ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir demet tiyatro'dan akılda kalanlar
-
asuman : eee? artık beni sevmiyorsun öyle mi ?
mükremin : ya seni seviyorum da seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum hani eskiden seni sevmenin birbirimizi sevmenin değişik gevrek bir tadı vardı seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir orada mutlu mesut yaşardı. yani bir şey olduğu vakit ilk bunu koşayım gideyim asumana gideyim tarzı haberci telaşı olurdu.
asuman : şimdi ne oldu peki ?
mükremin : bilmiyorum asuman , bilmiyorum. kalbim bir kuyunun dibindeki bir suyun içinde nefes almaya çalışan bir gariban. yukarı tırmanmaya çalışıyor ama ne yapsın kuyunun duvarları düz. kuyunun duvarları ıslak.
marmaray'a sirkeci diye binip üsküdar'da inmek
tayyip coffee
-
hiç gitmeseniz bile başkalarının içtiği kahvenin ücretini ödüyor olabilirsiniz, dikkat etmek lazım.
erkan tan'ın ayda 1000 bin tl maaş alması
6 kasım 2007 liverpool beşiktaş maçı
-
an itibariyle 4-0 olan maç. bir bu kadar daha yemekten korkuyoruz...
şener şen
-
kardeşim ve ben çocukluğumuzdan beri şener şen hayranıydık, kardeşimin arkadaşından aldığı vcd player ile bir gün 5 defa şalvar davasını izlediğimizi hatırlarım, çiçek abbas ve davaro, üst üste o vcd playerda izlediğimiz filmlerdendir.
şener şen'in bizim evimizdeki yeri farklıydı, tam muhabbetin ortasında kardeşim can salonun ortasında şener şen'in davaroda karısının düğününde oynama sahnesini veya kibar feyzo'nun sonundaki takla atarak ölme sahnesini taklit ederdi, hiç olmadı mekan elverişsizse filmlerindeki diyalogları kurup kahkahalar atarak kendimizden geçerdik. evet kendimizden geçerdik, biz bu adamla oturup kalkıyorduk. uzunca bir süre gerçekten böyle geçti.
bir gün kardeşim çok hastalandı, hastaneye yattı, hastaneden çıktı, sonra yine yatmak zorunda kaldı ki, artık çıkıp çıkamayacağından emin olamıyorduk, doktorlar çıkamayacağını biliyordu da, biz ailesi yakıştıramıyorduk, konduramıyorduk, yaşayanlar bilir.
kardeşim artık yatağından kalkamıyordu, bu çocuğu var olan durum içinde nasıl mutlu ederiz diye düşünürken 'şener şen sevgisi' bize ışık oldu.
şener şen'e ulaştık, o'na durumu izah ettik. 21 yaşında bir delikanlının ölümle buluşmasına az kala onu mutlu etmek için ziyaretine gelebilir misiniz? dedik.
kabul etti. ricası 'basına haber vermeyin.' oldu.
nedir ne değildir bilmiyorum, bunu anlatacak, tarif edecek bir cümle bulamıyorum, kardeşimin şener şen'in geleceğinden haberi olmamasına karşın (görüşme iptal olur da üzülür diye söylememiştik) o sabah, 'anne bana sakal traşı yap, top sakal istiyorum, üstümü de değiştir' demesi, sanki bu buluşma kalbine doğmuş gibi hazırlık yapması çok enteresan.
şener şen geldi ve kardeşim mutluluktan ağladı, hemen o an defalarca fotoğraflandı, sohpet ettiler kardeşim en sevdiği filmlerden bahsetti.
bu buluşmadan 2 yada 3 hafta sonra kardeşim hayatını kaybetti. tarih 15.04.2005 i gösteriyordu,doğum gününü kutladığımız 11 nisandan 4 gün sonra..
şener şen ölüm döşeğindeki gencecik bir insanı mutluluktan ağlatmış insandir.
89. oscar ödül töreni
-
tasarımın gerçekten ne kadar önemli olduğuna dair tarihteki en büyük olaydır.
warren beatty zarfı eline alıyor. zarfın tasarımı şu şekilde:
en üstte oscars yazıyor.
ortada adayın adı (bu zarfta şu şekilde):
la la land
emma stone
oysaki filmin adının altında yapımcıların adının yazması lazım. warren abi olayı çakıyor, bir tuhaflık var. oscar goes to diyor ama dili varmıyor devamına. bir de sen bak der gibisinden fay dunaway'e uzatıyor. fay abla çat diye okuyuveriyor la la land'i.
tasarımdaki hata, aday olunan dalın en altta ve en küçük puntoyla yazması.
sunucular genelde o zarftaki kağıdı tamamen çıkarmaz. dolayısıyla sadece ödülü alanı görürler, hangi dalda ödül verdiklerini değil.
kısaca warren abi, tasarımdaki kötü uygulamadan ötürü best actress yazısını göremedi. görse idi, zaten hafiften çaktığı olaya uyanırdı. zaten la la land'in yapımcısı herkesi ikna edebilmek için ödülü kazanan zarfı açıp seyirciye gösteriyor. hatanın neden kaynaklandığını anlıyoruz. en altta minicik bir best picture var, hiç kimsenin göremediği.
burada rahatça görülüyor
0 850 484 xx xx numaralı telefon terörü
-
ben açıyodum bu numaraları ve karşımdaki kadın erkek demeden yürüyodum. çok tatlısın çok kaslısın falan filan derken baya baya blacklist e alınıyorsunuz. birinde ofisin nerde, çiçek göndercem kısmına kadar gelebilmiştim.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"artık nasıl bir vergi ödediysek hem bütçe açığını kapadık hem suriyeli baktık hem de başbakana uçak aldık vay arkadaş"