hesabın var mı? giriş yap

  • 3 ayda 15 kilo verdim. sağlıklı kilo verdiğimi düşünüyorum. 3 ay önce bazı şeyler kafama dank etti. insanın nasıl bir varlık olduğunu anladım; daha doğrusu bunu sezinledim. o günden itibaren ne yapmam gerektiğini de pek iyi kavradım. size de bunları anlatayım ki belki ortak bir noktada buluşuruz.

    çok fazla abur cubur yiyen; bir başıma 2,5 litre kolayı gömen bir insandım. dürüm, lahmacun falan hiç affetmezdim. ama daha sonra farkına vardığım şey şu oldu ki; insan vücudu çevresiyle, ağacından tut; havasına kadar bir uyum içinde. bir sürü parametre var böyle. hayatının temposu da buna dahil.

    sonra dedim ki; ben bu canlı alemle içiçeysem, öyleyse önce kendi bünyemi tanımam gerekiyor. o noktadan sonra doğal olmayan, fabrikasyon her türlü ürüne elveda dedim. buna plastik poşetlere girmiş sözümona organik ürünler de dahil. gittim köy pazarından alışveriş yaptım. egeli teyzelerin zeytinlerini, yağlarını kullandım. ekmeği kestim, şekeri bıraktım. çünkü daha öncesine çok fazla şeker bağımlılığına sahiptim. temiz hava bol gıda diyerek günde en az 1,5 saat yürüyüş yaptım. portakal, mandalinayı mevsiminde aldım. yemek yerken hırslanmayı, aç gözlülüğü bıraktım. stresim de azaldı, vücut direncim de kendine geldi. şimdi çalışırken, bir şey okurken daha iyi odaklandığımı hissediyorum.

    ben size az az ama sık sık yiyin demem. ne bileyim organik satın alın, sabahları kibrit kutusu kadar peyniri 3-5 zeytine katık edin de demem. hatta gidip spora yazılın dahi demem. bu aletlere kendini adamanın çok ileri giden bir atraksiyon olduğunu düşünüyorum. eğer bu tempo devam ettirilemeyecekse olumlu da bulmuyorum. her hafta halı saha maçına gitmek bile daha mantıklı gözüküyor.

    neyse insanın yaşam temposunun frekansına kendini uydurması lazım. tüm fabrikasyon işleri bırakın. kilo verirken de sürekli bunu düşünüp stres yapmayın. sağlıklı ve dinç yaşamak lazım. size ne kadarı uygunsa o kadarını yapın. önemli olan bu dengeyi tutturmak. ne su içerken, ne protein alırken aşırıya kaçmayın. bakın ne güzel sakin sakin kilo vereceksiniz.

  • güçlü birinin annesi vefat edince programını iptal edip, şehit olan 24 garibanı umursamayacak bir kişiliğe sahiptir.

    edit: gg sebebiyle sıfat seçimini sizler yapın dostlar.

  • kavanoz dibi gözlüğe sahip yaşlıca bir teyze inmek için ayağa kalkar:

    teyze: evladım müsait bir yerde indirir misin?
    şoför: (kapıyı açar ama durmaz) buyur teyze.
    teyze: paraşütle mi ineceğim pezevenk, dursana!
    minibüs ahalisi: ???

  • göz göre göre işgal ediliyoruz ve halkımızın yarısına bunu anlatamıyoruz. nasıl bir çaresizliktir bu?

  • herkes bir şeyler yazmış ancak bir allahın kulu da biraz araştırıp da doğru bilgi vereyim dememiş. gerçekten enteresan bir hal aldı buralar.

    yılbaşı için kestiğiniz bir ağacın karbon ayak izi sonrasında ağacı ne yaptığınıza göre değişir. carbon trust'a göre 2 metre boyunda bir çam/yılbaşı ağacı için konuşursak. işiniz bittiğinde bu ağacı odun parçalayıcı ile parçalar veya kesip odun olarak kullanırsanız 3.5 kg karbondioksit salınımına sebep olacaktır.

    işiniz bitince ağacı çürümek üzere çöp sahasına atarsanız oluşacak karbon salınımı ise 16 kg olacaktır.

    2 metre yüksekliğinde yapay (plastik) bir çam ağacının ise 40 kilogram karbon izi bulunur. satın aldığınız plastik ağacın kesip daha sonra odun olarak kullanacağınız gerçek bir ağaçtan daha az zararlı olması için en az 12 yıl boyunca kullanmanız gerekir.

    yılbaşı için kesilen ağaçların bu iş için özellikle yetiştirildiğini de hesaba katarsanız doğanın ağaç örtüsüne de bir zararınız dokunmayacaktır ki kesilen her ağaç için yerine yenisi de dikilmektedir.

    yılbaşı ağacı edinmenin en zararsız yöntemi ise daha sonra toprağa dikebileceğiniz saksı içerisindeki ağaçları almaktır. işiniz bittiğinde uygun bir yere diktiğinizde doğaya faydanız bile dokunabilir.

    yılbaşı ağacı üzerinden siyasi eleştiri yapmak isteyen kimseye ekmek çıkmaz bu konudan. zaten ülkemizde de ağaç kesip süslemek şeklinde bir uygulama da bulunmamaktadır.