hesabın var mı? giriş yap

  • sanırım dünyanın en değişik insan topluluğu ekşi sözlükte yazarlık yapıyor. eğer bu kardeşlerimiz lgbt bayrağı ile poz verselerdi ekşi sözlük yalama timi onları göklere çıkarırdı. ama şimdi sokaklarda biz çok hor görüldük diye ağlayan zihniyet doğu türkistandaki zülme dur diyen gençleri kınıyor. fantastiksiniz, ironiksiniz. tebrikler çok farklı bir beyniniz var.

  • yoğurt demek süt demek. çok uzun olmayan bir zaman diliminde çiğ süt satışı yasaktı türkiye'de ama günümüzde yine satışı var. (denetimli satışı var) aslında yasak olan soğuk zincirsiz yani elde edildikten sonra bir tüpe doldurulan, soğutulmamış ve saatlerde tehlikeli sıcaklık dereceleri arasında bekleyen (5-65 derece) sütler.

    yoğurt dedik biliyorum ama önce süt işini açıklığa kavuşturmamız lazım. margarini görür görmez bağrına basan türk halkı hala pastörize süte tu kaka muamelesi yapıyor. peki açık satın alınan sütler kötü mü? bilmiyoruz. hangi inekten hangi şartlarda elde edildi?, inekse nasıl bir inek? hangi şartlarda size getirildi? aslında soğuk zincire dikkat edildiğinde satın alınabilir ama süt mikroorganizmaları logaritmik büyürler. iki iken dört, dört iken sekiz olurlar. yazın 20 dk dışarıda sizi bekleyen çiğ süt içerisinde yüksek miktarda çok kötü şeyler barındırır. (evet gıda mühendislerinin gönlünü hoş ettik.) biz dışarıdan süt almayalım evet ama endüstriyel yoğurt satan firmalara da güvenmiyoruz. o halde bizde evde yaparız ama cevaplamamız gereken bazı sorular var. işler çok değişti çünkü.

    iyi de neden evde yoğurt yapıyoruz?
    çünkü yoğurdun tadını seviyoruz. birde bize probiyotik lazım.

    probiyotik nedir?
    artık bir çok sağlık sorunun sindirim sisteminden kaynaklandığını biliyoruz. probiyotiklerde bağırsaklarda yer alan, bağırsak sağlığına yararlı olan; aynı zamanda bağışıklık sistemini de güçlendirmeye yarayan iyi ve yararlı bakterilerdir. bunlardan bize bol bol lazım. özellikle de çocuklara.

    probiyotik yoğurdun faydası nedir?
    sindirim sistemin için önemli. hazımsızlık, şişkinlik, gaz, kabızlık ve ishal gibi sağlık sorunları yaşanıyorsa yararlı bakterileri içeren probiyotik yoğurtların düzenli tüketmek gerek. birde bağışıklık işi var.

    marketten aldığım yoğurtta probiyotik yok mu?
    konumuz bu zaten. marketlerde satılan yoğurtların çoğunun içinde üretim teknolojisinin doğal neticesi olarak yeteri kadar probiyotik bakteri bulabilmek mümkün değil.

    demek ki neymiş? her yoğurt aynı miktarda probiyotik bakteri barındırmazmış. taş gibi diye tabir edilen yoğurt en iyi yoğurt değilmiş. önemli olan hem lezzet hem de sağlık ama önce sağlık.

    hadi şimdi yoğurt yapalım.

    evde yoğurt yapmak için en uygun süt kendinizin elde ettiği, kaynattığı taze süttür. elimizde bu yoksa ikinci sırayı pastorize süt alır. marketten üzerinde günlük süt yazan sütler pastörize süttür. uzun ömürlü (uht) sütlerde bizim ihtiyacımız olan probiyotikler olmadığı için biz pastörize süt kullanıyoruz. zaten onlardan istesek de yapamıyoruz.

    maya konusuna gelirsek. burada da eğer elimizde daha önceki yoğurttan kalan aktif bir maya var ise onu, yoksa market raflarında likit ve toz halde satılan ve üzerinde kocaman yoğurt mayası yazan mayalarımızı ve isteğe bağlı olarak bir adet bir adet activia probiyotik shot'ı kullanıyoruz. hazır satılan yoğurtları maya olarak kullanamıyoruz çünkü o yoğurtlar sizin açıp yemeniz için üretiliyor. bu yoğurtlar ile elde ettiğiniz mayada istediğimiz kadar probiyotik yoktur. sağlığımıza fayda sağlaması için gramında en az on yüz bir milyon probiyotik bakteri bulunması lazım.

    sütümüzü tencereye koyduk ve altını kısık ateşte yaktık. burada bakterilerimizin gönlünü hoş edip mayalanması için bir sıcaklık aralığımız var. bu serçe parmak ölçü birimine göre 43-46 derece arası. serçe parmağımızı içerisine daldırıp parmağımızı 10 saniye boyunca yakmaması altın kuralımız. çok igrencsinn diyenler termometre alsınlar. sanki zorla parmak sokturuyoruz.

    **eğer elimizde kuru maya var ise bunu lönnnk diye tencereye döküp karıştırmıyoruz. önce mayayı aktif hale getirmemiz lazım. tencereden aldığımız bir bardak sütü daha önceden ısıtıyoruz ve 15-20 dakika bu bardakta tutuyoruz.

    sütümüze bu esnada mayamızı ilave ediyoruz ve bir güzel karıştırıyoruz. kalabalık bir ailedeyseniz tencerede yapabilirsiniz ama ben yalnız yaşıyorum diyorsanız küçük kavanozlar edinin ve maya ile karıştırdığınız sütleri *önceden ısıttığınız* bu kavanozlara doldurun. üzerine tülbent gibi yada havlu kağıt gibi bir şey kapatın ve lastik ile tutturun. kapak kapatmayın. işte instagrama malzeme çıkaracağınız yer burası.

    40-45 dereceye dereceye ayarladığımız fırının içerisine kavanozlarımızı koyalım ve 2,3 saat kadar orada muhafaza edelim. fırından aldıktan sonra kapaklarını kapatalım ve buzdolabına koyalım. zaman içerisinde bir miktar daha koyulaşacaktır.

    taş gibi yoğurt olayı sütteki kuru madde oranına ve mayalanma durumuna bağlıdır. kuru madde dediğimiz sütü çok kaynattığımızda suyunun uçması ve daha yoğun olmasıdır. bakteriler yoğun süt ile çalışmaya başladıklarında daha koyu bir yoğurt elde edilir. dışarıdan satın alınan yoğurtlar daha koyu olması için çok kaynatılır. manda sütü inek ve keçi sütüne nazaran daha yoğun olduğu için daha koyu yoğurt elde edilir. manda sütünden elde edilen yoğurt ülkemizde güvenilir değildir. "manda sütünden" etiketiyle inek sütü ya çok kaynatılır ya da içerisine nişasta içerikli kimyasallar ilave edilir.

    benim için önemli olan probiyotik miktarı olduğu için pastörize sütte 48 dereceyi geçirmemeye çalışırım. yukarıdaki reçetedeki yoğurt size ortalama üstü koyulukta bir kıvam sunacaktır.

    artık bilinçli yoğurt yapmayı biliyorsunuz.

  • ikinci bölüm olan vatka bölümünü izleyince beğenmemiştim. temposu düşük konusu güzel gelmemişti. bugün eşimle alışveriş yaparken bir tane kimono beğendim. denedim, üzerimde de güzel durdu ama kadın kimonusuymuş. almadık, aynı gün arkadaşlarla buluşunca eşim bu kimono beğenme olayını anlattı. vatka bölümünde yılmaz karakterinin yaşadıklarını neredeyse aynısını yaşadım. arkadaşlarım sağ olsun saatlerce dalga geçtiler. ya diyorum ezel giyiyor, kanka ezel ezel olduktan sonra giymeye başladı diyorlar. somer şef giyiyor diyorum, adamın adı bir kere somer istediğini giyebilir diyorlar. ben giyince niye böyle diyorsunuz illa ünlü mü olalım, adımızı mı değiştirelim. siz dönem faşistisiniz, makro moda içerisindeki mikro çığlıklar bunlar dedim ama saatlerce geçilen dalgalardan kurtulamadım. ilk izlediğimde beğenmediğim bölümü yaşayınca dedim ki bu dizi güzelmiş. bu da böyle bir anımdır.

    debedit: debeye gireceğini hiç beklemiyordum. buradan bana kadın kimonosunu yakıştırmayan biricik eşim, balım, seni çok seviyorum. ayrıca kimin ne giyip ne giymeyeceğinde kimone.

  • aylardır aktif olarak kullanıyorum ama bir kişiyle bile eşleşemedim. artık görüşme sohbet olaylarını geçtim eşleşince nasıl bir program arayüzü falan çıkıyor onu görsem yetecek.

  • devlet kendi insanına turist kadar değer vermezse, turist neden versin? diye sordurtan durum.
    ya adamın kafası baya iyidi, ya da o da durumun farkında olduğu için, bana nasılsa bir şey olmaz diye şansını denedi.

  • 5071tl alacak meslek grubu sokaklarda 3-4 kişi halinde dolaşacak, 4013tl alacak meslek grubu ise okullarda bir şeyler öğretmeye çalışacak.

  • cilalayıp parlatıp avm'nin orta yerine janjanlı jantlarıyla park ederler bu arabaları. bilmemkaç liralık alışveriş yapana da kazanma şansı sunarlar. kupon verirler. yılbaşılarında falan olur. tabiki bana hiç çıkmadı. çıkan tanıdıgım da olmadı. sanki bana bu arabaları kazananlar marsta yaşıyormuş gibi falan geliyor. o kadar uzak yani. bunu kazanan adam var ya. beleş araba. dünyaya bak. zaten bunu kazanan adam 1-2 yıl önce sayısalı falan da tutturmuştur kesin. öyle adamlar var bu dünyada. her isi rast giden adamlar. onların agzına sıçiyim ben.

  • kar lastiği takmayın. burası sibirya mı? bu lastik lobisinin, lastik satmak için uydurduğu bir şey. sanki daha önce kar lastiği vardı...

    araç patinaja düşerse daha fazla gaz verin, lastik sürtünmeden ısınıp, bölgedeki karı buzu saniyeler içerisinde eritiyor. böylece hareket etmeye devam ediyorsun.

    araç patinaja düşerse yoldan geçen vatandaşlardan rica edin, arkadan çekerli araçlarda vatandaşları bagaja oturtun ve otururken yaylansınlar. önden çeken araçlarda kaputa oturtun. direksiyonu sağa sola çevirin hep

    otomatik araçlarda kar düğmesi varsa kar düğmesine basın, yoksa spor moduna alın şanzıman gerekli deviri ayarlıyor.

    cip gibi arazi araçlarınız 20-22 jant arası ve spor lastikse hiç korkmayın. zaten dört çeker. verin gazı asfaltı bile parçalar vallahi.

    bütün bunları yapın ki, akşam haberlerde daha sonra da youtube vidyosu olarak çekirdek
    çitlerken izleyip gülelim.

    edit: besyaprakliyonca uyardı. sakın ha bu entry'imi ciddiye falan almayın.
    bunları uygulayanları akşam "nerde bu devlet niye tuzlamıyor" diye hönkürürken izleyip gülücez ve cık cık diycez.