. ayrıca orada bulunan şakşakçıların kazım karabekirin torununu kovması ise sadece türkiyede olabilecek bir olay. kızı timsal hanıma bunu yapsalar timsal hanım oracıkta hepsini yerine oturturdu diye düşünüyorum.

    oda tv haberi

    yandaş medya başlıklı haber

  • lisede aşık olduğum kız biraz şımarık ve dobraydı. bir gün sınıfta bunun yanında bi arkadaşım sadece kibarlık olsun diye sen de yakisiklisin ha dedi. bu kız bunu duyunca ahahaha bu mu yakışıklı ahahaha falan dedi . o an biraz üzülmüştüm açıkçası.

    üzerinden yıllar geçti . büyüdüm, yüz hatlarım daha erkeksi bir hal aldı . epey yakışıklı , görenin dönüp bir daha baktığı erkek oldum . ınstagram hesabim da herkese açık, bu kız bir kaç hafta önce beni takip etmiş. sürekli storylere alev atıyor, mesaj atıp flört etmeye çalışıyor falan. demeyi çok isterdim ama liseden beri tipim pek değişmedi ,yine çirkinim sanırım. sadece biraz serpildim o kadar . geçen bu kıza denk gelince takip isteği attım, hemen engeli basmış . yani bence doğru bir önerme

  • yaklaşık 12-18 cm uzunluğundaki ağır ve köşeli demir çiviyi yumuşak ağaca eti delip geçecek şekilde vura vura çakmadan önce, isyancının bileğinin ön yüzeyindeki çökük noktanın yeri yoklanır. ardından diğer tarafa geçip işlemi tekrarlar ve bunu yaparken kolları çok fazla çekmeyip bir miktar esneklik ve hareket imkanı bırakmaya dikkat edilir.sonra çarmıh hafifçe kaldırılır. isyancının sol ayağı sağ ayağının altında kalacak şekilde arkaya itilir ve her iki bacak açık ve ayak parmakları aşağı bakar şekilde üst üste duran iki ayak, taraklarının yüksek noktalarından geçen bir çivi ile dikey kalasa çakılırken dizlerde esneme payı bırakılır.sonra da çarmıh tam dik konuma getirilerek zemine sabitleniyordu.

    isyancı ağır ağır öne doğru eğilirken, ağırlığının büyük bölümü bileklerde çakılı olan çivilere yükleniyor ve bu da parmaklarla kola doğru yayılan bir çarmıh azabına yol açıyordu.bu işkenceden kurtulabilmek için kendini yukarı çektikçe, isyancının tüm ağırlığı ayaklarına çakılı olan çiviye biniyordu. etini ve kemiklerini parçalayan çivinin yakıcı azabını tekrar hissediyordu. kollar yoruldukça adelede giderek yayılan kasılmalar kas düğümlenmelerine yol açıyordu.bu kasılmalar, bedeni yukarı çekip soluklanma kabiliyetiniortadan kaldırıyordu. akciğerlere hava girebiliyordu ama bu hava solunamıyordu. isyancı bir an soluk alabilmek amacıyla kendini yukarı çekebilmek için savaş veriyordu.kan dolaşımındaki karbondioksit miktarı arttıkça kasılmalar kısmen hafifliyordu.sonrasında , düzensiz kasılma hareketleriyle ,isyancı soluk almak ve oksijeni içeri çekmek üzere kendini yukarı çekebiliyordu.yaşayacakları , saatlerce süren ıstırap, kasılma döngüleri ve sürekli yinelenen boğulma hissiydi.

    ardından başka bir işkence başlıyacaktı: kalp zarında ağır ağır biriken sıvının kalbe baskı yapmaya başlamasıyla göğüste hissedilen ezici ağrı. vücut sıvılarının kaybı kritik bir seviyeye ulaştığında kalp gevşek bir halde kan pompalamak için mücadele edecek,akciğerler işlevini yerine getirebilmek için müthiş bir çaba sarf edecek ve en sonunda da, isyancı ölümün ferahlatıcı serinliğini hisseder.

  • bir arkadaşım dedi, müteahit akraba var vs ile değil de rakamlarla bakmak isterseniz mevcut duruma işler şöyle;

    2018 ocak-temmuz dönemi satılan konut sayısı: 769.000
    2017 ocak-temmuz dönemi satılan konut sayısı: 770.000
    2016: 712.000
    2015: 731.000

    sayılar bir birine yakın, henüz bir olumsuzluk gözükmüyor.
    şimdi bunlar satılan tüm konutların sayısı. bize önce lazım olan sıfır konut satışları. çünkü yan sanayi, işçi, aşçı, taşeron, nakliyeci sıfır satılan konuttan besleniyor. (2. el konut satışı ise devlete biraz vergi kazandıran, emlakçıya kazanç sağlayan ülkeye katkısı olmayan bir işlem).

    2018 ilk kez satılan konutların tüm satılanlara oranı: %47

    2017 ilk kez satılan konutların tüm satılanlara oranı: %47

    2016: %46
    2015:%46

    hiç bir sapma yok. şimdi bu departmanda da işler iyi gözüküyor, devlet vergisinden vazgeçti, zararına kredi verdi derken 4 yıldır istikrarlı satış rakamları ve stabil bir ortam var gibi sayılar çıktı diyebilirsiniz. ama bunun aksini söyleyen şu verileri görmezden gelirseniz;

    bunlardan ilki toplam konut stoğu. yukarıda verdiğim verilere paralel olarak konut stok miktarı da aynı kalsaydı ver elini 2023 diyebilirdik. ancak kazın ayağı öyle değil. yapılan konut arzı çalışmasına göre istanbul'da şubat 2017 konut stoğu 173.000 adet olarak hesaplanmış. 2018 temmuz'da ise benzer bir çalışmada stok 220.000 adet olarak inanılmaz bir artış göstermiş. bu konu ile ilgili çok çalışma olmadığı için veri istanbul'da mevcut. stok artış miktarı 1.5 yılda %27, satışı yapılan konut artışı ise %0.

    arz'ın %27 artıp, talebin aynı kalması çok olumsuz bir veri. bildiğiniz gibi kapitalizmin en büyük krizi ürün yokluğu değil ürün bolluğudur.

    2. önemli veri ise konut üretim maliyeti ile ilgili. tüik konut maliyeti için bir index belirlemiş ve 2015 yılı maliyetleri baz alıp o yıla 100 demiş. sonraki yılları 2015 ile kıyaslayarak hesaplamış. şu an 2018 temmuz itibari ile bu index 160. bir evi üretmek için %60 fazla para harcanıyor. satılan ev fiyatlarının bunu çevirip çevirmediğine bakmak gerekli. ev fiyatları 2015 sonrası enflasyon kadar artsa dahi bu %40 olurdu. ancak ev fiyatları bu kadar dahi artmadı. hatta şu an ev fiyatları neden aynı ve düşmüyor diye beklenti içerisinde olan bir grup insan var. yani bariz bir kârlılık düşüşü söz konusu.

    son konu ise eylül itibari ile konut alım gücü, bu bir öngörü ve çok temel bir mantığa dayanıyor. mb faizi 6.25 puan arttırdı, konut kredileri de bu sebeple yükseldi. yani kredi çekmek isteyenin eline vurdu mb şu an. sektörel genişlemeye rağmen satış rakamları aynı devam eden emlak sektörü artık bu performansı da sürdüremeyecek ve otomotivin yaşadığına benzer bir düşüş yaşayacak diye ön görüyorum. daha kötü olan devlet otomotivde vergi indirimi ile sektöre hala destek verebilir, konutta bu mermiler çoktan harcandı.

    özet olarak elde kalan ürün artmış, kârlılık düşmüş, konut alım gücüne sert bir darbe geçen hafta vurulmuş, devletin sektöre destek olacak mekanizması kalmamış. arkadaşlar emlak sektörünün özeti budur.