hesabın var mı? giriş yap

  • bu kadının oyuncu olup bu işten para kazanabildiği dünyada herkes her şey olabilir, bu ne yeteneksizlik arkadaş.
    tanım: gece gündüz sjwlik yapacağına niye kendini geliştirmiyor anlamadığım oyuncumsu, duyar makinesi feminist.

  • adini seviyorum ben. ankara guzel geliyor lan kulaga, ayaklari yere basiyor soylerken bile. bi de istanbul'a bak bildigin yavsagin gevsegin teki. ankara'yi en cokta agbi ankara gri yea, cok sikici yea diyen gotverenlere inat seviyorum. sen gokkusaginda yasiyosun sanki amina kodumunun.

  • prof.dr.saffet solak'ın bir anısı.

    “tıp fakültesini yeni bitirmiş,pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere,konya’ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim.gençtim.bekârdım.
    küçük bir beldeydi gittiğim yer.ilk gece bir eve misafir olmuştum.tren istasyonunun hemen yanında bir evdi.akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş,sohbetler edilmişti.üzerime yol yorgunluğu,geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.saatler ilerliyor,ağır bir uyku beni içine çekiyordu.ev sahibine bir şey de diyemiyordum.bir müddet daha geçti ; yine bir hareket yoktu.evin en büyüğü olan hacıanneye sıkılarak “anneciğim,sizin buralarda kaçta yatılıyor “ dedim. hacıanne :evladım treni bekliyoruz.az sonra tren gelecek,onu bekliyoruz" dedi.merak ettim,tekrar sordum : " trenden sizin bir yakınınız mı inecek ?" hacıanne :
    “ hayır evladım,beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok.ancak burası uzak bir yer.trenden buraların yabancısı birileri inebilir.bu saatte,yakınlarda ışığı yanan bir ev bulamazsa,sokakta kalır.buraların yabancısı biri geldiğinde, ışığı yanan bir ev bulsun diye bekliyoruz.”

    devamı için : http://www.dersimiz.com/makale/yazi.asp?id=43

    düzeltme : devamı için link vermişiz ama yazıyı kaldırmışlar.

  • 1980 sonrası realist araştırma programını ifade etmek için kullanılan kavramdır. 1979 yılında kenneth waltz'un yayımladığı 'theory of international politics' kitabı ile morgenthau, e.h. carr, arnold wolfers ve henry kissinger'ın temsil ettiği klasik realizmden bir kopuş yaşanmıştır. neorealizm, uluslararası sistemdeki anarşiye ve belirsizliğe vurgu yapar. ancak bunun insan doğasından kaynaklandığını ya da sisteme içkin olduğunu söylemez. neorealizmin varsayımı şudur: uluslararsı sistem -ki bu sistem anarşiktir ve maddi güç, sistemi oluşturan devletler arasında göreceli olarak dağılmıştır- çıktıları ve her bir devletin izleyeceği dış politikayı belirleyici özelliğe sahiptir. neo-realizm içerisinde dört adet alt çalışma programı bulunmaktadır:

    1. defansif realizm
    2. ofansif realizm
    3. neoklasik realizm
    4. hegemonik realizm

  • günün en sevmediğim saati.. halbuki 3 sayısını çok severim.. ama iş sabahın 3'ü ise, işler değişir o zaman, devrelerim yanar.. yalnızsam şayet ve de farkına varmışsam ki saat 03 00, işte o anda sanki dünyanın en gergin insanı ben olurum.. sebeplerim var elbet..

    * 17 ağustos 1999 - 03.02
    bir deprem.. babamla el eleydik o anda.. "ölüyoruz herhalde" dedik, ölmedik..

    * 11 ağustos 2004 - 03.05
    bir kalp krizi.. yine el eleydik.. "ölmüyorsun baba" dedim, öldük..

    babamın köstekli saatleri vardı, kimisi 3 kuşak öteden kalma.. tik tak seslerini çok sevmişimdir hep.. bugün aklıma geldiler, "bir bakayım durumlarına" dedim, bir bir kapaklarını açtım.. "nasıl yani?" dedim.. 3 saatin 3'ü de mi 3'te durur kardeşim? durmuşlar işte.. biri tam 3'te, ikisi 5 geçmiş..

    "üç vakte kadar korkularının üzerine gideceksin" demek istediler bana, aldım mesajı..

  • ya ben de bu türk taraftarını anlamıyorum, on takımlı sikko litvanya liginden kalkmış gelmiş adamlar kısıtlı imkanlarıyla bizim kısıtları pek geniş takımımız ile eşleşmeyi başarmış, her iki turda da çirkeflik etmeden, ellerinden gelen mücadeleyi göstermiş ve elenmiş yollarına gitmek üzere ve sayıca takımdan daha az olan taraftarını selamlamaya gitmiş tribüne, neyini ıslıklıyor neyini yuhluyorsun lan bu adamların. alkışla sen de işte eve mutlu gitsin herkes, ki düşmanın değil senden eksilen bir şey yok, o adamların hayatının unutmayacağı gecelerinden birine ortaksın. yemin ediyorum hıyarlarla bir arada yaşamaktan bıktım ya

  • yaşadığın ilk orta yaş sendromu denebilir. ne yaptın yirmilerinde? ne kazandın, kimlerin kalbine girdin, kimleri hayatına dahil ettin? kimler gitti, sen kimleri terk ettin? daha neler yapabilirsin, ne kadar enerjin kaldı ki?

    herkes yaşayacağını yaşamış, o anıların kırıntılarını ararken kaybolmuş gibi. rastgele çarpışıyoruz.

    benim açımdan bir aydınlanma yılı oldu 27. oturdum tüm eski sevdiklerimin mesajlarını okudum. ilk ayrıldığımda hep hata onlarda demiştim ama eksiklerimi gördüm, onlar bir yanlışsa ben beş yanlıştım. ilk defa özeleştiri yaptım 27 yaşında. bir yanlıştı, diğeri şöyleydi, o böyleydi derken onlarca sene geçmiş. bir seneyi geçen bir ilişkim olmamış. dedim ki abi benim hayatımda bir seneyi geçen arkadaşım bile adam akıllı yok. neden tüm hayatımı her şeyin gelip geçici olduğu gerçeği üzerine kurmuşum ki? korkunç bir olay bu ürkütücü bir gerçek. bir sene yahu bir senecik. on iki ay. yok. on iki ay şahsıma dayanabilen biri yok.

    sonra düşündüm şu anki sevgilimi. hayatımda bana bu kadar emek veren birini bulmuşken. ne eksiğim varsa tamamlayacağım dedim. neyim eksikse. sevgi saygı sadakat ev motor bilmemne tamamlayacağım her neye mal olacaksa. onun etrafında kuracağım hayatımı.

    27 yaşında ilk defa özeleştiri yaptım. ilk defa yalnız kalma ve kaybetme korkusunu düşündüm. ilk defa böyle ölmekten korktum. ilk defa her şeye çok geç kalmış hissettim. üzüldüm ben 27 yaşımda. ilk defa baya keyfim kaçtı. ilk defa hep böyle genç, yakışıklı ve enerjik kalamayacağımı hissettim. ilk defa yetersiz hissettim kendimi. o yüzden 27 yaş leş gibi bir yaştır.

    bunu okuyan kişi, eğer 27'den gençse, lütfen yukarıdaki sorgulama ve özeleştiriyi 27'sine gelmeden yapsın. bir an önce bitirsin ki yoluna daha sağlıklı gidebilsin. nerede yanlış yaptığınızı düşünün hep. böylece mutluluğa giden yol daha da kolay olur size. ne kadar geç o kadar zor. bak 27'de bile alt üst oluyor insan, hoşlandığı kız bir senelik ilişkisini anlatınca. ve sebin hayatında bir sene sabit kalan tek şey kedin olunca.