hesabın var mı? giriş yap

  • ankara mamak, kantin kuyruğunda nefte almak için sıra bekleyen iki kısa dönem acemi asker;

    1. asker: olm bi yıın laf yedik yok nefte nerde yok bilmemne. siterim lan ben bööle askerlii..
    2. asker: olm baara çaara konuşma komutan duyarsa ziker hayatını..
    komutan?: (arkadan 1. askerin omuzuna dokunarak) arkadaşın doğru söylüyo..

    aynıyla vaki

  • 1910lu yılların iki hava yolu taşımacılığı şirketinden biri.

    taşımacılığa posta ile başlamış, teknolojinin gelişmesiyle 1920 li yıllarda ticari amaçlarla insan taşımacılığına geçmiştir. asıl kuruluş amacı o dönemde bir dünya imparatorluğu olan ingiltere'yi hava yollarıyla biribirine bağlamak, avusturalyadan ingiltereye sürekli çalışan bir hat kurmaktır.

    1920 li yılların ortalarında hindistana uçuşu 9 güne kadar indirmiş, avusturalya uçuşlarına başlayarak dünyayı biribirne bağlar hale gelmiş, bugünün fiyatlarıyla on binlerce pounda varan bilet fiyatlarıyla deliler gibi kar etmeye ve büyümeye başlamıştır. aynı dönemde amerikaya uçuş konusunda da çalışmalara başlamıştır. ne var ki çok büyük kar getirecek olan ingiltere amerika uçuşları iki ülke arasında bir türlü paylaşılamamış ve uzun bir süre bu hatta yolcu taşımacılığı yapılamamıştır.

    sonunda iki ülkenin anlaşmasıyla eş zamanlı uçuşlara karar verilir. ne var ki yapılan anlaşmaya göre teknolojik açıdan çok daha ileride olan amerikan hava yolu şirketi pan am, imperial airways in yeterli teknolojik alt yapıyı tamamlamasını beklemesi karşılığında bu hat üzerinde daha fazla uçuş hakkı elde etmiştir.

    sonunda deneme uçuşları başlar, pan am yapılan bütün uçuşlarda başarılı olurken, imperial airways in bir çok uçağı denemeler sırasında kaybolur. sadece güzel havalarda yapılan uçuşlar başarıyla sonuçlamaktadır. aynı dönemlerde şirketin başka hatlarda uçuş yapan bir çok uçağı düşer ve dünyayı biribirine bağlamak amacıyla yola çıkan şirket popüleritesini kaybedip yerini en büyük rakibi pan am'e ve yavaş yavaş çoğalmaya başlayan diğer hava yolu şirketlerine bırakır.

  • dünyanın en büyük firmalarından birisi olan shell'in türkiye'de yaptığı muazzam kampanya. ortalık yıkılıyor su anda. biliyorum; haberini alır almaz shell istasyonlarına koşmamak elde değil ama sakin olun biraz.
    kampanya şu;
    https://i.hizliresim.com/o6qo0k.jpg
    https://i.hizliresim.com/g9vo2r.jpg
    https://i.hizliresim.com/9dwmgk.jpg

    bakmayanlar için özetliyeyim. shell mobil uygulamasını yükleyip listede adı geçen shell istasyonlarından birisine gidersen ve uygulamnın sana verdiği kodu istasyon görevlisine söylersen, ülker çikolatalı gofret 0,75 tl. evet kampanya bu. ayrıca her telefonla yani her kodla bir tane alabiliyorsunuz. ve bu kampanyayı yapan dünyanın en büyük şirketlerinden birisi. alay etmek gibi bir şey diyeceğim de ben de olsam bu milletle alay ederim zaten.

    arkadaşlar tam olarak emin değilim ama bu ülker çikolatalı gofret bim veya a101 de zaten 50 kurus falan. olmadı carrefour'dan 0,70 tl'ye hiç zahemetlere girmeden alabilirsiniz. üstelik sayı sınırlaması yok. istediğiniz kadar alın.
    https://www.carrefoursa.com/…gofret-40-g-p-30098860

    sonuç olarak shell gibi dünyanın en büyük şirketlerinden birisinin yapmış oldugu çok özel bir kampanya. teşekkürler shell.

  • ihsan oktay anar son 20 yıldaki en iyi türk yazarlardan biridir. burada da söylendiği üzere çok iyi kitaplar yazmış olmasına rağmen bu kitapların hiç biri sinemaya uyarlanmamıştır. bunun bir kaç sebebi var. ilki tabi ki türk sinema sektörünün genel anlamda başarısızlığı. ikincisi de kitaplarının aslında filmleştirilemez olmasıdır.

    bir kitaptan uyarlama yaparken genelde iki şekilde davranılır. ilk yöntem kitapta geçen olayları kırpıp senaryo formatına uygun hale getirmektir. bu yöntemi genelde çok bilinmeyen kitapları uyarlarken kullanırlar. bu uyarlamalardaki kitaplar aslında çok iyi değildir ancak içinde parlak noktalar da vardır. bu yüzden bu parlak noktalar alınır ve senaryo bunlar üzerine inşa edilir.

    diğer yöntem ise çok bilinen kitaplar için kullanılır. bu yöntemde olay örgüsü pek önemsenmez. bu yüzden atlaya zıplaya film yapmışlar bu ne böyle diye yorum yapılır genelde. bu uyarlama yapılırken kitaptaki cümleler yani yazılı kodlar kırılarak görsel hale getirilir. böylece kitabın atmosferi yansıtılır ekrana.

    peki ihsan oktay anar'ın kitaplarını uyarlamak neden imkansıza yakındır? çünkü ihsan oktay anar olay örgüsüyle birlikte kendine özgü bir üslup kullanır. bu nedenle uyarlama yaparken hem olayları anlatmanız hem de yazınsal mesajları görsel mesajlara çevirmeniz gerekir. bunu da birine ağırlık vererek yapamazsınız çünkü anar'ın kitaplarında ikisi iç içe'dir.

    ayrıca yazılı bir mesajı görsel bir mesaja çevirmek çok zordur. mesela yazar romantik bir akşam geçirdiler der. senaristin, sanat yönetmeninin, görüntü yönetmeninin ve tabi ki yönetmenin karakterlere uygun bir şekilde romantik denilebilecek bir görsel mesaj yaratması gerekir. evde yalnız kalmayı seven ekonomik durumu çok iyi olmayan bir çifte mum ışığında ıstakoz yediremezsiniz. bu en basit örnek. ihsan oktay anar'ın çok detaylı ve üsluplu betimlemeleri olduğu için bunları görselleştirmek iyice zordur.

    dünya'da bunu yapabilmiş sayılı insan var. mesela biri peter jackson. kimse j.r.r. tolkien'in dünyasını yüzde yüz anlatamaz tabi ama yine de biçim ve olay örgüsünü düzgün bir şekilde anlatmayı başarmıştır.

    peki yönetmensiniz ve illaki ihsan oktay anar'ın kitapları gibi bir film çekmek istiyorsunuz ne yapacaksınız? elinizdeki en iyi seçenek eserlerinden esinlenmek için izin almak yada kendisi ile senaryo danışmanı olarak çalışmaktır. (böyle işleri kabul eder mi bilmiyorum şahsen tanışmadım) böylece genel havayı yakalayacak birkaç öge ve benzer bir konu akışı yakalayabilirsiniz. ayrıca kitapların hayranlarından linç yemekten de kurtulursunuz. izleyiciler olarak biz de eli yüzü düzgün bir filme kavuşuruz.

  • simdi babamla konustuk. gozlerinin ici guluyor. bana caktirmamaya calisiyor ama hafiften icmis, anliyorum. ancak video call yapabilmenin bazi avantajlari var. kadeh kadrajda yoksa o icmemis olacak ben de saglik maglik diye kafa acmamis.

    "sevindin mi ya" dedim.

    bi es verdi. girtlagini temizledi, dedi ki:

    "oglum chp amasya'da en son secim kazandiginda ben genclik kollari baskaniydim"

    ve 68 yasinda, cok mutlu, hafif de cakirkeyif oldugu o anda gozleri doldu.

    babami 3 yildir goremiyorum. dogal olarak aramizdaki bag asiniyor. biraz once bu bagi cok kuvvetli hissettim. buna siz vesile oldunuz. hepinize cok tesekkur ederim.

  • "allah kimseye bilmediği memlekette minibüs şoförüne ineceği yeri söyledikten sonra "ulan şoför unutmasa bari beni" gerginliği yaşatmasın"

    haklı şimdi ama.