hesabın var mı? giriş yap

  • seçilsende seçilmesende chp kapanıp dernek haline gelene yada senin o dinozor tayfan yok olup gidene kadar, ne benden ne bir yakınımdan oy moy yok.

  • iyi birşey yaptığınızda takdir edilmesi.. şimdi ise "yapmak zorunda" olduğumuz için yapıyoruz, ne takdir var ne içten bir teşekkür..

    edit: "taktir" yazılan kelime, uyarıyla "takdir" olarak düzeltildi. dil kurallarına ve kelimenin doğru yazılmasına kendini adamış tüm bireylere içten bir teşekkürü borç bilirim.

    edit2: @soz istiyoruz düzeltti, ne ne baglacinin arasına virgül girmez diye. biz de düzelttik.

  • hayır bunun sosyal medyada beğeni almak istemekle hiç ilgisi yok. bu daha önce de belirtildiği gibi kişinin etik değerlerindeki problemden kaynaklanan bir şey.

    sene 2012, babam konya'da onkoloji hastanesinde yatıyor. artık son günleri biliyoruz. tam bir ay orada hastane koridorlarında, sandalye tepelerinde yattık. bir ay boyunca o servisten her gün bir, iki belki üç cenaze çıktı. geceleri inlemeleri duymamak için kulaklık taktık, camdan çıkarttık kafamızı.

    ne oluyordu biliyor musunuz? hemşireler ve doktorlar aralarında iddiaya giriyorlardı. atıyorum "102 numaraya iki gün veriyorum" "106 bu gece kesin" diye kahkahalar atıp, üstelik kolasına, pizzasına iddiaya giriyorlardı.

    o odada yatan hasta vefat ettiğinde insanlar ağlarken, bütün odalardaki hasta yakınları "acaba sıra bize ne zaman gelecek" derken ve teselli etmeye uğraşırken bunlar "ehehe kazandım, akşama dominos" gibi salak saçma şeyler söylüyordu insanların yanında.

    vefat eden biri olduğunda kapıyı kapatıp, kefenlerken sizi içeri almıyorlar. ama kapının arkasından gelen gülüşmeleri duyabiliyorsun hala.

    evet alışmış olabilirsiniz, evet sizin için sıradan bir olay olabilir ölümler ama bizim için değil. hastalar için de değil. ben o koridorda, o odada babamı kaybettim. siz babamı kefenlerken gülüp, şakalaşırken biz çökmüş yere ağlıyorduk.

    sizin için hiçbir şey belki ama bizim için büyük bir olay. biraz saygı, en azından mış gibi yapmak. biraz empati. çok mu zor?

    bütün sağlık personelleri böyle mi yani? hepsi aynı düşüncelerde, aynı nasırlaşmış kalplerle mi hizmet veriyorlar insanlara? bir tanesi bile mi vicdana sahip değil? midem bulandı.

    edit: elbette ki vicdan sahibi, hastalarla ve yakınlarıyla empati yapabilen, işini büyük özveriyle yapan, emek sarf eden insanlar var. bunun farkındayım. amacım kimseyi suçlamak ya da genelleme yapmak değildi. insan böyle bir paylaşım karşısında sinirlerine hakim olamıyor ve aynı şeyleri yapan, insanları en hassas dönemlerinde kıran kişileri görünce sitem ediyor. umarım sonuçlarına katlanır bu kişi, en azından delil var ortada.

  • tüm dünyada oluyor diye normal olmayacak durumdur. bugün aynı şekilde bir ekmek kuyruğu bile olsa garipsenecek iken, bu durumun kanıksanması tüketim çılgınlığının ne kadar felaket boyutlarda olduğunu gösterir sadece.

  • merkeze gelir gelmez kaldığımız otelin hemen dibinde karşılaştığımız manzara ile tebessüm ettirmiştir.
    link

  • yıl 1920. o yıllarda (bkz: theodor kaluza) ve (bkz: oskar klein) (bkz: kutlecekim)i ve (bkz: elektromanyetizma)yı bir araya getirmek için bilgece bir yol buldular: bu evrenin 3+1 değil 4+1 boyutlu olduğuna bir ihtimal vermekti! buna göre 5 boyutlu evrende sadece kütleçekimi vardır ama 5. boyuttaki (bkz: graviton)(kütleçekimini taşıyan bozon) 4 boyuta geldiğimiz zaman iki farklı parçacığa ayrılmaktadır. (bu 3-boyutlu bir şeyin 2-boyutlu bir yüzey düzleminde çeşitli gölgeler oluşturabilmesine benzemektedir.) bunlardan biri 4 boyuttaki graviton ötekiyse 4 boyuttaki fotondur (elektromanyetizmayı taşıyan bozon).

    bununla beraber, bu parcacıkların ortaya çıkardığı denklemler de tam olarak olması gerektiği gibidir. böylece kaluza ve klein fazladan bir boyut olduğunu düşünerek elektromanyetizma ve kütleçekiminin birleştirilebileceğini ortaya koymuş oldular. eğer 5. boyutu yarıçapı çok ufak bir çember gibi hayal edersek neden göremediğimizi de ortaya koyabiliriz: bir bahçe hortumuna belirli bir mesafeden bakarsak hortumun yüzeyini 2-boyutlu değil 1-boyutluymuş gibi algılarız. aynı şey 4 ten fazla boyut için de geçerlidir; eğer bu ek boyutlar bir çember gibi kapalı ve yarıçapı küçük (mesela cm) boyutlarsa onları normal hayatlarımız içerisinde farketmememiz normaldir.

    tabii 3 boyuttan sonrasını zihnimizde görsel olarak oluşturabilmek çok zor bir iştir ama matematiksel olarak bunları varsayıp bu düzlem dahilinde işlem yapmakta bir güçlük yoktur. kaluza-klein teorisi bu başarısının yanında ilk defa elektrik yükünün neden elekronun yükünün tamsayı katları şeklinde verildiğini de ortaya koyabiliyordu. (bu manyetik-tek kutupluların varlığı ile de açıklanabilir ) maalesef yayınlandıktan bir süre sonra kaluza-klein teorisinin kuantum mekaniğiyle birleşmesinde sorunlar olduğu düşünüldü. ayrıca o dönemde birçok fizikçi kuantum dünyasının büyüsüne kapılmıştı ve ilave boyut fikri fazla uzak geliyordu. bu sebeplerle kaluza-klein kuramı gözden düştü, ta ki (bkz: sicim teorisi) bulunana kadar.

  • yıllar önce sevdiceğimle okulun kafetaryasında oturuyoruz.
    çok seviyoruz birbirimizi fakat bunu hiç söylememişiz birbirimize, o ilk benim söylememi bekliyor bende onun.

    ıvır zıvır muhabbet derken elini tuttum.

    bak dedim şimdi eline parmağımla bişey yazıcam bakalım bilebilecekmisin.

    - bilirim tabi ne varki bunda.

    + bence bilemezsin.

    - taam yaz bakalım görecez.

    avucunun içine parmağımla "seni seviyorum" yazdım.

    kim milyoner olmak ister'de son soruyu bilmiş gibi heyecanlandı sevdiceğim..

    - ahahaha biliyorum biliyorum ne yazdığını.

    + tamam söyle ne yazdım?

    - seni seviyorum!

    + neeey??

    - seni seviyorum.

    + aahhh canım benim yaaa bende seni seviyorum!

    - pisliksin biliyosun dimi..(utandı kıpkırmızı oldu)

    on yıldan fazla oldu, hala seviyoruz birbirimizi.