hesabın var mı? giriş yap

  • yaşımı başımı aldım, zarif, kültürlü, iş hayatında saygı gören bir kadınım fakat sevgilim bana denyo, bazen de anten diyor.

  • vefakar topçu.

    c.ronaldo : "başarılarım için arkadaşım albert fantrau'ya teşekkür etmeliyim. beraber 18 yaş altı şampiyonasında oynadık. bizi izlemeye gelen sporting lisbon menajeri kim daha fazla gol atarsa takıma onu alacağını söylemişti. ''

    c.ronaldo : ''maçı 3-0 kazandık ben ilk golü attım albert ise ikinci golü attı üçüncü golde ise ben dahil herkesi etkileyen bir olay yaşandı. albert kaleciyi geçmişti ben de yanında koşuyordum albert'in tek yapması gereken topu boş kaleye göndermekti ama o topu bana pas attı. maçtan sonra neden yaptığını sorduğumda ise '' sen benden daha iyisin'' demişti. ''

    gazeteciler albert fantrau'ya hikayenin gerçek olup olmadığını sorduğunda albert '' evet hikaye gerçek ronaldo o maçtan sonra sporting altyapısına girdi ben ise futbolu bıraktım ve şu an işsizim '' cevabını verdi. gazetecilerin ''işsiz biri olarak bu kadar büyük bir eve, böyle güzel bir arabaya ve ailenin ihtiyaçlarını karşılayacak parayı nereden buldun ? '' sorusuna albert fantrau'nun verdiği cevap ise her şeyi açıklıyordu. '' bunların hepsi cristiano ronaldo 'dan.''

  • son zamanlarda denk geldiğim en cringe işlerden birine imza atan kadın. vedat milor ile olan tartışmasını nasıl erkek egemen topluma bağladı anlamadım. kafayı yemiş sanırım.

  • anamı ağlatan dizidir bu.
    iki tane uyku nedir bilmez uykuyu sevmez 10 aylık bebeğimle zaten gecelerin gündüzden farkı yok. bir de aralara lost sıkıştıracağım diye anam ağlıyor. evdeki masraflar dizboyu ona rağmen gittik laptop aldık, iş dönüşü serviste lost izliyorum. hayvan gibi kulaklıklarım var, hiç kibar görünmüyor. omzuna müzik seti koyup müzik eşliğinde yaylanan zencilerden hiçbir farkım yok.
    geceleri rüyamda aaron' u görüyorum, meğerse benimkiler uyanmış ağlıyor oluyor.
    uyku sersemi yataktan fırlıyorum, mutfağın ışığı yanmıyorsa kapının oradaki havlunu gölgesi şerefsizim ki eko' nun kafaya benziyor, ödümü koparıyor.
    gün geliyor yatakta bi yandan ekrana bakıyorum bi yandan oğlanı emziriyorum. ekranın ışığı oğlanın yüzüne gelmesin diye bi yastıkla da gölge yapmaya çalışıyorum.
    insanlıktan çıktım yarabbim!

    maymun oldum bütün şirkete, daha dün akşam ineceğim durağa geldim, bölüm bitmedi diye revirci abi bizim şöförü oyalamaya çalışıyordu.
    servisten bir inişim var elimde kulaklık, çantamın fermuar açık, şarj aleti çantadan sarkmış.
    computer açık kalmış, bi yandan acaip sesler çıkıyor...

    3. sezona gelsek de şu işkence haftada bire düşse, iki gram uyusam, sabah sabah aysuna "keeeeeyttt" diye seslenmesem.
    bu arada serviste bi adam var aynı john locke, işin garibi adamın hangi bölümde çalıştığını bilmiyorum, fabrikada da hiç karşılaşmadım;ulan?

  • adam diyor ki bizim toplumumuzda erkekler "özel hayat" kavramını suistimal ederler, karılarını evde bırakır giderler, aldatırlar. evde bırakılan, kendini oyalayacak işi gücü, aklını meşgul edecek bir fikri, meşgalesi olmayan kadınlar da dırdır ederler, adamı bezdirirler. ve hem kadınlara hem erkeklere genel bir eleştiri getiriyor ve diyor ki "türkler yalnız kalmayı, meditasyon yapmayı, tefekkürünü geliştirmeyi bilmez, dedikodu yapar, boş boş işlerle uğraşır." yani adam özetle diyor ki bu ülkenin insanları mıçmıç ilişkiler ve evlilikler yaşar, kendi iç dünyaları sığ olduğu için birbirinin tepesine biner, dedikodu eder, kadını da erkeği de yalnız kalmayı, kendini geliştirmeyi, birey olmayı bilmez, birbirine saygı duymaz, dolayısıyla bunların yapacağı evlilikten de bir halt olmaz, sadece zaman kaybıdır.

    ben burada ne kadın düşmanlığı, ne evlilik karşıtlığı görebildim. eleştirinin gittiği yer belli, ve o eleştirilenler de muhtemelen bu videoyu izleyip, ana mesajı anlamayıp "ilber hoca da evlilik boş iş diyo yea" şeklinde konuşacaklar orda burda.

  • ben kız arkadaşlarıma bile diyorum. siz nerede yaşıyorsunuz bilmem ama bu memlekette eve gidememe ihtimali o kadar da düşük değil, hatta hiç değil.

    sarhoş bir sürücüye denk gelebilir, bindiği dolmuşta kaçırılabilir, yoldan geçen birinin tacizine uğrayabilir, kafasına saksı düşebilir, duvar yıkılabilir, tinerciler tarafından bıçaklanabilir, polis tarafından alıkoyulabilir, geçen bir araba çarpıp kaçabilir. hatta aklıma şimdi gelmeyen bir sürü ihtimal yüzünden evine ulaşamayabilir.

    bunu yapan insan düşüncelidir, eve gittiğinden emin olmak istiyordur o kadar.

  • taksimde ağa caminin sokağında, kol saati satan afrikalı bir zenci ile yöre esnafı arasında geçmekte, esnaf uzaktan bağırıyor:

    - gözün aydın, sizinkisi başkan seçilmiş!!! ehehe
    - sijinki?
    - hadi yine iyisin, hadiii... hehehe

  • http://www.flythy.com/…orum/topic.asp?topic_id=1125 adresinde can erertem hocamızın detaylı açıklamalarına göre uçak o anki diyarbakır yerel basıncı olan 1021 milibar a geçmesi gerekirken standart deniz seviyesi basıncı olan 1013 milibarda kalmış,böylece normalden daha alçaktan yaklaşmıştır.34 pistine yaklaşan uçak minimum denen inip inmeme kararı verme noktasına geldiği zaman çok daha alçaktaydı.cvr kayıtlarına göre pistin sonunu görüp inmeye çalışan pilotlar normalden çok daha alçak geldiğinden pas geçip yeterli bir yükselme varyosu elde edemeyip yükselemeden yere çarpmışlardır.pas geçme olayı normalde pistin başında yapılır minimum denen karar noktasına gelindiğinde ya inilir ya da pas geçilir fakat burda pas geçme olayı pist bittikten sonra yapılmıştır bu yüzden yükselebilmek için artık çok geçtir çünkü altimetre normal basınca ayarlanmadığından daha alçaktan gelinip havada görünürken yere çarpmıştır.bu kazada altimetrenin yerel basınca ayarlanmamasının rolu çok büyüktür.altimetre olayı çok küçük fakat çok önemlidir ve sonucu bu şekilde acı olabilmektedir.altimetre hatası ve görüş yokken inme çabaları birleşince bu elim kaza meydana gelmiştir.

    ayrıca http://www.zaman.com.tr/…dar&trh=20041031&hn=107135 adresinde bulunan cvr kayıtlarında geçen kaptanın iki adet lamba var gibi sözleri pek gerçekci gelmemektedir.

    ayrıca daha önce burada yazıldığının aksine görüş 3500 metre değil 300 metre imiş.