ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sosyal fobi
-
cok konusanin yanindaki "bak ne guzel sessiz sakin sen de biraz ona benzesene" diye ornek gosterilen konu mankeni olmaktır.
okula gitmedigi gunun sonrasi kendine verdigi gazla "ee naptiniz dun ben yokken?" sorusuna "sen gelmedin mi dun hic farketmemisim" cevabi verilmesiyle yıkılan ruhunun temelinde demir kullanilmamis fazla cimento kullanılmıs orta hasarli bina olmaktır.
oturdugu yerde surekli etrafi gozleyen ve yandaki de kendisi gibi bacak bacak ustune atmissa duzelten, yandaki ellerini gogsunde kavusturmussa ellerini cebine sokan dedigimi yap yaptigimi yapma insanı olmaktır. onceki cumleye "yuh be" demektir (bkz: gulmeye utanan smiley)
sacini kurutma makinesiyle kurutmayi taramayi jolelemeyi, giyinmeyi, alisverisi, gazete almayi, adres sormayi, hakkini aramayi herkesten sonra ogrenen bazılarını ogrenemeyen insandan bozma android olmaktır.
gun gelip de digerleriyle konusmaya baslayinca digerlerini sasirtacak olan sen neymissin be dedirtecek insandir sosyal fobili cunku anlatacak o kadar seyi vardir ki
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
babamın vefatından 10 gün sonra annemle evlilik yıldönümleri olmasından mütevellit anneme sanki babam almış gibi bir hediye alıp, onun ağzından bir şeyler yazıp, parasını ödemiştim. anneme verdikten birkaç dakika sonra gardırobu açık olan babamın takımlarına göz gezdirirken ilk elimi attığım cepte tam olarak küsuratıyla beraber hediye için verdiğim para çıkmıştı. böyle şeyler bana çok saçma gelse de hiçbir zaman anlam veremediğim bir olay olarak kayda geçmiştir benim için.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
yıllar önce, evde yiyecek hiç bir şey olmadığından ve dolayısıyla acıkan küçük kızın komşuya giderek;
''ekmeğiniz yoksa ekmek alayım ayşe teyze'' demesi.
bu olay her anlatıldığında beni gözyaşlarına boğan çocukluğum.
osmanlıspor
-
osmanlı devleti'nin, ikincisi son ve nihai olacak şekilde, iki defa yıkıldığı şehirde * * kurulmuş,
osmanlı devletinin en büyük düşmanlarından bizans'ın bayrağını * kendisine renk olarak seçmiş,
osmanlı devleti tarafından kanlı bir şekilde tasfiye edilen teşkilatın ismini * taraftar topluluğuna vermiş,
tarih bilgisinden yoksun insanların yarattığı, ucube spor kulübü.
esnafın z.burnu belediye başkanına verdiği ayar
-
bu ulkede anadolu insaninin birseylerden vazgecmek icin illa olaylarin direk olarak kendi ceplerine dokunmasi gerektiginin kanitidir.
derdini kimseyle paylaşmayan insan
-
"never tell your problems to anyone. %20 don't care and the other %80 are glad you have them." sözünü temel almış insandır.
yani diyor ki (bkz: dost dediğin henüz sırtından vurmamış düşmanındır)
bu da tabi ki (bkz: tecrübeyle sabit)
yovano yovanke
-
balkanlar, tarihiyle, kültürüyle, siyasetiyle ve en çok da müzikleriyle hüznün coğrafyasıdır. kimi şarkılar vardır, dinlerken öyle hareketli, öyle kıpır kıpır gelir ki “kim bilir nasıl eğlenceli bir hadiseden bahsediyor” diye düşünür insan. o anlatılan aslında bir köy yangınıdır. sonra başka bir şarkıda ritmin hızına yetişemez insanın kulağı ama anlatılan bir terk ediliştir. tabii bu hep böyle değil; kimi zaman da insanın içine işleyen, sözlerini anlamasa dahi hikayesini kendi yazmış gibi anlayabileceği balkan türküleri, balkan şarkıları vardır. jovano jovanke bunlardan biridir.
jovano jovanke bir makedon/ya türküsüdür ama her güzel şey gibi paylaşılamaz. bulgarlar “bizimdir” der, makedonlar buna karşı çıkar. hatta “% 110 makedon türküsüdür” derler. bulgarlar sahiplenedursun bu türkü pırıl pırıl bir makedon ezgisidir. ancak bilindiği gibi balkanlarda tüm kültürel öğeler geçişkendir, balkan ruhu sınır tanımaz bir özgürlükle bütün ülkelerin üzerinde eşit uçar. türkünün sözlerine biraz dikkat edince aslında makedonca olduğu zaten bellidir. bulgarlar bile bu türküyü makedonca söylerler.
enstrümantal, erkek vokal, kadın vokal, koro, müziksiz sadece kadınlardan oluşan koro, rock, jazz, sadece akordeon, sadece klarnet gibi sayısız versiyonu vardır. vaska ilieva, aleksandar sarievski, nikola badev, leb i sol gibi makedon müziğinin bütün önemli isim ve grupları bu türküyü yorumlamıştır. ayrıca nigel kennedy’nin east meets east albümünde de yakıcı bir yorumu vardır. minnesota accordion orchestra’nın enstümantal yorumu da fena değildir. balkan ezgilerini koro olarak söyleyen kadınlardan oluşan muhteşem svitanje grubu da güzel şekilde yorumlar. resmi sitelerinde bu türkünün linki de vardır:
http://www.svitanje.org/…es/yovano_yovanke_clip.mp3
kanada, abd, avustralya gibi ülkelerde yaşayan makedon diasporasının bütün müzik grupları bu türküyü bir şekilde yorumlamış böylece başka kültürlerde de tanınmasını sağlamışlardır.
lakin gelin görün ki en güzel en etkileyici versiyonu nazarımda bulgar sanatçı slavi trifonov’a aittir. üstelik bir de klibi vardır. klip ve şarkı birinci dünya savaşı’nda ölen bulgar askerlerine adanmıştır. hatta youtube’ta yer alan klibin yorumlarında makedon ve bulgar arkadaşlar “şarkı asıl bizim” tartışmasına girmişlerdir.
http://www.youtube.com/watch?v=byns6ybp_w0
bu da bizim mahallenin göçmen gençlerinin alkollü ve de detone ama samimi bir versiyonudur. mekan karşıyaka bostanlı sahil:
http://www.youtube.com/watch?v=ka0-uauv2i0
ara edit: aynı gençler daha az detone bir kayıt yapmışlar, yine bostanlı'da: http://www.youtube.com/watch?v=kjxy4qkk2ei
bu da sözlerinin tercümesidir.
jovano jovanke
kraj vardarot sediş, mori ........... vardar'ın kıyısında oturuyorsun canım
belo platno beliş......................... beyaz keten ağartıyorsun
se na gore gledaş...................... ve yükseklere bakıyorsun*
srce moje jovano........................ canım benim jovano
--------
jas te tebe te çekam, mori.......... ben seni bekliyorum oysa
doma da mi dojdesh................... eve gelmeni bekliyorum
a ti ne doagaş, dusho ………...... ama sen gelmiyorsun
srce moje jovano…………….......... canım benim jovano
--------
tvojata majka, mori ……….......... senin annen canım
tebe ne te puşta ……………......... bir türlü salmıyor seni
kaj mene da dojdeş, duşo ….... yanıma gelmeyesin diye hayatım
srce moje jovano ………….......... canım benim jovano
pantolonun çok güzelmiş biraz fazla yakışıklısın
-
yalansa, yalanına tüküreyim, doğruysa bize ne bundan dediğim olayda geçen bir cümle.
sözlüğün içine ettiniz tebrikler.
yapmayın, etmeyin şu güzelim ortamı ergen forumuna çevirmeyin.
not: ilk entry uçmuş.
oysa yoğurtlu sosun içimi ferahlatması gerekiyordu
sabah 07.00'de uyanacak olmanın verdiği huzur
-
her insanın hayatında en azından bir kere yaşadığı huzur.
güzelce yüzünü yıkıyorsun. pencereyi açıp dışarı doğru geriniyorsun. kuş sesleri... güneşin yavaş yavaş doğuşu. sevdiğin kıyafetleri giyiyorsun...
şaka lan şaka. perdeyi bile açmıyorum, güneş yüzüme vurmasın diye. pantolonu asansörde giyiyorum. sokayım böyle hayata.
karısı kızıyla rakı içen insan
-
içip içip karısını kızını dövmediği için değersiz bi insandır.
ex machina
28 mayıs 2019 ekrem imamoğlu'nun esnafla diyaloğu
-
"izlemek istemiyorum" diyen bir ak çomar. yazık beyni ahaber ile yıkanmış.ekrem başkan'ın yerinde taş olsa çatlardı. allah sabır versin başkanımıza.
köpek alacaklara tavsiyeler
-
ilk sekiz on ay bebek bakacaksın. eşyalara zarar verecek, siz yokken ağlayacak, ortalığı talan edecek, kaka, çiş yapacak. sonunda bir orta yol buluncaya kadar. orta diyorum çünkü evin temizlik ve düzeni asla eskisi gibi olmayacak.
sekizde evden çıkmak için eskiden 7'de uyanman yetiyorsa artık 6'da uyanıp onu dışarı çıkarıp enerjisini atmasını sağlayacaksın. bu 10 yıl böyle sürecek her sabah. asker gibi. akşamları alemlere akmak bitecek. hatta bisiklete falan bile binmek istiyorsan önce eve dönüp mamasını verecek sonra evde beklerken oluşmuş enerji birikiminin atması için onu dışarı çıkarıp yüzü gülene kadar koşturup, oynayacaksın.
mamayı önüne koyup bırakmak imkansız olduğundan mama saatlerinde mutlaka evde olman gerekecek, eğlenmeye gidecek olsan bile önce bu ihtiyaçları gidermek için eve döneceksin.
hafta sonu programlarını ona göre yapacaksın, seyahatlerde giderken pansiyon bulmak da gerekecek.
en fazla 10 yıl içinde çok yaşlanacak, yaşlanmasa da arada hasta olacak. safkan bir ırk seçmişsen genetik hastalıklarla boğuşacaksınız.
sonra bir gün bütün bunlara rağmen canın gibi sevdiğin, evladın yerine koyduğun dostunun cansız bedenini, paket edilmiş halde koltuğunun altına kıstıracaklar, ağlaya ağlaya şehir dışına çıkıp bir çukur kazacaksın.
bütün bunlara hazır değilseniz almayın.