hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • on dakikadir sesli guldugum kadir topbas aciklamasi. radikal'de ve zaman'da cikan istanbul'un silueti bozuluyor icerikli haberlere topbas'in verdigi tokat gibi cevap. ben boyle bardagin hep dolu tarafini goren adama kurban olurum lan. hahahahaha... kadirim yemisim silueti bize bisey olmasin, canim benim ya.

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25250367/

    *

  • misal osman, ömer,hamza,ayşe vs... isminin koyulması. iki türk çocuklarına arap ismi koyuyor...

  • sac kurutma makinasiyla saclar kurutulurken ev arkadasinin surunerek sizi korkutmasi. sac kurutma makinasinin tabanca formundan dolayi ev arkadasini kurutarak oldurmeye kalkismak.

  • ömür boyu yüreğinize takılan büyük yumru.
    ne yapsan geçer, ne yapsan hatırlamazsın, sırrı yok..
    o’nun olmadığını bilerek yaşamanın rengi ruhsarı yok…

    yapma derdim..bu kadar hızlı kullanma, "bir yanım böyle ölmek istiyor" derdin hep…

    o gece kavga ettik , meydandaki fırının önünde.. bas bas bağırdım sana. gençtim, hatta hala içim çocuk, “gözüm görmesin seni dedim”. o kadar emindim ki ertesi gün göreceğimden…doğumgünümdü, kıyamazdın..
    gençtim, o kadar fevriydim ki…pişman olmanın ne demek olmadığını bilmiyordum henüz.
    o kadar emindim ki…sinirle uzaklaştım yanından, son defa kokunu bile duymadan, sarılmadan…

    ertesi sabah şarkı söyleyerek uyandım barış.
    kapının önünde seni ya da çiçeğini göreceğim diye oyalandım, nazlandım.
    ölüm soğukmuş, ölüme nazlanılmıyormuş.
    neşeyle atladım merdivenleri, hep buluştuğumuz yere gidecektim ve sen orada bana sürpriz yapacaktın hesapta…yokuşu inerken biri geldi nefes nefese koşarak..“ duydun mu? ” “barış yoğun bakımda…” ben o anki bakışımı bir daha bakabilir miyim barış?
    nasıl arabaya bindim.. nasıl hastaneye geldim…

    eve gidince babana anlatmışsın beni. “görmek istemiyor beni” demişsin. göstermediler seni bana. son bir defa tutturmadılar ellerinden. diyemedim..bilemezdim..diyemedim…
    cenazeni, toprağını bile elleyemedim..bilemedim..böyle olacağını bilemedim…görmeyeceğimi bilemedim..

    hışımla çıkmışsın evden. motora atladığın gibi edremit e gitmişsin. dövme yaptırmışsın.
    sol göğsünün üzerine bir kalp. içine de adımı yazdırmışsın..bilemedim..bir hışımla dönmüşsün. tam da “barış yoğun bakımda” dedikleri yerde savrulmuş motor. paramparça olmuş. bilerek mi yaptın? bir yanın hep gitmek isterdi..hep gitmek. bilerek mi gittin..
    hastanede ailenden uzak bir köşeye çökmüşken duydum annenin feryadını. yanmaz mı, o yürek yanmaz mı?..benden bilmez mi, haksız mı..

    senden sonra doğumgünlerimi kutlayabilir miyim ben barış?
    sevinebilir miyim doğduğuma?
    affet beni..bilemedim..
    adımı karıştırıp tenine, gideceğini bilemedim…
    son bir defa “seviyorum” diyemedim…

    edit: 8 sene önce yasanmıştır ve tamamen gerçektir..keske olmasaydi ama gercek.

  • yeni bir ''öpüşen çifti uyaran kişinin bıçaklanması''' olayı daha. adam ahlak bekçiliği yapacağım derken dört yerinden bıçaklanmış. ilginç olan ise bıçaklayan gencin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması olmuş.

    http://t24.com.tr/…isi-4-yerinden-bicaklandi,342852

    edit: çocuk serseridir değildir bilemem; maganda da olabilir, akp'ye de oy verebilir ya da kültürlü, birikimli de olabilir. bu haberi böyle yorumlamıyorum. bugün sevgilisiyle öpüştü diye tepki gösteren yobaza hiçbir tepki gelmezse yarın bir gün sevgilisiyle el ele tutuşana salça olur. yine tepki gelmezse kadınların yalnız başına dışarı çıkmalarına salça olur. bunların özelliği budur zaten. mahkemenin de yaralayan genci serbest bırakması bu açıdan emsaldir. yıllardır muhafazakar, gerici yaşamı hayatın her yerine zorla sokmaya çalışmak buna benzer sonuçlar doğurabiliyor.

  • bunca zamandır yediğimiz bu dondurma ürününün şans eseri ortaya çıktığını duysanız ne derdiniz?

    hemen söyleyeyim
    -vay be bu kadar basit bir ürün kimsenin aklına gelmemiş mi?

    bunu öğrenmek için hemen 1905 senesine gidiyoruz. 1905 senesinde soğuk bir san francisco günüde 11 yaşındaki frank epperson kendisine bir içecek hazırlamak için annesinden bir kaç malzeme alır. bunlar su, soda tozu ve bir miktar meyve suyudur.

    bu üç malzemeyi bir bardağın içinde koyar ve etraftan bulduğu tahta bir çubukla güzelce karıştırır, daha sonra oyuna dalmış olacak ki hazırladığı içeceği evin verandasında unutur.

    sabah kalktığında hazırladığı içecek aklına düşer ve hızlıca verandaya gider ve birde bakış hazırladığı içecek içindeki çubukla beraber donmuştur. çubuktan çektiğinde bu gün yediğimiz buz parmağa benzemese de aslında ilk buz parmağı yapmış olduğunun farkına varır. daha sonraları bu dondurma ürününden mahalle arkadaşlarına dağıtır ve popüler olur.

    tarih ilerledikçe frank epperson bu yaptığı şeyin kimsenin aklına gelmediğini görür ve 19 ağustos 1924'te patentini alır. ürün bir anda popülerlesir.12

    daha sonra patent aldıktan altı ay sonra good humor adlı şirket ( unilever'in bir yan kuruluşu kendisi, bizde kendisini algida olarak biliyoruz). good humor şirketi frank epperson'a bizim fikrimizi çaldın diye dava açmıştır. madem tatlı ürünler üretiyoruz deyip ekim 1925'te ise taraflar mahkeme dışında anlaşıp işi tatlıya bağlamışlardır.

    sonuna gelecek olursak frank, daha sonraları ekonomik problemlerden dolayı popsicle corporation şirketinin tüm haklarını good humor şirketine satmıştır.

    kaynak:1,2

  • siber güvenliğin önemini kavramamış firmaların başını bir hayli ağrıtan, ciddi paralar ödemek zorunda bırakan bilgisayar korsanlığı. bu şahıslar, özellikle şirketleri hedef alıyorlar ve fidyelerini kripto paraolarak istiyorlar. bu tür saldırıların genel mantığı şöyle:

    1-siber korsanlar internette ava çıkarken öncelikle ıp adreslerini arama tarama yapıyorlar. uzak masaüstü portu açık mı, paylaşımda olan bölüm ya da klasör var mı sıra ile kontrol ediyorlar.
    2- ikinci sırada gelen saldırı yönteminde ise e-posta oltalama saldırısı düzenleyerek başta fatura olmak üzere hedefledikleri şirket ve kurum çalışanlarının açarak görüntüleyeceği çeşitli casus yazılımları gönderiyorlar ve kurbanın açmasını bekliyorlar.
    3- hedefledikleri sisteme girdikten sonra yaptıkları ilk iş ise sisteme takılı halde bulunan usb aygıtlarını, veri depolama aygıtlarını tespit etmek oluyor. bunun için girdikleri sistemde "usbdview.exe" isimli kurulumsuz yazılımı çalıştırıyorlar.
    4- ikinci iş olarak sistem üzerindeki depolama alanlarını araştırıp, paylaşımda olan ve sisteme ekli halde yer alan yedekleme sistemlerini tespit etmek. bunun için basit ve kurulumsuz bir "port scanner" kullanıyorlar.
    5- sistemdeki şirket ve kuruma ait başta muhasebe, edefter, sgk vb ne kadar değerli dosya var ise bir klasöre toplayıp, topladıkları klasörü winrar yazılımı ile en az 25 haneli parola olacak şekilde rar uzantılı olarak sıkıştırıyorlar.
    6- sıkıştırma işlemini başarı ile tamamladıktan sonra sıkıştırılmış winrar dosyasını kontrol edip, sıkıştırılan klasörü "eraser" ve "ccleaner" isimli yazılımlarla üzerine veri yazacak ve kurtarılamayacak şekilde siliyorlar.
    7- yine aynı yazılımları kullanarak sistemde genel bir temizlik yapıyor, logları siliyorlar. son olarak fidye istemek amacıyla masaüstüne ya da diskin birincil bölümüne txt dosyası içerisinde bir mesaj ve iletişim bilgisi bırakıp sistemden çıkıyorlar.

    yukarıdaki adımlardan yola çıkıldığında, aslında bu tür siber saldırılara karşı tedbir almanın yollarının çok basit olduğu görülüyor:
    1- uzak masaüstü portu (remote desktop connection) kapalı tutmak.
    2- güvenilir kaynaklardan gelmemiş, doğrulanamayan maillerdeki ekleri ya da linkleri açmamak.

    edit: uzak masaüstü (remote desktop) yazılımı ve uygulaması (teamviewer, solarwinds dameware, chrome remote desktop, remote pc, microsoft remote desktop, tiht vnc vb) kullanan kişi ve kuruluşların şunu unutmamaları gerekiyor: bu uygulamaların pek çoğu arka planda çalışmaya devam ediyor ve sisteminize yetkisiz erişim yapmak isteyenlere davetiye çıkartıyor. bu yüzden bu tür uygulamaları işiniz bitince dosyaları ile birlikte kaldırmanız, sizin yararınıza olacaktır.

  • istanbul'daki, avrupa ve anadolu yakası fark etmeksizin, bütün yaralanma ve diğer kaza vakalarına bakan insan. 300. ve son bölümde yoğun bakım odasına çaat diye dalıp eline geçirdiği elektroşok cihazıyla bütün vücudu baştan aşağı yanmış bir mağduru hayata döndürmeye çalışıyordu. başaramayınca da yoğun bakım odasının penceresinden, adamın işi bitti işareti yaptı.

    kendisi tıbbın geldiği son noktadır ve bütün tıp dallarında ihtisası vardır.