hesabın var mı? giriş yap

  • 2000'li yılların başında deli dana hastalığı (bse-bovine spongioform ensefalopati) denen hastalık hortlayınca millet danasını itlaf etti ve korkudan et yiyemez oldu. bunun üzerine tavuktan döner yapılmaya başlandı ve zaman içinde de tuttu çünkü görünüşte dönerdi, etten yapılıyordu ve fiyatı da uygundu. ondan önce türkiye'de tavuk döner pek bilinen bir yiyecek değildi.

    bugünse heryerde tavuk dönerci var. tavuk olayına biraz temkinli yaklaşmak gerek çünkü tavuk eti çok hızlı bakteri üretebilen bir ettir. bu bakterilerin en tehlikelilerinden biri salmonella olup kümes hayvanları ve yumurtadan bulaşabilir. çiğ ette de bu bulaşma riski yüksektir. maruziyet sonrası 12 ila 48 (bazen de 72) saate kadar bir sürede mide krampı, baş ağrısı, bulantı, kusma, gibi şikayetler başlar. ağır seyredebilir. bir diğeri de campylobacterdir. bu da benzer şikayetler oluşturabilir.

    bu nedenle tavuk etinden üretilen döneri güvendiğiniz yerden yemeniz önemlidir, yeterli hijyenin olmadığı bir yerden yediğiniz tavuk döner başınıza olmadık işler açabilir. bunları et de yapabilir ama tavukta bakterinin daha hızlı üremesinin sebebi şudur:

    bakterilerin yaşamak için suya ihtiyaçları vardır ve en az 0.85'lik bir nem ortamı olması gerekir. birçok taze et gibi tavuk etinin 0.99'luk bir su aktivitesi vardır. salmonella, campylobacter ve e.coli gibi bakteriler tavukla birlikte yaşar ve hayvan öldükten sonra da etinde bir süre yaşamaya devam ederler. tavuk eti dana etine oranla daha delikli (poröz) bir yapıya sahip olduğu için bakteriler de daha derine yerleşebilir ve nemi daha uzun süre muhafaza edebilirler. uygun soğuklukta muhafaza edilmemiş, yeterli ısıda yeterli miktarda pişmemiş bir tavuk etinde bakteriler daha çabuk üreyeceği için daha tehlikelidir (tekrar belirteyim ki benzer tehlike tüm çiğ etlerde mevcut ancak tavuk etinin yapısı bakteri üremesine daha uygundur). özellikle bol sosa bulanmış (etteki bozulmaları göstermez, kokuyu engeller) etlere dikkatli yaklaşmakta fayda vardır. he ama iyisi varsa da lezzetli, ona da birşey demem, afiyet olsun:)

    dip not: tavuk yumurtasına dokunduktan sonra bile ellerinizi yıkamanız, tavuk eti kesmek için kullandığınız bıçak ve aparatı çok iyi yıkamanız yukarıdaki sebeplerden ötürü şiddetle tavsiye edilir.

  • bülent ortaçgil - beni kategorize etme

    beni kategorize etme
    benle oynama
    yaftayı yapıştırıp
    bana isim koyma

    (bkz: istatistik)

    karikatürleştirme beni
    ilahlaştırma
    tabulaştırma sakın tabulaştırma

    (bkz: sosyal antropoloji)
    (bkz: teoloji)

    ben seni öyle sevdim öyle sevdim
    ben seni öyle sevdim böyle mi sevdim

    matematiklaştirme beni çarpma, bölme
    toplama, çıkarma sakın, beni hesaplaştırma

    (bkz: matematik)

    mekanikleştirme beni, otomatiklaştirme
    yarıştırma sakın onla bunla karşılaştırma

    (bkz: makina mühendisliği)

    ben seni öyle sevdim öyle sevdim
    ben seni öyle sevdim böyle mi sevdim

    sıkıştırıp, tıkıştırma beni depolaştırma

    (bkz: bu ne lan)
    (bkz: tedarik zinciri yönetimi ve nakliye)

    duygularım yok oldu yüreğimi nasırlaştırma
    beni demoralize etme depolitize etme
    her işten kaçar oldum beni illegalize etme

    (bkz: psikoloji)
    (bkz: iletişim becerileri)

    ben seni öyle sevdim öyle sevdim
    ben seni öyle sevdim böyle mi sevdim

    ana tema : kısacası bilimsel şeylerle kafamı ütüleme, laf kalabalığı yapma! ben seni öyle sevdim, böyle mi sevdim?

    edit : sezen aksu da seslendirmiş. uyarılar için mavigomlek ve freya'ya teşekkür ederim

  • atamızın -büyük ihtimal çoğu insanın ilk defa göreceği- görüntüleridir. bi görüntüde akıcı fransızcası dikkat çekiyor. bir diğerinde afet inan ile abd büyükelçisi joseph grew arasında adeta tercümanlık yapıyor.

    elçiyle fransızca konuşuyor.

    elçiye orman çiftliğini gezdiriyor

    afet inan'a abd kadını hakkındaki fikri soruluyor.

    youtube linkleri:

    link 1

    link 2

    link 3

    link 4

    edit: rica üzerine daha rahat izlenilebilirlik açısından youtube linkleri eklenmiştir.
    gitmeden bir şey daha söylemem lazım, görüntüleri daha önce izlemiş olanların 'büyük ihtimal çoğu insanın ilk defa göreceği görüntülerdir' ibareme takıldıklarını görüyorum. bence çok gereksiz bir tepki çünkü entryleri okuduğunuzda bu görüntüleri çoğu insanın ilk defa izlediğini ve izlerken çoğunun da -benim gibi- gözlerinin dolduğunu rahatlıkla görebiliyorsunuz.

    edit 2: türkçe sever bir yazar tarafından uyarılmam üzere bitişik olan 'birşey' ayrılmıştır. doğrusu 'bir şey' imiş.

  • istanbul'un simgesi ne zaman duvarda biten çiçekler oldu dediğim olay.

    ankara'ın simgesi dinozorlar kalkınca bir şey olmadı, rahat olsunlar.

  • düserse ekime, düsmezse skime kadar dedigimdir.

    biraz da patronlarin sesi çiksin.

    orta sinif yok olursa hepiniz yok olmaya mahkumsunuz.

  • merhaba, ben vedat milor.

    gurme değilim ama yazdığım ve çizdiğim hemen her şey yemek ve yemeğin şarapla olan uyumuyla ilgili. ama takip edenlerin de bildiği üzere, bunlarla da sınırlı değil; elimden geldiğince ve bilgim el verdiğince, konulara sosyolojik ve iktisadi açılardan bakıp, daha genel bir tablo çizmeye ve neden sonuç ilişkilerini de ortaya koymaya çalışıyorum.

    tv’deki programım sona erince sosyal medyaya daha çok zaman ayırma şansım oldu. birçok takipçim ile artık düzenli etkileşime girebiliyoruz. ekşi sözlük’ten de böyle bir etkinlik için davet gelince açıkçası heyecan duydum. ister şekeri bol, isterse de acılı veya asiditesi yüksek olsun, sorularınızı cevaplamayı dört gözle bekliyorum.

    kanıt

    edit: sorular için çok teşekkür ederim. her soruyu cevaplayamadığım için kusuruma bakmayın. ekşi sözlük gerçekten değerli bir topluluk. inanın bana birçok gazetecinin röportajda sorduğundan daha derin ve ilginç sorular sordunuz. yakında tekrar bir arada olmak dileğiyle...

    sorularınıza verilmiş yanıtları görmek için şu bağlantıyı kullanabilirsiniz: (bkz: merhaba ben vedat milor sorularınızı cevaplıyorum/@vedat milor)

    not: soru cevap etkinliğini mobil ve web tarayıcınızdan takip edebilirsiniz.

  • efendim, işte bu hayvanların bayrak tutanlarından biri, yani bir efes pilsen sever yanına bir stella sever, bir samuel adams sever, bir youngling sever ve pilsner urquell sever ile birlikte bara gitmiş.

    stella'cı tabiatiyle barmenden stella istemiş, barmen vermiş, samuel adams'çı bir samuel istemiş, barmen vermiş, younglingçi, bir youngling yolla bakayım barmen derken, pilsner urquell'i seven arkadaş da pilsner urquell istemiş.

    efes pilsen sever hayvanoğluhayvan kıro da, bir bardak su istemiş efendim.

    tabi diğerleri şaşırmış, nasıl olur demişler, sen neden bira söylemedin?

    bizimkinin cevabı hazır tabi, "baktım kimse bira içmiyor, ben de içmiyim bari" demiş.