ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hoh deyince sıcak püf deyince soğuk hava gelmesi
-
(bkz: höh diyince ılık hava gelmesi)
ikisinin ortalaması arkadaşlar, şu an icat ettim %100 çalışıyor.
ekşi itiraf
-
üzüldüm, sadece üzüldüm...
"illa yabancı hoca gelecekse benim almanya pasaportum da var."
yılmaz vural
bu söz bile üzüntümü geçiremiyor...
güneş gözlüğü takmaya utanmak
-
bende tam tersi olan bi durum. hayvan gibi büyük güneş gözlükleri takmazsam sıfatımı gören insanlara ayıp oluyor gibi geliyor.
edit: başlığı ben açmamıştım gtk, ruh hastası gibi kalmışım lan burada.
ortanın sağı + hafif anaç + lisans mezunu kız
-
(bkz: meral akşener)*
ingilizce konuşurken yapılmış en büyük salaklık
-
work and travel ile yurtdışına giden bir arkadaş, otelde çalışmaktadır.
biri çağırır ve "iron (ütü)" ister.
bizimki gider, ayran getirir.
bunu gören adam sinirlenir,
eliyle bir şeyi ütülermiş gibi yaparak "iron! iron!" der.
bizimki ayranı çalkalar.
psy'ın paylaştığı istanbul fotoğrafı
-
koreli bir kız ''omg beautiful city ... have a good one ^_^'' yazmış altına.
ya biz hariç dünyanın ölümüne iyimser olması ile açıklanır bu durum, ya da bu kızımız kore'nin çemişgezek ilçesinden.
90. oscar ödül töreni
-
öncelikle (bkz: 90. akademi ödülleri) ama madem başlık burdan yürüyor, buraya yazayım. lobi mi yapmışlar bütçe mi yapmışlar napmışlarsa artık bu sene aday filmler birbirlerine oyuncu paslamışlar, bayağı fazla denk geldim. tesadüf mü bilmiyorum ama ilginç.
lady bird'de esas kızımızın ilk erkek arkadaşını oynayan lucas hedges, three billboards outside ebbing, missouri'de evin erkek çocuğu olarak karşımıza çıkıyor.
yine lady bird'deki esas kızımızın bir diğer erkek arkadaşı timothée chalamet, call me by your name'de esas oğlan.
three billboards outside ebbing, missouri'de reklamcıyı canlandıran caleb landry jones, get out'da evin erkek oğlu.
call me by your name'de hepimizin gönlüne taht kuran baba michael stuhlbarg, shape of water'da bilimadamını canlandırıyor. the post'da ise the new york times yazarlarından haberi patlatan kişi.
get out'daki baba bradley whitford, the post'da gazetenin yönetim kurulu üyelerinden biri.
şehir büyüklüğündeki buzulun 75 dakikada erimesi
-
kuresel isinma, dunyanin ve insanligin yok olma tehdidi, milyonlarin olmesi vs.
kendi adima gerekli onlemleri aliyorum zaten mesele bu degil, bunu zaten aman kuresel isinma olmasin bilmemne diye yapmiyorum.. karakter olarak birseyi bosa harcamayan, tuketimine dikkat eden bi herifim, kuresel isinmayla ilgili diil yani...
ancak ben sizler kadar pozitif bakamiyorum konuya.. birak turkiyeyi, butun dunya bu konuda temkinli olsa kac yazar?
malesef kuresel isinma artik engellenebilir durumda degildir. sadece ertelenebilir. o yuzden sunu anlamiyorum.. bunu cocuklarimiz ve sonraki nesiller icin isteyenlere soruyorum mesela, hadi cocuklarini kurtardin, hadi diyelim torunlarin da yirtti, cok ugrastik insanlik olarak vs..
torunlarinin cocuklari onemli diil mi? onlar ne olucak?
ozetle sahsi fikrim, onlem, duyarlilik, dikkat bilmemne asamalarini coktan gectik..
gecmis olsun..
birkaç buluşma sonra kaybolan erkek
-
ara verdiği sevgilisiyle barışan erkektir. arkasından soğuk su içiniz.
titanik'te ölenler neden kıyıya yüzmedi
-
diyelim ki deniz ılık olsun, öyle buz muz yok. yazın yüzdüğün gibi deniz. yine de hipotermiden ölürsün, vücudun tüm denizi ısıtmaya çalışıyor olur, balkonda kalorifer yakıp şehri ısıtmaya çalışmak gibi. illa ki vücut ısın düşer yani.
diyelim hipotermiden ölmedin, yüzmeye çalıştın. yine vücudundaki enerji sınırlı olduğu için bir noktada biter ve kendini su üstünde bile tutamaz hale gelirsin. bütün deniz güvenlik kitaplarında "karayı görmüyorsanız yüzmeye çalışmayın, batan aracın yanında kalın, kurtarma ekiplerinin açık denizde sizi bulmasındansa batan gemiyi/tekneyi ve bulması çok daha kolaydır." diye yazar.
kendini suyun üstünde tutabilmek için ihtiyacın olan enerjinin olabildiğince uzun süre dayanması için yarı cenin pozisyonunda, elini kolunu, bacaklarını çok sallamadan sakince bekleyebilmek gerekir. bu vücut ısısını korumaya da yardımcı olur.
diyelim ki deniz ılık yaz denizi, sen de yüzmemen gerektiğini biliyorsun bunların hepsini yaptın. şimdi de susuzluktan öleceksin. hele de dayanamayıp, şaşırıp, düşünemeyip deniz suyu içtiysen daha çabuk öleceksin. başına güneş geçtiyse, vs kustuysan iyice su kaybettin, ölüm iyice hızlanacak.
yani böyle bir deniz kazası yaşadıysanız, hayatta kalmanın çaresi kurtarılmayı beklemek, ve yapabilecekleriniz sadece sizi kurtarmaya gelenlere olabildiğince uzun süre tanıyabilmek.
titanik yolcularının buz denizi ortasında şansları yok tabi. diğer aşamaları sıra gelmesi için bile çok soğuk.
ilk kez her şey dahil otele gideceklere tavsiye
-
ulan herif tavsiye diye bana tatilimi nasil yapacagimi anlatmis, bir tek ne zaman iseyip ne zaman dus alacagim eksik. sagol birader sen git benim yerime ben yanlis bir sey yaparim simdi sen daha guzel tatil yapiyormussun.
lise müdürünün yemeği mutfakta yiyin demesi
-
"... çeşitli mazaretleri nedeniyle oruç tutamayan arkadaşların ve personelin yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını ...."
mutfak olayını çok garipsemedim. daha çok " çeşitli mazaretler ile oruç tutmayan" lafına takıldım. bir mazaret mi bildirilmesi gerekiyor ?
oruç tutmayı tercih etmeyenlerin, oruç tutanlara hasas davranılması ve mutfak ortamında gıdaların tüketilmesi rica edilir dersin.
yok mazaretin varsa, git mutfakta ye gibi bir uyarı olmamalı.