hesabın var mı? giriş yap

  • henüz 8 yaşında falandım sanırım. alt komşumuz tehlikeli bi hamilelik geçirmişti, sürekli yatması gerekiyordu. bi şekilde 9 ay geçti ve bir çift çocuğu oldu, tek yumurta ikizleri. zor bir doğum olduğu için bi de bebeklerde ufak bi enfeksiyon riski olduğu için hala hastanedeydiler. neyse annemle hastaneye gittik doğumdan bir hafta sonra. bebekler odada annelerinin yanındaydı. isim bileklikleri dikkatimi çekti. hiç sormamıştım ''isimlerini ne koydunuz?'' diye. birinde ''ufuk'' birinde ''mahmut'' yazıyordu. içimden kendi kendime ''ne ayarsız isimler vermişler öyle yahu'' diye geçirdim. ilerde bu ufuk mahmut'a kesin artistik yapar, dalga geçer ''ismine bak vöğeeeaa'' der diye düşündüm. bi de ufuk çok fazla ağlıyordu itici gelmişti bana. annemle komşumuz teyzenin muhabbeti iyice koyulaştığı sırada isim bilekliklerini değiştirdim. o kadar çevik bir şekilde yapmıştım ki bunu nefes nefese kalmıştım. zaman geçti bütün komşuluk ilişkileri bitti. yıllardır görmüyorum o aileyi. başka bir ile taşındılar. kısaca çocukların akıbeti hakkında hiç bir fikrim yok. ama onları bi şekilde bulup yanlış isimlerle büyüdüklerini söylemek ve özür dilemek istiyorum sözlük, özellikle sonradan olma mahmut'tan.

  • içine keklik eti mi karışmış nerden bilecen? dedi ya.. işte ben o an, hayatı sorguladım. ben olsam köpek eti mi, kedi eti mi nerden bilecem diye düşünürdüm. ama bak amcaya ne kadar iyimser, milletin arayıp bulamadığı keklik etini ne idüğü belirsiz sucuğun içinde bile düşündü. bundan kelli, daha iyimser bakacağım hayata. teşekkürler amca, teşekkürler sucuklar!!

    edit:anlatım bozukluğu

  • o zaman yönetmeliğe, öğretmenlik yeterliliklerine veya kanuna bunu eklersin. kekeme olan da mülakata girmez. boşu boşuna yıllarca okul okuyup kpss'ye çalışmaz. insanların hayatlarıyla oynamak bu kadar basit olmaz, olamaz, olmamalı.

  • yıllardır restoranlarının kanını emen yemek kartı şirketlerine; hele şükür durun diyen birilerinin çıkmış olması ile sonuçlanacağını umduğum, sömürü sistemidir!

    elbette çoğu çalışan sistemin ne olduğu konusunda habersizdir kısaca açıklayalım;

    piyasanın hakimi sodexo, ticket setcard gibi firmaların işi sadece ve sadece komisyonculuktur. hiç bir sorumlulukları olmadan sadece oturdukları yerden emekçileri sömürmektedir. sistem şöyle işler;

    1- yemek kartı şirketi firmalara gider ve işçilere dağıtılan yemek kartlarını kendi markaları ile kullanmalarını söyler. mesela çalıştığınız şirket aylık 200 lira kartınıza yükleme yapar. şirketiniz bu 200 lirayı yemek kartı şirketlerine +kdv olarak peşin öder. patron memnundur çünkü masrafı faturalandırmıştır ve gider olarak düşer!

    2- aynı yemek kartı şirketleri tüm lokantaları dolaşarak bak şu firma bizi kullanıyor diyerek o şirkete air pos makinasını aylık bir fi ücret ile restorana bağlar.

    3- çalışanlar yemeğini yer diyelim ki 10 lira, kartından restoranda ödemeyi yapar.

    4- yemek kartı şirketleri anında %10'unu restorandan keser. 1 ay boyunca siz bu pos cihazı üzerinden müşterinizden tahsil ettiğiniz parayı alamazsınız! 1 ay sonra pos cihazıdan aldığınız bir rapor ile birlikte yemek kartı şirketine fatura kesersiniz. (komisyonlar düşülerek) sonra şirkete yollarsınız ve ne olur biliyor musunuz? yemek kartı şirketleri 1 aydır ödemediği paranın faturasını size 60 gün sonra öder! yani sizin yediğiniz yemeğin parasını, o restoran sahibi 90 gün sonra %10 komisyon kesilmiş olarak alır! (bu arada düşük cironuz varsa ayrıca pos cihazı aidatı da keser)

    şimdi size soruyorum güç bela ev yemekleri dükkanı işleten, kıt kanaat esnaf lokantası çalıştıran bu gariban insanların sırtındaki komisyoncuların görevi nedir? neden bu paraları kazanmaktalar? neden bu paraları nakit olarak patrondan tahsil ettikleri halde lokantalara 90 gün sonra %10 keserek ödemekteler?

    haber

    çözüm; bu kan emicilerin ortadan kaldırılması gerekir. patron eğer masrafını düşünüyorsa, çalışanına ödediği para için çalışanından ödediği yemek bedeli kadar fiş yada fatura istemelidir! unutmayın bu yemek kartları ile ödeme yaptığınız her restorandan o yemek kartı şirketlerinin aldığı komisyon kadar kalitesiz yemek yemektesiniz çünkü gıda da sektör nakit döner arkadaşlar!

    (daha özel bir bilgi vermem gerekirse; vaktinde bu firmalar şirketlere gidip bizim kartımızı kullanursanız 100 liralık yemek ödemenizi sizden 90 lira olarak alalım diyorlardı. yani ortada şirketler arası bir rekabet vardı ve patronun bu durumdan bir çıkarı oluyordu. sonuçta ne oldu biliyor musunuz? bu şirketler bir araya gelerek kendileri arasında bir anlaşma yaptılar ve patronlara hiç bir şekilde indirim yapmama kararı aldılar! şimdi yapmıyorlar.)

  • cevabı demet akalın'ı da itip çaktırmadan oradan uzaklaşırım olması gereken soru.

  • ensar ve diğer tecavüz, pedofili, çocuk gelin olaylarında kullanılmayan skandal kelimesinin bu pankart için kullanılması tek bir şeyi anlatıyor: ahlak olarak çökmüş durumdayız. az bile diyorlar, avrupa ve türkiye kelimelerini aynı cümlede kullanmaları bile hata. skandalmış. sen bunu söyleyerek tüm bu ahlaksızıkları normal karşılıyorum, ben de olsam aynısını yapardım diyorsun.