hesabın var mı? giriş yap

  • birinci agizdan dinledigim sekliyle;
    - cv'nize baktigimizda bizim aradigimiz ozelliklerin hicbirini tasimadiginizi goruyorum, neden bu gorev icin basvurdunuz ?
    - sansimi denemek istedim.
    - peki.. bize soracaginiz bir soru var mi ?
    - evet. madem cv'mden uygun olmadigin anlasiliyordu, neden beni cagirarak hem benim vaktimi harcadiniz hem kendinizinkini ?
    - eeeoooo....

  • bim'den içeri girildiğinde insanın dört bir yanını saran kocaman bir boşvermişliğin, zihnin en ücra noktalarına sirayet eden o anlamsız hiçliğin tüm bedendeki tezahürüdür. evet, gözyaşartıcı bir gerçek bu anlamsızlık. o gelişigüzel sıralanmış, ilk bakışta reçel mi yoksa otlu peynir mi olduğu anlaşılmayan ürünlerin arasından geçerken, sağa sola atılmış kolilere basa çarpa ilerlerken hissedilir. çalışanların o android görüntüsünü izlerken sorgularsınız hayatı. neden allah'ım, neden!!? diye isyan edersiniz ama artık çok geçtir her şey için. bim'in sarmalları arasında yok olmaya, hiçliğin içine doğru yol almaya başlamışsınızdır çoktan. çok geç. evet. çok. geç.

  • öğrenci dediğin saygılı ve efendi olmalı. bu tür olaylar ülkemizde de olmuştur ki türkiyemiz gençliğin dejenerasyonu ve kalitesizleşmesi anlamında birçok ülkeden daha beter durumda. günümüz lise öğrencilerinin çoğu serseri. mafya özentisi. efeliğe hevesli. bir de sırtlan gibi sürüler halinde geziyorlar yani sürü halindeyken çok kahraman ve cesurlar lakin tek olunca kuzu gibiler. aile terbiyesi yok hatta bunların yaptıklarını serseriliklerini destekliyen ve arkalarında duran aferin aslanım aferin paşam diyen aileler bile var. bu paşam hitabı da son yılarda moda oldu ya her taraf paşalarla doldu nasıl paşaysa bunlar. neyse. öğretmenlerin eli kolu bağlanmış. bir disiplin bir yaptırım uygulayamıyorlar. başlarının belaya girmesinden de korkuyor öğretmenler. öğretmen biraz dizginleri eline almaya çalışırsa öğrencilerin tvlerden internetten öğrendikleri her türlü iftira çamur atma yöntemlerini uygulamaları ihtimali de var ki en tehlikelisi de bu. böyle yaşanan vakaları duyuyoruz izliyoruz medyada. ülkemizin bütçeden en yüksek payı alan kurumu milli eğitim. bütçede birinci sırada ve eğitim öğretime yüzlerce trilyon harcanıyor sağlam ve kullanılabilir haldeki okul binaları dahi yıkılıp yerlerine daha yeni ve modern binalar yapılıyor ki öğrenciler en konforlu ve sıcacık ortamlarda eğitim öğretimlerine devam etsinler diye.okullarda her türlü teknoloji ve olanak mevcut. fakat gelgelelim belki hepsi değil ama liselerin çoğu sanki bir serseri toplanma merkezi gibi. milli eğitim sisteminde öncelikle bu zorunlu eğitim öğretim saçmalığı kaldırılmalı. eskiden olduğu gibi ilkokul 5 sene olmalı onu bitiren isterse ortaya liseye devam etmek zorunda olmamalı. zorla eğitim öğretim mi olur. bana yetki verseler okulların çoğunu kapatıp okul binalarını halk için hayırlı hizmetlerde kullanırım. hastane olur misafirhane olur halk eğitim kursları olabilir. okul binalarında boşu boşuna doğalgaz kömür elektrik yanıyor. çakallar keyif yapıyor. ülkenin serveti bunlar okusun adam olsunlar diye harcanıyor lakin harcanan paralar verilen emekler boşuna. öte yandan genç kızların çoğununü durumu daha vahim ve onlar tamamen kayışı koparmışlar gibi neyse ayrıntılara girmeyelim. velhasıl bu gençlik düzelmez artık ve daha kötüye gider iyiye gitmez. günümüz gençliğine birşeyler öğretebilmek için uğraşan, onları eğitip yararlı ve iyi insanlar olmaları için emek verip mücadele eden tüm öğretmenlerin allah yardımcısı olsun, ruh sağlığı ve sabır versin.

  • 30 aralık 2004 , tutulan 4-6 nöbeti dönüşü yorgun argın bölüğe dönmüş traş oluyorum. 4-6 nöbeti tutanlar mıntıka temizliği sonrası traş oluyor , bölüğün kuralı bu. yanıma yazıcı çocuk geliyor , ihsan başçavuş beni arıyormuş. kantin muhasebede buluyorum onu , bana kargo var , ama sadece yazısı gelmiş , gidip almam gerek. en erken haftasonu alabilirim ama kargo sevgiliden , almam gerek. ihsan atla diyor arabanın arkasına montu üstüne çek , gider geliriz yarım saate. ihsan çok kral çocuk , bir kısa dönemle astsubayın dostluğu. kargo ofisine varıyoruz , iki tane askeri üniformalı adam kargolarının peşinde. kargocu bana paketimi uzatıyor , paketi açıyorum , paketten dans eden noel baba çıkıyor , elimde noel baba dans ediyor , ihsan gülerek kargoculara bakıyor , hadi olm gidelim diyor. yüzümde kocaman bir gülümseme , hediyede bir de not , ben yıllar önce noel babadan seni diledim ve oldu artık başka dileğim yok. hayat güzel , şafak 20 , sevgiliden alınmış en güzel hediye elimde alaya dönüyoruz. ihsan soruyor , olm nasıl sokcaz lan onu alaya , yakalanırsak noel baba yaparlar bizi...

  • akli başında olan erkektir. küçük yaşlardan beri boks yapıyorum defalarca maça çıktım ülke çapında madalya aldım, sırf antrenmanlarda kafama yediğim yumruğun sayısını bilmem, yumruktan darbeden kavgadan korkacak insan değilim ama ben sokakta kavga etmekten korkarım, burasi türkiye arkadaşlar uyanın. çevreniz kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlarla dolu. en ufak tartışmalar, trafikteki dalaşmalar ölümle sonuçlanabiliyor, adam yirmi lira için arkadaşını bıçaklıyor, ne baktın kavgasına insanlar birbirinin gözünü oyuyor. herkeste silah, herkeste bıçak var kimden ne çıkacağı bilinmiyor. bu kadar kendini bilmezin olduğu yerde siz siz olun uzak durun, alttan almak, arkanızı dönüp gitmek size bir şey kaybettirmez.

  • şu ülkede yaşanan her pisliğe tek tek tepki vermeye kalkmak için baya mesai harcamak lazım.

    bu ney laaan.

    insanda biraz vicdan olur, empati olur, adalet duygusu olur.

    bu söylediğimden daha önemsiz olmakla beraber,

    ben zenginlik düşmanıyım arkadaş açıkça söylüyorum.

    hiç bana gelip sermaye karşıtı pis fakirler geyiği yapmayın.

    bu düzende zenginlik dolaylı hırsızlıktır.

    hele ki böylesi vicdansız, izan yoksunu insanların planlı yahut plansız dangalaklığı tartışma konusu bile edilemez.

    genç bir kızın vahşice canını al, sonra aynı tarihte nişan töreni yap.

    utanır lan biraz insan.

    ben sizin yerinizde olsam yaşanan vahşetin yıldönümünde utancımdan sokağa çıkamam.

    siz unutmuş olabilirsiniz

    umursamıyor da olabilirsiniz

    ancak cem garipoğlunun yaptıkları sizin umursamazlığınızla birleşince garipoğlu soyadının her bir harfine zift gibi yapışmıştır.

    allah bin türlü belanızı versin.

    münevverin hayatından çalınan her gün iki cihanda size azap olsun.

  • japon kağıt katlama sanatı.

    çinliler biz japonlardan çok önceleri kağıt katlıyorduk, bu sanatın kökeni bize ait deseler ve hatta belgeler gösterseler bile bunlar origaminin çinlilere ait bir sanat olduğunu gösterecek kadar kuvettli deliller değildir. onların yaptığı sadece kağıdı bükmek. kağıt katlama olayına bir anlam veren, onu sistemli bir hale getiren ve kültürlerinin önemli bir parçası yapanlar japonlardır. o yüzden japon kağıt katlama sanatı demekte bence bir sıkıntı yok.

    1900 lerin ortalarına kadar neredeyse sadece japon origami ustaları vardı. origaminin bugün bu kadar popüler olmasında ve bilinmesinde en önemli etken akira yoshizawa. kendisi çok büyük bir origami ustasıdır, ama origamiye olan katkısı yaptığı binlerce origami modeli ve geliştirdiği teknikler değil sadece. basılan bütün origami kitap ve dergilerinde kullanılan , başında durup ona bu sanatın inceliklerini anlatacak bir ustası olmayan milyonlarca garibana origamiyle tanışma ve katlamaya başlama fırsatı veren diyagramlama dilinin yaratıcısıdır. bu dil sayesinde origamiye katkı yapan insan sayısı arttı, işin içine matematik girdi, teknikler gelişti ve olay artık daha sistemli bir hale geldi.

    birkaç hamlelik basit modeller yüzlerce belki binlerce katlama yapmanızı gerektirecek kadar kompleksleşti. origami denince ben dahil çoğu insanın aklında ilk oluşan figür turna kuşudur ve birçok insanın katlayabildiği turna kuşunun yapıldığı tek parça kare kağıdın biraz büyüğüyle üç başlı ejderha, onun tepesindeki ejder lordu ve elindeki asayı yapabilirsiniz, en azından birileri yapabiliyor.

    basit figürler katlayarak başlayıp, en sonunda bir ryujin katlayabilecek seviye gelmek oldukça zor, ama kesinlikle zevkli. bu yola baş koymak isteyenlere lazım olan şey sadece kare bir kağıt. kendini daha hızlı geliştermek içinse her seviye uygun sayısız origami kitap ve dergileri de var. ayrıca flickr gibi mecralardan yerli veya yabancı origamicilerle iletişim kurup kağıt seçimi, kağıt hazırlama veya gerekli malzemeleri nereden bulabileceklerine dair bilgiler alabilirler.

    ek olarak;
    (bkz: between the folds)
    (bkz: origami aksiyomları)