hesabın var mı? giriş yap

  • yolcu uçaklarının kanatlarının ucunun resimdeki gibi yukarı doğru kıvrımlı olmasının nedenidir.

    bilindiği gibi kanat üzerinde kaldırma kuvveti oluşturabilmek için uçak kanadının alt* ve üst* yüzeyleri arasında basınç farkı oluşturulur. toplam basıncın bir streamline boyunca korunacağı varsayımında bulunulursa, kanadın hücum ve firar kenarlarını kesen doğrunun üzerindeki kanat kalınlığı altındakinden yüksek olacağından dolayı kanat üzerinde daha çok streamline birikir. dolayısıyla hız kanat üzerinde daha fazla olur. böylece kanat altı ve üstünde bir basınç farkı yaratılır ve taşıma kuvveti oluşur.

    mamafih, kanadın ucuna doğru gidildikçe kanat kalınlığının düşmesi neticesinde kanadın alt yüzeyinden üst yüzeyine doğru bir akış gerçekleşmeye başlar. uçağın yatay eksendeki hızı nedeniyle de bu basınç farkı bir girdap oluşturur ve uçağın üzerindeki kaldırma kuvveti düşer. literatürde bu girdaba, kanat ucu girdabı* denir. particle image velocimetry ile yapılan deneylerde hayli sempatik bir görüntüsü olmasına rağmen, bu girdap toplam basıncı farklı bir düzleme taşıyarak kaldırma kuvvetini düşürür ve bu durum da uçağın yakıt tüketimini artırıcı etki yapar.

    bu girdabın etkisini azaltmak için yolcu uçaklarının kanat uçlarında winglet adını verdiğimiz yukarı doğru kıvrılmış kanatçıklar vardır. böylece kanat altındaki yüksek basınçlı akış bu kanatçığın yaptığı blokaj sayesinde kanat üstüne daha zor akacak ve kanat ucu girdabının yakıt tüketimi üzerindeki olumsuz etkisi azaltılmış olacaktır. öte yandan, bu ek kanatçık drag coefficient üzerinde artışa neden olarak farklı bir artışa sebep olacaktır. bu nedenle wingtip winglet tasarımı da kendi içinde bir optimizasyon gerektirmektedir.

    meraklısına not: eğer bu girdabın etkisini görmek isterseniz, kağıttan iki uçak yapıp birinde kağıdın ucunu kıvırın, diğerinde kıvırmayın ve iki uçağı da aynı hızla ve hücum açısıyla fırlatın. kanat ucu kıvrık olan uçak daha uzun menzile ve irtifaya sahip olacaktır.

    edit: yanlış olarak savunulan kanat yüzey mesafeleri ile ilgili kısım güncellendi.

  • 13 ekim 1972'de arjantin'deki and dağları'na düşen ve enkazı iki aydan fazla bir süre bulunamayan uruguaylı amatör bir rugby takımı tarafından uçurulan bir uçağın yolcularının yaşadığı olay...
    1972 yılında old christians club takımı montevideo,uruguay'dan santiago, şili'ye taşımak için uruguay hava kuvvetlerine ait bir uçak kiraladı. 12 ekim'de çift motorlu fairchild turboprop, 5 mürettebat ve 40 yolcu taşıyarak carrasco uluslararası havaalanı'ndan ayrıldı. kulüp üyelerinin yanı sıra, uçak masraflarının karşılanmasına yardımcı olmak üzere işe alınan arkadaşlar, aileler ve diğer kişiler de uçaktaydı. dağlardaki kötü hava koşulları nedeniyle, ertesi gün saat 14:18'de yola çıkmadan önce arjantin'in mendoza kentinde bir gece kalmak zorunda kaldılar. santiago mendoza'nın batısında yer alsa da, fairchild yaklaşık 22.500 feet'ten (6.900 metre) daha yükseğe uçmak üzere inşa edilmemişti, bu nedenle pilotlar uçağın and dağları'nı güvenli bir şekilde aşabileceği planchón geçidi'ne doğru güneye bir rota çizdiler. kalkıştan yaklaşık bir saat sonra pilot hava kontrolörlerine geçidin üzerinden uçtuğunu bildirmiş ve kısa bir süre sonra da santiago'nun yaklaşık 110 mil (178 km) güneyindeki curicó, şili'ye ulaştığını ve kuzeye döndüğünü telsizle bildirmiştir. ancak pilot, hâlâ and dağları'nda olan uçağın konumunu yanlış değerlendirmişti. hatanın farkında olmayan kontrolörler, iniş hazırlığı için alçalmaya başlamasına izin verdiler. kısa bir süre sonra şili kontrol kulesi uçakla irtibat kuramadı.

    uçak 13 ekim günü saat 15:30 sularında bir dağa çarparak önce sağ kanadını, ardından da sol kanadını kaybederek arjantin'in şili sınırı yakınlarındaki ücra bir vadisine düşmüştür. kayıp uçak için arama çalışmaları başlatıldı, ancak kısa süre sonra son bildirilen yerin yanlış olduğu anlaşıldı. kurtarma çalışmaları and dağları'na kaydırıldı ve hayatta kalanlar daha sonra birkaç uçak gördüklerini bildirdiler. ancak karla kaplı dağlar beyaz uçağın tespit edilmesini zorlaştırdı. dahası, zorlu ortam birçok kişinin hayatta kalan olmadığına inanmasına yol açtı. sekiz gün sonra arama çalışmaları sonlandırıldı, ancak daha sonra kurtarma çalışmaları aile üyeleri tarafından üstlenildi.

    kazada ilk etapta 12 kişi ölmüş, 33 kişi de yaralı olarak kurtulmuştur. grup yaklaşık 11.500 feet (3.500 metre) yükseklikte kar ve dondurucu soğuklarla karşılaştı. uçağın gövdesi büyük ölçüde sağlam olsa da, sert unsurlara karşı sınırlı koruma sağladı. buna ek olarak, başta şeker ve şarap olmak üzere yetersiz gıda malzemeleri de yaklaşık bir hafta içinde tükendi. uzun bir tartışmadan sonra, açlıktan ölmek üzere olan kazazedeler ceset yemeye karar verdiler. sonraki birkaç hafta içinde altı kişi daha öldü ve 29 ekim'de bir çığın gövdeyi gömüp bir kısmını karla doldurması sekiz kişinin daha ölümüne neden oldu.

    bu süre zarfında, hayatta kalan birkaç kişi, "keşifçiler", bir kaçış rotası için bölgeyi araştırıyorlardı. 12 aralık'ta, sadece 16 kişi hayattayken, üç keşif görevlisi yardım için yola çıktı, ancak biri daha sonra enkaza geri döndü. zorlu bir yürüyüşün ardından, diğer iki adam nihayet 20 aralık'ta şili'nin los maitenes köyünde üç çobana rastladı. ancak şilililer bir nehrin karşı tarafındaydı ve nehrin gürültüsü duymalarını zorlaştırıyordu. çobanlar ertesi gün geri döneceklerini belirttiler. ertesi sabah erkenden şilililer yeniden ortaya çıktı ve iki grup, bir kayanın etrafına sarıp suyun karşısına attıkları kâğıtlara notlar yazarak iletişim kurdu. hayatta kalanların ilk notu "dağlara düşen bir uçaktan geliyorum" diye başlıyordu. yetkililere haber verildi ve 22 aralık'ta enkaza iki helikopter gönderildi. hayatta kalan altı kişi güvenli bir yere uçuruldu, ancak kötü hava koşulları diğer sekiz kişinin kurtarılmasını ertesi güne kadar geciktirdi.

    ortaya çıkan medya çılgınlığında, hayatta kalanlar yamyamlık yapmaya zorlandıklarını açıkladılar. bu itiraf, kurtulanlardan biri isa'nın havarilerine kendi bedeni ve kanı olduğunu söylediği ekmek ve şarabı verdiği son akşam yemeği'nden esinlendiklerini iddia edene kadar tepkilere neden oldu. bu açıklama kamuoyunu etkilemeye yardımcı oldu ve kilise daha sonra adamları akladı.

    çile, 1993 yılında beyaz perdeye uyarlanan piers paul read'in çok satan alive (1974) kitabı ve 2023 yılında gösterime giren ve pablo vierci'nin 2008 tarihli kitabına dayanan la sociedad de la nieve (kar kardeşliği) filmi de dahil olmak üzere bir dizi kitap ve filmin temelini oluşturdu. buna ek olarak, hayatta kalan birkaç kişi yaşanan zorluklar hakkında kitaplar yazdı.

  • okyanustaki içi su dolu balonun patlaması.

    kendini balon sananlar için başka, aslında su olduğunu farkedenler için başka sonuçları vardır.

  • iddia ediyorum pastırma makinesi bu kadar ince kesemez.
    cimrilik, adam kazıklama, üç kuruşluk malı 33 kuruşa iteleme, aç gözlülük ve nicesi neler yaptırıyor insanlara.

    yurdumun standart esnafı işte.

  • "memleketim" olmasi bunda pay oynar mi bilemem ama turkiye'deki sehirler icinde istisnasiz en sevdigim sehirdir ve turkiye'de yasasaydim kesinlikle burada yasardim. cocuklugum buyuk olcude burada gectigi icin gecen gun biraz da merakla google earth vasitasiyla antalya'nin sahillerine bakayim dedim ve kucuklugumde hatirladigimdan cok daha farkli bir sehirle karsilastim. sonra sehrin sahil seridi boyunca bazi "fotograflar" cekerek sehirde son yillarda gerceklesen ranti ve talani belgelemek istedim. bu sekilde hazirladigim 2003 ile 2015 arasindaki sahil seridini karsilastiran 57 sayfalik belge su linkten gorulebilir: https://goo.gl/onuumg (edit: telefondan baglananlar icin alternatif link: http://docdro.id/kluetv4 -yuklenmesi 20 saniye kadar surebilir).

    adamlar sahil seridi boyunca bos bulduklari her yere tesis dikmisler. iki otel arasindaki ufacik bosluklara bile yeni oteller dikilmis. bunun takipcisi olup seneye 2016 uydu goruntuleri ortaya cikinca onlari da eklemeyi dusunuyorum. aslinda baslangic olarak 2003 yerine 1995 filan alsak cok daha kapsamli sonuclar elde edebilirdik ama google earth'in antalya'daki uydu fotograflari en fazla 2003'e kadar gidiyor. 90'li yillarin uydu fotograflarina bakma sansimiz olsaydi verilen zararin gercek boyutunu gorebilirdik.

    bununla birlikte yine google earth vasitasiyla bir de hesaplama yapmaya calistim. antalya'nin toplam sahil seridinin ne kadarinin otellere ait ne kadarinin halka acik oldugunu tespit etmek icin uydu goruntulerini inceledim ve google earth vasitasiyla cesitli olcumler yaptim. antalya'nin toplam sahil seridi 650 km civari ve bunun 228 km'lik kismi kumsallardan ve plajlardan olusurken geri kalan kismi kayaliklardan olusuyor. bu 228 km'lik kisminin da 110 km'lik kismi yani %48'i otel ve cesitli isletmelerin arka bahcesi seklinde ayrilirken hemen dibinde otel olmayan ve "halka acik" oldugunu soyleyebilecegimiz seridin toplami 117 km. yani antalya'daki plaj ve kumsallarin yarisi otellere ayrilmis durumda. bu kotu bir sey gibi gozukmeyebilir ama bundan 10-15 sene onceki uydu fotograflarina baktigimizda bu oranin %70-30 seklinde oldugunu goruyoruz. bu hizla giderse antalya'da oteller tarafindan el konulmamis hicbir plaj ve kumsal kalmayacak gibi.

    ayrica bu is sadece sahilin boyutu degil kalitesine de bakiyor. antalyalilarin yasadigi, halkin rahatca ulasabilecegi, toplu tasimayla veya yollarla rahatca ulasilabilecek yerlerdeki plajlar genelde oteller tarafindan kapatilmisken etrafinda otel olmayan plajlar genelde kus ucmaz kervan gecmez yerlerde veya ulasilmasi cografi olarak cok zor yerlerde. tabi ki hesaplamalarimda bazi hatalar olabilir. ornegin otellerin kapattigi plajlara halkin parayla veya parasiz bir sekilde girip giremedigimi bilmiyorum. ayrica etrafinda otel olmayan plajlarin da halka acik olup olmadigini tam olarak bilmiyorum. bunlar tamamen tahmine dayali hesaplamalardi ama ufak bir hata payiyla yaklasik sonuclar aldigima inaniyorum.

    bir de su var, antalya'nin batisina gidildikce ve mugla'ya yaklasildikca otel sayisi gittikce azaliyor. bunun sebebini merak etmiyorum desem yalan olur. neyse, merakimi yenemeyip boyle bir arastirma yaptim ve sonuclarini paylasayim dedim. bu konuda merakli olan baskalari da varsa umarim islerini gorur.

    kisaca konuya donmek gerekirse antalya dunya'nin en guzel sehirlerinden biri ama daha uzun yillar boyunca boyle kalabilmesi icin koruma altina alinmasi lazim.

    edit: ozelden gelen bilgilere gore antalya'daki tum plajlar uzerinde otel olsa da olmasa da kanunen halka acikmis.

  • okulda bir arkadaş anlatmıştı böyle bir yöntemi. kız epey bir güzel. eleman çekingen bir fotoğraf öğrencisi. kızın uzaktan fotoğraflarını çekiyor. bunun için ciddi bir mesai harcıyor.
    günlerce, haftalarca kızın yolunu gözlüyor.
    bazen kar yağıyor, sırf onun beyazlar içinde bir kardelen gibi yükseldiği bir kare için bekliyor.
    bazen yağmur, fırtına hiç dinmiyor, eleman yılmadan bekliyor...
    en sonunda kızın çok güzel bir karesini yakalıyor. çok doğal ve kızın tüm güzelliği, fotoğrafa yansımış... eleman o kareyi çerçevelettirip hediye paketi yapıyor.
    kız bir gün okulda yürürken, tüm cesaretini topluyor ve karşısına çıkıyor.
    şaşıran kızla hiç konuşmadan elindeki paketi veriyor.
    kız paketi açıyor, kendi fotoğrafına bakıyor...
    bir süre sonra kız hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.
    "hiç kimse benim için böyle bir şey yapmadı" diyor...
    olayı dinleyenler, heyecanla soruyor;
    ee peki sonra, eleman kızla sevgili oldu mu?
    anlatıcı yanıt veriyor...
    bizim eleman çok çirkindi laa, kız kabul etmemiş...

    kıssadan hisse: önemli olan yarışmaktı...

    oha: 500 küsür favori ve 2015'in en beğenilen entry'lerinden biri olmuş. emeği geçenlere sevgiler.

  • seçim vs diyen şerefsizmiş, kansızmış, dezenformasyon yasası bunun için varmış falan.. kansız sana benzer vatansız, üç kuruş için allahı da dini de vatanı da her boka alet edersiniz. 5 yıllık iktidar süresince 4.5 yılda bir şey olmuyor, son 6 ay hdp ile de yakınlaşıldığında bomba patlıyor. siz allah bilir bu yasayı akp ile bu tür olayları ilişkilendirenleri içeri tıkmak için çıkarmışsınızdır münafık herifler.

    t: üzücü, vicdan yaralayıcı, ülkenin ahvali düşünüldügünde şaşırtmayan patlama olayı