hesabın var mı? giriş yap

  • sana hakkımı helal ediyorum abi.

    bir sana ediyorum. babam gururla döneminin şarkıcılarını anlattı durdu bana. sen olmasaydın benim kendi dönemime ait dönmemiş, yalakalık yapmamış, saray soytarısı olmamış, popüler, ortalığı kasıp kavurmuş kimsem yoktu. kimler hayal kırıklığına uğratmadı ki son 10 yılda. ajda pekkan, sezen aksu, ve daha bir çoğu.
    ama sen. abi sen gerçek bir starsın. debelenen, boka batmış sanatının ayakta kalan starısın. seni gururla anlatacağım, dinleteceğim. artık ölene kadar tırt şarkı yapma kredin var. gitme yeter. biz nereye yeter. unutmamalı yeter. unut beni yeter. kıl oldum abi bile yeter.

    hakkım sana helaldir abi. sevmemiş olsam bile zaten severdim seni.

  • senin gibiler yüzünden internet alışverişi işkence oldu. sen taksitlendirme işlemini başta yapma adamların ürününü sebepsiz yere iade et sonra taşak geçer gibi tekrar sipariş ver. sonra gel burada ağla! ihtiyacı olmadığını fark etmiş ve diğer ürünü de geri yollamış paşam. ihtitacın yoksa başta almayacaksın o ürün bir başkasına gittiğinde 3. kez kargo macerası yaşamış olacak sonra o üründen hayır bekleyeceksin. bana kalsa amazon senin paranı 3-5 ay sonra yatırsın.

  • anneme ne fikirle gitsem, ki ufak çaplı bir mucittim küçükken, "amaaan max saçmalama" diyerek her seferinde beni terslemesiyle her söylediğimin saçma olduğu ve ciddiye alınacak bir insan olmadığım fikrini buna örnek verebilirim. bu yetişkinliğime de yansıdı ve hâlâ tam olarak aşamasam da büyük oranda ilerleme kaydetmek yıllarımı aldı.

    büyüyüp bu sorunu yüksek oranda aşınca konusunu anneme açtım. "napayım çalışıp işten gelmişim bir şey anlatmaya çalışıyorsun, vaktim yoktu seni dinlemeye" cevabını aldım.

    çok net arkadaşlar, zaman ayıramayacaksanız çocuk yapmayın.

  • "özgürlüğün ne demek olduğunu halen hatırlayanlar başka bir dünyanın mümkün olduğunu gerçekten daha gerçekçi biçimlerde anlatmalıyız" dedi yine meleksi bakışlarıyla.

    new york'taki ulusal kitap ödülleri sırasında yaptığı etkileyici ödül konuşması şuradan izlenebilir.

  • salak salak milliyetçilik kasan iki ülke vatandaşlarının ve siyasetçilerin dışında iki ülke halkının da birbiriyle derdi yok ki. zorla düşmanlık çıkartıyorlar.

    tanım: katıldığım önermedir.

  • o paraya yunanistanı alır, bayrağını ısırılmış elma olarak değiştirirsin.

  • yeni yetme yazarlar için olsun, amatörler için olsun, yazacak ya da yazılmış herhangi bir şeyi olan herkes için son derece faydalı olabilecek bir fırsattır. dünyanın çoğu yerinde benzer oluşumlar var ve ben bu konuda ilk atılımı amazon'un türkiye'ye gelişinde yapacağını umut ediyordum. sonuçta kindle direct publishing çok büyük bir olay ve bunu kullanmak isteyeceklerdir, diyordum. olmadı. piyasa cinius gibi matbaadan bozma küçük esnafa kalmıştı maalesef.

    yazarlık hevesi olan birinin bu piyasaya yalnızca yeteneğiyle girmesi oldukça zordur. elinizde dünyanın en değerli eseri de olsa, sizi tanımayan bir yayınevine başvuru yaptığınızda, yalnızca o gün yayınevine gelen onlarca başvurudan biri olursunuz ve zaten işi başından aşkın olan ya da tek derdi mesai doldurup ortamlara akmak olan, yeni eserlerin incelenmesinden sorumlu kişi/kişiler, sizin en az aylarca uğraştığınız eserinize on dakikadan fazla vakit ayırmaz. bunun için ilgili kişileri tanımalı, onlar tarafından tanınmalı ya da onlara size ayıracakları fazladan zaman için bir karşılık sunmalısınız. kısacası daha önce bir yerde bir eseriniz çıkmadıysa, torpil ya da rüşvet haricinde pek şansınız yoktur.
    bu tarz "özel basım üreticileri" genelde umut tacirliğinin ötesine geçmezler. genelde mottoları "bana para ver, istediğini basarım" ayarındadır. biraz para verebilirseniz basmayacakları şey yoktur. bu kurum ve kişilerin bastığı eserlerde de para haricinde hiçbir kıstaslarının olmaması, onlardan çıkması muhtemel güzel eserlerin de ezici çoğunluğu oluşturan vasat eserlerin arasında kaybolacağı anlamına gelmektedir maalesef.
    doğrudan yayıncılık olayının farkı, en azından bu durum için sizden -çok fazla- para istenmemesidir. başka türlü yayınlanma şansı bulamayacak eserleriniz bu sayede en azından okuyucuya ulaşma imkanı bulur ve küçük esnaf tarafından çok dolandırılmamış olursunuz.

    ben ilk kitabımı basacak bir yayınevi bulmak için 10 yıl bekledim. ikinci kitabım birinci yılını doldurmadan yayınevi buldu; üçüncü kitabım daha yazılmaktayken onay aldı. eğer böyle bir imkanım on üç yıl önce olsaydı, bugün farklı bir yerde olurdum. daha iyi mi daha kötü mü olacağı konusuysa beni hep düşündürür. çünkü ilk romanımı bastıramadığım 10 yıl boyunca bazen parça parça bazen baştan sona değiştirdim; 10 yıl sonunda üç defa baştan yazılmış ve en az kırk defa elden geçmişti. şimdi okumaya utandığım ilk halini o gün bastırsaydım, belki o kadar ağır eleştirilerle karşılaşacaktım ki bir daha yazmaya cesaret dahi edemeyecektim. diğer yandan, belki de on yıldan fazla beklemem gerekecekti ve artık aramaktan yılmış olacaktım. bu da bir ihtimal.

    özetle, efendim, bu başlığa girdiyseniz muhtemelen uzun zamandır bastırmak istediğiniz bir kitabınız var ve bu hizmetin uygun bir alternatif olup olmadığını düşünüyorsunuzdur. haddim olmayarak tavsiyem, eğer gerçekten kitabınızın beğenileceğinden eminseniz, ve bildiğiniz tüm yayınevlerine eserinizi uygun biçimde teslim edip olumlu cevap alamadıysanız, dünya gözüyle eserinizin basıldığını görmek için bu hizmeti düşünebilirsiniz. ama benim tavsiyem eseriniz üzerinde biraz daha çalışmak, onu sizi acımasızca eleştirecek kişilere sunup sizi yerden yere vurmalarını beklemek, bu sayede gelişerek daha iyi bir eser elde etmeye çalışmak yönünde olacaktır. ben iyi bir yazar olduğumu iddia edemem, sadece şanslı bir ana denk geldim. siz benim kadar şanslı olmayabilirsiniz. bunu çabalayarak telafi etmek durumunda kalmanız kuvvetle muhtemeldir, maalesef.

    edit: çok mesaj geldiği için yazıyorum; ilk kitabım "düş cambazı", ikincisi "dost a.ş." çıkmak üzere olan da "marslı rahipler" olacak.

  • bim'in internet sitesinde yazana göre ibrahim halit çizmeci adlı vatandaş. bir yerden de giriş yapmak lazım tabii yatırımcı olarak ama ileride bir toplantı oldu mu adamı yerin dibine sokuverirler valla.

    - bence şirketin politikasında değişmesi gereken şeyler var.
    + ibrahimcim şimdi boş ver politikayı da çayları tazelesen diyorum.
    - ayıp oluyor ama mustafa bey yine konuyu 10 tl. ye getireceksiniz değil mi?
    + abi valla o kadar sempatiksin ki, payını verip yollamıyorum hususi, toplantılara neşe getiriyorsun allahıma.

    http://www.bim.com.tr/…skileri/ortaklik-yapisi.html

  • tam tersini yaşamış biri olarak imrendiğim şeydir. bir gün taso oynuyoruz neyse bi arkadaş geldi "ben de oynicam ama tasom yok bana satar mısın?" dedi. benim cepler de dolu. tasodan para kazanacam falan. sonra çocuk: "ama yanımda para yok annemden alınca veririm" dedi. kabul edip 4 tanesi 250 bin liraya anlaştık. neyse oynuyoruz bu çocuk 4 tane tasoyla benim elimdekilerin hepsini tabiri caizse üttü. anasının dini demeyin gerçekten öyle oldu. sonra "hani ben senden 4 tane borç almıştım al onları veriyorum" dedi. bir daha oynadık o 4 taneyi de üttü. kaldık öyle s.k gibi ortalıkta. böyle bir talihsizlik yaşamışımdır hiç unutmam.

  • suriyelileri ulkeye doldurani elestirdiginizde sizi de vatan haini olarak ilan edecek insanlar tarafindan gerceklestirilmistir.

  • "yolda bir solucan var. yanından geçip gidiyorsun. solucan senin kendini akıllı olarak değerlendirdiğini biliyor mu? solucan, senin aklın hakkında herhangi bir fikre sahip değil. çünkü sen, solucandan çok daha akıllısın. bu sebeple de, solucan, kendisinden daha akıllı bir şeyin yanından geçtiğinin farkında değil. bu da beni aynı konseptte düşünmeye itiyor, acaba bizim yanımızdan da üstün varlıklar geçip gidiyor olabilir mi diye. belki de onlar da bizimle ilgilenmiyor, çünkü biz onlara göre iletişime geçmeyi düşünmek için çok aptalız. solucanın yanına gidip "of, acaba solucan şu anda ne düşünüyordur?" demiyoruz. demeyiz. böyle bir şey aklına bile gelmez. sonuç olarak, dünya dışı varlıkların veya metafizik ögelerin bizi neden hala ziyaret etmediğine dair en iyi kanıt; onların aslında bizi izlediği ve dünyada zeki bir yaşam olmadığına karar vermeleri olması gerekir." neil degrasse tyson