hesabın var mı? giriş yap

  • az evvel tuğba özay'ın şu şekilde açıklama yaptığı yarışma: "bence adada dedikoduların merkezinde yattara yer alıyor."
    lan adamın en uzun cümlesi" lüfen bekle yemek ne zaman.."

  • russell paradoksu küme teorisine karşı öne sürülmüştür. bunun sonucunda küme teorisinin aksiyomları zermalo tarafından değiştirilerek zfc'nin oluşması sağlanmıştır.

    şu unutulmamalı ki, matematik aksiyomlar yani ön kabuller üzerinden mantık kuralları ile yürüyen bir disiplindir. ancak ön kabullerin doğruluğu ancak ve ancak teoremlerin işlememesiyle anlaşılabilmektedir.

    russell paradoksu da buna en güzel örneklerden bir tanesidir.

    küme, herhangi elemanların bir araya gelmesi ile oluşan yapı olarak tanımlandığında;
    kendi kendinin elemanı olmayan kümeler kümesi (r diyelim), kendisini içermiyorsa; r kendisinin bir elemanı değildir. böylece r'nin içerisine girmesi gerekir. ancak bu durumda da kendi kendisinin elemanı olmuş olur. tanım gereği ise r kendi kendisinin elemanı olmayan kümeler kümesiydi.

    bu daha kolay anlaşılsın diye başta berberli olmak üzere çeşitli versiyonları türetilmiştir. sonuç göstermiştir ki, küme teorisi mevcut aksiyomları ile yeterli değildi.

    bunun sonucunda küme kuramı geliştirilerek, en nihayetinde zermalo-fraenkel küme teorisi halini almıştır.

  • ücretli köle arayan dallamaların salladığı çalışan türüdür. yerden göğe haklıdır.

    açık söyleyeyim, yukarıdaki üç soruyu bana biri iş görüşmesinde sorsa, kalkar giderim. her insan evladının da bu üç soruyu soracak kadar haysiyetten uzak bir işletmeyle karşılaştığında kalkıp gitmesi taraftarıyım. kimsenin size köle muamelesi yapmaya hakkı yok. üç kuruş maaşa çalıştırdığı adamı tapulu malı zanneden şerefsizler çalışacak adam bulamayınca akılları başlarına gelir diyeceğim ama o zaman da "işsizlik yok iş beğenmiyorlar" diye ağlamaya başlar bunlar. cehennemin dibine kadar yolları var. çalıştıracak adam bulamayıp topu atsınlar da meydan insanlığını kaybetmemişlere kalsın.

  • 2 yaşındaki kuzenim ve annesiyle dışarıdayız. yan masada oturan adam sigara içiyor. bizimki adamın yanına gitti ve kendi avucunu açıp kapatıyor... açıp kapatıyor. her zamanki gibi yine istediği olmayınca ağlamaya başladı. neden ağladığına önce anlam veremedik sonra anladık, evet kuzenim sigara dumanını tutmak istiyormuş. nasıl bağrıyor aman yarrabim. kendisi alamıyor diye annesinden istiyor dumanı vermesini. isteğinin olmayacağına ikna etmek çok zor olmuştu.

  • bir türlü bulaşmaya cesaret edemediğim sistemdir. şimdi tamam ben ispanya’daki, italya’daki, ingiltere’deki bir eve gidip kalabilirim, sanki bunda sıkıntı yokmuş gibime geliyor da şimdi ben elin fransız’ına, japon’una, alman’ına nasıl alt kattaki komşuya dikkat et, tv’nin sesini çok açarsan alttan süpürgenin sapıyla vurur diyeyim? yemek pişirirken mutfak camını açmazsan fayanslar terliyor, akan suyu tutması için kenara koyduğum bezi her gün mutlaka sıkmalısın diye nasıl tembih edeyim? banyoya girerken yerdeki banyo örtülerini topla, duşakabin sızdırıyor nasıl denir? balkonu iki günde bir akıt mutlaka, balkondan karınca geliyor açık yerlere tıkadığım peçeteleri çıkarma sakın, lavaboya bulaşık koyma, deliği tıkayıp koku yapıyor, sifon tam çekmiyor, sıçtıktan sonra fırçayı da kullanarak müdahale et nasıl denir lan?!

    giremiyorum bu siteye bir türlü, elin amerikalısı bana koloniyal tarz evini sunarken ben ona apartmanın kapısına toplaşan gençlere bulaşma pıçağı takarlar diye nasıl diyeyim?

  • yaptı diye övmeye , yapmadi diye eleştirmeye gerek yok. futbolcudur işini yapması yeterlidir. bu tarz konuları aşmak gerekir .

  • aklıma şu hikayeyi getiren olay.

    zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. "öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum" diye vasiyet etmiş. öldüğünde "kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?" diye araştırmışlar. kimse çıkmamış. nihayet bir hamal,

    -benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. sabaha kadar durursam zengin olurum." diye düşünerek kabul etmiş.

    vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. sorgu sual melekleri gelmiş. bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. "nasıl olsa bu ölü elimizde... biz şu canlı olandan başlayalım" demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar.

    -o ip kimin? nereden aldın? niye aldın? nasıl aldın? nerelerde kullandın?"

    sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. sabahleyin kabirden çıkmış.

    - tamam, servetin yarısı senin, demişler.

    - aman, demiş hamal, istemem, kalsın. ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. o kadar servetin hesabını nasıl veririm?

  • atamızın -büyük ihtimal çoğu insanın ilk defa göreceği- görüntüleridir. bi görüntüde akıcı fransızcası dikkat çekiyor. bir diğerinde afet inan ile abd büyükelçisi joseph grew arasında adeta tercümanlık yapıyor.

    elçiyle fransızca konuşuyor.

    elçiye orman çiftliğini gezdiriyor

    afet inan'a abd kadını hakkındaki fikri soruluyor.

    youtube linkleri:

    link 1

    link 2

    link 3

    link 4

    edit: rica üzerine daha rahat izlenilebilirlik açısından youtube linkleri eklenmiştir.
    gitmeden bir şey daha söylemem lazım, görüntüleri daha önce izlemiş olanların 'büyük ihtimal çoğu insanın ilk defa göreceği görüntülerdir' ibareme takıldıklarını görüyorum. bence çok gereksiz bir tepki çünkü entryleri okuduğunuzda bu görüntüleri çoğu insanın ilk defa izlediğini ve izlerken çoğunun da -benim gibi- gözlerinin dolduğunu rahatlıkla görebiliyorsunuz.

    edit 2: türkçe sever bir yazar tarafından uyarılmam üzere bitişik olan 'birşey' ayrılmıştır. doğrusu 'bir şey' imiş.

  • ben yapıyorum bunu mütemadiyen. ta sefil bir öğrenciyken başladım buna. önüme çıkan ilk kediyi aldım eve, ne yiyorsam ona da verirdim, makarna, patates kızartması, sütlü ekmek. öğrenim kredim yatınca da kendime döner ona da bir kutu whiskas alırdım.
    sonraları çalışmaya başladım, hep kedim köpeğim oldu, hep ben ne yediysem onlara da bölüp verdim. kedi ya da köpek beslemek, çok masraflı birşey değildir. bir restorana gidip artıklarını isteyerek bile doyurabilirsin. dünyada bu kadar aç insan var diyerek kedi köpek, çatıdaki güvercinler, muhabbet kuşları, balıklar da aç dursun di mi? bişeyin ucundan tutmuyorsak toptan bişeye ellemeyelim, komple geberip gitsin her canlı?

  • dünya lideri olacağız diye çıktığımız yolda, liderliğine soyunduğumuz dünya tarafından kocaman bir mülteci kampı olarak görüldüğümüzü ortaya koyan açıklama.

    içeride sebep olanların da, dışarıda bize bu ikiyüzlülüğü reva görenlerin de allah belasını versin.