hesabın var mı? giriş yap

  • pek çok madde ekleyebileceğim tavsiyelerdir. zira ömrümün bir kısmı bu güzel mekanlarda geçmiştir.

    1- spor salonuna gelmeden 1 saat önce kesinlikle birşeyler yiyin. bu süre 1 saatten kısa ve 3-4 saatten uzun olmasın.
    2- spor salonuna gelmeden önce kesinlikle şekerli besinler, çikolata ve şeker yemeyin. aksi taktirde kan şekeriniz düşebilir ve kendiniiz yerde bulabilirsiniz.
    3- kişisel hijyene aşırı önem veriyorsanız 2 tane ter havlusu kullanın: birisi terinizi silmek için, diğeri ise oturacağınız veya yatacağınız aletin üstüne sermek için.
    4- yürüyüş bandında egzersiz yaparken karşıya doğru bakın. yere doğru bakarsanız başınız dönebilir ve yere düşebilirsiniz. yürüyüş bandında egzersiz yapmak parkurda yürümek veya koşmaktan farklıdır.
    5- hocaların verdiği idmanlara kesinlikle uyun. vücut bir bütündür. "bende biraz kol, az karın kası çıksın yeter" diye düşünmeyin. eksik bıraktığınız bölgeler ileride spor yaparken size sıkıntı çıkarabilir veya saktlanabilir. sonuçta kaslar birbirleriyle bağlantılı çalışır.
    6- imkanınız varsa pazartesi ve salı günleri normalden biraz daha erken spor salonuna gelin. en yoğun günlerdir ve herkes aynı saatte gelir. (484798472348732 tane salonda test ettim, durum bu.)
    7- setler arasındaki dinlenme süreniz maksimum 45 saniyedir. oturup insanlarla muhabbet ederseniz, kaslarınız soğumaya geçer ve yaptığınız idmandan verim alamazsınız.
    8- eksik gördüğünüz bölgeleri kafanıza göre çalıştırmayın. program bir bütündür ve bütün oalrak yazılır. (bkz: 5. madde)
    9- haftada en az 3 kere gelin.
    10- sporu hayat rutininize dahil edin. eğer 3 gün üst üste gelmezseniz, 4. gün sporu bırakmanız muhtemeldir. dolayısı ile sporu hayatınızda bazı şeylerin önüne almanız gereklidir.
    11- spor yaparken su için. su içmek vücudunuzun hidrolize uğramasını engeller. maden suyu içebilecek imkanınız varsa daha iyi olur. (soda değil, maden suyu...) vücudunuzun kaybettiği mineralleri geri alırsınız.
    12- kalın giyinip terlemeye çalışmayın zira amacımız terleyerek değil, fazla kalorileri yakarak kilo vermektir. olan size olur.

    verebileceğim çok daha fazla tavsiye ve bilgi var lakin yoruldum. iyi sporlar...

  • dün gece trt haber'e yapmış olduğu canlı telefon bağlantısından;

    -ailen kitap yazdığını biliyor mu? annen, baban?
    -pucca: yok, onlar bilmiyo. sadece kardeşim biliyo.
    -öyle mi, hala bilmiyorlar yani senin pucca olduğunu?
    -pucca: yok hala bilmiyolar.
    -peki kitabı biliyorlar mı, evde hiç konu oluyor mu?
    -pucca: yok hiç konu olmuyo. zaten babamın böyle şeyleri seveceğini zannetmiyorum. "babam böyle çok nasıl diyim bilim teknik falan okuyan bi insan"

    evet, bu kısa diyalogdan fark edeceğiniz üzre annesine çekmiş olmalı. babasına hürmetlerimi iletiyorum.

  • çok yakın bir geçmişte, kuzenimi eşi ile birlikte, eviyle kaza yaptığı mesafe arası bir km olmayan bir kazada kemerlerini takmalarına rağmen kaybettik. geriye iki evladı annesiz babasız kaldı. ne saçmalıyorsun sen, trollüğün de bi edebi adabı var. trollük ile üç beş fav kasıcam diye yapmadığınız şaklabanlık kalmadı, sözlüğün içinden geçtiniz, bsg artık ya.

  • okul yıllarının vazgeçilmez tadıdır. sevmeyenini görmedim. o nasıl bir tatsa artık.
    konya'da cips diyorlardı buna. kokusu ve tadı zihnimde canlandı yeminlen.

    debe notu: ekmek arası patates kızartması bir fakirlik belirtisi değil, öğrencilik belirtisidir. tatlı anıların kahramanıdır.

  • salı günü masumlar apartmanı, çarşamba günü sadakatsiz/masumiyet, perşembe günü camdaki kız, cuma günü kırmızı oda var. her birisi boktan hayatların dizisi. en masum olanında, üç dört kişinin evli olmasına rağmen farklı iki kadından çocuğu var.

    diyelim bunlardan kaçtınız, çukur var, maraşlı var. edho var. daha yeni yayından kalkan ramo vardı. arıza vardı.

    bunlardan da kaçtınız. kuruluş osman var. selçuklu var. herkesin hain olduğu abdulhamid var.

    arkadaş bu ülkede bir tane komedi dizisi olmayacak mı yahu? ekmek teknesi kıvamında bir aile dizisi çekilmeyecek mi? leyla ile mecnun absürtlüğünde bir komedi gelmeyecek mi? beğenmediğimiz yalan dünya ayarında bir komediye bile hasretiz şu an.

    herkesin, psikolojik problemlerle dolu boktan hayatlarını bize empoze etmek zorunda mısınız? ben haftanın her günü tv ekranında farklı bir iğrenç hayatı görmek zorunda mıyım? bir ülkenin ekranındaki tek komedi yapımı güldür güldür olabilir mi ya?

    emeği geçen herkese yazıklar olsun.

    edit: son cümle yumuşatıldı.

  • roma imparatorluğu'nda 3. yy'da gereğinden fazla para basılınca paranın değeri düşmüştü ve imparatorluk ilk defa enflasyon ile tanışmıştı.

    roma imparatorluk hazinesinin en büyük kaynakları;

    - fetih ekonomisi
    - altın ve gümüş madenciliği
    - vergilendirme

    kalemlerinden oluşuyordu.

    vergilendirme çok katıydı ve roma devletinin temel ihtiyaçlarını zar zor karşılıyordu. vergi alınacak bir şey kalmamıştı. bazen asılsız iddialarla zenginlerin mallarına el konuluyordu.

    son büyük fetih ms 107 yılında olduğu için fetih ekonomisi de fayda etmiyordu.

    ispanya'daki madenler artık tükenmek üzereydi.

    bu gelişmelerden sonra roma imparatorluğunun aklına dahiyene bir fikir geldi. roma para sisteminin bel kemiği olan dinar'ın içindeki gümüş gramajını düşürerek daha fazla dinar basmayı akıl ettiler. fakir halkın dinar'daki değişimi farkedecek kadar akıllı olmadıklarına inanıyorlardı.

    romalılar dinardaki gümüş saflığını azaltarak, parasızlık sorununun kesin olarak çözeceklerine inanıyorlardı. bunu yaparak çok daha fazla madeni para basacak ve böylece dinar arzını artıracaklardı.

    roma imparatorları tarafından kullanılan bu “sihirli formül” günümüzde yoktan var edilen paraları ülke ekonomisine ekleyen modern hükümetlere çok benzemektedir.

    imparatorlar, roma halkının madeni paralardaki gümüş miktarının azaldığını fark etmeyeceğini umsa da, insanlar dinar'ın değerini kaybettiğini çabucak anladılar. bundan sonrası tüccarların ve zanaatkarların kendilerini telafi etmek için fiyatlarını yükseltmelerine yol açtı.

    ilk kez mö 211'de %100 saf gümüşle (4,55 gram gümüş) basılan roma dinar'ı, tarihi boyunca önemli ölçüde değer kaybetti.

    ms 268'de, dinar yalnızca %0,5 gümüş içeriyordu ve gümüşe batırılmış bronz bir madeni para haline geldi. ms 312'de dinar tamamen değersizdi.

    bu değersizlik, insanların iyi parayı biriktirmeye (altın parayı) ve ödemeler için yalnızca kötü parayı (değeri düşük gümüş dinarı) kullanmaya başladığı gresham yasasını yürürlüğe soktu. ekonomide gresham yasası "kötü para iyiyi kovar" diyen parasal bir ilkedir. örneğin, dolaşımda benzer değere sahip olan iki tür para metası varsa, daha değerli olan meta yavaş yavaş dolaşımdan kaybolacaktır.

  • şaşırtıcı değil. bir sonraki açıklaması da "referandumla da olmazsa seri penaltı atışlarına gidilir" olacaktır.

  • iskoçların değil galler bölgesinde yasayan insanların atasidirlar. ejderha kültürlerinin en önemli parcasidir. dilleri bugunku frp romanlarinda ve literaturunde gecen nice isme ilham kaynagi olmustur. mesela baskentleri cardiff in keltcedeki adi caerdydd dir. school olan okula ysgol derler. zaten galler deki tabelalarda hem ingilizce hem keltce yazar hersey. iskoclarin atasi ise iskandinavlardir.