ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
borcunu ödemeyen arkadaşın 13 pro max alması
-
şu hayattaki en zor şey:
kendi verdiğiniz borcun dilencisi olmak.
motorcunun haksız olup artistlik yaptığı kaza
-
doblo aynaya bakmak zorun değil, hemen açıklayalım.
sağda duran otobüs sağ şeridi, soldaki doblo sol şeriti kullanıyor. bakın yolda iki şerit var; sadece iki şerit.
doblo otobüsün durduğunu bilerek ve hızını düşünerek sağdaki şeride geçiyor. trafik kurallarını göre doblonun sağında veya otobüsün solunda bir araç olamaz, çünkü orada şerit yok. bir şeridi aynı anda sadece bir araç kullanabilir. motorcu şerit ihlali yapıyor ve yüzde yüz suçlu. bu kadar basit.
motorcunun orada geçebiliyor olması kural ihlali yapmasını mazur göstermez. iki şerit yolda sadece iki araç yan yana olabilir ve motor bir karayolu aracıdır.
galatasaray
-
şike yaptığı ortaya çıktığı sezon fenerbahçe puan silme cezası alırsa yarıştan kopmasın diye 34 lig maçında alınan puanlar yarım sayılıp, sene sonunda ekstradan 6 maç yaptırıldı. sonrasında bu ligde bir daha play-off oynandı mı? hayır.
2011-2012 sezonunun ortasında etik kurulunun demirören tarafından ayar çekilmiş hali bile "şike yoktur" diyemeyince, küme düşme olmasın diye 58. madde bir gecede kimseye sormadan etmeden değiştirildi. ceza alınırsa çekilmesin diye de "erteleme" gibi saçma sapan bir kural eklendi disiplin yönetmeliğine.
fenerbahçe avrupa'dan 2 yıl men cezası aldı diye yabancı sınırında kısıtlamaya gidildi. "asla kuralda değişiklik yapılamaz, bir kişi bile itiraz etse sıkıntı yaşarız" diye galatasaray'ın itirazları yok sayıldı. ertesi sezon fenerbahçe diego'yu alınca ve cristian'ı göndermekte sorun yaşayınca ne oldu? birden bire tribünde oturacak +1 kontenjanı geldi. kimseye sorulmadı.
bu ülkede başta federasyonun şimdiki başkanının zamanında başkanı olduğu takım olmak üzere defalarca "kontrat dondurma" diye bir işlem yapıldı uzun süre sakatlanan yabancı futbolcular için. bundan fenerbahçe edu ile, beşiktaş delgado ile yararlandı mesela. ancak galatasaray'ın futbolcusu bruma sezonu kapattığında kendisi için "kontrat dondurma gibi bir uygulamamız yok, kendisinin kontratını feshedin, sonra yeniden imzalarsınız" gibi akıllar verildi.
son 4 yılda başımıza gelen şu 4 örnek dahi kuralların kimin lehine değiştirildiğini kanıtlıyor sanırım. hala burada dallamalar gelip algı yönetmeye çalışıyor. "sizin fare yakaladığınız kadar..." diye bir laf vardır bildin mi?
tsk vs ışid
-
tsk'nın 30 yılda tankla uçakla füzeyle yapamadığını ışid 30 günde toyota pikapla yapmıştır.
sadece askerde karşılaşılan olaylar
-
diş hekimi olarak sarıkamış'a giden bir zat, askeri hastanenin yanındaki askeri fırına pide yaptırmak için gider.
- oğlum bi kıymalı yapın bana
- emredersiniz komtanım.bu arada biz kısa dönemiz komutanım kimya öğretmeniyim ben (hamurcu asker)
- allah allah, öğretmenin ne işi var fırında ya
- komutanım o ne ki, şu çaycı hakim, yamağı da savcı
- ben de maden mühendisiyim komutanım (kürekçi)
spotify
-
- daha yüksek ses kalitesi
- çevrimdışı dinleme
- istediğin şarkıyı çalma
- istediğin kadar şarkı atlama
- reklam duymama
gibi özellikleri olan premium için "beleşle arasındaki farklar çok az ve umursanmayacak derecede" diyen de çıktı ya. sözün bittiği yerdeyiz.
daha nasıl bir fark olmalı? oturup tavla mı atsın? çay mı demlesin? kuzeniyle mi tanıştırsın? insanda biraz insaf olur.
türkiye'nin en sonradan görme insanı
-
o değil, şu değil, bu hiç değil. çok farklı, görgüsüzlüğe çağ atlatan biri.
19 kasım 2004 detroit pistons indiana pacers maçı
-
indianalı oyuncular maçtan sonra hayatımızı korumak için dövüştük şeklinde akıllara ziyan bir savunma yapmışlardır. bilenler bilir ki self-defense amerika'da adaletin bittiği noktadır.
hollanda'da yapılan market alışveriş fişi
-
amk hayatı! hollanda'nın asgari ücretine bak , yapılan alışverişe bak, adam 53 euro'ya dünyaları almış amk.
içimizdeki irlandalılar için, bilal'e anlatır gibi anlatıyorum. ulan dinleyin develer!
aşağıdaki liste türkiye'deki ürünlerin veya muadillerinin fiyat karşılaştırılmasıdır.
300g sinitzel=6,95 tl
hamburger köftesi 440 gr=20,25 tl
tavuklu pilav= 20 tl - nasi pilavını ülkemizde satanı bulamadığım için yöresel pilavımız baz alınmıştır.
dana kıyma 300gr=14,4 tl
balık 300 gr=27 tl
dr.oetker pizza 340gr 2 adet=27 ,80tl
jambon 200gr=15,90 tl
kinder-bueno 3'lü=17,85 tl
6'lı yumurta=5,25
dilim kaşar 500gr=28,50 tl
çilek 1000gr=12,90 tl
bira 12 adet=144 tl
votka mix 1 adet=27 tl - jack daniels cola viski bulamadığım için, votka mix eklenmiştir.
meyve suyu=5,75 tl
hazır pişmiş çorba=4 tl
tam buğday ekmeği= 3,50 tl
4'lü hamburger ekmeği=11,75
salatalık 1kg= 4tl
toplam= 396,80 tl' dir.
türkiye'de 2.324 tl maaş alan asgari ücretli çalışanımız, toplam 18 kalemgörsel
yaptığı alışverişte görsel,cebinden çıkan para miktarıdır!
maaşını % 17 sini tek sefer de harcamıştır.
hollanda vatandaşı ise 1635 euro 'luk asgari görsel ücretinin % 3'ünü harcayarak bu alışverişi gerçekleştirmiştir.
edit: imla
edit 2: hollanda asgari net ücreti 1520 euro’muş
yapılan alışverişin % 3,4 tekabül etmekte
emma watson
-
kendisi turk olsaydi ismi kesin ozge olurdu.
kadınların lüks yaşam sağlayan herkese aşık olması
-
bizzat olayı yaşayan biri olarak saçma bulduğum düşünce.
üniversite zamanında kız arkadaşımla bir keresinde sinemaya gitmiştik. bilet kuyruğundayken bana "bilet paralarını sen ödeyeceksin değil mi?" diye sormuş, ben de çekinerek "o kadar param yok bugünlük herkes kendi bilet parasını ödese olur mu?" demiştim.
yüzünde iç ısıtan sıcacık bir gülümsemeyle birlikte " tabi, olur" diyip, anlayışla karşılamıştı. hatta içeriz diye suları bile o ısmarlamıştı.
işte o an, onun masmavi gözlerine dalmış ve böyle anlayışlı, paraya değer vermeyen bir kız arkadaşım olduğu için o kadar mutlu olmuştum ki anlatamam. hatta o gün hayatımda en çok keyif aldığım sinema deneyimlerimden birini yaşamıştım sayesinde.
ertesi gün sebepsiz yere ayrılmasaydı benden, eminim çok da güzel bir ilişkimiz olacaktı.
hala merak ederim niye ayrıldı acaba diye.
red flag
-
yanlışlarında ısrarcı olan insanların, ilişkilerde ortaya koyduğu "beni hayatından çıkar" anlamına gelen davranışlarına verilen addır.
zaman içinde edindiği deneyimlerle "ne istediği kadar, ne istemediğini de bilenler"in kriterlerini, geçmişte bolca tecrübe ettiği bu "red flag" davranışları oluşturur.
ilgili tanıma uyan bariz işaretlere göz yumulduğunda, ileride büyüyerek tekrar karşınıza çıkar.
bunun sonucunda, birden fazla red flag vermeye devam eden bir partnerle ya çatışmaya girersiniz ya da değer yargılarınızı karşıdakinin yanlış davranışını tolere edecek şekilde adapte etmeye çalışırsınız.
ilk seçenek ilişki için; ikincisi ise kişiliğinizden ödün vererek geçici bir süreliğine kendinizi kandırdığınız için zorlayıcıdır.
her iki durumda da gereksiz bir zaman kaybı, stres ve sıkıntıya maruz kalırsınız.
"red flag" gösterene kapıyı göstermedikçe, "yanlışlar" olduğu yerde durmaya devam edecektir. beraberinde azalan, önce kendinize olan saygınız, buna bağlı olarak karşınızakinin ve toplumun size gösterdiği saygı ve değer olacaktır.
200 lira yüzünden sevgiliden ayrılmak
-
200 lira haklı. okumadım.
edit:başlık başıma. ilk entry şöyleydi falan da diyemeyeceğim, hakkaten okumadım.