ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
karizmatik cevaplar
-
bundan 4 sene kadar önce -tabi daha, genciz anarşiğiz o zamanlar- bakanlıklar civarında bir arkadaşla yürüyordum. yolun kenarında kırmızı plakalı siyah mercedes vardı. içi dolu mercedes'in önünde ve arkasında da birer tane ford mondeo polis aracı bekliyordu. polislerin dalgınlığından faydalanıp mercedes'e yanaştım ve kapısını açtım. daha fazla ilerleyemeden "hop hişş ne oluyor??" sesleri arasında durduruldum:
- arkadaşım ne yapıyorsun kör müsün?
+ pardon babamın da aynı böyle süper pahalı bir mercedesi var da karıştırdım.
- nasıl aynı? bakan mı baban?
+ yok yok, yetim hakkı yiyor babam. ancak öyle alabildik.
tekrar düşündüm de, iyi kurtulmuşum. bakanın melul bakışları ve "bırakın gitsin" cümleleri arasında, arkadaşımla birlikte günbatımına doğru iyi uzaklaşabilmişim.
bir insanla anlaşabileceğinin işaretini veren şey
-
seni dinlerken kendi söyleyeceklerini tasarlamakla meşgul olmaması, sözün sonunun nereye varacağını beklemesi, kazanç ya da haklılık egosuna yenik düşmeyecek kadar donanımlı olması.
peki nasıl anlarsın bu vasfı haiz olduğunu?
kolay. kendin sahip olup uygulayarak.
almanya'nın türkiye'yi dinlemiş olması
-
ben size olayın gerçek hikayesini yazayım;
öncelikle erdoğan ceketinin cebinden gül çıkartarak merkeli kendine hayran bırakmıştı
espriler eğlenceler derken
merkel durur mu o da gönlü kaymaya başladı tabii
tabi bu yakınlaşma kimisinin canını sıkmadı değil
ama çapkın başbakanımız merkel'in gönlünü feth etti bi kere
ona küçük süprizler yapmaya başladı
sonunda merkel'i kendine aşık etti
artık herkesten ve herşeyden kıskandığı dünya liderini dinlemeye başladı
asdfghjklşi
orlando bloom'un selma ergeç'i etkileyici bulması
gülben ergen'in trt'den ayda 500 bin tl istemesi
-
ağa bi kişi de çıkıp demiyor ki "hangi becerin, yeteneğin, hangi üstün yönün dolasıyla verelim sana ayda 500 bin lira?".
sabahın 6.15de kalkıp, 8 aylık süt bebemi bırakıp, 35 km yol geliyorum.
ihaleler, satın almalar, doğrudan teminler, rotatifler, firmalar derken akşamın 5'ine kadar kafa patlatıyorum. eve döndüğümde iligilenmem gereken bi bebem, yapmam gereken işlerim var. yardımcım hatta yardımcılarım yok. bebeme bakan sertifikalı 3-5 dil bilen bi bakıcım da yok. 3+1 sıradan bi evde yaşamımı idame ettiriyorum.
inan bana gülben; gün içinde senden daha fazla çalışıyor, daha fazla efor sarfediyor, daha fazla yetenek gösteriyorum. aldığım maaş senin istediğinin yanında çerez bile değil sadece o tabaktan bi fındık fıstık parası.
ve inan bana o maaşla geçinebilmek gibi bi beceri de gösteriyorum.
hıh. sen büyük sanatçı, milyarder, para anası, evler, arabalar sahibi gülben hanım. sen mi büyüksün? hayır ben büyüğüm, ben, nuko usta. sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun? bir hiç.
gözümde pul kadar bile değerin yok.
nerede kemalist görürseniz kafasını kesin
-
kapak fotoğrafına cami diye taj mahal fotoğrafı koyan habersiz hamalın cürreti.
tabu diyalogları
-
ön bilgi: kızlar-erkekler şeklinde ayrılmışız, dörder kişilik iki grupla oynuyoruz.
aramızda 2 çift de sevgili mevcut. bu çiftlerden birinin erkeği anlatıyor, biz kalanlar da cevaplıyoruz.
rüzgarı da arkamıza almışız, ortalama 5 saniyede biliyoruz her kelimeyi. oyunun da gazıyla düşünmeden cevaplıyoruz adeta. ve olaylar gelişiyor:
eleman: alex'in koşanı?
biz: xavi!
eleman: (bana dönerek) sen dün ne almıştın?
ben: antibiyotik!
eleman: demin ne içtik?
biz: bira
eleman: (sevgilisi olan diğer erkeğe dönerek soruyor) biz dün nereye gitmiştik?
öbür eleman: karıya!
önce south park sessizliği, sonra kıyamet...
2 haziran 2022 ebubekir şahin'in çok sinirlenmesi
-
(bkz: sü"rtük")
anneyi üzmek
-
anneyi üzen davranışlar normalden farklıdır.
okulu altı seneye uzatırsınız, kiraya da zam gelir. ama anne bir koli yiyecekle size ev ziyaretine gelir. gülerek evi temizler, alışverişinizi yapar. -olsun- der, -sen mutlu ol da- der.
sonra yaptığı karnıbaharı yemezsiniz anne çok üzülür. bir çatalla biraz ucundan tırtarsanız gene sevinir. bu sevinç bazen mezuniyetinizdeki ile aynı bile olabilir.
anne en çok olmayan şeylere üzülür, olanlara değil;
çalmayan telefonuna, olmayan evlilik hazırlığına, giyilmeyen terliğe, çözülmeyen buzluğa...
olan şeyleri hep atlatır anneler;
ayrılığa alışır, emeklilik hayallerini uzayan okul yüzünden ertelemeye, başta zırtapoz dediği sevgililere.
ayrılık rutine biner. ilk gidiş gözyaşları iledir, sonrakiler otobüse yollanan öpücükle. daha çalışıp kazanması gerekirse önce gider üzülerek kaydını sildirir ahşap boyama kursundan, sonra sevinir daha gencim çalışırım diye. tasvip etmediği sevgiliye bir hafta sonra kaşkollar örmüştür rengarenk.
anneler olmayana üzülür, ya da olmamış gibi yapılana.
hiç kucağında ağlanmamış, hiç saçları yana ayrılmış çocuk bayramda elini öpmemiş, onun cocuğundan iyi matematik bildiği günler hiç olmamış, bu yaşlı adamcağız ona aşık bir filinta asla değilmiş gibi davranılırsa üzülür.
anneyi üzmek, kemalettin tuğcu romanı yazmak kadar zordur, mutlu etmek ise numarasını ezbere bilmek kadar kolay.
zafer havalimanı'na dört ayda 61 yolcunun uğraması
-
2044 (yanlış değil, iki bin kırk dört) yılına kadar yolcu garantisi verilen ve kütahya'ya yapılan zafer havalimanı'na dört ayda yalnızca 61 (yanlış değil, altmış bir) yolcu gelmiş. 2021 yılının tamamı için verilen yolcu garantisi ise 1 milyon 317 bin 733'müş.
kaynak
monetarizm
-
1950'lerde başlayan 1960'lı yıllarda milton friedman'ın liderliğindeki chigago iktisat okulu tarafından geliştirilen akım, kaynağını klasik miktar teorisinden alan anti-keynesçi bir tepkidir. amacı enflasyonu yenmektir. faizler düşürülür, kredi kullanımını artırıp tüketimi fazlalaştırır. ekonomideki para stoğunun parasal gelir düzeyini değiştiren en önemli faktördür. savaşlardan sonra çöken ekonomi için iyi bir yöntem olarak görülebilir. ama olay kafadan para basmak değildir.
1940'lı ve 50'li yıllarda parlak dönemini yaşayan keynes teorisinin 1960'larda gelişmiş sanayi ülkelerinde ortaya çıkan ekonomik sorunları açıklamakta ve gidermekte çaresiz kalması, monetarizmin gelişimini güçlendirmiştir.