hesabın var mı? giriş yap

  • rumen: romanya adındaki ülkede yaşayan kitle.

    romen: roma imparatorluğu bünyesinde yaşamış kitle. türkçemizde rum diye de söylenir.

    roman: kökeni hindistan'a dayanan ve yıllar yıllar önce avrupa kıtasının çeşitli yerlerine dağılan kitle.

    öte yandan şunu da söylemeliyim ki, roma'nın bir eyaleti olan daçya(dacia)'ya zamanında birçok romalı general yerleşmiş ve romanya'nın tarihini etkilemişler. yani özünde rumen'ler ve romen'ler arasında tarihi bir bağ var. dacia eyaleti bugünkü romanya ve moldova'ya tekabül ediyor. zaten rumencenin latinceye en benzer dillerden biri olmasının sebebi de buradan geliyor.

  • bağırmak çocuğun kendini ifade etme tarzıymış. onu da öğrenmiş olduk. o zaman bırakalım sizin çocuklarınız kendini bağırarak ifade etsin. biz çocuğa daha sağlıklı bir biçimde kendini nasıl ifade edebileceğinin yollarını öğretmeye çalışalım.
    konuya dönecek olursak;
    ebeveyn çocuğuna sağlıklı yani istediği olana kadar bağırmadan, tepinmeden, yırtınmadan iletişim kurma becerisini katmakla yükümlüdür. bunu bile sağlamaktan aciz bir ebeveyn zaten ulu orta kuduran çocuğuyla da ilgilenmez.

  • ailece yemek yiyorsunuz... ya da belki de cancişlerinizle... besinler bünyeye girdikçe huzur doluyor alyuvarlar, akyuvarlar... o sırada ortamın umumiyetle hakimi olan şahıs o ölümcül geyiği açıyor: "şu yemeği dışarda yeseydik en az x milyondu"...

    bir başkası onaylıyor: "x milyon mu? ne x milyonu, en az y milyon..."

    ve öldürücü vuruş geliyor - eğer söz konusu geyiğin aktığı mecra ailemizle yediğimiz bir yemek ise bu vuruşu yapan kişi genelde annedir- :

    "bu kadar da temiz olmazdı..."

    yancı onaylaması (hala/dayı/teyze/kardeş/canciş): "kim bilir nasıl yapıyorlar, bilemiyorsun ki kirli mi temiz mi... gözümüzle gördük, elimizle yaptık en güzeli böyle evde yemek..."

  • albert michelson 1881 yılında bir deney yapar ve bu deneyin şaşırtıcı sonucu , einstein ın bu konuya kafa patlarak meshur izafiyet teorisini oluşturmasında rol oynar.
    michelson optik bir alet yapar.bu alet dünyanın dönme hızını güneşten gelen ışığın hızına ekleyerek hesaplama imkanı tanır.ışığın hızı saniyede 300.000 kmdir.dünyanın ise güneşe görece hızı ise saniyede 30 kmdir.dolayısıyla bu optik aletin bulacağı sonuç ,yani bu hızlar toplamı 300 030 km/s olmalıdır.ancak sonuç her seferinde 300.000 km/s. kalır.bu şaşırtıcıdır.çünkü basit bir mantıkla düşünürsek ,bir tren 50 km hızla gidiyorsa ve içindeki adam da tren boyunca 2 km hızla yürüyorsa;bu adamın trenin dışındaki araziye göre görece hızı 52 km/s. dir.ancak boylesine basit bir toplama söz konusu 300.000 km/s hızda michelson u altüst etmiştir.uzun sürede fizik çevrelerini şaşırtmıştır.
    ancak einstein herkesten farklı olarak ,optik aletin verdiği sonucun neden yanlış olduğuna eğilmemiştir.sonucun doğru olduğunu varsayarak bunun nedeni üzerinde durmuştur.dolayısıyla hızların toplanabilirliği ilkesinden kuşku duyan einstein izafiyet teorisini oluşturmuştur.
    ayrıca bu teorem oldukça karmaşık formuller silsilesinden oluşur ve soyut olarak felsefe düzeyinde oluşturulmuş bir kuram değildir.dolayısıyla felsefe yoluyla örneklemek ve açıklamak çok doğru olmaz.ancak basit bir örnekle zaman ve mekan göreceliliği aşağıdaki şekilde açıklanabilir...

    hepimizin duymaya alışık olduğu klasik bir durum vardır.gökyüzüne baktığımız zaman gördüğümüz yıldızlarının ışığının bilmem kaç milyon yıl ışık yılı öteden geldiği....bizim ışığını aslında daha yeni gördüğümüz ve belki de bu yıldızın çoktan yokolduğu...dolayısıyla evreni düşündüğümüzde eş zamanlılık diye bir kavram olamaz.
    a ve b gezegeni arası uzaklık 10 ışık yılı olsun.a gezeninde olan bir volkan patlaması b gezegeninden ancak 10 yıl sonra görülebilecektir.
    a ve b gezegenı arası uzaklık 10 ışık yılı olsun.c gezegeni ise bu iki gezegenin tam ortasında yer alsın.a ve b gezegenlerinde aynı anda volkan patlaması olursa c gezegenindeki gözlemci aynı anda bu patlamaları görebilecektir.(ancak 5 yıl sonra.)ve aynı anda patladıklarını iddia edecektir.peki ya tam da bu patlamalar sırasında c gezegeninin üstünden belirli bir hızda, bir uzay aracının içinden başka bir gözlemci gözlemlemek isterse?o zaman hiç bir zaman bu iki gezegende aynı anda patlayan volkanın aynı anda patladığını iddia edemeycektir.belki cektiği fotograflarla bunu kanıtlama yoluna gidecektir.
    peki hangisi haklıdır?
    c gezegenindeki sabit gözlemci mi?(a ve b deki patlamaların aynı anda olduğunu iddia eden...)yoksa c gezegenın üstünden gecmekte olan hareket halindeki gözlemci mi?(patlamaların kesinlikkle aynı anda olmadığını iddia eden)..
    cevap çok basit:ikisi de hakılıdır.(einstein 'a göre).çünkü bunlardan birine ayrıcalık tanımak ,onun tek dogru yerde olduğuna inanmak demektir.bu da imkansızdır.dolayısyla zamana ilişkin her açıklamada bu mekan durumu göz önünde bulundurulmalıdır.zaman ile mekan birbirlerine bağımlıdırlar.aralarında göreli bir ilişki bulunmaktadır.

  • başlık: sevisirken kizi kucagimdan dusurdum beyler

    1. bi an kollarımdaki güç gitti. düşürdüm beyler. şimdi yerde sessiz sakin gözleri kapalı yatıyo. napiyim lan?

    9. tekrar şişir

  • tarih sayfalarının birer birer yırtılıp yerine hangi kafayla konulduğunu bilmediğim sayfalardan, cahil insanların okuduğu ve (bkz: 7 haziran 2015 genel seçimleri) sonrasında daha yüksek sesle söylenen şey.

    gözlerim ve bilgim beni yanıltıyor mu acaba ?

    bdp meclise akp zamanın da girmemişmiydi ? o zamanlar bu çözüm süreci süresi boyunca demokratik hareket olarak algılanmamış mıydı bu tayfa tarafından ?

    allah allah..

    sanki apo ile görüşme heyetine onay veren dönemin başbakanıydı diye hatırlıyorum ben..

    yanlış mı hatırlıyorum ?

    https://www.youtube.com/watch?v=spjtc-qsivw

    bu görüntülerde ki dönemin başbakanı değil mi ? bugün akitlerin ağızlarından salyalar akıtarak terörist dedikleri kişiler değil mi başbakanın yanındakiler ? emine erdoğan ağlamamış mıydı o zaman duygulanıp. https://www.youtube.com/watch?v=nhzqk8wk1gq

    sanırım hafızam beni yanıltıyor ama; ölen askerlerimize kelle diyen, apo'ya sayın diyen kişi dönemin başbakanı değil miydi ?

    sanırım bu da montaj olsa gerek. https://www.youtube.com/watch?v=w4t3rdxwwd4

    çözüm sürecini herkesten gizli yürüten bir hükümet var idi bir zamanlar ortada. ve tüm akit'ler barış nağraları atıyordu liderleri öyle istiyor diye.

    şimdi sizlere soruyorum ahali:

    ne oldu da; barış dediğiniz şeyin adı terör oldu tekrar ?
    ne oldu da; birden bire kürt düşmanı kesildiniz tekrardan ?
    ne oldu da; sınır kapılarımızdan geçip davulla zurnayla karşıladığınız dağ takımı silahları bırakınca düzgün siyaset yapmaya başlayınca düşmanınız oldu ?

    yoksa o da sizi dönemin başbanının kardeşimdir deyip, ailesiyle birlikte tatile gittiği esad gibi sırtınızdan mı vurdu ?

    yoksa onun da 13 sene birlikte hareket ettiğiniz feto gibi birden bire kötü yüzünü mü gördünüz ?

    allah allah.. sanırım hafızam, bilgim ve gözlerim beni yanıltıyor. bu nedenle hepinizden özür diliyorum. mazlum olduğunuzu, haksızlığa uğradığınızı falan görememişim. affedin beni ne olur.

    duyduklarım yalan.
    gördüklerim montaj.
    bildiklerim yanlış.
    ama sizler doğrusunuz.

    affedin.

    edit; yazılar geldikçe buraya editleyeyim ben de

    (bkz: oslo görüşmeleri)

    (bkz: habur karşılaması)

  • dünyanın en çok yaşayan insanlarından biriymiş tam 160 yıl. yalnız bu arkadaşın yaşam aralığı kendi yaşından daha ilginç abi. 1774 yılında bitlis'de doğmuş. yani daha fransız ihtilali olmamış, çağlardan yeni çağ. abd bile kurulmamış lan. zaro 2 yaşında bir bebe iken abd bağımsızlığını ilan ediyor, 15 yaşında bir ergenken ise fransız ihtilali oluyor. tabi zaro ağa bitlis'te yaşıyor. ihtilal olmuş ve bunu idrak etmesi ne kadar başarılı olmuş bilinemez. zaman akıyor ve 1812 yılında küçük bi dünya savaşı benzeri tadsızlık çıkıyor napolyon savaşları adında, zaro ise 38 yaşında o zaman mısır cephesinde savaşıyor fransız ordularına karşı.

    zaman ilerlemeye devam ediyor dünyada sanayi, endüstri devrimleri gerçekleşiyor. makineler yükseliyor. darwin, marx, dostoyevski, abraham lincoln gibi farklı alanlarda birçok şey başarmış saygıdeğer insanlar geçiyor, zaro ise memlekette hayatına devam ediyor. derken "kırım savaşı" osmanlı'nın tarihinin en büyük savaşlarından biri patlıyor zaro ağa ise henüz gencecik 82 yaşında. savaşı osmanlı kazanıyor ülkede ise bir sevinç var ancak 1876 yılında 93 harbi patlıyor ruslarla yine. zaro ağa ise üç basamaklı yaşa ulaşmış 102. arada ıslahat, tanzimat fermanları falan olmuş. padişahlar kaftan yerine artık tosunpaşa gibi giyiniyor zaro ise olgunluk çağlarında. 5 yıl sonra atatürk doğacak daha sonra ölmeden zaro atatürk'ün huzuruna çıkacak ve ona "sultanım" diyecek. atatürk ise gülümseyecek "saltanatı kaldırdım dede! reis-i cumhurum ben" diyecek. bu kayıtlara böyle geçmiştir.

    fizikte, kimyada, astronomide inanılmaz gelişmeler oluyorken balkan savaşları başlayacak. sonrasında ise ilk dünya savaşı. ordular artık geçen yüzyıldaki gibi sıra sıra dizilip "biz sıktık hadi şimdi sıra sizde" tarzı dünyanın en tuhaf savaş biçimini terketmiş ve siperlerde savaşacak. savaş sürerken ise bi devrim daha olacak, kızıl devrim. sene 1917 zaro 143 yaşında yorgun demokrat. kurtuluş savaşından sonra 600 yıllık imparatorluk çökmüştür, zaro ise bunun çeyreğine bizzat kendisi şahit olmuştur. 1.abdülhamit'ten vahdettin'e 10 tane padişah devirmiştir. işte böyle bi insanın videosu bile var new york'a misafir olarak çağrılmış. 1790 yılında bitlis'te keçi otlatan bir insan 1930 yılında new york bir ballroom dansçısıyla beraber.https://www.youtube.com/watch?v=sjhh1lpvjh0 dünya üzerinde böyle bir hayat hikayesi yok abi. film çeksen star wars gibi 6 part'tan oluşur. film demişken yönetmen olsam bu adamın filmini çekerdim.

    zaro ağa begins
    zaro ağa the french revolution
    zaro ağa the industrial revolution
    zaro ağa new wave of science
    zaro ağa bizimle eğleniy
    zara ağa her ölüm erken ölümdür

    ben böyle geveze oluyorum böyle acayip konularda kusura bakmayın neyse kim bilir daha ne acayip insanlar vardır dünyada. lan adam mozart'tan 15 - 20 yaş küçük mozart 1791 yılında ölüyor mesela bu adam da 1795 yılında bir kuyuya falan düşüp ölebilirdi, ama ölmedi 1934 yılına kadar yaşadı. adam harbiden büyük insanmış zaro ağa daha da yaşasaydı kendisi bugün 241 yaşında olacaktı, saygıyla anıyoruz.

  • elini tutmak isterse, sen çekersen,

    çekmene şaşırırsa, şaşırmasına şaşırırsan

    şaşırdığına üzülürse, üzüldüğüne üzülürsen, üzüldüğüne inanmazsa,

    üzüldüğüne inansın diye alttan alırsan, alttan alınca acındığını sanırsa,

    acındığına inandığına kızarsan, kızdığına kızarsa, kızmasına kızarsan

    artık sevgili olur musunuz bilinmez ama sadece arkadaş olunmadığı ortaya çıkar.

    bu durumda, o anla ilgilidir.

    bazı çeşitlemeleri olabilecek andır bunlar gibi.

  • erkek kadın ayrımında erkeklerden bay vs. diye bahsedilmediği durumlarda kadınlardan kadın değil de bayan diye bahsedilmesi ile ilgili.

    "erkek voleybol milli takımı" vs. "kadın voleybol miili takımı" yerine "bayan milli takımı" gibi ayrımlar,
    "hastanemizde erkek doktor sayısı 23, kadın doktor sayısı 18" yerine "bayan doktor sayısı 18" gibi.

    kültürün kadın kelimesini (kafasındaki kadın kız ayrımından, kadın kelimesini ruh hastası şekilde kaba bulduğundan) sansürlemek istediğini gösterir. sen kadın demekten imtina ettiğin sürece bilinçli kadınlar bu dersi verecekler.